AMAZON BÖLGESÎ YERLİLERİ

AMAZON BÖLGESÎ YERLİLERİ

Amazon bölgesinin Venezuela topraklarında kalan kesimindeki yerliler yaklaşık elli kabilede toplanmışlardır. Kolombiya’da başlıca topluluklar, Amazon ırmağının kaynak kesiminde, Amazon bölgesindeki ormanlarda ve Orinoco ırmağının akaçladığı Llano’larda (savanalar bölgesi) yaşarlar. Ekvador’daki başlıca toplunddar, doğu kesimde yerleşmişlerdir. Peru ormanlarında, Kuzeydoğu Bolivya’da özellikle yerliler yaşar ve Brezilya’da da, Amazon bölgelerinde ilkel yerli topluluklan geleneksel yaşama biçimlerini sürdürürler.
Sömürgeleştirme döneminin ilk iki yüzyılı boyunca, yerliler, serüvenci-gezginlerin kurbanları olmuş, sömürgeciler, Para Ve Maranhao’daki büyük tarım işletmelerinde köle olarak çalıştırılacak Kızılderili avına çıkmışlardı. Daha sonra, XIX. yy’ da, yerli köleleri lateks toplayıcıları çalıştırmağa başladılar. Brezilyalı general Randon, 1890-1930 arasında Kızılderilileri korumakla görevli bir büroyu yönetti; ama 1968’de Brezilya basım, söz konusu
“Kızılderililere Yardım Vakfı”nm da yerli halkın soykırımına katılmış olduğunu açıkladı.
HAMMADDELER
XIX. yy’ın ikinci yarısmda, kauçuğun dünya pazarlarındaki önemi, Amazon bölgesine ilk akma yol açtı.
141
\^ı
1872’de bu topraklar üstünde 332 847 kişi (Brezilya’nın o sıradaki toplam nüfusunun % 3,35’i) yaşamaktaydı. Ama 1912’den sonra, îngiliz-lerin Asya’da, özellikle de Malezya’ da kauçuk ağacı tarım işletmeleri kurmaları ve büyük miktarda ürün elde etmeleri, dünya pazarında kauçuk fiyatlarının düşmesine, Amazon bölgesiııin de iktisadi açıdan gerilemesine yol açtı. 1904’te DanimarkalI Torvald Loch, Amazon bölgesinde petrol buldu; 1948’de Bethlehem Steel şirketinin (A.B.D.) bir şubesi
olan ÎCOMt, Brezilyalı Azevedo Antunes topluluğuyla birlikte Amaja ilinde Serra do Navio manganez yataklarım işletmeye başladı. 1 Nisan 1964’teki askerî hükümet darbesinden sonra, A.B.D. hava kuvvetleri havadan çektikleri fotoğraflarla, bütün Amazon bölgesinin haritasını çıkardılar ve bu çalışmalar sonucunda, bölgede zengin yeraltı gelir kaynakları bulunduğu ortaya çıktı. Brezilya hükümetinin 1969’da yabancı yatırımlarla ilgili yasaları yumuşatmasıyla. söz konusu vataldarın
Amazon bölgesinin Brezilya sınırlan içindi kalan kesiminde bir kayman (bir çeşit timsah) avcısı.
142
işletilmesine başlandı: güneydoğusunda demi Fresco ırmakları yakını kurşun; Rondania’da Grosso’nun kuzeyinde nikel. Bütün bu mad Royal Dutch Shell, Kaiser ve Bethlehem yabancı şirketler taraf mekteydi.
Irmağın kıyısında yer t keler, Amazon bölgesu dirilmesinde Brezilya ki memişlerdir. Bununla b dor’dakiLago Agrio’da da, günde 30 000 varil len elli kadar kuyu açıln
BREZİLYA SİYASETİNİ] DEĞİŞMESİ
Brezilya hükümeti yakı Amazon bölgesini büyü] niden düzenleme çahşı rişti;büyük çaplı bir pla
4 500 000 km2 ’lik bu uçt alanın tam anlamıyla iş için, hammadde kayna] nin iktisadi merkezlerin amacıyla, bölgeyi başta cak 5 000 km’lik bir ka masına girişüdi.
Ne var ki, Amazon böl| Brezilya siyasetinin ilk e rısızlıkla sonuçlandı. Fİ çevrenin bozulmasına v da iktisadi yollarla çeşil lulukların yok edilme: olması, ayrıca büyük k yapımı, uluslararası ça] namalara yol açtı; büti yanı sıra, Amazon bölgeı zorunda bırakılan toplu mayeye dayalı üretime kı nelmediler. Ayrıca, küı sahipleri (posseirosj ile rak sahipleri (fazendeir da, toprak spekülasyonı yer yer büyıik anlaşmazk çıktı. Bu arada Brezilyj dünyada görülen bunalıı ölçüde etkilenmesi ve dı nın artması sonucunda u kapitalizmin pençesine Amazon bölgesiyle ilgili büyük değişiklikler yapıl açtı.
Öncelikli alanların plar yerleşmeye açılmasına di gelişme tasarısının yerin rın çevresine yayılan bi biçimine dayalı yaygın ge böylece bütün alanın ‘ açılması kolaylaştırıldı araştırma çalışmaları hı Hayvancılık dışsatıma yerel tanm, büyük ta projelerinin gerçekleş! bir yana bırakıldı (küçül letmelerinin bir araya oluşan birçok kooperatif, tarım-sanayi kuruluşlara
m’rn kollarından tırnağında batık Kwn frtr Kızılderili.
sinde uydulaştı). Kısacası, az sûrede en yiiksek verimi sağlayacak kaynaklanıl işletilmesi sonucunda, Amazon girişimi genel olarak ulusal niteliğini yitirdi; Amazon bölgesi de güçlü bir sermayeye dayalı, lâuslar-
arası düzeyde teknolojiden yararlanan büyük bir girişimin etkinlik alanı haline geldi.
Gelişme çalışmalarının Öncelikli alanlar üstünde yoğunlaştırılması, doğal çevrede ve iklimde dengesiz-
liklere yol açtığı gibi, yerli uygarlı] lann korunmasını da olumsuz yöne etkiledi: Uçsuz bucaksız ormanla günümüzde aşağı yukarı yok olmu; tur; Brezilya’nın enerji gereksinme sinin günden güne artması, Kızıldf rili uygarlıklarının yayıldıktan orte ma zarar vermekte, geleneksel olan Amazon bölgesine -yerleşmiş me lezlerin ve kırsal kesim halklannr varlığını tehlikeye düşürmektediı Çeşitli noktalarda kurulması tasar lanan hidroelektrik barajlar, on bin lerce hektarlık ormanın sular altın da kalmasına neden olacaktır. Üste lik, tarım ya da madencilik çalışma lan nedeniyle zaten insan eliniı değmiş olduğu bu ormanlar, yeni biı tehlikeyle de karşı karşıyadır: Bölgeden geçen kara ve havayollan taşıttan için gerekli yakıtı sağlayabilmek amacıyla, kesüen ağaçlardan ilkol elde edilmesi tasarlanmıştır. Kamuoyu karşısında hükümet, öncelikli olmayan bölgelerde ulusal parklar ve yerli rezervleri kurmaya yönelmiştir. Ama, bunların dışındaki bölgelerde, ormanlar büyük ölçüde yok edilmekte, dolayısıyla yerliler, topraklarından göçmek zorunda kalmaktadırlar. m
»ozonlar
Iskmezan ItM, Yunanlılar vıılan
Yunan mitolojisinde kadın savaşçılar topluluğu.
Kafkas düdükleri yakınındaki bilinmeyen bölgede, Trakya’da ya da Tuna ovasında yaşadıklan sanılan Amazonlar, erkeklerin varlığına yalnızca uşak olarak kullanmak ve çocuk elde etmek için izin veriyor, erkek çocuklan Öldürüyor, kız çocukların sağ göğsünü de ok ve mızrak kullanmayı engellememesi için kesiyorlardı (yunanca göğüssüz anlamına gelen “Amazonlar” adı bu gelenekten kaynaklanır).
Mitolojiye göre, erkekler kadar yiğitçe savaşan Amazonlar, av tanrı-
çası Artemis dışında bütün Yunan tanrılarının düşmanıydılar: Belle-rophontes, lobates’in buyruğuyla Amazonlarla savaşmış,’ Herakles Thermodon köprüsündeki bir çatışmadan sonra Amazonların kraliçesi Hippolyte’nin kemerini ele geçirmiş, Thesus Amazonların Atina’ya saldırısını püskürtmüş, Akhüleus Truva-lılann yardımına koşmak isteyen bir başka Amazon kraliçesi Penthesi-leia’yı öldürmüştür.
Mitolojide Amazonlar ile Yunan tanrılarını karşı karşıya getiren bu çatışmalar, gerçekte iki değişik dünya anlayışının çatışmasıdır: Yunan
tannlan dünyayı uygarlaştırmak, siteler kurmak ve bunlan geliştirmek isterken, Amazonlar site yaşamına karşı çıkan vahşi dünyayı simgelerler. ■
[boli
Kan damarının, kanla sürüklenip gelen bir yabancı cisim tarafından tıkanması (bu tıkanma, kanın bulunduğu yerde pıhtılaşmasından oluşan trombozdan farklıdır).
Ambolinin başlıca nedenleri arasında kalp hastalıktan (ikili kapak darlığı; enfarktüs; kalp içzan ütihapla-n), atardamar h ast alıklan (atardamar ütihabı; damar sertleşmesi; anevrizma) ve toplardamar iltihaplan (filebit) sayılabilir. Ambolüere genellikle bir kan pıhtısı yol açar; ama çok tehlikeli olan gaz (hava) ambolileri, çok ender r asi anan asalak ambolileri (kurtlar; ten a embriyolan; vb.), mikrop, kanser, pigment, yağ,vb. ambolüeri dp «özlenebilir.
Amboli, tıkayıcı cismin yerleşme yerine göre çeşitlere aynlır. Beynin belli bir bölgesindeki kan dolaşımının durmasına, dolayısıyla kansızlığa ve sinir dokusu bozulduğuna yol açan beyin ambolisi,. genellikle gençlerde görülür (tıkanan atardamar çoğunlukla Sylvius ¿ol atardamarıdır}; apansız bir yanm felçle (sağ taraf) ortaya çıkar ve konuşma bozukluğuna yol açar. Akciğer ambolisi, bazen bir kalp hastalığının ya da bir toplardamar hastalığının sonucudur ve apansızın ya da birkaç saat içinde (solunum durmasına yoL açarak) ölümle sonuçlanabilir. Ama genellikle, ansızın ortaya çıkan (sözgelimi bir ameliyattan sonra ortaya çıkar) orta şiddette bir has-
talıktır. Bir yan ağnsı, solunum, güçlüğü ve kuru, zorlayıcı bir öksürükle başlar. Hasta solgun ve sıkıntılıdır; nabzı hızlı atar; atardamar basına (tansiyonu) düşüktür. Bir gün sonra ateşi yükselir ve kanlı balgam tükürmeye başlar.
Aynca, iç organ ambolileri de görülebilir. Nedeni ve yapısı ne olursa olsun, amboli, acil tedavi gerektirir, öncelikle acıyı dindirmek, şoka karşı koymak, kan ambolisi durunranda pıhtılaşmayı önleyici bir tedaviye başvurmak,gaz ambolisi durumunda kalp durması varsa reanimasyon ve kalp masajı uygulamak,beyin ambolisi durumunda da hastayı komadan çıkarmaya çahşmak.mikropkapma-ya karşı tedavi uygulamak gerekir.«
143
Amerika
Sedona ‘da Oak creek kanyonu
Dünyanın altı latasından biri. Amerika kıtası güneye doğru uzanan üçgen biçiminde iki büyük kara parçasından oluşur: Kuzey Amerika; Güney Amerika. Orta Amerika kıstağıyla birbirlerine bağlanan bu kara parçalarının arasındaki Antil adaları da, Amerika kıtalarına bağlanır.
Amerika kıtası, Büyük Okyanus (batıda) ile Atlas Okyanusu (doğuda) arasında. Kuzey Buz Denizi’nden Güney denizlerine kadar uzanır. Kıtanın iki parçası aslında birbirinin uzantısı değildir: Kuzey Amerika’ nın büyük bölümü, 80° batı boylamının batısında yer alır; oysa Güney Amerika, aşağı yukarı bütünüyle, söz konusu boylamın doğusunda kalır.
