Kuzey Afrika’da yetişmiş olan evliyâdan. İsmi, Ali bin Meymûn bin Ebû Bekr el-İdrisî’dir. Babası İbn-i Meymûn diye bilinen İşbiliyeli Muhammed’dir. Künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Hâşimî, Kureşî, Mağribî ve el-Gumârî nisbeleriyle bilinir. Bâzı kaynaklarda Peygamber efendimizin torunu hazret-i Ha- san’ın soyundan bir âileye mensûb olduğu bildirilmektedir. 1450 (H.854) senesinde Kuzey Afrika’nın Gumâre bölgesinde doğdu. 1511 (H.917) senesinde Şam’da vefât etti.
— -AK»-» “C_
-4 :
^iun.ı
I
-»-‘t-’Hİİ
……» V C ‘ • ■ V
, İ • v— •* y V
‘—
Ali bin Meymûn el-Mağribî’nin Mebâdî-üs- Sâlîhîn ilâ Makâmât-ül- Ârifîn adlı el yazması eserinin ilk sahifesi. Eser, Süleymâniye Kütüphanesi Şehid Ali Paşa bölümü 2835 numarada kayıtlıdır.
Genç yaştan îtibâren ilim tahsîline başlayan Ali bin Meymûn el-Mağribî, âilesinden ayrılarak Fas’a gitti. Orada Ebû Zeyd Abdurrahmân el- Hâmidî’den Mâlikî fıkhı ve diğer İslâmî ilimleri okudu. Ayrıca matematik ve gramer öğrendi. İlimde yüksek dereceye ulaştıktan sonra bir müddet ders okutup talebe yetiştirdi. Bir müddet kâ- dılık yaptı. Kuzey Afrika’nın sâhil şeridindeki istilâ ve zulmünü fazlalaştıran Portekizlilere karşı cihâda katılmak üzere memleketine döndü. Portekizlilere karşı yapılan savaşlara aktif olarak katıldı. Peygamber efendimizin sünnetinin ciddî bir şekilde çiğnendiğini söylediği için bölge kabileleriyle arası açıldı. Çeşitli suçlamalarla hapse atıldı. Hapishâneden çıktıktan sonra babasından doğuya gitmek üzere izin istedi. Doğuya gitmek üzere memleketini terk etti. İspanyol akın- larının tehdidi altında bulunan Kuzey Afrika’yı dolaştı. Bölgedeki şartlar her türlü bâtıl îtikâdın yayılmasına uygun bir zemin hazırlamıştı. Ali bin Meymûn bu bozuk inanışlara karşı giriştiği mücâdeleyi sürdürdü. Gezdiği yerlerde tasavvuf büyükleriyle tanışıp sohbetlerinde bulundu. Tasavvufa yönelip Güneybatı Tunus’un Nifvâze Vahası Tüzer kasabasında Şâziliyye yolu büyüklerinden Ahmed bin Muhammed ed- Debbâsî’ye intisâb edip, ona talebe oldu. Dört ay müddetle hizmetinde bulunup, tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. Hocasının izni ile doğuya gitmek üzere yola çıktı. M ısır’a uğradıktan sonra, hac vazifesini yerine getirdi. Hac vazifesini yaptıktan sonra Şam’a geldi. Orada insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatıp doğru yola gelmelerine çalıştı. Lübnan ve Beyrut’a geldi. Burada talebesi Muhammed bin Arrâk ile karşılaştı. Aralarında Alvan el-Hamevî’nin de bulunduğu talebeleriyle birlikte Sultan İkinci Bâyezîd Han zamânında Anadolu’ya geldi. Altı ay kadar Bursa’da kalıp ir- şâdda bulundu. İrşâdla vazîfeli olarak talebelerini Bursa’da bırakarak tekrar 1505 senesinde Şam’a
