Ağırlıksız Ortamın Büyülü Çekiciliği

Ağırlıksız

Ortamın

Büyülü
Çekiciliği

Şimdiye kadar, uzayda uzun kalma rekorları hep Rus kozmonotların tekelinde kaldı. Atmosfer dışında geçirdikleri uzun süreler, Rus kozmonotları “Ağırlıksız Ortam” konusunda dünyanın en deneyimli uzay adamları konumuna getirdi. Kozmonotların çalışma merkezi, Moskova yakınlarında bulunan ‘‘Yıldız Şehri”.
Merkezi gezmeye başladığınızda ilk dikkatinizi çeken çalışmalardan biri, dev bir havuzda yürütülen yer-çekimsizlik deneyleri. Çalışmanın yapıldığı havuzun çapı 23, derinliği

12 metre. Su seviyesinin altında, gözlem pencereleri olan üç platform bulunuyor. Lombozların arkasında devam eden çalışma olağanüstü. İçeriye bakınca gerçekten uzay boşlu-
ğunda olduğunuzu hayâl edebiliyorsunuz. Havuz tabanında Ruslar’ın ünlü MlR uzay istasyonunun mükemmel bir modeli var. Özel giysili iki astronot ağır çekim hareketlerle bir uzay yürüyüşü provası yapıyorlar. Kendi çevrelerinde dönüp, ileri hareketten çok suda asılı kalarak istasyona yöneliyorlar. İstasyonun biraz önünde bir astronot, kendini iterek
yükseliyor, bir dakika boyunca istasyonun üstünde asılı kaldıktan sonra tekrar aşağıya, giriş deliğine doğru yöneliyor, istasyona girebilmek gerçekten zor bir iş. Havuz yürüyüşüne katılan iki astronottan ilki, giriş deliğinden istasyonun içine yavaşça süzülüyor. Onu, giriş deliği önünde hazırlık yapan İkincisi izliyor.

Merkez çalışanlarının verdiği bilgilere göre, bu sualtı çalışmalarında uzaydaki ortam hemen hemen aynen yaratılabiliyor. Çalışmalar sırasında astronotlar % 85-90 oranında ağırlıksız ortamda bulunuyorlar. Çalışmalara katılan her iki astronot da Amerika Birleşik Devletleri’nden. Şu anda Rusların çalışma merkezi Yıldız Şehri’nde kurs için bulunuyorlar. Bu, şaşılacak bir durum değil. Çünkü Ruslar “Ağırlıksız Ortamda Yaşam” konusunda rakipsizler. 1988-89 yıllarında doktor kozmonot Vladimir Polyakov, 241 gününü MİR uzay istasyonunda geçirmişti. 1994-95 yıllarında bu süre 438 güne kadar uzadı. Böylece Polyakov, toplamda 679 gün 16 saat uzayda kalarak bir rekora imza attı. Polyakov ve diğer kozmonotlar bu başarılarıyla
Kilim ve Tekn

Moskova yakınlarındaki Yıldız Şehri’nde bulunun özel bir havuzda Mir uzay istasyonunun bir modeli bulunuyor. Kozmonotlar su altındaki bu model üzerinde çalışmalarını sürdürürken suyun etkisiyle ağırlıklarının yaklaşık %85-90’nını kaybediyorlar. Böyle-ce uzaydaki ağırlıksız ortama hazırlık yapılabiliyor. Ağırlıksız ortam yaratmanın bir yolu da uçukla parabol uçuşu yapmak. 11 000 metreye kadar yükselen uçağın içinde iniş sırasında ağırlıksız ortam oluşuyor.
R-jC
Yj
dene}:— kalılır c; zır.i-

Gerçekten ¿e un* ilgi”: bilgiler: rr.ızın ; Amerika Birleşik Dev letleri oldu. Onlar da ilgilendikleri konuları öne çıkararak uzay çalışmaları konusunda en önde olduklarını ileri sürdüler. Ancak, gerçek böyle değil.

Uzaya ilk çıkan, ilk uzay yürüyüşünü yapan, uzaya büyük gruplar ha-
îinde bilim adamları gönderen ve uzay araçlarıyla ilk kenetlenmeyi £eriskjeşriren Ruslar’dı. 1950’li vıl-

.¿riu Amerikalılar roket tasarımlan ı£if irken. Ruslar uzaya “i vîpmış-
– — —-
Kcznr. zt.~z i -s: Tîict*. uz^yc: saat I * kaldı.