COĞRAFYA
Amerika kıtasında, yüzey şekilleri açısından, boylamlar doğrultusunda uzanan üç bölge ayırt edilir. Batıda, Üçüncü Zaman’dan kalma yüksek, volkanik sıradağlar, Bering boğazından Hora burnuna kadar uzanır ve yalnızca Orta Amerika’nın batı-do-ğu doğrultusundaki yüzey şekilleriyle ve Antil adalarıyla kesüirler; Kuzey Amerika’da Kayalık Dağlar üe Güney Amerika’da And dağlarını oluşturan bu sıradağların genişliği,
yer yer 2 000 km’yi bulur; birbirine koşut birçok sıra oluşturarak dar kıyı şeridini Büyük Okyanus’tan ayırır, derin vadileri (özellikle Kaliforniya vadisi ve Şili vadisi) ve yüksek yaylaları • (Kayalık Dağlardaki iç yaylalar ve And dağlarındaki yüksek yaylalar) çevrelerler. Yükseltisi Mac Kinley dağında (Alaska) 6 187 m’yi, Aconcagua’da (And dağlan)
7 027 m’yi bulan bu dağlık eksende, genel olarak yanardağ etkinlikleri görülür: Alaska’da Katmai yanardağının (1912), Meksika’da Paricu-tin yanardağının (1942) püskürmeleri. Kuzeydoğuda ve doğuda birbirini izleyen, Birinci Zaman’dan kalma yüzey şekilleri, çoğunlukla değişikliğe uğramış, kıvrılmış ve aşınma sonucunda yeniden törpülenip yontulmuşlardır. Labrador’dan ve Apa-laş dağlarından Guyana kütlesine ve Brezüya yaylalarına kadar oluşturdukları sürekli ve oldukça yüksek engel, Atlas Okyanusu kıyısı boyunca uzanır; bu dağlık bölgeler arasında buzul yaylatan ve tortul ovalar yer alır: Kuzey Amerika’da “Batı” bölgesindeki yüksek ovalar; Prairie bölgesi (Kanada) ve Mississippi ovası; Güney Amerika’da Orinoco-Ama-zon ve Parana-Paraguay ovalan ile Pampa bölgesi.
îklim, g-‘T’ek enlemlere, gerek karaların ve denizlerin dağılımına, gerek
engebelerin doğrultusuna f şir. Aşağı yukan bütün Ku rika, askutup bölgesinde bölgede yer alır; buna Güney Amerika’nın büyük mü, ekvator ile dönenceleı kalır. Brezilya sıradağla! Atlas Okyanusu’nun etkile yecek büyük engeller olmı iç kesimlerde Atlas Okya: lerine raslanır; buna karş Okyanus’tan gelen hava Kayalık Dağlar’ın ve And ı oluşturduğu engeli aşamı ce, Doğu üe Batı arasmdi sının oluşur. Kuzey A kutuptan ve dönenceden £ kütlelerinin etkisi, Orta A yükseklik, Güney Amerik farklılıkları, kıyılar boyun soğuk ve sıcak su akıntılaı kıtasında büyük bir iklimi şitliUğine yol açar; aync rın (başhcalan, Kuzey A Saint-Lawrence ye Missi) ney Amerika’da Orinocc zon) rejimini etkiler.
İNSAN TOPLULUĞU
Amerika’daki ınaan to] özgünlüğü, son beş yüzy nüfusun aşağı yukan bü1 inlenmesinden kaynai dır.
Kristof Kolomb’un, îspa vencüerinin ve gezginleri tıklan, Asya’dan geldik! Kızdderilüerin sayısı pek ğildi; üstelik uygarlıklar rinden çok değişik düz Eskimolann, Prairie bc derililerinin ya da Amazı nin ükel uygarlıkları ile Mayaların ve Keçualar uygarlıkları (Meksika, 1 yüksek And yaylalannd riyle çelişiyordu. Geret larla giriştikleri savaşlaı gın hastalıklar nedeniyl çüde yok olan bu halklf ulaşımı güç yerlerde Büyük Kuzey bölgesi; An si; yüksek And yaylalar rını sürdürmeyi başa dir.
Günümüzde Amerika büyük bölümü beyaz ırk farklı sömürgeleştirme \ den doğan karşıtlıklar, bir yana, Grande del N nın her iki yanında biri tünüyle farklı iki uygarl sına yol açmıştır. Kuze sakson Amerika, XVI. y
Îarak Kuzey Amerika’ ıgüiz ve Fransız sömür fından kurulmuş, sömüı nın yavaş yavaş genişleı topraklan tanma elve] getirilmiş, değerlendiril nin ilk sahipleri olan Ki
AMERİKA KITASININ YÜZÖLÇÜMÜ
Toplam yüzölçümü Kuzey Amerika ve Orta Amerika Güney Amerika Enlemler arası konumu Boylamlar arası konumu
: 037 784 km2 : 24 242 364 km2
: 17795420 km2 :82°48,’K.-55#3’G. (15 000 km’derijçok) :34045’B.-171°56’b (9 saat dilimi)
KITA İÇİNDEKİ BAZI UZAKLIKLAR
New York-Anchorage 6 (MX) km
New York-San Fransisko 4 200 km
New York-Panama 3 500 km
Panama-Horn burnu 5900 km
topraklanna el konmuştur. Anglosakson Amerika’da, dillerine bağlı kalan Fransız asıllı Kanadalılar dışında, genellikle İngilizce konuşulur; halkın büyük bölümü ilk göçmenler gibi protestandır. İspanyolların ve Portekizlilerin sömürgeleştirdikleri Latin Amerika topraklarıysa, ayrıcalıklı bir sınıf oluşturan din adamları ve devlet memurları tarafından yönetilmiş, bunlar yerlileri baskı altında tutmaktan çok, ülke topraklanılın değerlendirilmesinde kullanmaya çahştıklan için, halk
Kuzey Buz Denizi
bütünüyle katolik dinini, İspanyolca ve portekizceyi benimsemiştir. Gerek Ispanyollar ve Portekizliler, gerek îngilizler ve Fransızlar, topraklarında işgücünü, Afrika’dan getirttikleri zenci kölelerden sağlamışlar, ama uzun süre ırk aynmcı bir tutum benimseyen Kuzey Amerika’nın (özellikle A.B.D.) tersine, Latin Amerika’da ırklar kısa süre içinde kanşmış ve Brezilya gibi bazı ülkelerde, ağır basan ırkın hangisi olduğunu belirlemek oldukça güçleş-miştir.
TARİHÖNCESİ
Amerika kıtasıyla ilgili Tarihöncesi araştırmaları, günümüze kadar, çözdüklerinden daha çok soruna yol açmışlardır.
Amerika’ya insanların ne zaman yerleştikleri, Polinezya’ yla ilişki kurulmuş olup olmadığı, ilk maden yataklarının nerelerde bulunduğu, tarımın ne zaman başladığı, taş cilalamanın ne zaman başladığı, yanıtsız kalmış, tedirgin edici sorulardır.
145
İNSANIN VE YERLEŞMENİN ORTAYA ÇIKMASI. İnsanların Amerika’ya ne zaman yerleştikleri ve nereden geldikleri, yukarda da söylendiği gibi, henüz tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır.
Yontmataş devrinin başlangıç yıllarında, buzuüanmanın Asya’dan Amerika’ya yürüyerek geçmeye olanak verdiği ve bazı avcı halkların Bering boğazım aştıkları kabul edilmektedir; ama bu konuda kesin bir kanıt yoktur.
Birçok uzman, bu göçün (böyle bir göç olmuşsa), ildim koşullarının iyi olduğu İ.Ö. 30 000 tarihlerine raslaması gerektiğini öne sürmekte, bazıları da, daha sonraki bir dönemde, deniz yoluyla gerçekleştirilmiş olabileceğini benimsemektedirler. Ama, günümüzün New Mexico topraklarına yerleşmiş toplulukların sivri taşlarla mamııt avladıkla-
rı dönemden (yaklaşık olarak İ.ö.
XII. binyıl dolayları) önce Amerika’ da insan yaşadığım kanıtlayan hiçbir bulgu yoktur.
KRONOLOJİ VE ARAŞTIRMALARIN YÖNÜ. Topluca ele alındığında, Amerika’da Tarihöncesi dönemde, art arda gelen kültür evreleri bulunduğu görülür; bunlar aşağı yukarı« insanlığın ilk durumundan sonraki evrimini her yerde belirleyen kültür evrelerine benzer. Ama Yeni Dünya’ ya yerleşen ihsan topluluklarının özel gelişmesi, ele alınan bölgelere bağlı olarak önemli ve çeşitli kronoloji farklılıkları da göstermiş ve değişik yollar izlemiştir: Magdalen-yen uygarlığının Avrupa’da ilk sanat yapıtlarım oluşturduğu çağda, insanoğlu Amerika’da henüz mamutlarla savaşma evresindeydi; İspanyolların Amerika kıtasına ayak bastıklarındaysa (XV. yy’ın sonu).
Orta Amerika bölgeleri, uygj en yüksek noktasına erişmişti Kuzey Amerika’da ve Güneyi ka’da, uygarlaşmamış kabj çok ilkel biçimde yaşadıkla! bölgeler uzanmaktaydı. 1 Uçsuz bucaksız Amerika hti Alaska’dan Patagonya’ya kaı tün kültürleri birleştiren G ortak özelliklere (bu özellik! devrinde, seramik devrin mimarlık devrinde de görüli lanır ki, uzmanlar, bütün t parçası için geçerli sınıf! yapabileceklerini diişünmüşl Günümüzde, Amerika kıtasıı rihöncesi dönemi ikiye : eğilimi ağır basmaktadır: dönemi (tarımın ortaya kadar); üreticiler dönemi (i ğın ortaya çıkışma kadar).
Amerika,
Güney
Dünyanın en büyük açık tavanlı maden ocağı Ch uquicamata ‘dan görünüş.
Başlıca gelir kaynağı bakır olan Sili’de uzun süre Kuzey Amerika şirketlerinin işlettiği madenler, Ailende ‘nin başkanlığı döneminde ulusaUaştmlmıştır.
Amerika kıtasının güney parçası.
12° kuzey enlemi üe 56° güney enlemi arasında yer alan Güney Amerika, Panama kanalından Hora burnuna kadar 18 milyon km2’lik bir alanı içine alır. Gerçek bir kıta görünümünde olan bu toprak parçası, birbirinden oldukça farklı dört coğrafi bölgeye ayrılır: Batı And sıradağları; doğuda Brezilya’nın eski kütleleri ve Guyana’lar; ortada büyük ovalar (Orinoco ve Amazon havzaları); Chaco ve Pampa.
Güney Amerika’yı belirtmek için
bazı uzmanların kullandıkları “melez kıta” terimi, bu kara parçasındaki on bir cumhuriyetin nüfuslarında görülen çeşitliliği ve toplumsal, tarihsel farklılıkları tam anlamıyla yansıtamaz. Bununla birlikte, günümüzde geçmişten devraldıkları tarım yapılarına yeniden biçim vermek için çırpınan, yeraltı gelir kaynaklarım yabancı şirketlerin denetiminden kurtarmaya ve sanayilerim geliştirmeye çalışan Güney Amerika ülkelerinin ortak yanım, çeşitli sömürgeci devletler tarafından 1520 yılında Panama’dan başlayıp, 1529’da günümüzün Venezuela topraklarım ele geçirdiler. Francisco Pizarro, küçük ama güçlü silahlarla donatılmış birliğinin yardımıyla ve Kızılderililerin aralarında bölünmüş olmalarından yararlanarak, tnka împaratorluğu’na kısa sürede(1530-1534) egemenliğim kabul ettirdi. 1534*te Quito, 1538’de Bogota kentleri kuruldu ve Almagro ile Pedro de Valdivia, 1536-1541 yılları arasında Şili’ye kadar uzandılar; 1549’da da, Arjantin’in kuzeyindeki Tucuman kuruldu.
