ALMANCA a. Dilbıl Batı germen grubundan, hint-avrupa dili; özellikle Almanya’da ve Avusturya’da konuşulur. —ANSİKL Geniş anlamda almanca, yüksek almanca ve aşağı almanca lehçe ya da ağızlarını ve yüksek almancanın temeli olan resmi, edebi ve idari dili kapsar. Dar anlamda “almanca” ise yalnız yüksek al-mancayı belirtir.
• Dilbilimsel coğrafya. Bugün almanca konuşanların sayısı yüz milyona yakındır. İki alman cumhuriyetinin ve Avusturya’ nin resmi dili olan almanca, İsviçre’nin de resmi dillerinden biridir; ayrıca bütünü düşünüldüğünde Lüksemburg’un dili de daha çok almancadır (bu ülkenin resmi dili gerçekte fransızca olsa da). Bütün bunlara İtalya’da Yukarı-Adige, Fransa’da Al-sace ve Lorraine (bu yöredeki üç dâpar-tement’da, yani Haut-Rhin, Bas-Rhin ve Moselle illerinde, idari ve adli konularda almancaya izin verilmiştir), Belçika’da Eu-pen ve Malmedy’deki almanca konuşan azınlıkları eklemek gerekir. Bunların dışında, dünyadaki dilsel azınlıklar içinde, özellikle ABD’de, Kanada, Güney Amerika, hatta Güneybatı Afrika’da, almanca konuşan pek çok topluluk vardır; ancak bugün bunlar kaybolmaya yüz tutmuşlardır. Ayrıca, alman dilinin ikinci Dünya sa-vaşı’ndan önce Orta Avrupa’da çok önemli bir yeri vardı. Almanca bu yöreler için hem başlıca iletişim dili durumuna geldi, hem de buralarda almanca konuşan pek çok dilsel azınlık bulunuyordu. Almancanın dilsel sınırı batıda ve güneyde çok önceden yerine oturduysa da, lehçe alanı birkaç yüzyıl doğuya doğru yayılmaya devam etti. Ancak, ikinci Dünya savaşı’nın ertesinde, kitleler halinde nüfus aktarımı yapıldıktan sonra, alman ağızlarının dilsel haritası bugün ancak Oder-Neisse hattına kadar uzanıyor.
• Almancanın tarihi. I. yy.’ın başlarında yüksek almanca ve aşağı almanca lehçeleri (bunların yayıldığı coğrafi alan Teut-honia’y\ oluşturur) anglosakson ve fries-land dilleri gibi, batı germenceden doğdular; batı germenceyse, hint-avrupa dilleri topluluğuna giren ortak germenceden doğmuştu. (Ama saydığımız bu ilk üç evre filolojik varsayımlardır yalnızca, çünkü “eski yüksek almanca”yla yazıldığı belirlenmiş ilk metinler VIII. yy.’a dayanır.) Yüksek almanca lehçeJeri, sürekli parçalanarak ve büyük göçlere bağlı olarak, p,t,k gibi kapantılı ünsüzleri değiştiren, ikinci ünsüzün değişmesi kuralına göre VI. yy. ile VII. yy. arasında aşağı almanca lehçelerinden ayrıldı (germence de bir ilk ünsüz değişmesiyle öbür hint-avrupa dillerinden ayrıldı).
Aşağı almanca Teuthonia’nın kuzey ovalarında, batıda hollandacayı oluştururken, öbür yörelerde lehçe durumunda kaldı (Plattdeutsch). Güneyde de yüksek almanca kendi içinde bölündü: yüksek al-mancanın ünsüz değişimi ancak İsviçre lehçelerinde (İsviçre, Alsace, Schvvaben) tam olarak gerçekleşti. Bu lehçeler, avusturya-bavyera lehçeleriyle birlikte üst almancayı (oberdeutsch) oluştururlar ki, bunları orta almancadan ayırt etmek gerekir; orta almanca ise Lüksemburg, Lorraine ve Orta Almanya’da konuşulan frankça lehçelerini kapsar. Almancanın ünlüleri de germenceden başlayarak birçok kez dönüşüme uğradı. Modern al-mancada metafoni (Umlaut) çeşitli biçim-bilimsel işlevleri olan dilbilgisel bir belirtici durumuna geldi. Ayrıca birçok çiftün
X//. yy.’c/a orta yüksek a/manca dönemi diye adlandırılan dönem başladı ve ilk kez, lehçeleşme eğilimine karşı çıkan büyük bırakım kendini gösterdi. Güney Almanya’da, fransız etkisiyle, İsviçre ve bav-yera lehçelerini temel alan ve dil birliğini sağlama yönünde ilk girişim sayılan bir aşk ve yiğitlik edebiyatı doğdu. Ama seçkin şövalye topluluğuna özgü olan bu ortak dil, bu toplulukla birlikte ortadan kalktı. Sonunda bu dilin yerini, orta almancayı temel alan ve Almanya’nın doğusunda bir koloni bölgesinde ortaya çıkan ve Saksonya şansölyeliğinin etkisiyle oluşan daha genel bir dil aldı; bu durum lehçe ayrılıklarının bir yana bırakılmasını sağladı. Luther bu lehçeyi zenginleştirerek yeniden ele aldı. Matbaanın da katkısıyla Lut-her’in İncil çevirileri bu yazı dilinin, önce protestan ülkelerinde, XVI. yy.’da datum Almanya’da egemen olmasını sağladı: bu da “yeni yüksek almanca”nın, yani modern almancadan pek farklı olmayan bir dilin başlangıcını oluşturdu.