John Glemn uzayda üç uçuş ger-
çekleştirirken Ruslar, uzayda ilk kenetlenmeyi başardı. Ruslar Ay’a ayak basma yarışını kaybettiler ve uzay çalışmalarındaki amaçlarını değiştirdiler. Yeni amaçlarının uzay istasyonu çakşmaian olduğunu açıkladılar. Bu ¿’.¿niu NASA »Amerikan Sivil Hi’i-iuık ve l~ziv Dairesi* henüz ~Lv;İ£rrIir. N Vt:r fcaaria-r’i-ı r:Ie lîremeiii: İtîsic uzay is:as~ ‘ t__ vûjuda göreve ha-

luri:. E’tU’V.. nun sıcaklığı 43 C ka-zzzzz. bazı sızıntılar oldu

ve r>:rçck aleı tamir edilip, bakımdan îeçiTİÎmek zorunda kaldı. Uç ziyaretten sonra. Skylab 1974 yılında kapa-nldı ve Dünya’dan 400 km uzakta kaderine terk edildi. Skylab 1979 yılında atmosfere girdi ve yandı. Buna karşın Ruslar’ın uzay ista

yıldır çalışıyor ve hâlâ mükemmel durumda. İstasyon, uluslararası gruplara ev sahipliği yapıyor ve mükemmel donanımıyla bilimsel deneylerin yapılmasına olanak sağlıyor. Rus teknisyenlerinin, MİR uzay istasyonunun bir on yıl daha kusursuz çalışaca-Zr.r.dan hiç şüpheleri yok.

Ruslar’ın susup oturmaları için hiçbir neden yok. Buruk da değiller. Ne zaman başka bir teknisyenle NA->A jzerine konuşsanız, bıyık altın-bir gülümsemeyle karşılaşıyo-z~s.tjzz: “Ah Amerikalılar! Ama biz r_ >: hoyie yapıyoruz…”

2.5 hû yüksekliğinde 2 m genişli-2.-.1S5Z uzay kapsülü Soyuz TM’ye ; içeride üç kozmonot

. _ ” fr -lisSsaıı görüyorsunuz. Sı-; 7ûv1L her düğmenin ve . ■ ■ -‘r’.:eker reker anlatı-r* uzay
teknolojilerinden bir kesit göstermek için ışıklandırılmış uzun koridorlardan geçiriyor. Kapı açılıp odaya girdiğinizde, bir hava yastığının üzerindeki aracın ayna parlaklığındaki döşemenin üzerinde havada asılı durduğunu görüyorsunuz. Aletin üzerinde uzay yürüyüşleri için özel tasarlanmış giysisiyle bir kozmonot var. Kozmonot, iki kol yardımıyla aracı istediği doğrultuda hareket ettiriyor. Bu araç uzay uçuşlarında kozmonotların uzay aracının dışındaki ağırlıksız ortamda gerçekleştirdikleri görevlerde bağımsız hareket etmelerini sağlayan, roketlerle desteklenmiş sırt sisteminin bir simülatörü.

Merkezi gezen PM muhabiri, si-mülatörde yaşadığı deneyimi şöyle aktarıyor: “Birkaç dakika sonra araç için özel yapılmış bir giysiyle simüla-törün üstündeyim. Bir teknisyen
araçtaki yönlendirme kollarının işlevlerini ayrıntılarıyla anlatıyor. Bu açıklamalar sayesinde aracı kalkış platformundan 10 m kadar öteye götürebiliyorum. Aracı yönlendirmeye çalışıyorum ama önlenemez bir biçimde sola sürükleniyor. Halbuki ben bu kadar sola gitmek istememiştim. Araca ters yönde bir itme veriyorum. Her şey yolunda. Yalnız kalkış platformu arkamda kaldı. Benim için çözümsüz bir durum. Bu aracı kullanabilmek için kozmonotların, araca doğru yönlendirmeyi verecek itme kuvvetini hissedebilecek bir duyuyu geliştirmeleri gerekiyor. Bunun için de, bir süre çalışmak gerekiyor. Aracı kalkış platformuna geri götürebilmem 15 dakika sürdü.” Bu durum bir karşılaştırma olanağı sağlayabilir. Aracı platformdan kaldırıp geri getirmek için yalnızca yatay hareketler