Arjantin, Venezuela, hattâ Kolombiya -ve Şili gibi And dağlarının pek önem taşımadığı ülkelerde, Kızılderililerin’sayılan günümüzde büyük ölçüde azalmıştır (toplam nüfusun °/o 5’inden azmi oluştururlar; ama yaylaların ve sıradağların yüksekliği nedeniyle ele geçirilmesi son derece güç yerlere sığınmış oldukları için, söz konusu bölgelerde çoğunluğu korumuşlardır^. Buna karşılık Bolivya nüfusunun 2/3’si, Peru ve Ekvador nüfuslarının da yarısından çoğu, saf kan Kızılderilidir. Kızılderililerin resmî dil olan ispanyolcayı çoğunlukla bilmediği (ya da konuşmadığı) bu ülkelerin günümüzdeki başlıca özelliği, kırsal kesim halkının ağırlığıdır: Bolivya’da nüfusun °/o 64’5’ini, Peru’da % 50,8’ini, Ek-vador’da % 51’ini köylüler oluşturur. Sanayi gelişmesi son derece düşük, kişi başına yıllık gelir de çok
Amerika,
Kuzey
Büyük Kanyon ‘dan (Colorado) görünüş.
azdır: 1989’da Bolivya’da 600, Peru’da 1 090, Ekvador’da 1040 A.B.D. dolan.
2. ILIMAN OVALARDAKİ AVRUPA KÖKENLİ’ TOPLULUKLAR. Günümüzde Arjantin ve Uruguay’ın Pampa kesimleri ile Şili’de Orta vadide yaşayan nüfus, aşağı yukarı bütünüyle Avrupa kökenlidir. Plata ırmağı (Rio de la Plata) topraklarının bulunması ve ele geçirilmesi juan Diaz de Solis(1515) ve Sebastiano Cabotö (1526’dan 1530’a kadar) tarafından yürütülmüş, Çarrualar, Çanalar ve Guaraniler, sayılarının çok az (günümüzün Uruguay topraklarında 187 000 km2 ’lik bir alana yayılmış yaklaşık 5 000 kişilik bir topluluk oluşturuyorlardı) olmasına karşın 1535’ten 1590’a kadar fspanyol sızmasına şiddetle direnmiş, ama sonunda yenilmişler, Pampa’da kalan son Kızüderililer de, Uruguay’da 1830’a doğru, Arjantin’de de 1869’a doğru ortadan kaldırılmışlardır. Şi-li’deyse, güney kesimdeki Araukan-lar (ya da Mapuçeler) 1884’e kadar direnmeyi başarmış, o tarihten sonra, yenilerek Kızılderili rezervlerine sürülmüşlerdir. Bu yüzden günümüzdeki halk, temelde İspanyol kökenli halkların ve Avrupa ülkelerinden gelen öbür toplulukların kaynaşması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Sözgelimi Uruguay’da, nüfus 1875-1908 arasında iki kat artmış, Ar-jantin’eyse 1900-1930 yıllan arasında 2,5 milyonu aşkın göçmen yerleşmiştir. Şili, Arjantin ve Uruguay’ın başlıca özelliği, kentleşmenin büyük ölçüde gelişmesidir (Şili’de nüfusun % 75’i, Arjantin’de % 78’i, Uruguay’da da % 85’i kentlerde yaşar). Ayrıca, gene aynı ülkelerde, orta sınıf oldukça önemli yer tutar; sanayi belirli bir oranda gelişmiştir ve kişi başına yıllık gelir, genellikle And
dağlarında yer alan ülkelerdekinin iki katı kadardır: 1 989’da Şili’de 1 770, Arjantin’de 2 160, Uruguay’da 2 620 A.B.D. dolan
3. AFRİKA KÖKENLİ TOPLULUKLAR. Afrika kökenli topluluklara, kir tanın açığında yer alanAntil adalarında, bir ölçüde de Brezilya’da ve Guyanalar’da raslanır. Yukarda sözü geçen ülkelerde olduğu gibi, bu ülkelerin ilk yerli halkları da bütünüyle yok olmuştur. Pedro Alvarez Cabral’ın 1500’de bulduğu Brezilya’ da, 1570’ten sonra şekerkamışı, çi-vit ve pamuk tarımı yapılan büyük tarım işletmeleri kurulmasıyla, çok sayıda tarım işçisine gereksinme duyulmuş, bu nedenle Afrika’dan kitleler halinde zenci köle getirtilmiş-, tir: Zenci köle ticareti XIX. yy’ın ikinci yarısına kadar sürmüş, 1570-1670 arasında 400 000, iki buçuk yüzyıl içinde de yaklaşık 6 milyon köle satışı yapılmıştır.
Kişi başına düşen ortalama yıllık gelirin yaîdaşık 2 550 (1989) A.B.D. dolan olduğu Brezilya’nın başlıca özelliği, eşitsiz biçimde gelişmesidir: Nüfusun % 40’ı Rio-Sao Paulo-Belo Ho-rizonte üçgeninde yaşar (bu kesim iktisadi açıdan önemli ölçüde kalkınmıştır). Kırsal nüfusun % 50’si, And ülkelerinde olduğu gibi, son derece yoksuldur.
TARIM YAPILARI
Güney Amerika’da, değerli madenler tükenince, İspanyol serüvencileri uçsuz bucaksız toprakları işletmeye başlayıp, sağ kalan Kızılderilileri köleleştirmişlerdi. Günümüzde, verimsiz büyük topraklar (“lati-fundio ”lar) ile işleyenleri beslemeye yeterli olmayan küçük topraklar (“mini/undıo”lar) birbirleriyle tam bir karşıtlık içindedir. Venezuela’da ülke topraklarının % 80’i, toprak sa-
hiplerinin % 1,7’sinden azmi lombiya’daysa % 64’ü, °/o unun) elindedir. Tarım alanıi lışanlarm o/o 55-% 65’i, yarın tamgün;ücretli işçi olarak çf zorundadır; % 30’u işsizdir; j de yeterince beslenemez.: yalnızca bu özelliklere bal Güney Amerika’daki tarım j yanlış yere “feodal” diye nij rilmiştir. Böyle bir nitelen» yy’dan başlayarak bu üj tarım ürünlerinin dünya pa: na yöneltildiğini unutmak dt Uluslararası pazarlara açıl deniyle günümüze kadar gi olan tarım reformlarıyla, i Peru’da ve Şili’de bazı eski £ ler ortadan kaldırıldıysa de yapısal değişiklikler olmamış
BAĞIMLILIK SORUNLARI
1810—1830 yılları arasradi Güney Amerika ülkelerinin sızhğa kavuşmaları, söz koı kelerde doğmuş Avrupa asıl! ların oluşturduğu burjuvazi! yaradı. Hammadde dışsatm raşan bu sınıf, İngiltere’yle çe ticaret yapabilme haki etti ve XIX. yy’da İngiltere, sonra da A.B.D., Güney 1 daki ülkelerin tek tip ürün da dışsatımının °/o 86’sını o kalay; Kolombiya’da dışsa 68’ini oluşturan kahve; Şili’ı timin o/o 80’ini oluşturan bı vador’da dışsatımın % 57’s turan muz; Uruguay’da d % 50’sini oluşturan yün ve cısı haline gelmesine ç Yakın döneme kadar üretil rının A.B.D. şirketlerinin < ması, Güney Amerika ülkelı ğunda sanayi gelişmesini l ve dış borç ödemeleri, yıllı mm % 20-% 35’ine eşit halı
Amerika kıtasının en büyük parçası. Dev bir üçgen biçiminde yaklaşık 21,5 milyon km2’lik bir alam içine alan Kuzey Amerika’nın güney ucu Yengeç dönencesini aşar; Labrador’ dan Bering boğazına doğru uzanan büyük tabam da kutup çemberinin ötesine geçer. Bu kadar büyük bir alan üstünde yalnızca üç ülke yer alır: Kanada; A.B.D.; Meksika. Bununla birlikte, Meksika, dili ve uygarlığı gereği Latin Amerika ülkeleri arasmda yer aldığı için. Kuzey Amerika’nın, Anglosakson Amerikan uygarlığının yayılma alam olduğunu söylemek daha doğrudur.
COĞRAFYA
Kuzey Amerika’nın yüzey şekilleri boylamlar doğrultusunda üç geniş
bölgeye ayrılır: Birinci 2 oluşmuş yüzey şekilleri;! dağlar; Üçüncü Zaman’da yüksek sıradağlar.
Birinci Zaman’dan kalma killeri, kuzeydoğuda ve birbirlerini izlerler:Kanad aşmma olgusuyla törpüleı kayaçlardan oluşur; dc batıda yükselmiş, Hudson! bulunduğu orta kesimde ı uğramış olan bu kara pı göller ve bataklıklarla oy zeyini, Dördüncü Zaman biçimlendirmiştir. Yeraltı nakları bakımından zengi bölgede, akarsular büyük potansiyeli oluşturur. Hersinyen dağlar, kuz« neybatı doğrultusunda uzı laş dağlarım kapsar; bal
hafifçe eğimli olan Apalaş dağlan, doğudaki kıyı ovasına sarp yamaçlarla inerler (Apalaş dağlarında önemli maden kömiirii yatakları vardır).
Üçüncü Zaman’dan kalma yüksek sıradağlar, batı kesiminde yer alırlar. Büyük Okyanus’taki büyük çukurlara yakın olan bu karmaşık bütünün eksenini Kayalık Dağlar (Rocky Mountains) oluşturur; Kayalık Dağlar’jn arkasında3üyük Okya-nus’a doğru, yanardağlar da kapsayan çok yüksek kıyı sıradağlan yer alır.
Kıyı sıradağları ile Kayalık Dağlar’ ın arası, yüksek yaylalar ve iç havzalarla örtülüdür. Kuzeyde, Kanada kalkanı ile Kayalık Dağlar arasında kıvnla kıvrıla uzanan, balçıklı Prai-rie bölgesi, tahıl tarımına elverişlidir; birçok göl (bu arada Büyiik
Göller) bulunması, yörede Dördüncü Zaman’daki buzul olaylarının son derece etkili olduğunu ortaya koyar. Batıda, Büyük Ovalar’ın (Great Plains) kıvrımlı çökeltilerinin yüzeyi, akarsular tarafından yarılmıştır; güneyde, alüvyonlu Mississippi ovası, Fİorida’ya kadar uzanan düz ve batajdık bir bölgeyle Meksika körfezine açılır.
Kıyıdaki yüzey şekilleri dört kesime ayrılabilir: Kuzeyde Hudson körfezinin çevresinde girintili çıkıntılı olan, yılın yalnız üç ayı buzlarla kaplanmayan alçak kıyı kesimi, Labrador’ da yükselir ve fiyordlarla yarılır. Doğuda, Atlas Okyanusu kıyısındaki kesimde, derin ve çeşitli kollara ayrılan haliçler (Delaware, Chesapeake) oluşmuştur. Bştida, Kanada’nın ve Washington eyaletinin fiyordlarla yanlı, açığında adalar sıralan-
mış kıyısı, sarp ve dümdüz uzanan Kaliforniya kıyısıyla büyük bir karşıtlık Oluşturur. Güneyde, alçak Meksika kıyısı,Missiasippi’nin birçok koldan oluşan deltasıyla parçalanmıştır; Florida açıklarındaysa, mer-canadaları uzun bir dizi oluşturur. Kuzey Amerika büyük ölçüde ılıman bölgeye doğru uzanmakla birlikte, sıradağlar, okyanus ikliminin etkisini azaltır. Kayalık Dağlar’m doğu cephesi kuraktır. Kıtanın büyük bölümü kurak ve çok soğuk olan kutup akımları ile yağışlı ve sıcak tropikal akımların karşılaşma alanını oluşturur. İki hava akımının karşılaşması, atmosferde basınç düşmelerine, dolayısıyla kıtanın doğu kesiminde, bitkiler için çok yararlı olan yaz yağmurlarına yol açar. En kuzey kesimde kutup iklimi egemendir; topraklar derinlemesine donar. Bu ik-
Minnesota ‘da tekneler iistiine kurulmuş evlerden oluşan bir köy.