• Sesbilgisi. Almancanın söylenişinde büyük bir güçlük yoktur. En önemli nokta, her dolu sözcükte, çok kuvvetli olan vurgu yoğunluğunu iyi belirtmektir. Sözcüğün başında olduğunda bu vurgu etkisini yitirmeye (ö biçimine dönerek) ya da vurgulu ünlü (kök) dışındaki bütün ünlüleri silmeye başlar. Almancanın sesbirim-leri, ender rastlanan bazı durumlar dışında türkçedekinin aynıdır: soluklu h ya da sert ses vurgusu, Ach-Laut denilen “bo-ğazsı ses” (ch olarak gösterilir ve arap-çadaki h sesine yakındır) ile Ich-Laut denilen (o da ch ile gösterilir), yani ng olarak gösterilen ses örnek verilebilir. Alman-cada uzun ünlüler ile kısa ünlüler arasında nicelik bakımından bir karşıtlık vardır.
Bir de aslında standart almancanın yüksek almanca olduğunu, aşağı almanca-nınsa, büzülmeye ve düşmeye yer vermeyen çok farklı bir söylenişi olduğunu belirtmek gerekir. Almanca ancak bazı güney lehçeleri açısından “boğazsı bir dil” olarak nitelenebilir.
• Yazı. Gotik harfler bugün artık kullanılmıyor. Adlar, hem cins hem özel adların tümü büyük harfle başlar (üzerinde çok tartışılan bir yazım reformu bu uygulamayı kaldırmak istiyordu). Yazım ile fonetik arasındaki fark fransızca ve ingilizcede-kinden çok daha az olmakla birlikte türk-çedekinden biraz daha çoktur.
•Dilbilgisi. Almanca dilbilgisinin güç olduğunu herkes kabul eder; fransızcanın “çözümleyici”liğine karşıt olarak alman-cayı “birleştirici” bir dil sayanlar vardır. Ancak, almanca ad çekimlerini korumuş, olsa da, baştaki vurgu yoğunluğundan doğan sondaki zayıflamalar bunları büyük ölçüde bozmuştur. Almancada dört durum (yalın, yükleme, yönelme ve tamlayan durumları) ile üç cinsi (eril, dişil, yansız) tekil ve çoğulda göstermek için yalnızca beş çekim eki (-en, -e, -er, -es, -em) vardır. Bu da ad grubu için, özeMikle de, kendisinden önce bir tanımlık ya da bir belirleyici gelmesine göre belgeç durumundaki sıfat için, karmaşık bir denkleştirme mekanizması getirir. İngilizce gibi almanca da, az sayıda olan ama çok kullanılan kuralsız ya da “kuvvetli” fiiler ile kurallı ya da “zayıf” fiiller arasındaki karşıtlığı korur. Fiil çekimi iki basit zamana, şimdiki zaman ve geçmiş zamana dayanır; gelecek zaman da, edilgin biçim de, werden (olmak) yardımcı fiiliyle oluşturulan bileşik biçimlerle kurulur. Sözdizimin-de bilgiler genellikle şu ilkeye göre sıralanırlar: belirten belirtilenden önce gelir; bileşik adlarda görüldüğü gibi, bu durum türkçedekinin aynıdır (türk. yanardağ: alm. Feuerberg). Bunun gibi sıfat addan önce gelir; sıfat tamlamalarında da sıfat tamlanandan önce gelir. Bağımlı cümleciklerde fiil sona gider, bağımlı cümlecikler de birbirlerinden her zaman virgüller-le ayrılıriar. Genellikle almancada cümle-
rak sıralanırlar; ayrılabilir öneklerin, mastarların ve sıfat fiillerin asıl cümlenin sonuna gitmesi böyle açıklanır. Almancanın genellikle cümle öğelerini bağıtlaştırarak bütünleştirmeye önem vermesi (bağımlılık) almancanın “birleştirmeci” anlayışının sonucudur; almancada çok karmaşık ve çok uzun adların bulunmasının nedeni budur.
•Sözvarlığı. Sözlükçe daha çok germence köklerden oluşur: sözcüklerin kökeni türkçede olduğu gibi genellikle belirgindir. Biçimbilimsei dönüşümlerde (örneğin her mastar ad olarak kullanılabilir), kuruluşlarda ve türetmelerde büyük bir esneklik vardır. Bununla birlikte almancaya az ya da çok yakın dönemlerde girmiş pek çok yabancı kökenli sözcük (Fremdwör-ter) vardır. Yabancı kökenli sözcüklerin büyük bölümü latinceden gelmiştir; ama ; yüzyıllardır ve tüm alanlarda daha çok fransızca rol oynamıştır; öyle ki, pek çok almanca sözcüğün bir de fransızcası vardır ya da yalnızca fransızcadan gelmiş biçimi vardır; günümüzde kuşkusuz İngilizce de büyük bir önem kazanmaktadır.
Ortak dilin (Hochdeutsch) yanı sıra, ona benzeyen lehçelerin de bugüne kadar varlıklarını sürdürdüklerini belirtmek gerekir, o kadar ki, almanca konuşanlar için, çok kesin kurallara uymak zorunluluğu olmadığı söylenebilir ve bu, özellikle söyleyiş için geçerlidir. Ama yakın dönemlerdeki nüfus aktarımları ve kitle iletişim araçlarının gelişimi dil birliğini hızlandırmış bulunuyor.