Tek gövdesi bulunan, beslenmeyi ana ve yan köklerden alan 4-5 m boyundaki odunsu bitki.
ambiyum atman doKU
Toprağa düşen tohumdan en önce fide dana gelir. Fide bir yıl sonra fidan hâlir Hücrelerinin çoğalmasıyla dal ve yapraklaı de ve kök olarak üç parçadan ibâretbir ağaç çük bir modeli olur. Her yıl ağacın dalların köklerinde yeni sürgünler çıkarken, gövde bir tâne yıllık halka meydana gelir. Bu hail ağacın enine büyüyerek yaptığı odun tabaka Yağışı bol yıllarda, geniş bir halka; kurak g yıllarda ise, ince ve küçük bir halka mey» gelir. Bu halkalardan ağacın yaşı kolayca an! labilir. Gövdesinden enine kesilen bir ağaç incele cek olursa, en dışta kabuk, sonra yıllık halka meydana getiren hücre tabakaları ve en içte de kısım görülür. Bir ağacın gerçekten canlı olan biricik kısı kabuğun altında odunun yüzeyindeki ince bir hi re tabakasıdır. Buna katman doku tabakası der Bu tabaka ağacı geliştiren ve büyümesini sağlay tabakadır. Genç bir ağaca çivi çakıldığında ve; ağaç bir dal verdiğinde, çivinin ve dalın yerde yüksekliği hiç değişmez. Bütün canlı varlıklar gibi ağacın da dokuları mn arasında devamlı bir su dolaşımı olur. Bu su do laşımının sağlanabilmsi için ağacın devamlı v< bol miktar suya ihtiyâcı vardır. Çok büyük bir ka
mbiyum tman doku
biyum ıan doku
Dümdüz gövdeleri ve şemsiye gibi dallarıyla dikkat çeken, Afrika’nın bu baobaşları dünyanın en yaşlı ağaçlarındandır (üstte).
Dünyada yalnız Amerika Birleşik Devletleri’nde, Nevada eyâletinin batı yamaçlarında yetişen Sekoya ağacı. Bu ağaç yaklaşık 75 metre uzunluğunda olup 3500 yaşında olduğu tahmin edilmektedir (yanda).
yın ağacı, kuru ve sıcak bir günde 250 litre, küçük bir ayçiçeği ise 1 litre su harcar. Okaliptüs ağaçları ise günde ortalama 400 litre su harcadıklarından bataklıkları kurutmada faydalanılır. Ağacın ihtiyâcı olan su, büyük ağaç türlerinde elli metrenin üzerinde bir yüksekliğe çıkmak mecbûriyetindedirler. Acabâ bu nasıl olur? Bu hâdisede önemli olan birinci kuvvet kılcallık olayıdır. Odun boruları demetlerinde 10 metreye kadar etkilidir. İkinci kuvvet ise, kök basıncıdır. Bu basınç ile ağaçta su 30 metre kadar yüksekliğe çı- kanlabilmektedir. Bir diğer önemli kuvvet de yapraklardan suyun buharlaşması (terleme) ile meydana gelen emme kuvvetidir. Buna Kohezyon gerilimi de denir. Terlemenin (transpirasyon) büyük kısmı gözeneklerle, az bir kısmı da diğer yüzeylerle sağlanır. Kohezyon kuvveti su moleküllerini birbirine bağlar. Bu gerilim, suyun kopmayan bir sütun hâlinde yükselmesini sağlar. 100 metreye kadar etkilidir. Sekoya gibi yüksekliği 100 metreyi bulan dev ağaçlarda su tepelere kadar kohezyon kuvvetiyle yükselir. Bir ağaç kendi besinini doğrudan doğruya toprak ve havadan güneş ışığı vâsıtasıyla üretir. Bu, hiç bir canlı hayvan vücudunun yapamadığı son derece karmaşık bir hâdisedir. Yapraklardaki klorofil denilen yeşil madde sâyesinde, havanın karbondioksitinden, güneş ışığı altında fotosentez denilen olay sonucunda kendisi ve diğer canlılara faydalı besinleri meydana getirir. Her yaprak, kendini dışarıya karşı koruyacak çok etkili bir tabaka ile sıkı sıkıya örtülüdür. Hava, yaprakların altındaki çok küçük deliklerden girebilir. Suyun buharlaşması da, yine bu deliklerden (por) sağlanır. Yaprak ihtiyâca göre bu delikleri açar veya kapatır. Ağaç kabuğu çok etkili bir su geçirmeyici zırhtır. Bir ağaç, başından ayaklarına kadar, su buğusunun dışarı sızmasına karşı sır- lanmıştır. Ağaçlar günlük hayâtın her kısmında son derece çeşitli ve o derece yaygın olarak kullanılır. Kâğıt yapımından mobilya yapımına, meyvelerinin besin olarak kullanımından süs ağaçlarına kadar, sayısız denebilecek kullanılış yeri vardır. Büyük ağaç toplulukları olan ormanlar ise, bir memleketin iklimini, hattâ ekonomisini etkileyecek kadar önemlidir. Eski jeolojik devirlerde yaşamış, bugün nesli tükenmiş dev ağaçlara dünyânın bâzı bölgelerinde nâdiren rastlanabilmektedir. Ağaçlann boylan ve yükseklikleri bir hayli değişiklik gösterir. Boyları üç metreden yüz on metreye kadar; yaşları otuz-kırk yıldan beş bin yıla kadar olan ağaçlara rastlanmaktadır. Dünyânın en yaşlı ve yüksek ağaçlanndan olan ve Amerika’da Si- ena Nevada Dağlarında bulunan sekoyalar (Sequ- oia) yüz on metre yüksekliğe ve 6-9 m çapa erişebilir. Bunların yaşları da dört bin yılı bulmaktadır. Avustralya’da yüksek boylu ormanlar meydana getiren okaliptüs ağaçları da yüz metreyi bulmaktadır. Ağaçların yaşları bir hayli farklılıklar göstermektedir. Son yıllarda dünyânın en yaşlı ağacının bir çam türü (Pirus aristata) olduğu belirlenmiştir. Ağaçların gelişmesi için en elverişli şart bol yağmur olup, bu da tropik iklimlerde görülür. Tropikal iklimlerde kurak bölgelerin cüce bitkileri ağaç hâline gelir. Fırtınalar, seller, yıldırım, yangın gibi tabiî âfetler, usûlsüz kesimler gibi insanların yaptığı tahripler, bitki hastalıkları, ağaçların en büyük düşmanları olarak sayılabilir. Türkiye’de yetişen bâzı ağaçların yaşları:
Meşe, ıhlamur, köknar 1000 yıl Kayın 900 yıl Zeytin 400 yıl Elma, armut 300 yıl Akkayın 250 yıl
Türkiye’de yetişen bâzı ağaçların yükseklik ve kalınlıkları: Boyu Çapı Köknar 75 m 3 m Ladin 60 m 2 m Melezağacı 53 m 16 m Çam 50 m 1 m Kayın 44 m 2 m Meşe 53 m 4 m Dişbudak 30 m 1.7 m
A Ğ A Ç
10
Tem