Kaliforniya ‘daki ulusal parkların birinden görünüş.
timde yainızca güçsüz bir bitki örtüsü olan ve yosun ile likenlerden oluşan tundra yetişir. Doğuda Saint-Lawrence ırmağının yer aldığı bölgede tundrayı. Büyük Kuzey bölgesinin yapraklı ağaçlarla karışık kozalaklılar ormanı, daha sonra da büyük meşe ve kestane ormanı izler. Daha güneye inildiğinde, Meksika körfezi dolaylarında uçsuz bucaksız
KUZEY AMERİKA’NIN YÜZÖLÇÜMÜ
Toplam yüzölçümü
Alaska
Kanada
A.B.D. (Alaska «e Porto Riko dışında 48 eyalet)
Meksika K. Amerika’n ın enlemler arası konumu K. Amerika’nın boylamlar arası konumu
: 212951 : 1518« : 99761 : 7827 «
: 1972! :82°4rK (7 5001
52°43’l (7 saate
çam ormanları başlar. Kıtanın ortası eskiden otsu bitki topluhıklanyla(ilk sömürgeciler bu yüzden yöreye, fran-sızcada “çayır” anlamına gelen “Prairie” adım vermişlerdir) örtülüyken, günümüzde bunların yerini tahıl tarlaları almıştır. Batıda bitki örtüsü, yüzey şekillerine göre değişiklik gösterir ve iklimin çetinliğine uyum sağlar: Dev sekoya ormanla-
rının ve Kaliforniya’nın A limine özgü bitki örtüsiiı Nevada ve New Mexico kurakçü bitkiler alır. Ku: ka’nın büyük ırmakları ( Saint-Lawrence orta ovay Atlas Okyanusu’na <doj Yalnızca Columbia ve Cı makları, dağların oluştur li aşarak Büyük Okyanı kenzie ırmağı da Kuzey Bı zi’ne dökülürler.
NÜFUS
Avrupalılar’m Kuzey J ayak bastıkları dönemde, milyon Kızılderili dışındı yaşamadığı bu uçsuz buc parçası, beyaz ırktan g sürekli yerleşmesiyle, yı doldu. Beyazlar daha soi deki pamuk ekili tarım i; de çalıştırmak amacıyla, zenci köle getirttiler. Kuzey Amerika topral olarak, 1497-1498 yıllan re kralı adına kuzeybatı Okyanus’abir geçit aray Caboto ulaştı. Sonra 15 Fransa kralı için çalışan Hatteras burnundan No\ kadar doğu layısun aş Fransız Jacques Cartier, rence ırmağının halicinc ırmağı akışın ters yönün kesimlereyse ancak XVD rilebildi. Fransa’nın X başlarında Kanada ve 1 denetim altına almasın söz konusu bölgeler, 1 doğu kıyısında kurduğu < yi çevrelemiş oldu ve ço Fransa ile Ingütere araş veren savaş, ancak 17 anlaşmasıyla sona eri uyarınca, Kanada Ingilt di). 1803’te Bonapart’ın A.B.D ‘ne satmasıyla, bölgeyle bütün ilişkisi ke A.B.D., kurulmasııfiian sonra Kanada’yla sının
gölünden Büyük Okyanus’a kadar, 49° enlemi boyunca çizdi (1846); Ispanya’dan bağımsızlığım elde etmiş olan Meksika!nm Grande ırmağının kuzeyindeki bütün topraklarım ele geçirdi (1848) ve Rusya’dan Alaska’ yı satın aldı (1867).
Aynı yıl Kanada’mn İngiltere’nin bir dominyonu haline gelmesiyle Kuzey Amerika, bir okyanustan öbürüne uzanan ve bütün kıtayı doğal eksenlere dikey biçimde baştan sona aşan bir sınırla, iki ülke arasında paylaşıldı. Bu 5zgün ve başka hiçbir kıta-
BAŞLICA GÖLLER
YÜZÖLÇÜMÜ (km?) YÜKSELTİSİ
Superior gölü 84131 183 m
Huron gölü 61797 177 m
Michigan gölü 58016 177 m
Büyük Ayı gölü 31 792 119 m
Büyük Esir gölü 28438 152 m
Ede gölü 25612 175 m
Winnipeg gölü 24514 218 m
Ontario gölü 18941 75 m
Athabasca gölü Winnipegosis 8080 2t0 m
gölü 5447 252 m
Manitoba gölü Büyük 4708 247 m
Tuzlu Göl 4890 1283 m
BAŞLICA IRMAKLAR
Mackenzie 4241 km
Mississippi 3778 km
Missouri 3726 km
Saint-La wrence 3 058 km
Kuzey Grande İr. 3034 km
(Rio Grande del Norte)
Yukon 2 897 km
Colorado 2334 km
Columbia 1954 km
Saskatchewan 1931 km
da Taslanmayan dlırum, Anglosakson yerleşme biçiminden kaynakla-nır:Kanada’da olduğu gibi A.B.D’ri-de de, XIX. yy. boyunca ülkeye dalgalar halinde gelen Avrupa kökenli çok sayıda göçmen, Kızılderilileri hep daha batıya doğru püskürtmüş ve her girdikleri yere bir daha ayrılmamacasma yerleşmiş, böylece, belirledikleri sınır çizgisi hep batıya doğru üerlemiştir. A.B.D ’nden sonra Büyük Kuzey bölgesinin de değerlendirilmesiyle Ka-nada’da da aynı olay* görülmüş,
BAŞUCA DORUKLAR
ALASKA Alaska sıradağlan : Mac Kinley dağı, Hayes dağı 6187 m 4188 m
VVrangell dağlan : Blackbum dağı, Bona dağı 4 998 m 5 032 m
Saint Elias dağlan : Saint Elias dağı 5 490 m
KANADA Saint Elias dağı : Logan dağı, Hubbaıd dağı 6 050 m 4 559 m
Kayalık Dağlar : Robson dağı, Columbia dağı 3 954 m 3 747 m
Kıyı sıradağlan : Waddington dağı 4 044 m
A.B.D. Kayalık Dağlar : Elbert dağı, Blanca doruğu 4 398 m 4361 m
Cascade dağlan : Rainier dağı, Shasta dağı 4392 m 4316 m
Kıyı sıradağlan : S. Gorgonia dor, S. Jacinto doruğu 3501 m 3301 m
BAŞLICA ADALAR
Gıönland 2130000 km2
BaffirrToprağr 512000 km7
Victoria 208 000 km2
Ellesmere 200 000 km?
Newfoundland 110000 km2
böylece Fransız asıllı Kanadalılar dışındaki Avrupa kökenli göçmenler, İngilizce konuşmak, Protestanlığı benimsemek zorunda kalmış ve gerçek bir lilus bilinci edinmişlerdir. Ama Kuzey Amerika’nın her yerinde, üç azınlık topluluğu bu kaynaş-’ manın hep dışında tutulmuştur: Kızılderililer; san ırktan olanlar; zenciler.
İKTİSAT VE UYGARLIK
A.B.D. topraklarım yerleşmeye açan sömürgeci beyazlar, her eyaletin özel kurumlarını da koruyan bir eyaletler federasyonu kurmakla, zengin gelir kaynaklarının bir araya toplanmasını sağladılar. Bunun sonucunda, sanayi ve sermaye alanla^-rındaki güçlü yoğunlaşma sayesinde, önemli ve son derece verimli yatırımlar gerçekleştirildi. Daha sonra ikinci bir atılımla yeni pazarlar arandı ve yabancı ülkelerde yatırımlar yapıldı.
Kanada’da aynı gelişme daha geç bir tarihte gerçekleşti. İngiltere’ye buğday ve hammadde sağlayan tek ülke olmaktan kurtulan Kanada, ürettiği hammaddeleri kendi işlemeye yöneldi. İki dünya savaşı arasında başlayan sanayüeşme hareketi, 1945’ten sonra iyice belirginleşti. Bu harekete A.B.D ’nin de büyük yardımı olduğundan, o tarihten sonra her iki ülkenin ’iktisatları birbirini bütünlemeye başladı. ■
151
Amerika,
Latin
MeksikalI ressam Diego Rivera’mn, 22 Nisan 1519’da Vera Cruz ’a gelişi sırasında vergi toplayan Heman , Cortez i (ön plandaki kambur kişi) canlandıran tablosu.
Amerika kıtasının İspanyolca ve Portekizce konuşulan bölümü.
1990 yılında yaklaşık 400 milyon kişinin yaşadığı Latin Amerika, askıta-sı, A.B.D’ni Meksika’dan ayıran Grande ırmağı (Rio Grande) ile Ateş Ülkesi (Tierra del Fuego) arasında, 21173 000 km2’lik (yeryüzündeki karaların % 15’i) çok geniş bir alan üstünde yayılır.
Dil, ırk, iktisadi gelişme düzeylerinde görülen ayrılıklara karşın, Latin Amerika ülkelerinde bir yandan geçmişteki İspanyol-Portekiz sömürgeciliğine karşı sürdürülmüş ortak savaş geleneğine, bir yandan da günümüzde A.B.D’nin bütün bu ülkelerde kurduğu iktisadi egemenliğe dayanan bir bütünlük gözlenir.
İLK BAĞIMSIZLIK VE İNGİLİZ EMPERYALİZMİ
Birçok Latin Amerika ülkesinde 1810-1830 yılları arasında, daha sonraları da öbür ülkelerde (Küba gibi, 1898) İspanyol ve Portekiz sömürgeciliğine son veren ayaklanmalar, toplumsal devrimler değil, eski sömürgelerin iktisadi ve toplumsal yapısında değişikliğe yol açmayan, biçimsel ve ayrılıkçı siyasal devrim-
lerdir. XIX. yy’da iç savaşlarda paramparça olan Latin Amerika’da, tutucular (yabancı devlet koruyuculuğu isteyen “ulusçular”) üe serbest mübadele sistemini savunan dışsatıma burjuvazinin sözcüsü liberaller, birbirleriyle çekişmekteydiler. Liberallerin 1860’ta Şili’de, 1880’de Arjantin’de, 1888’de Brezilya’da, 1892’de Nikaragua’da yönetimi kesin olarak ele geçirmeleri, İngiliz kapitalizminin o dönemden başlayarak, yalnızca üretim araçlarını (madenler, büyük tarım işletmeleri) değil, üretim için gerekli olan altyapıyı (demiryolları, deniz taşımacılığı, vb.) da denetlemesini sağladı. Latin Amerika ülkelerinin barış içinde yaşadıkları Birinci Dünya savar şından sonra, İngilizlerin yerini A.B.D. şirketleri aldı ve United Fruit şirketi Guatemala’daki, Kolombiya’ daki, Nikaragua’daki büyük tarım işletmelerini, Braden Copper şirketi Şili’deki bakır madenlerini, Bethle-hem Steel şirketi de Venezuela ve Peru’daki demir madenlerinin denetimini ele geçirdi.
HALKÇI HÜKÜMETLER
1930 yıllarında bütün ülkeleri etkileyen büyük iktisadi bunalım ve İkinci Dünya savaşı, emperyalizmin denetiminin belli bir ölçüde zayıflamasına yol açtı. Ayrıca, hem İkinci Dünya savaşının, hem de Kore savaşının, hammadde fiyatlarının yükselmesine neden olması, birçok Latin Amerika ülkesinde, özellikle iç pazara yönelik tüketim malları üreten bir sanayi altyapısı kurulmasına olanak verdi (bu siyasetin uygulayıcısı genellikle devletti). Ulusal burjuvazinin sözcüleri, en tutucu kesimlere (genellikle emperyalizme bağlı büyük toprak sahipleri) karşı savaşabilmek için, halk kitlelerine dayanmak zorunda kaldılar: Vargas Brezüya’da (1930-1954), Cardenas Meksika’da (1934-1940), Peron Arjantin’de (1945-1955), İbanes Şili’ de (1952-1958), Paz Estenssoro da Bolivya’da (1952-1964), halkçı hükümetler kurdular. İkinci Dünya savaşı sona erdiğinde, A.B.D. kapitalizmi yeniden dışa yöneldi ve yüksek kazanç olanakları sunan, sanayüeş-me yolunda iktisadi yapılara el attı. Ayrıca, Kore savaşı sona erince (1954), hammadde fiyatları hızla düşmeye, sanayüeşmiş ülkelerin işlenmiş ürünlerinin fiyatlarıysa sürekli yükselmeye başladı: Bu durum alışveriş dengesinin bozulmasına ve Latin Amerika ülkelerinin bütünüyle A.B.D’ne bağımlı duruma gelmelerine yol açtı. Ama halk yığınlarının özlemlerini karşılayamaz duruma gelen halkçı hükümetler, A.B.D yatırımları açısından güvenilir olr mamaya başladılar.