Uzayda ancak özel elbiseler kullanılarak yaşam koşullarının Dünya’dakinden çok farklı olduğu soğuk ve ağırlıksız ortamlara uyum sağlanabiliyor. Özel uzay elbiselerinin arkasında bulunan roket sistemleriyle donatılan ve uzayda hareketi sağlayan sistem Dünya’da özel bir platform üzerinde deneniyor. Araç, üzerinde bulunan iki yönlendirici kol yardımıyla hareket ettiriliyor. Astronotların, kullanımı son derece zor olan bu araca hakim olabilmeleri için araca ne kadarlık bir itme gücü vermeleri gerektiğini sezebilmeleri ve bunun için özel bir duyu geliştirmeleri gerekiyor. Bütün bu donanıma ve buncu çalışmaya karşın uzaya çıkıldığında kesin bir rahatlık sağlanamıyor. Ağırlıksız ortamın metabolizma üzerindeki etkileri uzayda çalışmayı güçleştiriyor. Dolaşım bozukluğu vücudun dengesini bozuyor.
yeterli olabiliyor. Oysa, uzay boşluğunda istenen yere ulaşmak için düşey hareketlere de gereksinim var.

Yıldız Şehri’ndeki teknisyenlerin gururlarım ve buraya gelenlerin politik duvarları nasıl yıktıklarını görmek olası. Burada her şey kötü yönde değişiyor. Mali sıkıntılar nedeniyle yalnızca birkaç uzay projesine para aktarılabiliyor. Ruslar’ın uzay mekiği Boran, yalnızca bir insansız uçuş için kullanılmış. Diğer projeler tamamen durdurulmuş durumda. Bütün bu aksaklıklar para yokluğundan kaynaklanıyor. NASA’nın da para bulma sorunu var. Ancak, ABD ve Rusya’da, soğuk savaş dönemini izleyen yıllarda, ortak çıkarlar doğrultusunda yeni kararlar alındı. Risk ve masrafların büyük bölümü gelecekte paylaşılacak. ayrıca uzay araştırmaları için gereken taze kan da bulunmuş olacak.
Çünkü, uzayın keşfi konusundaki çalışmaların başarıya ulaşması isteniyorsa, Ruslar’ın deneyimlerinin göz ardı edilmemesi gerekir. Uzay çalışmalarının yeni hedefi 2020 yılında Mars’a yolculuk. Mars’a gidiş ve dönüşün toplam süresinin üç yıl olması planlanıyor. Bu da üç yıl boyunca ağırlıksız ortamda yaşam anlamına geliyor. Ne kadar güçlü bir insan hangi şartlar altında bu yolculuğa dayanabilir. Bu sorunun çözülmesi ya da en azından hafifletilmesi gerekiyor. Bu konuda Ruslar’m deneyimleri son derece önemli.

Ağırlıksız ortam çalışmalarının yapıldığı yerlerden biri de 14 m uzunluğunda, 3,5 m genişliğinde, 4 m enirce, penceresiz, 20 ışıldakla aydınlatılmış, tavanı yumuşak bir döşemeyle kaplı bir uçak, uçan bir la-boratuvar olan IL-7 MDK. Uçak de-
ney için havalanıp yükselmeye başladığında birdenbire ağırlığınız iki katına çıkıyor. Sonra yine normale dönüyor. Giderek hafifliyorsunuz ve havada asılısınız. Daha önce denenmemiş son derece değişik bir duygu. Kabinin içinde istediğiniz gibi hareket edebiliyorsunuz. Havada taklalar atabilmek bile mümkün. Ama. yalnızca 25 saniye. Ağırlıksız evre yalnızca bu kadar sürüyor. Bu etkiyi a-ratabilmek için uçak, paraboE uç uf-denen bir yöntem kullanıyor. D„; uçuştayken önce yükseliyor, ser.’a a.

11 000 metre’deyken burnur..» ^~-,r çevirip inişe geçiyor. Bu axa? r. tekrarlandığında yaklaşık i ~ aa.v.-ka ağırlıksız ortamda kal:r ~ > yor. Oldukça kısa b:r zarr.ar. her saniyesi bir

Uzayda ancak özel elbiseler kullanılarak yaşam koşullarının Dünya’dakinden çok farklı olduğu soğuk ve ağırlıksız ortamlara uyum sağlanabiliyor. Öze! uzay elbıss-

lerinin arkasında bulunan roket sistemleriyle donatılan ve uzayda hareketi sağlayan sistem Dünya’da özel bir platform üzerinde deneniyor. Araç, üzerinde bulunan iki yönlendirici kolyardımıyla hareket ettiriliyor. Astronotların, kullanımı son de-
rece zor olan bu araca hakim olabilmeleri
vc^\w *
meleri gerektiğini sezebilmeleri ve bunun için özel bir duyu geliştirmeleri gerekiyor. Bütün bu donanıma ve buncu çalışmaya

karşm uzaya pMüıgmöakesmbirraM-

lık sağlanamıyor. Ağırlıksız ortamın

üzer//ıM/âfJr/M

ça//fmayy ffüç/eşt/nyor. ¿?o/aş//n Ao^c/A’-luğu vücudun dengesini bozuyor.
ney için havalanıp yükselmeye t>aş~ ladığında birdenbire ağırlığınız iki kaçına çıkıyor. Sonra yine normale dönüyor. Ciidcrek hafifliyorsunuz vc havada asılısınız. Daha önce denen-

J77C/71/Ş son c/crrcce cfc?gışj/c /y/r cfı/yg-ıj.
Kabinin içinde istediğiniz gibi hare-

ket edebiliyorsunuz. Havada taklalar açabilmek, bile mümkün. Ama., yal-mzca 2.S saniye. Ağırlıksın evre yal-Vi.va.A-a.T sütü’fot. -y-a-

Klonlama sırasında, yumurta hücresinin çekirdeğinin çok ince bir enjektörle yerinden çıkarılması ve bunun yerine, klonlanacak canlıdan alınan ve aynı teknikle hücreden çıkarılan somatik hücre çekirdeğinin yerleştirilmesi gerekiyor. Fotoğrafta, bir borucuk yardımıyla, vakumlama tekniği ile sabitlennmiş bir hücre ve mikro enjektörün iğne ucu görülüyor.
yerleştirmek ve bilinen “tüp bebek” yöntemiyle yeni bir koyuna yaşam vermek. Adını, ünlü şarkıcı Dolly Par-ton’dan alan kuzu Dolly, isim annesinin değilse de, DNA annesinin genetik ikizi. Dolly, sevimli görünüşüyle kamuoyunun sempatisini kazanmış ve tüm bu süreç ilginç bir bilimsel oyun olarak sunulmuşsa da gerçekte deney oldukça iyi belirlenmiş bilimsel ve maddi hedefleri olan, soğukkanlı bir süreç. Zaten Dolly’nin araştırmacılar arasındaki adı da en az varlığı kadar “soğukkanlıca” seçilmiş: 6LL3… PPL’in idari sorumlusu Dr. Ron James, şirket sırlarını kaybetme kaygısıyla maddi hedeflerini pek açığa vurmamakla birlikte, hemofili hastaları için koyunlara insan kanı pıhtılaşma faktörü ürettirmeyi de içeren pek çok önemli ticari hedefin ipuçlarını veriyor.

PPL ve Roslin Enstitüsü’nün çalışmaları, geçmişi çok eskilere dayanan ve önemli gelişmelerin kaydedildiği bir alan olan transjenik (gen aktarılmasıyla ilgili) araştırmaların bir üst aşamaya, nükleer transfer (çekirdek aktarılması) evresine doğru ilerletilmesinden başka birşey değil. Yıllardır başarıyla sürdürülen transjenik çalışmalarda tek boynuzlu keçi, üç bacaklı tavuk gibi görünüşte çarpıcı, yararı kısıtlı çalışmaların yanı sı-
ra, insan proteinlerinin hayvanlara ürettirilmesi gibi, modern tıp için çığır açıcı sayılabilecek başarılar kaydedildi. Son gelişmelere imzasını atan ekip, daha önce insan bünyesince üretilen molekiiMe-ri gen transferi yöntemiyle bir koyuna ürettirmeyi başarmıştı. Söz konusu deneyde gerek duyulan moleküllerin koyunun tüm hücrelerinde değil, sadece süt bezlerinde sentezlenmesinin sağlanması, koyunun “ilaç fabrikası” olarak değerlendirilmesini beraberinde getiriyordu. Dolly başarısının en önemli potansiyel yararı da bununla ilgili zaten. Gen transferi yöntemiyle, istediğiniz maddeyi sentezleyebilen bir canlıya sahip olduğunuzda, madde verimini artırmak üzere aynı süreci zaman ve para harcayarak yinelemeye çabalamak yerine elinizdeki canlının genetik ikizlerini yaratabilirseniz, ticari değer arz edebilecek miktarda ilaç hammaddesi üretimine geçebilirsiniz. Elinizde birkaç on tane genetik özdeş canlı biriktikten sonra, bu küçük sürüyü doğal yollardan üremeye bırakacak olursanız, hem “yatırımınız” kendi kendine büyüyecek, hem de genetik çeşitlilik yeniden oluşmaya başlayacağından, tek bir virüs tipinin tüm “fabrikayı” yok etmesinin önünü alacaksınız demektir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*