Yeni Rehber Ansiklopedisi 25
İO L A Y IR
idîn ibni Arabî hazretlerinin kab- ,u Sâlihiyye’ye gitti. Burada kaldığı Je ilim öğretti ve insanlara vâz ti na- tundu. Ehl-i sünnetin dört mezhebine .1 ve müftüler onun ilim meclislerine .er. Talebesi Muhammed bin Arrâk’ın izerine Beyrut yakınlarındaki Mecdel verilen köye yerleşti. Ömrünün son se- .rada geçti. 1511 (H.917 Cemâziyelâhir) iylül ayında vefât eti. Vasiyyeti üzerine jahsın mülkü olmayan bu köyde defnedil
eli bin Meymûn el-Mağribî İslâmiyete uy- ta çok titiz idi. “Yanıma gelen Sultan Bâyezîd <lsa İslâmiyetin bildirdiği şekilde davranırım.” yururdu. Kim olursa olsun ziyâretine gelenlere ağa kalkmaz, kendisi için de kalkılmasını iste- lezdi. Yanma bir ilim sâhibi gelse ona hürmeten, iltına bir koyun postu sererdi. Bid’atlerden son derece kaçınır, kimsenin kınamasından çekinmezdi. Sert bir mizaca sâhib olup heybetli idi. Talebelerinin en ufak gevşekliğine müsâmaha etmez, gördüğü her eksikliği hemen düzeltirdi. Devlet adamları ve halktan hediye kabûl etmezdi. Bir kimsenin kendisini övmesine veya kötülemesine aldırış etmez, kendisini kötüleyenlere karşı sükût ederdi. Kerâmet gösterilmesini tasvib etmezdi. Pekçok kerametleri görülmüştür. Onun kerâmetleri ve menkîbeleri talebelerinden Alvân-el-Hame- vî’nin yazdığı M ücli’l-Hüzn ani’I-Mahzûn fî Menâkıbı’ş-Şeyh Ali bin Meymûn adlı menâ- kıbnâmede toplanmıştır. Onun talebelerinden Muhammed bin Arrâk, Arrakıyye, Alvân el-Hamevî de Alvâniyye yollarını kurmuşlardır. Ali bin Meymûn el-Mağribî’nin hikmetli sözlerinden bazıları-. “Hâlinin onda dokuzu susmak, biri de konuşmak olsun.” “Kendisine kurtuluşa ermiş bir kimsenin nazarı (bakışı) erişip de iflâh olmayan (kurtulamayan) kimseye şaşarım.” “Ev ancak, içinde olana fayda verir.” Eserleri: 1) Beyânü Gurbeti’l-İslâm: Doğu ve batı İslâm dünyâları arasındaki dînî, sosyal, kültürel farklılıklar anlatılmıştır. Eser, Ali bin Meymûn’un bâzı risâleleriyle birlikte Suriye’de Zâh.ir’ıyye Kü- tüphânesinde ve Kahire’de Dârü’l-Kutubi’l-Mıs- rıyye’de bulunmaktadır. 2) Tenzîhü’s-Sıddîk an Vasfi’z- Zındık: Muhyiddîn ibni Arabî hazretlerinin üstünlüklerini anlatan ve onun sözlerini açık- *>11 eser, on kadar risâleyle birlikte Fas’ta Hi- ‘ -t’ta bulunmaktadır. 3) Beyân-ül- ‘ ““1-Hırkati ve’l- A’lâm, 4) vel-Mesâcid ~”«hi İb
ni’l-Arabî, 6) Risâletü’l-İhvân min Ehli’l- Fıkh ve Hameleti’l-Kur’ân, 7) Er-Risâletü’l-Mey- mûniyye fî Tevhîdi’l- Cürûmiyye, 8) Sefînet- ün-Necât, 9) Şerhü Erbe’în en-Neveviyye, 10) Mevâhibü’r-Rahmân fî Keşfi Avrâti’ş-Şeytân, 11) Mebâdîü’s-Sâlikîn ilâ Makâmâti’l-Ârifîn. Bu son iki eser, Süleymâniye Kütüphânesinde mev- cuddur.
A L İ B İN M E Y M Û N E L -M A Ğ R İB İ
26
Tem