KARŞI DEVRİMLER VE GERİLLALAR
Küba devriminin gerçek] sinden ve gerilla eylemleı gmlaşmasından önce, b; Amerika ülkelerinde bir ı devrim hareketi başgöi Nisan 1948’de Kolombiya’! önder Eliecer Gaitan’ın öld 1948-1953 arasında 200 00 insanın öldüğü bir iç savaş 1954’te Vargas, Brezilya’d rın baskıları yüzünden in Guatemala’da CİA ve Un şirketi tarafından kurulaı teklenen bir ordu, başkt Arbenz’i devirdi ve şirket, dağıtılmış olan bir milyc toprağı geri aldı. Arjantin’ 1955’te ordu tarafından i uzaklaştırıldı ve ülkede “şi baskı rejimi kuruldu.
Bu olaylardan sonra Kübı Castro’nun yönettiği harek da başarıya ulaşması, Lal ka’nın her yerinde gerilla ] rini başlatan kıvücım oldu, de, Paraguay’da, Ekvador’ minik Cumhuriyeti’nde il] dalgasının başarısızlıkla masından sonra, birçok L rika ülkesinde kır gerillal li eylemlere giriştiler. 1961 da Venezuela’da Douglas 1 yönettiği Silahlı Ulusal Kuvvetleri (F.A.L.N) kuru dönemde Guatemala’da il gelişmişti: Yon Sosa’nın Devrimci Hareket 13 (M.I örgüt; Turcios Lima’nın Silahlı Başkaldırma i (F.A.R.) adlı örgüt. Kolombiya’da, komünist bağh bir hareket üe içiı Camüo Torres’in de yer a rocu bir hareket ve maocu luk, etkinliklerini bir araç düler. Peru’da da 1965’1 hareket oluştu. İlk giri başarıya ulaşan bu t 1966’dan sonra çözüldülı başlıca nedeni, gerilla k daki küçük burjuva kesiı makta güçlük çeken köy! içinde yapılan siyasal < yetersiz kalması ve A.B. konusu ülkelerin hük ayaklanmaları bastıraca donatmasıydı). Ghe Gı
1967 Ekiminde Bolivya’d mesiyle, gerilla hareketini gerileme görüldü. Sonra] çeşitli ülkelerde görülen lası hareketi (sözgelimi 19 zilya’da Marighela’nm hareket) de,kır gerillaları lıklarım yinelediği için ba uğradı. Bütün bu gerilla h nin ardından, değişik bir vaşım biçimi ortaya çıkü: da Tupamarolar (Tupan
52
jantin’de Peron’a geri dönüş olanağı sağlanmasında katkısı bulunan (1973) Peron yanlısı Montonerolar ve marxçı topluluklar. Şili’deyse yalnızca Devrimci Sol Hareketi ile Sosyalist Parti’nin bazı kesimleri eylemlerini sürdürdüler. Bu arada başka ülkelerden kaçan on binlerce solcu Şili’ye sığındı. Ama 11 Eylül 1973’te Şili’de yapılan askerî darbeyle, Latin Amerika’da sol hareket ağır bir yara aldı.
ABD’NİN YENİ STRATEJİSİ
ABD’nin Latin Amerika ülkelerine yatırımlarında 1960 yıllarının sonlarından başlayarak çok açık bir değişiklik gözlendi. Sanayi ve ticaret ke-
simleri ile hizmetler kesimine yapılan yatırımların yüzdesi, madenlere ve büyük tarım işletmelerine yönelen yatırımların yüzdesine oranla sürekli arttı. Bunun başlıca nedeni, siyasal kökenliydi: A.B.D., özellikle doğal zenginlikleri denetim altına almak isteyen eylemlerin gelişmesi karşısında, bu tür bir yatırım değişikliğine. yönelmişti. Aynca, yön değişikliğinde iktisadi nedenlerin de payı vardı: Bu yatırımlar, daha çabuk ve daha yüksek kazanç sağlamak olanağı vermekteydiler. Peni deneyinin iyi sonuç vermesi üstüne A.B.D., ulusçu askerlere yaslanma siyasetini sürdürdü: Eskimiş tanm yapışım ortadan kaldırmayan ve iktisadi yapıyı mo-
dernleştirmeyen ulusal burjuvazinin yerine geçen askerlerin ulusçuluk anlayışı, doğal gelir kaynaklan (petrol, şeker üretimi) alanında kendini gösterdi; buna karşılık yabana sermaye, devletin yaratmış olduğu sanayi kollanın hızla ele geçirdi. Bu yeni modelPanama’da, Ekvador’da ve Uruguay’da benimsendi ve askerlerin iktisadı yönetmeye ve siyasal çalışmaya hazır olmadıklan yerlerde (sözgelimi Peru), yeni askeri cuntalar, çok geçmeden, geleneksel askeri diktatörlüklere dönüştü. Ne var ki, 1979’dan başlayarak Ekvador (1979), Arjantin (1983), Brezilya (1985), Paraguay (1989) ve Şili’deki (1990) askeri diktatörlükler çöktüler. ■
Amerika kıtasının iki yarısını birbirine bağlayian kıstak.
600 000 km2’lik bir alanı kaplayan
Orta Amerika kıstağı, doğuda Antil denizi, batıda Büyük- Okyanus’la sınırlıdır. Meksika’nın güney sınırı (Tehuantepec kıstağı) ile Kolombiya’ nın kuzey sınırı (Panama kıstağı) arasında altı bağımsız cumhuriyet (Guatemala, Salvador, Honduras, Nikaragua, Kosta Rikâ, Panama) ile İngiliz Hondurası ve Panama kanalı yer alır.
Bu ülkelerin ortak özellikleri, geleneksel . olarak, A.B.D ’ ne bağımlı olmalarıdır; ama nüfus bakımından olduğu kadar, iktisadi ve siyasal gerçekler bakımından da birbirlerinden pek farklı değillerdir.
Günümüzde, söz konusu ülkelerden dördünü bir araya getiren Orta Amerika Ortak Pazarı’mn, çeşitli karşıtlıkları ortadan kaldırması ya da halkların buyük.bölümünün. kurtulamadığı azgelişmişlik durumundan kaynaklanan ciddi sorunları çözmesi çok güçtür.
COĞRAFYA
Orta Amerika’nın kuzey kesiminde yer alan sıradağlar, Orta Guatemala, Honduras’ın kuzeyi ve Nikaragua’dan geçerek batı sıradağlarım birleştirirler. Güneyde kıstak bölgesinde, Kosta Rika’da yer alan ve kuzeydeki dağlardan bir kıvrıkla ayrılan sıradağlar (en yüksek noktası Chiripo doruğu: 3 820 m) Panama’ ya doğru uzanırlar. Güneyde de, kuzeyde olduğu gibi, bu dağlara koşut bir dizi yanardağ (bazıları hâlâ etkindir) sıralanır. Özellikle Panama kanalının açılmasında yar rarlamlan bir başka kırık, güney sıradağlarını, Kolombiya sıradağlarından ayırır. Büyük Okyanus kıyısında kurak ve yağışlı mevsimler birbirini izler; Managua (Nikaragua), ve Panama dışında, Orta, Amerika ülkelerinin başkentlerinin yer aldığı yüksek yaylalara çıkıldıkça, sıcaklık azalır. Antil denizine
«S’SAN JUAN
PORT – AU – PRlNCE **TİL KINGSTON
• – ; SANTO DOMİNGO
SAN SAtVADOH
153
Büyük Okyanus la ve Antil deniziyle çevrili olan Kosta Rika’nın Atlas Okyanusu kıyılarından bir görünüş Iülkenin % 71’i ormanlarla, %5,6’sı tarıma elverişli topraklarla kaplıdır).
Panama kanalından görünüş.
bakan kıyılarsa, alçak ve bataklıktır; bütün yıl yağış alırlar ve yerleşmeye elverişsizdirler.
NÜFUS
İspanyolların Peru’yu işgal etmek için hareket üssü olarak kullandıkları Panama 1519’da, Guatemala ve Honduras da 1524’te işgal edildi. Guatemala, Honduras ve Salvador’ un yerli halkı; savaşlar, salgın hastalıklar ve zorla çalıştırılma sonunda büyük ölçüde azaldı. Yerli halk günümüzde yalnızca Guatemala’da çoğunluktadır; Kosta Rika’nın nüfusu aşağı yukarı bütünüyle Avrupa kökenli beyazlardan oluşur. Öbür ülkelerdeyse melezler çoğunluktadır:
Yüksek yerlerde kızılderili-beyaz kökenli melezler; Antil adaları kıyılarında zenci-beyaz kökenli melezler. “Muz cumhuriyeti” diye nitelenen Honduras’ın iktisadi etkinliği ve siyaseti, yakın döneme kadar, büyük tarım işletmelerini (ülke dışsatımının o/o 70’ine kaynak oluşturur) elinde tutan United Fruit şirketi tarafından yönetilmiştir. Dünya kahve dışsatımında üçüncü sırada yer alan Salvador’un iktisadıysa A.B.D’ ne daha az bağımlıdır; ama, yalnızca on dört ailenin elindedir.
Nüfusun % 65’i okuryazar olmayan Nikaragua, 1936-1979 arasında A.B.D’nden destek gören Somoza ailesi (Tacho, Luis, Tachito) tarafından yönetilmiş, o tarihte Sandino
yanlıları (Sandinista Ulua luş Cephesi), uzun bir geri sonunda yönetimi ele geçiri Kosta Rika’da okuma yaz oldukça yüksektir; nüfusu karı beyazlardan oluşan ü tisadi durumu da nispeten dir.
Kennedy hükümetinin Guatemala, El Salvador vı gua, 1961 yılında, bir Orta Ortak Pazan kurma girişin lunmuşlar, onlara 1962’d( ras, 1963’te de Kosta Rika kı ama Honduras’la savaştı (1969) El Salvador Ortak 1 ayrılmış, Nikaragua ile K arasındaki ilişkiler de beliı gerginleşmiştir.
Amerika
Birleşik
Devletleri
Yüzölçümü, (Çin ve Kanada’dan sonra gelir) ve nüfusu (Çin’den ve Hindistan’dan sonra gelir) bakımından dünyanın en büyük ülkeleri arasında yeralan Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.), iktisadi açıdan da dünyanın en güçlü iki devletinden biridir. Dünya gelirinin yansını elinde tutar ve gerek diplomasisinin, gerek askeri gücünün desteğiyle, dünya siyasetinde de son derece önemli rol oynar.
COĞRAFYA
Kuzey Amerika’nın yüzey şekillerinin, büyük meridyen kuşaklan halinde özgün biçimde birbirine ek-lenmişliği, A.B.D. topraklarında açık seçik gözlenebilir. İki büyük dağ topluluğu (doğuda Apalaş dağları; batıda Kayalık Dağlar), Mis-
sıssippi su ağının akaçladığı geniş bir çöküntü alanını çevreler. Bir deniz körfezinin yerini almış olan (ama ırmak vadilerine deniz sularının girmesi sonucu, büyük koylar oluşmuştur), kıyı ovasıyla Atlas Ok-yanusu’ndan ayrılan Apalaş dağlarında, kuzeydoğudan güneybatıya
1 500 km,doğudan batıya da 250 km boyunca, çeşitli yüzey şekilleri gözlenir. Dağlara doğudan yaklaşıldığında, dağeteğini oluşturan tepeler bölgesinin, asıl Apalaş kütlesinin yamaçlarının, Büyük Apalaş vadisinin, Allegheny dağlarının, Allegheny vadisinin ve Cumberland yaylasının birbirini izlediği görüliır. Dünyanın hiçbir yerinde aşındırma, doruklar ile çöküntü alanlannın böylesine iç içe geçmesine yol açmamıştır (doruklar ve çöküntü alanları, ortadaki büyiik çöküntü alanına
ulaşmayı sağlayan birçoi gazla birbirine bağlamrj.5 büyük çöküntü alanı, Apa rından Kayalık Dağlar’a Göller’den Meksika körfez uzanır (ortalama 250-300 ti); tortullaşma sonucu ol ülkenin Üçüncü Zaman’df mesi ile Dördüncü Zaman’ hareketlerinden etkilenir için, görünümde büyük 1 gözlenir. Batıda, Yüksel hafifçe eğiktirler ve hem { de derinliği çok az olan va silerek, doğuda bir sarp ererler. Kuzeyde, .Büyük < gesinde, dip buztiltaşları mış olduğu oval tepe {“drumiin”ler) gözlenir; cephelerinin önüne, ırn rüzgârlar, günümüzde Pı gesinin balçıklı toprağım
154
en. ince gereçleri taşımışlardır. Ortada, ırmak alüvyonlarından oluşmuş Mississippi çöküntü alanında, Apalaş dağ sisteminin uzantısı olan Ozark yaylası ve Ouachita dağlan yükselir. Güneyde, büyük çöküntü alanı, alüvyonlu Mississippi ovasıyla sona erer.
