abeilardus olarak da yazılır, Fransızca pie&re ab£lard ya da abailard (d. 1079, Nantes yakınlarında Le Pallet, Bretanya – ö. 21 Nisan 1142, Cha- lon-sur-Saöne yakınlarında Saint Marcel Manastın, Burgonya), tümeller sorununa getirdiği çözüm ve diyalektiği özgün kullanım biçimiyle tanınan Fransız ilahiyatçı ve felsefeci. Ayrıca şiirleri ve Heloise ile yaşadığı aşk macerasıyla da ünlüdür. Gençlik yılları. Abaelardus’un yaşamı üstüne oldukça geniş bilgi vardır. Bunun başlıca nedeni ünlü Historia calamitatum (Bir Mutsuzluk Öyküsü, 1988) adlı yapıtında kendi yaşamına geniş yer vermiş olmasıdır. Abaelardus, Loire’m güneyinde, Bretanya’da bir şövalyenin oğlu olarak dünyaya geldi. Kendisine kalacak mirası ve askerlik mesleğini seçmesini isteyen ailesinin beklentisini bir yana iterek Fransa’da felsefe, özellikle de mantık öğrenimine yöneldi. Felsefede karşıt uçları temsil eden öğretmenleri Compiegne’li Roscelin ve Champe- aux’lu Guillaume ile sert tartışmalara girişti. Roscelin, tümellerin birtakım sözcüklerdenibaret olduğunu öne süren adcı (nominalist) düşünürlerdendi. Guillaume ise Paris’te, tümellerin gerçekten var olduğuna inanan bir tür Platoncu gerçekçiliği savunuyordu. Abaelardus kendi mantık yazılarında bağımsız bir dil felsefesini başarıyla geliştirdi. Sözcüklerin anlamlı bir biçimde naSıl kullanılabileceğini gösterirken, bir yandan da fiziğin alanına giren şey’lerin (res) doğruluğunu kanıtlamakta dilin tek bafşına yeterli olamayacağını vurguladı. Abaelardus, gerek Paris, Melun, Corbeil ve başka yerlerde okuldan okula dolaşarak ders verdiği, gerekse* gezimci okul adıyla bilinen Aristoteles mantığının savunucularından olduğu için tam bir gezimci düşünürdü. 1113 ya da 1114’te, zamanın en önemli din bilginlerinden Laonlu Anselme’den ilahiyat dersleri almak üzere kuzeye, Laon’a gitti. Anselme’in öğretisini yetersiz ve anlamsız bulan Abaelardus bir süre sonra Paris’e döndü. Halka açık dersler verdiği bu dönemde, Clıârtres Katedrali rahiplerinden Fulbert’in yeğeni genç Heloı – se’in de özel öğretmeni olou. Abaelardus ve Heloise birbirlerine âşık oldular. Astralabe adını verdikleri oğullarının doğumundansonra da gizlice evlendiler. Heloise amcasının gazabından kurtulmak için Paris dışındaki Argenteuil Manastırı’na sığındı. Ful* bert’in kışkırtmaları* sonucunda« hadım edilen Abaelardus ise utanç içinde Paris yakınlarındaki Saint-Denis Manastın’nda inzivaya çekildi ve Heloıse’i ArgenfeuihManastı- n’nda rahibe olarak kalmaya zorladı.’ Keşişlik dönemi. Abaelardus, SâintrDe-* nis’de ilahiyat okumaya ağırlık verdi ve manastırdaki keşişlerin yaşam biçimim dur-* madan eleştirdi. Kitabı Mukaddes’i. ve Kilise Babalan olarak adlandinlan ilk dönem Hıristiyan yazarlannm yapıtlarım inceleyerek kilise öğretisindeki tutarsızlıklan sergileyen bir dizi alıntı derledi. Runlan, SiC et non (Evet ve Hayır) adlı derlemesinde topladı. Derlemenin önsözünde, bir mantıkçı ve dikkatli bir dil araştırmacısı olarak, görünürdeki anlam çelişkilerini uzlaştırmaya ve sözcüklerin yüzyıllar boyunca yüklendikleri değişik anlamlan birbirinden ayırt etmeye yardım edecek temel kurallan belirtti. Gene, o yıllarda Theologia (İlahiyat) adlı kitabının ilk metnini yazdı. Bu kitap 1121’de Soissons’da toplanan v bir konsil tarafından heretiklikle suçlanarak yakıldı. Tann’mn ve Kutsal Üçleme’nin hikmetine ilişkin diyalektik çözümlemeleri yanlış bulan Abaelardus da bir süre Sainf Medard Manastırı’nda gözetinraltma alındı . Saint-Denis’e geri döndüğünde manastırın koruyucu azizi konusuna da Sic et, non’daki yöntemiyle yaklaştı: Şehit edilen Gâlya havarisi Parisli Aziz Denis’in, Aziz Paulus’ un Hıristiyanlaştırdığı Atmalı Deniş üe (Areopagosçu Dionysios olarak da bilinir) aynı kişi olmadığını ileri