GÖL
Ebedî gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün, bir lâhza için Demirleyemez miyiz?
Ey gönül, henüz aradan bir sene geçti ancak Seyrine doymadığı o canım su yanında Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa, bak Oturdum tek başıma!
Altında bu kayanın yine böyle inlerdin;
Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
Ve böyle serpilirdi rüzgârla köpüklerin O güzel ayaklara.
Ey gönül, hatırında mı? Bir gece sükût derin, Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta, Sulan usul usul yaran kürekçilerin Gürültüsünden başka
Birden şu yer yüzünün bilmediği bir nefes Büyülenmiş sahilin yankısıyle inledi.
Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses Şu sözleri söyledi:
«Zaman, dur artık geçme, bahtiyar saatlar, siz Akmaz olunuz artık!
En güzel günümüzün tadalım o süreksiz Hazlannı azıcık!
«Ne kadar talihsizler size yalvanr her gün,
Hep onlar için akın;
Giinlerivle birlikte dertlerini nötUrün,
«Nafile, isteyişim geçen saniyeleri;
Akıp gidiyor zaman;
Geceye: «Daha yavaş» deyişim boş; tanyeri Ağaracak birazdan.
(Çev. Yaşar Nabi Nayır) (Tercüme dergisi, Şiir Özel s. no. 34-36)
PAUL VALERY
(Pol Valeri)
(1871 – 1945)
DOST ORMAN
Temiz şeyler düşündük, tertemiz;
Uzun yollar boyunca, beraber;
Eli elimde, yan yana, sessiz;
Çevremizde karanlık çiçekler.
Yapayalnız, kırda, yeşil gecede,
Yürüyorduk, nişanlılar gibi;
Gökte ay, masaldaki bir meyve;
Bölüştük o masaldaki meyveyi.
Ve öldük yosunlar üzerinde,
Uzakta, yalnız, o mırıltılı, v O dost ormanın gölgelerinde.
Sonra gökte, nurlarla sanlı,
Buldum seni, yaş dolu gözlerim,
Sevgili sükût yoldaşım benim.
(Çev. Orhan Veli Kanık. Tercüme der. no. 34-36)