Batıyı keşfe giden öncülerin karşılaştıkları çetin bir engel olan Kayalık Dağlar, yalan dönemde biçimlenmiş karmaşık bir öbek oluştururlar: Doğudan batıya doğru
2 000 km boyunca uzanan üç bölge ayırt edilir. Doğuda asil Kayalık
Dağlar, sarp ve çıplak doruklardan oluşan kesintisiz bir duvar oluştururlar (batıda bunlara, Wasatch dağlan kolu bağlanır); Yellowstone parkında ve San )üan dağında görüldüğü gibi, bu kesimde yanardağ etkinlikleri sürmektedir. Batıda, Columbia ırmağının ve Snake ırmağının (Snake River) yardıkları geniş yanardağ yayılımları, Cascade dağlan dizisini oluştururlar; güneyde, Kaliforniya’daki Büyük Vadi’nin (Great Valley) yam başında yükselen ve A.B.D ‘nin en yüksek noktası olan Whitney dağım (4 418 m) kap-
Yüzöiçûmü: 9 363 124 km2 (1959’da 49. eyalet olan Alaska ve 1960’ta 50. eyalet olan Hawaii’yle birlikte) Nüfusu : 248 777 000 (1990) Yoğunluğu :km2’ye 26,56 kişi Başkenti : VVashington
(620 000 nüf., 1990; çevre belediyelerle yaklaşık 4000 000 nüf.)
Para birimi: A.B.D. doları Resmi dili : İngilizce Dini : Protestan(%32,5);katolik
(% 22,8);,çeşitli dinler
‘-Eski Gı-nev” bölgesinde Louisiana ‘dan bir görünüş.
sayan Nevada dağlan {Sierra Nevada), bu dizinin uzantısıdır; Büyük Okyanus kıyısında uzanan Oregon ve Kaliforniya sıradağları, değişiklikler geçiren bu bölgenin, yakın dönemde oluştuğunu ortaya koyarlar; yüksek ve kayalık kıyı boyunca, sığınılacak elverişli yerlere rasla-nır: Kuzeyde fiyordlar; güneyde San Fransisko (San Francisco) koyu. Bu genel yapının orta kesiminde, kuzeyden güneye doğru Columbia’mn düz
bazalt tabakaları, Büyük Havza (Great Basin) çöküntü alanı ve Colorado yaylaları, değişik görünümleriyle uzanırlar.
A.B.D’nin iklimi, sert ve çelişkilidir. Bunun başlıca nedeni, yüzey şekillerinin, ülke topraklarının çoğunu okyanus etkilerine kapalı, buna karşılık art arda gelen kutup hava kütleleri ile tropikal hava kütlelerinin etkilerine açık tutmasıdır. Gerçekten, kış mevsiminde soğuk ve
sert rüzgârların, kar fır ve soğuk dalgalarının etk siana’ya kadar duyulur. ’ mindeyse, tropikal hav« (özellikle güneyde), b( sıcağa yol açar, bol yağn ler. Yüzey şekillerine ba birçok büyüik iklim kesim lebilir ve her iklim kesiı bir bitki oluşumu görülv Kayalık Dağlar’ın Büyü! yamaçlarında okyanus
“Kovboylar ülkesi ” Wyoming’deki Yellowstone Ulusal Parkı, geyik, ayı, antilop, manda gibi hayvanların en yoğun olduğu kesimdir. Yörede aynca, pek çok gayzer (yeraltında, zaman zammı fışkıran kükürtlü sıcak su kaynağıI vardır.
EYALETLER BİRLİĞE KATILIŞ YÜZÖLÇÜMÜ (KM*) NÜFUSU (1990) MERKEZt
Alabama 1819 133 667 4150 000 Montgomery
Alaska 1959 1 518 000 565 000 Juneau
Arizona 1912 . 295 022 3 649 000 Phoenix
Arkansas 1836 137 539 2 414 000 Little Rock
Carolina, Güney 1788 80432 3 507 000 Columbia
Carolina, Kuzey 1789 136 524 6 602 000 Raleigh
Colorado 1876 270 000 3 267 000 Denver
Connecticut 1788 12 973 3 189 000 Hartford
Dakota, Güney 1889 199 551 708 000 Pierre
Dakota, Kuzey 1889 183 022 664 000 Bismarck
Delaware 1787 5 328 658 000 Dover
Florida 1845 151 670 12 535 000 Tallahassee
Georgia 1788 152 488 6 524 000 Atlanta
Hawaii 1960 16 705 994 000 Honolulu
Idaho 1890 216 412 1013 000 Boise
Illinois 1818 146 075 11 590 000 Springfield
Indiana 1816 93 993 5 542 000 Indianapolis
Iowa 1846 145 791 2 780 000 Des Moines
Kaliforniya 1850 411 015 28 607 000 Sacramento
Kansas 1861 213 063 2 485 000 Topeka
Kentucky 1792 104 623 3 742 000 Frankfort
Louisiana 1812 125 674 4 510 000 Baton Rouge
Maine 1820 86 027 1 200 000 Augusta
Maryland 1788 27 394 4 798 622 Annapolis
Massachusetts 1788 21 386 6 029 050 Boston
Michigan 1837 150 779 9 328 784 Lansing
Minnesota 1858 217 735 4 387 029 Saint Paul
Mississippi 1817 123 584 2 680 000 Jackson
Missouri 1821 180 486 5 163 000 Jefferson City
Montana 1889 381 084 808 000 Helena
Nebraska 1867 200 017 1 590 000 Lincoln
Nevada 1864 286 296 1 049 000 Carson City
New Hampshire 1788 24 097 1 116 000 Concord
New Jersey 1787 20 295 7 827 000 Trenton
New Mexico 1912 315 113 1 595 000 Santa Fe
New York 1788 128 401 17 761 000 Albany
Ohio 1803 106 765 10 787 000 Columbus
Oklahoma 1907 181 090 3 285 000 Oklahoma City
Oregon 1859 251 180 2 750 000 Salem
Pennsylvania 1787 117 412 11 844 000 Harrisburg
Rhode Island 1790 3 144 996 000 Providence
Tennessee 1796 109 412 4 933 000 Nashville
Teksas (Texas) 1845 692 403 17 451 000 Austin
Utah 1896 219 932 1 750 000 Salt Lake City
Vermont 1791 24 887 557 000 Montpelier
Virginia 1788 105 710 6 068 000 Richmond
Virginia, Bab 1863 62 629 1871 000 Charleston
Washington (Vaşington) 1889 176 617 4 612 000 Olympia
Wisconsin 1848 145 438 4 803 000 Madison
Wyoming 1890 253 597 503 000 Cheyenne
Columbia idare bölümü (1) 1791 (federal başkent) 179 638 000 Washington
(1) Columbia idare bölümü, eyalet sayılmamaktadır.
gözlenir. Kuzeyde, ılıman, soğuk, çok nemli ve kozalaklı ormanlarının yetişmesine elverişli (dev sekoyalar) olan iklim, güneyde, meşe ormanlarının ve bir tür makinin yetişmesine elverişli kışları ılık, yazları sıcak ve kurak Akdeniz tipi iklime dönüşür. Kayalık Dağlar’m iç kesimlerinde ve oluşturdukları yüksek engelin doğusunda, 100. batı boylamına kadar kurak iklim gözlenir (bu kesim batı ile doğu arasında gerçek bir iklim sınırı oluşturur). Dağlardan inen sıcak rüzgâr “chinook”un (“ fön”e benzer) etkisi altında olan, büyük ısı farkları gözlenen ve çok az yağmur alan Büyük Ovalar’da, sıcaklık farkları çok büyüktür; çok az yağış düştüğü için kesintili bir bitki örtüsü görülür; bozkır üe çöl sürekli birbirini izler ve iyi korunmayan toprakları, seller ve rüzgâr sürekli aşındırır. 100. batı boylamının ötesinde, Atlas Okyanusu’na doğru iklim, nemli kara iklimine dönüşür; Kutup havası ile soğuk Labrador akıntısının çifte etkisiyle, çok sert geçen kışlardan sonra, yağmurlu ve sıcak yazlar (bu iklim ormanların yetişmesine uygun olduğu için, Apalaş dağlarının kuzeyinde, kozalaklı ormanlar ağır basar; güneyindeyse kozalaklıların yerini kayın ağaçları, gürgenler, meşeler ve kestane ağaçları alır). Ovalarda eskiden çayırlarla örtülü olan verimli kara topraklar, günümüzde tahıl tarımına ayrılmıştır. A.B.D’nin güneydoğusunda iküm, tropikal özelliklidir ve her mevsim yağışlı geçer; yaz mevsiminde musonu andıran rüzgârlar eser; Meksika körfezinden gelen alçak basınç cepheleri, kışın birbirini izleyerek, astropikal iklime özgü ormanların yetişmesine elverişli koşulları sağlar.
Büyük Göller ve Mississippi ırmağı, su ağının temelini oluştururlar. Buzulların aşırı oyması sonucu ortaya çıkan Superior gölü, Michigan gölü, Huron gölü, Erie gölü ve Ontario gölü, A.B.D. ile Kanada’yı 1500 km’den uzun bir mesafe boyunca ayıran gerçek bir içdeniz yaratırlar. Su ulaşım yolu olarak oynadıkları rol, Saint- Lawrence deniz yoln-nun düzenlenmesiyle daha da değer kazanmıştır. Havzası çok büyük olan Mississippi ırmağı, Superior gölü bölgesinde, 500 m yükseltide doğar (rejimi kar-yağmur rejimidir); büyük kollar alarak güçlenip hemen genişler ve akıttığı su miktarı ile taşıma gücünün doğurduğu alüvyonlu ovada, çok geniş kıvrımlar çizer (zaman zaman korkunç taşkınlarıyla büyük zararlara yol açar). Çok iyi bir ulaşım yolu olan Mississippi, Meksika körfezinden sürekli toprak kazanan bir deltayla sona erer. Batıda, Kayalık Dağlar’dan çıkan ır-
maklar (Columbia, Sacramento ve Colorado ırmakları), elektrik üretimi için düzenlenmişlerdir.
NÜFUS VE YERLEŞME
Büyük bir göç olayı ve göçmenlerin nüfusunun hızla artması, A.B.D ‘nin uçsuz bucaksız topraklarının kısa sayılabilecek bir sürede değerlendir, rilmesini sağlamıştır. Göçler, Avrupa’nın siyaset, iktisat ve nüfus dal-
galanmalarına bağlı olarak farklı ülkelerden kaynaklanmıştır: XVIII. yy’ın sonuna kadar ülke topraklarına göçenlerin büyük bölümünü dinsel hoşgörüsüzlük yüzünden İngiltere ve İskoçya’dan ayrılmak zorunda kalanlar oluşturdu; 1850’ den sonra, özellikle 1881-1890 yılları arasında göçmenlerin çoğu, aşın kalabalık İrlanda’dan, Ingiltere’ den, Almanya’dan, İskandinavya’ dan, yani Kuzeybatı Avrupa ülke-
157
Utah, Arizona’nın kuzeyinde219932 km1 Tik bir alanı kaplar Güney ucunda, suların çöllük yaylalarda kazdığı kanyonlarda, çöl rüzgârlarıyla heykel görünümü almış kayalar yükselir. Resimde Monument Valley görülmektedir.
tik olarak İspanyolların yerleştiği New Mexico ‘da, .nüfusun büyük bölümünü’ Kızılderililer ve İspanyol asıllı bir halk oluşturur. Güneyindeki çöldeyeryer petunyalar, adaçaylan, kaktüsler ve avizeağaçlan yetişir.
