wiki

 M İD İ

İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Ali bin Muhammed bin Sâlim es-Sa’lebî’dir. Künyesi, Ebü’l-Hasan veya Ebü’l- Kâsım, lakabı Sey- füddîn’dir. Âmidî nisbesi^le meşhûr olmuştur. 1156 (H.551) senesinde Âmid’de (Diyarbakır) doğdu. 1233 (H.631) senesinde Şam’da vefât etti. İlk tahsîlini kendi memleketinde yaptı. Önce Kur’ân-ı kerîm okumayı öğrendi. Kırâat ilmini memleketindeki meşhûr kırâat âlimlerinden okudu. Tahsîlini tamamlamak üzere Bağdât’a gitti ve Hanbelî mezhebi âlimlerinden İbnü’l-Mennî’den fıkıh, cedel ve münâzara ilimlerini okudu. O devrin büyük hadîs âlimi İbn-i Şâtil’in derslerini dinledi. Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden Şeyh Ebü’l- Kâsım bin Fudlan’dan Şâfiî mezhebi fıkıh bilgilerini öğrendi. Önceleri Hanbelî mezhebini taklît etmekteyken Şâfiî mezhebine göre amel etmeye başladı. Kelâm mantık gibi aklî ilimleri öğrendi. Bu ilimlerle ilgilenmesi çevresindekiler tarafından yanlış yorumlandığı için, Bağdat’tan ayrılarak Şam’a gitti. Kelâm, mantık, fıkıh usûlü ilimleri üzerine çalışmalarına orada devâm etti. Bir müddet sonra kelâm ve fıkıh usûlü ilimlerinde zamâ- nının en meşhûr âlimlerinden oldu. Şam’dan M ısır’a giderek İmâm-ı Şâfiî’nin kabri yanındaki Nâsıriyye Medresesine müderris oldu ve ders okuttu. Ayrıca Kahire’nin Zafîr Camiinde ders verdi. Pekçok kimse derslerine devâm edip, ondan icâzet aldılar. Mısır halkı kendisinden çok istifâde etti. Fakat kendisini yanlış anlayıp aleyhinde bulunanların tutumları sebebiyle M ısır’dan Hama’ya gitti. Hama Hükümdârı Melik M ansur’dan himaye gördü. Melik Mansûr ona yüksek bir vazîfe verdi. Böylece iki sene kadar Ha- m a’da kaldı. Şam emîri El-M elikü’l-Muazzam Şerefeddîn îsâ’nın dâveti üzerine Şam’a gitti. On yıl kadar Aziziye Medresesinde müderrislik yapıp ilim öğretti. Bu medresede verdiği dersler çok dikkati çekti. Fakat o sıralarda El-Melik-ül-Eş- ref’in işgâl ettiği Diyarbekir’in eski hükümdârı ile gizlice mektuplaştığı ileri sürülerek vazifesinden alındı. Sonra Medrese-i Adliye yanındaki evine çekilip, ömrünün son zamanlarında münzevî bir hayat yaşadı. 9 Kasım 1233 (4 Safer 631) târihinde Şam’da vefât etti. Kâsiyûn Dağı eteğindeki kabristana defnedildi. Amidî güzel yüzlü, gâyet güzel ve fasîh konuşan meşhûr bir âlimdi. Şâfiî mezhebi fıkhında geniş ilim sâhibi idi. Müdekkik bir âlim kuvvetli bir hatip ve iyi bir müderris idi. Özellikle hilâf ve cedel ilminde eşi yoktu. Hilâf ilminde kendine has bir usûl ortaya koymuş, bu sâhanın en büyük isimlerinden Es’ad bin Muhammed el-Mih- lenî ve Şerîf el-M erâgî’nin eserlerini şerh ederek metotlarını takviye etmiştir. Kendisinden önceki Ehl-i sünnet kelâm âlimlerinin eserlerini incelemiş, kelâm ile felsefeyi birbirine karıştıran, hattâ îmânlarının esâsını felsefe üzerine kuran bozuk fırkaların Ehl-i sünnet îtikâdına uymayan inanış ve fikirlerini tenkît etmiştir. Bu bozuk fırkalara karşı Ehl-i sünnet ve’l-cemâat îtikâdını müdâfaa ederken ve önların sapık fikirlerini çürütürken, onların felsefelerine de geniş cevaplar vermiştir. Şimdi kendilerine Selefiyye adını verenlerin iddiâ ettiği gibi Âmidî kelâm ile felsefeyi birbirine karıştırmamış, bilakis kelâm ilmini kendisine karıştırılan felsefî düşüncelerden temizlemiştir. Şâfiî mezhebinin meşhûr âlimlerinden Şeyhülislâm İzzeddîn bin Abdüsselâm, Âmidî için şöyle demiştir: “Ben ondan daha iyi ders veren birini görmedim. Üslûbu tatlı ve gâyet fasîh konuşan bir hatîp idi. El- Vesît adlı eseri gâyet güzel îzâh- lar ile okuturdu. Biz münâzara usûlünü ondan öğrendik. Bir zındık münâzara için gelse onun karşısına Âmidî çıkardı. Çünkü bu hususta ehliyet ve kâbiliyet sâhibi o idi.” Âmidî, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin El-Vesît adlı eserini ezberlemişti.
Eserleri: Âmîdi hazretlerinin kelâm, fıkıh, mantık ve hikmet ilimlerine dair yazdığı yirmiden fazla eser vardır. Bâzıları şunlardır: 1) El-İhkâm fî Usûli’I-Ahkâm, fıkıh usûlüne dâir bir eserdir. Kâhire’de ve son olarak İbrâhim el- Acûz’un eklediği hâşiyelerle birlikde dört cild alarak Beyrut’ta basılmıştır. 2) Ebkârü’l-Efkâr, kelâm ilmine dâir olup basılmamıştır. Çeşitli yazma nüshaları vardır. 3) Gâyetü’l-Merâm fî İl- mi’l-Kelâm, muhtasar bir kelâm kitabıdır. 4) Risale fî İlmillâh, 5) Kitabü’l-Cedel, 6) Dekâi- ku’l-Hakâik fi’I-Mantık, mantık ilmine dâirdir. 7) Rumûzü’l-Künûz, 8) Menâihü’l-Kerâih, 9) Ki- tâbü’l-Bâhir fî Ulûmi’l- Evâil vel-Evâhir, 10) Et- Tercihât fi’l-H ılâf, 11) Lübâb-üI-Elbâb, 12) Keşf-üt-Temvîhât.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir