ALIŞKANLIK a. 1. Bir kimsenin sürekli yineleme sonucunda edindiği davranış biçimi: Erken yatıp erken kalkma alışkanlığı. Alışkanlıklarına bağlı olmak. —2. Bir toplumda süregelen davranış biçimi: Toplu yaşama alışkanlığı. Artık kaybolmaya yüz tutan alışkanlıklar. —3. Sık sık deneyerek ve uygulayarak herhangi bir işi, eylemi, dikkati yoğunlaştırmaya gerek kalmadan kolaylıkla yapabilme yetisi, becerisi: Direksiyon alışkanlığı. Kalabalık önünde konuşma alışkanlığı. —4. Bir kimsede sürekli yapma ve yineleme sonucunda ortaya çıkan davranış biçimi: Bunlar alışkanlıkla söylenen sözler, kasıtlı sözler değil. Parmak emme alışkanlığından bir türlü kurtulamadı. —5. Bir şeyin kişide ihtiyaç uyandıracak biçimde yinelenerek kullanılması; tiryakilik: Uyuşturucu alışkanlığı. —6 Bir şeyi alışkanlık edinmek, onu sürekli yineleyerek huy haline getirmek: Son günlerde gece geç gelmeyi alışkanlık edindi. || (Bir işi yapmada) alışkanlık kazanmak, bir kimseden söz ederken, o işi yapabilmek,yapmada ustalaşmak: Bu makineyi kullanmak zor gelmiyor artık, alışkanlık kazandım. || (Bir şeye) alışkanlık peyda etmek, onu alışkanlık haline getirmek: o şeyi ustaca kullanır duruma gelmek; o şeye bağışıklık kazanmak: Yeni alışkanlıklar peyda etmek, içkiye alışkanlık peyda etmek.
—Eczc. Bir ilacın üst üste verilmesi sonucunda farmakodinamik etkisinin azalması ya da kaybolması. (Bu yüzden bir ilacın dozunu artırırken zehirleyici etkisini artırmamaya dikkat etmelidir.)
—Fels. Aristoteles’e göre, canlı bir varlı-ğ»n, belli bir davranışı, sağlam ve sürekli bir biçimde yerine getirmeye yatkınlığı. (Alışkanlık [yun. heksis], doğuştan değildir, ama sözkonusu davranışın sürekli olarak yinelenmesi sonucunda oluşur.)
—Ruhbil. Öğrenmeyle ve özellikle de yinelemeyle elde edilen davranma ve eyleme biçimi. (Özellikle psikomotör etkinliklerde görülür; ama bilişsel, zihinsel ve dilsel alışkanlıklar da vardır.)
—ANSİKL. Böcbil. Böcekler ensektisitlere karşı o kadar büyük alışkanlık kazanabilirler ki, onları öldürmek için böcek ilacının dozunu bin defa artırmak gerekir (1946-1966 yılları arasında İsveç sineği). Bu durumun büyük bir olasılıkla, en dayanıklı soyların doğal ayıklanmayla varlığını sürdürmesinin sonucu olduğu sanılmaktadır. Sonuç olarak, kimya sanayisinde kullanılmakta olan maddelerin etkisiz kalması karşısında yeni ensektisitler üretilmesi gerekmektedir.
ALIŞKI a Bir kimsenin sık sık yineleyerek edindiği davranış biçimi; âdet, huy, alışkanlık.
ALIŞKIN sıf. 1. Bir kimseye, bir şeye, alışkın, bir kimseye, bir şeye, bir şey yapmaya alışmış olan kimse, hayvan için kullanılır: Dağlara tırmanmaya alışkındır. Duymaya alışkın olmadığı sözler işitmek. —2. Bedenin bir iş yapmaya yatkın bölümü için kullanılır: Alışkın eller, ayaklar.