158
lerinden geldi; 1903-1914 arasında, îslavlar ve La tinler ülkeyegöçtiiler; Birinci Dünya savaşı, 1920-1924 yılları arasında daha az önemli-yeni bir göç dalgasına yol açtı. Böylece, 1820-1960 arasında, A.B.D’ne toplam 40 milyon göçmen geldi. Büyük bölümü protestan olan Anglosakson ve Germen göçmenlerin çoğunlukta olması, ülkeye, dinsel ve toplumsal birlik kazandırdı. 1921, 1924 ve 1952’de oylanan göçmen yasalarıyla, devlet, ülkeye göçmekte olan yeni işgücünün rekabetini kısıtlama amacım güderek, A.B.D’ne ancak en eskiden yerleşmiş halkların (protestan Anglo-saksenlar) ülkelerinden -yem göçmen gelmesine izin vermekle, bu birliği korumaya yöneldi. Ama söz konuşu yasalar, 1948’de, özellikle Alman, Polonyah ve İslav göçmenlerin yararına yumuşatıldı. Buna karşıhk, Amerika kıtasının A.B.D. toprakları dışındaki kesiminde doğmuş kişilerin {kuzeydoğudaki yüksek ücretlerin çektiği Kanadahlar; güneyde mevsimlik işçi olarak çalışan Meksikalı tanm işçûeri; New York’a . ek işgücü sağlayan Porto Rikolu-lar) A.B.D’ne göçmeleri iyice kısıtlandı. Beyazların A.B.D. topraklarına dalgalar halinde göçmeleri, bu ırkın dışındakileri azınlık haline getirdi: AvrupalIların ülkeye yerleşmesinden önce günümüzün A.B.D. topraklarında yaşayan Kızılderililer, federal hükümetin belirlediği “rezervlerde” yaşamağa zorlandılar, sarı ırktan olanların (Çinliler ve-
japonlar) ülkeye göçleri de, 1924’ten sonra, aşağı yukarı durdu. Buna karşılık, ülkenin güney kesimindeki çiftlik sahiplerinin XVII. ve XVIII. yy’larda Afrika’dan getirttikleri kölelerin torunları olan zencilerin nüfusu, hızla çoğalarak 22 milyonu buldu: Günümüzde A.B.D’nin top-
lam nüfusunun o/o 11,2’sind nu zenciler oluşturur; “Esk* in bütün eyaletlerinde de nüfusun % 15’inden çoğu Görünüşte 1865’ten bu yar lüklerine kavuşmuş olan aslında gerek Giiney’de, g zey’de açık ya da üstü örtü
a’dan gSrün&ş. yy’daki.“altma i” döneminden ?Âkska, yatan vltbirde “petrola nMânerni dftor. Amaiklim m,petrol imasını ftirmekte,
ey,’de, aynı via250000 baş mn beslenmesini ydı tesislerden
!?■
ayranıyla karşılaşmışlar, hem genel eğitimden, hem de meslek eğitiminden yoksun kalmışlardır. Ortalama gelirleri de beyazlardan daha azdır ve günümüzde, eğitim,’ meslek, siyâset alanlarında toplumla bütün-leştirilmeleri amacıyla ahnmış önlemlerin yetersiz olduğunu düşünmektedirler: Bazı sanayi kentlerindeki zenci topluluklar arasında öfke ve hıncın yol açtığı şiddet hareketlerinin nedenini bunda aramak gerekir.
İkinci Dünya savaşının sonundan başlayarak doğum uranının hızla yükselmesi sonucunda, A.B.D ’njn nüfusu 63 milyon arttı. Ama, 1957’ ye kadar çok yüksek olan doğum oranının, o tarihten sonra (1970 yılı dışında) sürekli düşmesi, bu arada
da ölüm oranının belli bir düzeyde kalması sonucunda, doğal çoğalmada sürekli bir azalma görüldü. Kore savaşından hemen sonra doğan ve günümüzde çocuk yetiştirme yaşında olan kuşaklarsa, nüfus artışının çevre üstünde kötü etkiler yapacağından korktukları için, söz konusu azalmayı önemsemediler. Günümüzde, ortalama nüfiıs-yoğunluğu göz önünde tutulacak olursa, nüfusun aşırı yoğunlaşması tehlikesinin henüz uzak olduğu söylenebilir; buna karşılık, ülke topraklarına eşit olmayan bir biçimde y ayılması daha da ciddi sorunlar yaratabilir. Nüfusun batıya kayması, A.B.D. topraklarına uyumlu biçimde yayılması çabalarından çok, batı kıyısının, özellikle de Kaliforniya’nın değerlendirilmesinin sonucudur: Kayalık Dağlar kütlesi ve Yüksek Ovalar’ın geniş alanları, aşağı yukarı bomboştur. Batı kıyısındaki birkaç büyük yerleşme merkeziyse, A.B.D’ ndeki güçlü kentleşmenin en iyi örnekleridir. Her dört yurttaştan üçü.özellikle 100 meridyenin doğusunda (500 000’den fazla nüfuslu kentlerin çoğu bu yörededir) . yaşamaktadır. Los Ange-les’te görüldüğü gibi, banliyölerin genişlemesi merkez kesimin gerilemesine yol açmakta ve belediyeler son yıllarda, kent merkezlerinin canlanması için, büyük bayındırlık işlerine girişmektedirler.
ULAŞIM YOLLARI
Demiryolu, A.B.D. topraklarına yerleşilmesini ve değerlendirilmesini hızlandırmıştır: Ülkeyi baştan sona geçerek New York ile San Fransis-ko’yu birbirine bağlayan Central
Union Pacific demiryolu 1869’da tamamlandı; sonra dört biiyük demiryolu hattı daha döşendi. Kuzeydoğuda çok yoğun olan demiryolları, A.B.D ’nin her tarafına ulaşılmasını sağlamakla birlikte, karayoüan-nın ve havayollarının karşısında, demiryolu ulaşımı gerilemiş, demiryolu işletmeciliği verimli olmaktan çıkmıştır. Çok uzun bir .demiryolu ağının balomu, işletme maliyetim artırmakta, personel azaltılmağı da duruma bir çözüm getirmemektedir: Ülkenin en büyük demiryolu işletmesi olan Pennsylvania Central Railway 1970’te iflas etmiştir.
Karayolu ulaşımıysa sürekli gelişmektedir: Kentler arasındaki yolcu ulaşımında en çok kullanılan araç, otomobildir (% 90 oranında); aynca otobüsler (uzun yollarda uçakların rekabetinden etkilenmektedirler) ve ticaretin dörtte birinin gerçekleştirildiği kamyonlar da, kara ulaşımında önemli rol oynamaktadır. Federal hükümet 1955’te, 70 000 km’lik otoyol yapımı öngören bir tasarıyı onaylamış, bu dev otoyol ağı, 1977’de hizmete açılmış ve yeni yollarla, toplam karayolu uzunluğu 6 milyon km’yi (1991) aşmıştır.
Bununla birlikte, ulaşımda en büyük ilerlemenin hava taşımacılığında olduğu tartışılmaz bir gerçektir: Bütün önemli kentlerin, hem karayol-larıyla,hem de demiryollanyla bağlantılı birer havaalanı vardır. Ama hava şirketlerinin rekabet amacıyla yaptıkları büyük harcamalar.sonyıl-larda güç duruma düşmplerine yol açmıştır: Yeni ve çok büyük uçakların doldurulma katsayısının düşüklüğü ve “charter” ların rekabeti, yatırımların veriminidüşürmektedir.
159
Louisiana ‘da bir pamuk tarlasında çalışan zenci tarım işçileri.
Mısır yetiştiriciliği bölgesi touıa’dan bir görünüş.
İKTİSAT DÜZENİ: YENİ BÜ KAPİTALİZM Mİ?
A.B.D’nin birçok alanda, ı birinci devlet olmasını sağU sadi kalkınma, Ayrılık sa sonraki yıllarda başladı. Çe rasmda iyice gelişmiş olan ğu kesiminin sanayileşin çeşit yabancı rekabeti orti dıran himayeci gümrük tari gulanması, 1914’e kadar i lann ülkeye büyük çapta ( leri, ülkenin batışım Kızı den alarak yerleşen yel uçsuz bucaksız tarım i değerlendirme, geniş m enerji yataklarından yaı sanayiyi hızla geliştirme \ larının temel özelliklerini
t-‘ie Ford
ısı. Dünyanın en aanayi tesisi olan nkada, yılda 4 mdar otomobil
‘da, Peace ırmağı İki Taylor Fiat i ve üstünden
olanakları sağladı. A.B.D. kapitalizminin temel özelliği, serbest mübadeleye dayanmasıdır; ama 1880’den bu yana köklü bir değişiklik geçirmiştir.
Başlangıçtaki amansız rekabet, zayıfları ortadan kaldırarak güçlü tekellerin doğmasına yol açtı. Birinci Dünya savaşı döneminde daha da güçlenen bu tekeller, 1929 yıllarındaki büyük iktisadi bunalıma kadar, A.B.D. iktisadına egemen oldular. Söz konusu bunalımdan sonra federal hükümet, kapitalizmi “tröst’lere karşı çıkanlân yasalarla denetim altında tutmaya çalıştı. İkinci Dünya savaşı ile Kore ve Vietnam savaşları, A.B.D’nde iktisadi büyüme oranlarının yüksek düzeylere erişmesine yaradı; ama işletmelerin kümeleşmesi (birleşmeler ya da satın almalar yoluyla) önlenemediği için bu yasaların sürdürülmesi zorunlu oldu. Aynı kesimde etkinlik gösteren işletmeleri (yatay kümeleşme) ya da birbirini bütünleyici etkinlik gösteren işletmeleri bir araya getirme
(düşey kümeleşme) amacı güden başlangıçtaki tröstlerin yârini, sermayesi çeşitli işletmelere dağıtılmış, böylece söz konusu işletmeleri denetim altında tutan holding şirketleri aldı. Günümüzdeyse, klasik kapitalist kümeleşmenin yerine, temeli bakımından mali yönetime dayanan karar verme gücünün kümeleşmesi sistemi benimsenmektedir. Ama federal devletin, daha önce iyice kümeleşmiş bir kesime el atılmasını yasaklayan yasalarından ötürü, birçok kümeleşmiş şirket, çokulusluluk eğilimleri ortaya koyarak yabancı ülkelere, özellikle de Avrupa’ya yatırım yapmayı yeğlemektedir. Söz konusu büyük şirketlerin sermayelerini ellerinde tutanlar (bazı şirketlerde birkaç bin kişiyi bulabilir), sermayelerinin yönetimini kendüeri üstlenmeyip, örgütlenmiş teknik yöneticilere vermekte, iktisat alanına gereksinim duyulan nitelikli personeli sağlayan yüksek öğrenim ku-rumlarında yetişmiş bu teknik yöneticiler, üniversite ile sanayi arasındaki yakın işbirliğinden doğan bilgisayarın ve temel araştırmanın bütün kaynaklarım, işletmelerinin yönetimi için kullanmaktadırlar. Büyük kuruluşların bu yeni yönetim biçimi, sermaye sahipliği ile iktisadi gücü elde tutma arasındaki bağların günden güne inceleceği bir “Yeni Sanayi Devleti”nin temellerini atmaya başlamıştır.
TAKIM
Dünyada birinci sırada yer almasına karşın, A.B.D. tarımının çelişkili yanları vardır: Ülke topraklarının yaklaşık yansı tanma ayrılmıştır; ama, bu kesimde, etkin nüfusun ancak %3’ü çalışmaktadır; üretim ülkenin bütün gereksinmesini karşı-
lamakta ve tanm ürünlerinin büyük bir bölümü dışarı satılmakta, bununla birlikte tarımın-A.B.D. iktisadındaki önemi -günden güne azalmakta, sanayi gelirlerine oranla tanm gelirlerinin düşüklüğü, birçok küçük çiftçiyi güç duruma sokmaktadır. Ama söz konusu çelişkilere karşın, tanm alanında büyük teknik gelişmeler olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Toprağın çeşitliliği ve 100. boylamm batısında kuru tarımın (dry farming) yerine sulama yönteminin getirilmesiyle iklim koşullarının düzeltilmesi, çeşitli tahıl yetiştirilmesine ve hayvancılığa olanak sağlamıştır. Ekinlerin bilimsel almaşma yöntemleriyle yetiştirilmesi, toprağın güçlendirilmesi, en .verimli tohumlarla en dayanıklı hayvanların seçümesi, verimin sürekli olarak artmasını sağlamaktadır. Makineleşme de son derece geliştirilmiş, traktörlere ve biçerdöverlere, mısır, pamuk, yeşil salata, şeftali, domates toplama makineleri eklenmesiyle tanmda çalışanların savısı azalmış, tarım isletmelerinin “kümeleşmesi” de çok hızlanmıştır (1991’de işletmelerin ortalama büyüklüğü 187 ha’dı). Eskiden aralann-daki boşluklarda çeşitli tanm yapılan, büyük ve yalnızca tek tip tanma yönelik “kuşaklar (“mısır kuşağı” gibi) da önemli ölçüde değişmekte, tek tip tanma yeni tanm etkinliklerinin eklenmesiyle, çeşitlilik kazanmaktadır.
