Kalpa-sutra, Caynacılığm Şvetambara mezhebince büyük saygı gösterilen metin. Yirmi dört Cayna peygamberinin (Tirthan-karalar) yaşamlannı, başrahiplerin sıralanışını ve Paryushana şenliği sırasında keşişlerin izleyecekleri kurallan açıklar.
Beş uğurlu olay (göklerden iniş, doğum, ergenlik, kusursuz bilgiye erişme ve ölüm) ile son üç peygamber olan Arishtanemi, Parşvanatha ve Mahavira’nın, aynca 24 peygamberden birincisi olan Rshabanatha’ nın efsaneleri de bu metinde anlatılır. Öteki peygamberlerin listesi ve yaşamlan da kısaca yer alır. Manastır kütüphanelerinde saklanan yazmalannın çoğu, Batı Hindistan minyatürleriyle zengin biçimde resimlendi-rilmiştir. Yılda bir kez Paryushana şenliği sırasında Kalpa-sutra yazması tören alayı tarafından taşınır ve keşişlerce halk önünde okunur. Kalpa-sutra’yı dinlemek büyük bir erdem sayılır.
Kalpa-sutra, Hinduların ibadet amacıyla kullandığı kılavuz metinlere verilen ad. Bu metinlerden bazıları, Hindu dininin en eski
kalpak 2
kutsal metinleri olan Vedalarla ilgili okullarda ortaya çıkmıştır. Her biri, okullarının üç kategoride izlediği usulleri (kalpa), kurban ayinlerini (Şrauta-sutra’lar), ev ayinlerini (Grhya-sutra’lar [*1) ve yaşam biçimini (Dharma-sutra’lar [*]) açıklar. Kolayca ezberlenebilmeleri için sutra’ lara özgü özde-yişsel bir üslupla kaleme alınmıştır. Kalpa, vedanga (Veda’ya ekler) olarak adlandırılan altı bilgi dalından birini oluşturur. Bu metinlerin insan elinden çıktığı kabul edildiği için Smrti (gelenek) sayılırlar; önceki Veda metinleri ise Şruti (vahiy) sayılır.
kalpak, silindir ya da yukarıya doğru hafifçe daralan kesik koni biçiminde, deri ya da kürkten yapılan siperliksiz başlık. En yaygını kuzu postundan olandır, kalitelileri ise astragandan yapılır. Kalpak OsmanlIlarda halk arasında çok yaygın değildi, daha çok azınlıklarca kullanılırdı. Çeşitli mesleklerden kişiler, rengi ve biçimi mesleğe göre değişen kalpak giyerlerdi. Kalpak Osmanlı ordusunda yalnız topçu ve süvari sınıflarında kullanılırdı. Kumbaracı Ocağı neferleri de “şubara” denen bir tür kalpak giyerlerdi. II. Meşrutiyet’ten (1908) sonra subaylar, biçimi fese benzeyen kalpak giymeye başladılar. Bu kalpağın yalnız çevresinde post olur, tepesi ve tablası çuhadan yapılırdı. Fazla yaygın olmamakla birlikte, Osmanlı sınırlan içindeki değişik yörelerde Tatar kalpağı, Çerkeş kalpağı, Acem kalpağı, Bulgar kalpağı ya da Macar kalpağı gibi değişik ad ve biçimlerde kalpaklar giyilirdi. Askeri kalpaklar I. Dünya Savaşı ve sonrasında seferde giyilmedi, yalnızca törenlerde kullanıldı. Erzurum Kongresi’nden sonra Mustafa Kemal’in giydiği yukarıya doğru hafifçe genişleyen, tepesi biraz şişkin, siyah kuzu postundan kalpak “Kemali” diye anıldı, askerler ve siviller arasında moda oldu ve Kurtuluş Savaşı sırasında Kuva-yı Milliye’nin simgesi haline geldi. 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusu oluştuğunda, haki renkli üniformayla birlikte kalpak ya da sipersiz kasket giyilmeye başladı. Cumhuriyet’in ilanından sonra çıkarılan Şapka Kanunu (1925) ile fes ve öteki başlıklarla birlikte kalpak da kullanılmaz oldu.
kalpazanlık, çıkar için sahte para basma ya da taklit bir şeyi aslıymış gibi vererek başkasını dolandırma. Paranın özel önemi ve taklit için gereken yüksek teknik beceri nedeniyle, kalpazanlık genel olarak sahtekârlıktan farklı bir suç biçiminde ele alınır.
1929’da Cenevre’de düzenlenen konferans sonunda 32 büyük devletin imzaladığı sözleşmeyle, kalpazanlığa ilişkin hükümlerde belirli bir tekörneklik sağlanmıştır. Türkiye’nin 4 Mayıs 1936 tarihli yasayla katıldığı bu sözleşme, ulusal paraların yanı sıra yabancı paraları taklit edenlerin de cezalandırılmasını ve kalpazanlık suçu işleyen yabancı uyruklu suçluların kendi ülkelerine iade edilmesini öngörür. Kalpazanlığın, genellikle hapsi gerektiren bir suç olarak kabul edilmesine karşm, kalpazanlığa katılma, kalpazanlık için gerekli donanımı bulundurma, piyasaya sahte para sürme, bu cins para taşıma gibi suçlara daha hafif cezalar verilir. Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesine göre paralarda, “itibarı amme kâğıtlarında ya da değerli damgalarda sahtekârlık yapmanın cezası 3 yıldan 12 yıla kadar hapistir.
Uluslararası polis örgütü Interpol’un kurulmasında kalpazanlıkla mücadeleyi örgütleme düşüncesi önemli rol oynamıştır.
Kalpa-sutra
05
Ara