sürdü. Saint-Deriis Manastın, geleneksel savlanna yöneltilen bu eleştiriyi krallığı küçük düşürücü olarak değerlendirdi. Abaelardus, Fransa kralının huzurunda yargılahmamak için manastırdan’ kaçtı ve Champagne kontu- Theobald’in korumasına sığındı. Burada inzivaya çekilmeye çalıştıysa da, peşiiıi bırakmayan öğrencilerinin zorlamasıyla yeniden felsefe derslerine başladı. Laik öğretimle keşişliği birleştirmesi öteki din adamlanmri yoğun eleştirisine uğrayınca Hıristiyan âleminden tümüyle uzaklaşmayı düşündü. Ama* 1125’te Bretanya’nm ücra Saint-Gildas-de- Rhuys Manastın’mn başkeşişliğine seçilince bu görevi kabul etti. Bu manastırda cemâatle ilişkileri bozulan Abaelardus kendisine yapılan süikast girişimlerinden sonra Fransa’ya döndü. Bu arada Heloise, yeni bir rahibe kuruluşu olan Pâraclete’nin başkanlığına getirilmişti. Abaelardus, bu yeni cemaatin başkeşişi oldu, kurallannı koydu ve rahibeliğin gerekçelerini belirtti. Bunlan yaparken edebiyat çalışmalarının erdemi üzerinde dufdü; kendi bestelediği ilahileri kitapçıklar biçiminde derleyerek dağıttı. 1130’lann başla- nnda da, Heloise ile birlikte, birbirlerine yazdıklan aşk mektuplannı ve din konusun* daki yazışmalannı derlediler. Son yıllan. Abaelardus yaklaşık 1135’te Paris dışındaki Mönt-Sainte Genevieve’de ders vermeye gitti; büyük bir enerjiyle sürekli yazdı ve ünü giderek büyüdü/ Tfıeo- logia’ya yazdığı ek bölümlerde Kutsal Üçleme inancının kökenlerini inceledi. Ayhca, antik dönem putperest filozoflannm erdemlerini ve Hlnstiyan vahyinin birçok temel öğesini akıl yoluyla bulmuş olmalannı övgüyle andı. Gene bu dönemde yazdığı Ethica (Etik) ya da Scito te ipsum (Kendini Bil) adıyla bilinen kısa başyapıtında, günah kavramını çözümledi ve insan davranışlarının, Tann’mn gözünde insanı ne daha iyi, ne de daha kötü yapabileceğini, çünkü’davranışların kendi başına ne iyi ne de kötü olduğunu öne sürdü. Tann katında önemli olan niyetti; günah, davranışla değil, yalnızca insan akimın, yanlışlığını bildiği bir şeye rıza göstermesiyle işlenirdi. Abaelardus, Dialogus inter philosophum, Judaeum et Christianum (Bir Filozof, Bir Yahudi ve Bir Hıristiyan Arasında Diyalog) ile, Aziz Pau- lus’un Romalılara mektubunu yorumlayan ve İsa’nın yaşamım açıklayan Expositio in Epistolam ad. Romanos adlı kitapları da bu dönemde yazdı. Son kitabına göre İsa’nın yaşamının amacı insanların kendisini yalnızca örnek alma yoluyla sevmelerini telkin etmekti. Abaelardus’un Mont-Sainte Genevieve’de verdiği dersler yoğun ilgi gördü. Öğrencileri arasında, İngiliz hümanist Salisbury’li John gibi geleceğin ünlü adlan da bulunuyordu. Abaelardus, bu arada birçok kişinin de düşmanlığını kazandı; öbür öğretmenleri eleştiriyor ve geleneksel Hıristiyan öğretilerini açıkça sorguluyordu. Paris’te, büyük nüfuzu olan Samt-Victor Manastın, Abaer lardus’uri öğretilerine yoğun eleştiriler yöneltirken, Paris dışında da eski hayranlann-. dan Saint-Thierry’li Guillaume, o dönemde Hıristiyan Batı dünyasının belki de en etkili kişisi olan Clairvaux’lu Aziz Bemard’ın desteğini sağlamıştı. Nitekim 1140’ta Sens’ da toplanan bir konsilde Abaelardus kesin olarak suçlu görüldü ve bu karar Papa II. Innocentius tarafından kısa sürede onaylandı. Burgonya’daki büyük Cluny Manastın’ na çekilen Abaelardus, burada başkeşiş Muhterem Pierre’in aracılığıyla Clairvaux’ lu Bemard ile banştı ve öğretmenlikten çekildi. İyice yaşlanmış ve hastalıklı olarak Çluny’de tam bir keşiş yaşamı sürdürdü. Ölünce cenazesi Paraclete cemaatine gönderildi. Bugün mezan, Paris’teki Pere- Lachaise mezarlığında, Heloise’inkinin yanındadır. Mezar yazıtında gelmiş geçmiş en büyük düşünür ve din bilginlerinden biri olarak kimi çağdaşlannı etkilediği belirtilir
Abaelardus, Petrus
26
Mar