KAFADAN ÇIKAN BACAK
Basit bir solucandan insana kadar tüm hayvanlar, yaşama tek bir döllenmiş yumurta hücresi olarak başlarlar. Bu tek hücre, benzer hücrelere bölünerek çoğalır. Fakat, yalnızca birkaç bölünme sonrasında; hücreler hayvanın değişik organlarını oluşturmaya başladığında, hücreler arası bir farklılaşma görülür. Hücreler arası bu farklılaşmayı sağlayan nedir acaba?
Colorado Üniversitesi biyologlarından Matthew Scott ve Ailen Laughon, bu farklılaşmanın nedenine yanıt olabilecek ilk ipucunu bulduklarını sanıyorlar. Bu iki bilim adamı denek olarak meyve sineğini (droso-fila) kullandılar ve bir DNA molekülünde oldukça kritik bir parça buldular. Bu DNA, bir genin yapısı içindedir ve bu gen, diğer genlerdeki genetik mesajı değiştirebilmektedir. Bilim adamları, bu DNA üzerinde yaptıkları deneyler sonucunda, yalnızca düşüncelerinin doğruluğunu açık bir şekilde kanıtlamakla kalmayıp, çok şaşırtıcı bir sonuç elde ettiler. Gerçekleştirdikleri küçük bir mutasyon, drosofilaların kafalarında anten yerine bacak çıkmasına ve aynı zamanda, vücuttaki nor-
Genetik değişimle kafasında anten yerine bacaklar oluşturulan bir meyve sineği.
mal bacak sayısının yarıya inmesine neden oldu.
Araştırmacılar, bu genetik değişim sisteminin nasıl işlediğini açıklayamıyorlar. Öte yandan, diğer araştırmacılar, insan DNA’-sında da buna benzer bir parçanın olduğunu buldular. Ama telaş etmeye gerek yok. Çünkü kimse, drosofilalara uygulanan deneyleri insanlar üzerinde uygulamayı düşünmüyor. Zaten Scott, bu parçanın mutasyona uğratılması sonucunda, insanın kafasında bir bacak çıkamayacağını söylüyor.
Discover’dan çev: Başar ÖZARSLAN
sel baskılar altında gerekli organları geliştirdiklerini ve ancak bunları geliştirebilenlerin yaşama savaşını kazandığını göstermektedir. Organları yaratan ihtiyaçtır. Nitekim ihtiyaç ortadan kalkınca, bu ihtiyacı karşılayan organ da körel-mektedir. Örneğin ışıksız mağaralarda ve karanlık deniz diplerinde nesillerce yaşayan balıkların gözü körleşmiş, penguen gibi bazı kuşlar yüzmeye uyum sağladıkça, uçmasını unutmuşlar, kanatları ufalmıştır. Kısacası; ihtiyaç, buluşun anasıdır. İnsanoğlu da çevresine uyabilmek, hatta çevresine hâkim olabilmek için mutas-yonlarla karşılaştırabileceğimiz buluşlar yapmaktadır. Örneğin buharlı lokomotiften dizelli lokomotife geçmek bir “küçük mutasyon” ile karşılaştırılabilir. Buna karşı uçak ya da uzay
gemisini “sıçramalı mutasyon” sayabiliriz; çünkü bu araçlar teknikte gerçekten büyük bir “sıçrama”yı ifade etmektedir.
Şimdi en önemli soruya geliyoruz: Lokomotifler, uçaklar ve uzay gemileri, birer tesadüf değil; düşünen ve bulan insan zekâsının eseridir. Acaba canlı hücrelerinin bir yerinde, dış ortamdan gelen uyanlara tepki gösteren ve doğan ihtiyacı vaktinde tespit ederek, ona göre gerekli göz ve kanat gibi organları yaratan bir “akıllı mekanizma” var mıdır? Görünüşe bakılırsa, böyle bir mekanizmanın varlığını kabul etmemiz gerekiyor. Bu akıllı mekanizmanın nerede olduğunu ve nasıl işlediğini bulan bilim adamı, herhalde Nobel Ödülü’ne hak kazanacaktır! ®
Ekim 1984
29
Hohoba diye telaffuz edilen Jojoba bitkisi, Arizona’da Güney California’da ve Meksika’nın tabii florasında yetişen herdem yeşil çalı karakterinde bir bitkidir. Jojoba bitkisinin esas değeri, meşe palamuduna benziyen üç karpelli meyvesidir. Bu meyvelerden % 50 oranında yağ elde edilmektedir. Yağın çok üstün vasıfta olması ve değişik kullanma özelliklerinden dolayı, dünyaca aranan ve yüksek fiyatla pazarlanan bir yağdır, özellikle, jojoba yağının balina spermlerinden elde olunan yağın kalitesinde olması ve bu yağın değişik yerlerde kullanılabilmesi, bu bitkinin önemini son zamanlarda inanılamıyacak şekilde artırmıştır. Zira dünyada özel maksatlarla kullanılan bu yağ, okyanuslarda amansızca avlanılan balinalardan elde edilmektedir. Nitekim 1975 yılında 20.000 balina balığı bu maksatla avlanmıştır. Ancak son yıllarda dünya çevre sorunları yasası, azalan balina neslinin korunması için konulan sınırlamalar, değerli olan bu yağ istihsalinin azalmasına neden olmuştur. Son yıllarda azalan balina sperm yağının yerini alabilecek ve onun yerine kullanılabilecek yağın istihsali üzerinde ilk çalışmalar, Arizona State Oniversitesi’nde yapılmış ve jojoba bitkisi tohumundan elde edilen yağın kimyasal yapısının, balina sperm yağının özelliğinde olduğu saptandıktan sonra, bu bitkiye olan İlgi artmıştır. Arizona’da tabii florada bulunan bu çalıya büyük önem verilmiş ve Agronomik problemleri üzerinde durularak, istihsalin ekonomik olarak artırılmasına başlanmıştır.
Jojoba Yağının Kullanım Alanları
Jojoba yağı, sıcağa çok dayanıklı ve çok ince bir yağdır. Bu özelliğinden dolayı, hassas maklnaların yağlanmasında kullanılmaktadır. Saat sanayiinde, otomotiv sanayiinde, metalürji sana-
* Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı.
Jojoba tohumlarından elde ed! len yağın, balina sperm yağını özelliklerini göstermesi ve bu ni teliğiyle, kozmetik sanayiinde uzay araçlarına kadar pek özel kullanım alanı bulması niyle, bu bitkinin ekonomik ri, son yıllarda inanılmayacak k dar arttı.
yilnde; yağın ısıya ve basınca dayanıklı ol sı nedeniyle roket ve füze gibi uzay araçla da, askeri araçların yağlanmasında geniş ça kullanılmaktadır. Jojoba yağı kozmetik sanayi de de kullanılmaktadır. Yağ esasen sıvı m karakterindedir. Hidrojene edildiğinde katı maktadır. Bu nedenle, kalite ruj imalatında yağ kullanılmaktadır. Hidrojene olmuş joj yağı, mum tabiatında olduğundan, en kali mum olarak bilinen carnauba mumunun özel lerini gösterir.
Carnauba mumu Brezilya’da palmiye ağ larından elle kazınmak suretiyle elde edilme ve yüksek fiyatla pazarlaşmaktadır. Jojoba mı mu cila sanayiinde, fotoğrafçılıkta da kullaıtl maltadır. Yağlı ilaç sanayiinde ve şampua imalinde, ayrıca (Anti-foam) köpüklenmeyi öt leyici madde olarak da kullanılır. Jojoba tou. mundan yağı alındıktan sonra, geri kalan küs pede % 30 oranında protein kalmaktadır. Sığr ların jojoba küspesi ile beslenmesinde bazı ss kıncalar olduğundan, bununla ilgili araştırmala devam etmektedir.
Ayrıca jojoba bitkisinin yerde sürünen formu da rüzgâr erozyonu şiddetli olan sıc yağışı az, kıraç ve meyilli yerlerde, hatta ikliminde yetiştirilmek suretiyle erozyon amansız tahribatını önleyebilen önemli bir b kidir.
Jojoba bitkisinin önemini anlıyabilmek içi sağlıyabileceği ekonomik fayda üzerinde de d rulması gerekir. Her bir çalının tohum (cevi verimi 4-5 kg. arasında değişmektedir. Deka tohum verimini 400-500 kg. kabul edecek olu sak, bu miktar tohumdan 200-250 kg. yağ el edilebilir. 1979 yılı fiyatlarına göre 1 kg. yağı fiyatı dünya piyasasında 20 $’dır. Şu anda dolar kuruna göre 1 kg. yağın fiyatı 7.000 TL’dı Ülkemiz şartlarında dekara 100 kg. yağ alın leceğini kabul edecek olursak, 7.000 x 100
KAFADAN ÇIKAN BACAK Bilim Adamlarının Yaptığı İlginç Çalışma
26
Oca