Ülkede özellikle tahıl yetiştirilir: Mısır (dünyada en yüksek üretim); buğday; yulaf; arpa; pirinç. Chicago, Minneapolis, Saint Louis, Duluth, Buffalo ve New York büyük tahıl pazarlarıdır. Güneyde uygulanan pamuk ekimi.Teksas’ta, Houston pazanmn gelişmesini sağlamıştır. Yağ çıkanlan bitkilerin ve mısırın yam sıra, hayvanların temel besini-
161
Sicilya ve Japonya’nın vanı sıra A.B.D’nin başlıca kükürt üreticilerinden biri olmasını sağlayan madenlerden iLouisiana) görünüş.
Utah ’ta Sait Lake City yakınındaki Brigkam ‘da, açık tavanlı bakır ocaklarından görünüş.
ni oluşturan soya da, günden güne daha çok üretilmektedir. Aynca, şekerpancarı ve turunçgiller yetiştiriciliği de önemlidir. Sığır ve domuz yetiştiriciliği gelişmekte, ama koyun ve at yetiştiriciliği gerilemektedir. Hayvanların kesiminin yetiştirildikleri yerlerde yapılması, önemli bir konserve sanayisi kurulmasını sağlamıştır. Sepicilik, doğudaki kentler-de, özellikle Massachusetts’de çok gelişmiş olan deri sanayisinin gereksinimlerini karşılar. Sonuçlarsak,
A.B.D’nde tanm, günden güne kıyılarında, balıkçılık d
sanayi ve ticarete yönelmekte, aynı gelir kaynağıdır, zamanda, toprakların zayıflamasına
ve belli bir ürünün üretimine yol ENERJİ VE MADEN KAH açan tek tip tanma da karşı
çıkılmaktadır. Bu arada, toprakla- Yeraltı gelir kaynakl
nn 1/3’ini kaplayan ormanlar, sanayisinin temelleri] (özellikle Kayalık Dağlar’ın batı ya- oluştururlar; ama mad
maçı ile Apalaş dağlarında), sıkı t ilmesinin bazı’bölgelerı
önlemlerle korunmakta, kereste ve faya mal olması.ve çevr
kâğıt sanayisine gerekli hammadde tehlikesi, bu kesimde b
ölçülü bir biçimde işletilmektedir, nn ortaya çıkmasına yol
Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus A.B.D’ndekı çok sayıda
’xico’da bir gaz-
ğından, dünya üretiminin 1/4’i sağlanır. En büyük kömür havzası, Apalaş dağlarının iç yamacı boyunca, PennsylvaniaMan Alabama’ya kadar uzanır (1 500 km). Antrasit ve taşkömürü bakımından çok zengin olan bu havzadan, A.B.D’ndeki kömür üretiminin büyük bölümü sağlanır, öbür antrasit damarları, Mississippi ırmağının orta kesimi ile Ohio ırmağının alt kesimi boyunca, İllinois ve Kentucky’de yer alır. Ülkedeki en büyük havza, yakın
dönemde Wyoming ile Kuzey Dakota sınırlarında bulunmuştur; Kayalık Dağlar’da da linyit yataklan vardır, özellikle termik (ısıl) santrallarda kullanılan kömür, hızla artan elektrik tüketimini karşılamak ve petrol bunalımının yarattığı olumsuz sonuçlan gidermek için, günden güne daha çok miktarda çıkarılmaktadır. Büyük ölçüde üretilen petrol (A.B.D. bu alanda, dünyada beşincidir) hâlâ, en çok kullanılan enerji kaynağıdır. Petrol ilk olarak Apalaş
dağlarında ve ülkenin orta-doğu. kesiminde bulunmuş, sonra Teksas’ taki, Oklahoma’daki, Kaliforniya’ daki ve Louisiana’daki yataklar işletilmeye başlanmıştır. Gerçekte yirmi kadar şirketin egemenliğinde olan çok sayıda petrol şirketi, üretimi denetim altında tutmakta ve yeni kuyular açmak için büyük harcamalar yapmaktadır: Çevre kirlenmesi tehlikesine karşın, denizde ve en zengin kaynakların bulunduğu sanılan Alaska’da kuyu açmaya yönelmişlerdir. Kendi petrol rezervlerinin tükenebileceğim fark eden A.B.D., 1945 yılından başlayarak bir yandan ülkede yeni petrol yataklan araştırılmasını hızlandırmış, bir yandan da Venezuela’dan, Kanada’dan, Antil adalarından, Afrika’dan ve Yakındoğu’dan büyük ölçüde petrol satın alarak, iç tüketimin aşağı yukan 1/3’ini bu yolla karşıl&mış, böylece, rezervlerini büyük ölçüde korumayı başarmıştır. Dışardan satın alman işlenmemiş petrol, ülke içinde, büyük bir petrol boru hattı ağının beslediği kuzeydoğudaki, Teksas’taki, Kaliforniya’daki ve Louisiana’daki rafinerilerde işlenir. Aynca, petrol bölgesinde, özellikle Teksas ve Lousiana’da yer alan dünyanın en geniş doğal gaz rezervleri, borularla sanayi bölgelerine bağlanmıştır. Ama yukarda petrol konusunda belirtilen aynı nedenlerden ötürü A.B.D., yabancı ülkelerdçn (özellikle Cezayir’den] metan satm. almakta ve ilerde doğal gazm yerine, petroldan ve kömürden çıkarılan gazı geçirmeyi tasarlamaktadır.
HP MJIM NÜFUS
R35’tu çek 17 -35 Idfl hnttu MÜH IkÜita
Arizona ‘daki bakır madenlerinden görünüş.
Nevada ‘dan görünüş.
A.B.D’nin elektrik üretimi, dünya üretiminin 1/3’ini karşılar. Üretimin büyük bölümü, kömür havzalarında bulunan ya da mazotla çalışan ısıl (termik)santrallardan sağlanır .Hid-rolik santrallar, Ohio ve Tennessee ırmakları, Colorado ırmağı ve kolu Gila, Columbia ırmağı ve kolu Snake River üstünde yer alır. Büyük Göller üe Saint-Lawrence arasındaki düzey farkından, Kanada’yla ortaklaşa yararlanılır. Ayırca, Missouri ve Mississippi ırmaklarından da elektrik üretiminde yararlanmak için çalışmalar yapılmaktadır. Bununla birlikte A.B.D’nin enerji büan-çosunda, hidroelektriğin payının azalması beklenmektedir; çünkü elektrik tüketimi, elektrik üretimi-
ne oranla günden güne artmaktadır. Yakın bir gelecekte, tüketime şuurlar konması düşünülmekte ve ilerde büyük ölçüde nükleer enerjiye yönelme tasarıları hasırlanmaktadır. Ne. var ki, yirmi kadar nükleer santralı besleyebilecek güçte olan uranyum üretimi, ülkenin stratejik bakımdan bağımsızlığını sağlamaktadır ama, ülkenin enerji gereksinimini karşılayabilmek için, 100’den çok nükleer santral kurulması gerektiği hesaplanmıştır. Bu yüzden büyük petrol şirketleri, hem yatırımlarını çeşitlendirmek, hem de petrola rakip olan ve gelecekte onun yerine geçebilecek enerji maddelerini denetim altında tutmak amacıyla, bu çok geniş donanım programına yatırım
yapmışlardır (A.B.D’de ürel nükleer enerji payı 1983’te % 1991’de % 18,3’e yükselmişti yide gene temel rol oynayan filizleri de, hem bol, hem çe En büyük demir filizi yataklaı rior gölü havzasmdadır. K 100 m’ye yaklaşan bu açık tav taklardan, uzun süre demir İt en yüksek filiz olan hematit mıştır; ama günümüzde hen kenmiştir ve daha güç koşul! kanlan, demir kapsamı da < olan takonit, Duluth ve Büyü yoluyla doğudaki demir-çelik si merkezlerine gönderilmek doğudaki demir-çelik sanay kederine gönderilmektedir. Bakır, Arizona’da, Utah’t Lake City’de bir dökümevi muştur). New Mexico’da, M da. Nevada’da ve Michigan’ nlır. Dökümevleri genellikle çıkarma merkezlerinin yakın Kurşun (çoğunlukla çinkoyl te) Utah, Idaho ve Mişs boksit Arkansas’ta, Georgi Alaska’da, cıva Kaliforniya sas’ta , altın Kaliforniya ve. da çıkanhr. Gümüş, çoj kurşun ve çinkoyla ki A.B.D’nde ayrıca molibden yum ve tungsten gibi, ala; kullanılan maden filizleri’de yalnızca, manganez, krom, ı kalay ve nikel filizleri az bulunan öbür maden filizler da, Teksas’ta, Louisiana’da forniya’da üretilen kükürt, da çıkarılan doğal fosfatlar Mexico’daki büyük Carlsba lanndan elde edilen potas tı labilir.
HIZLA GELİŞEN BİR SANA!
A.B.D. sanayisi günümü: yandan nüfus artışının, bil da ulusal savunma, nükleeı ma ve uzay araştırması geri lerinin etkisiyle, büyük bir içindedir. Ama bu -gelışmı dallara, eşit olmayan bir dağıtılmıştır. Çelik, gemi y demiryolu malzemesi üretil n, A.B.D’nin genel iktisadın durgunluk içindedir; buna yaşama düzeyinin yiikselnu tim sanayisinin hızla gelişi çeşitlenmesini desteklemek siparişler de, uçak ve uzay yapımı, kimya sanayisi, e] gibi dallann gelişmesini h maktadır. A.B.D., aemir-çeli si bakımından dünyada (S.S .C.B.’nin parçalanmasın ra) sırada yer almakla birlik! günden güne gerilemektediı fırınlar, Apalaş dağlarında lan kömür ile Superior gölü 1 de elde edilen demirin tc Pittsburgh’da,Cleveland’da,
164
enyetenehti Apalaş dağlarının güneyinde Alaba-ma’da (Birmingham sanayi merke-Tyaptıklan zi)- demir işleme merkezleriyse, ¡t Atlas Okyanusu kıyısında, Trenton
m araştırma yakınındaki Morrisville’de, Baltimo-«tormdan re yakınındaki Sparrows Point’te, Labrador ve Jamaika’dan getirilen çok zengin filizlerin işlendiği Houston ve -Teksas’ta yer alır. Üretim açısından uzun süre ön sırada yer almış olan demir-çelik sanayisinde görülen gerileme, üretim yöntemlerinin yenilenmemesinden ve günümüzde daha düşük ücret ödeyen, dolayısıyla rekabet gücü yüksek olan rakipler karşısında, teknoloji açısından geri kalmış olmaktan kaynaklanmaktadır : A.B.D., giinümüz-de çelik satın almak zorundadır, ien Bununla birlikte hurda demirden ve-
ter, yatmzca zenginleştirilmiş maden filizinden ir adaçayı elde edilen elektrik çeliği üretimi-urhunJu r”t artmasının, bu durumu bir
■da, saralerini ölçüde düzelteceği beklenmektedir.
Alüminyum sanayisi. Mobile (Tekas)
bölgesi üe Columbia vadisinde yoğunlaşmıştır: Mobüe bölgesinde, yerel boksit ve Guyanalar’dan getirilen boksit, Tennessee Valley Aut-hority’nin sağladığı elektrikten yararlanılarak aliimine dönüştürülür; Columbia vadisindeyse, hidroelektrik santrallardan yararlanan dö-kümevleri, Jamaika’dan ve Güney Amerika’dan getirilen maden filizlerini işlerler. Metalürji sanayisi, kuzeydoğudaki eski sânayi bölgesinde güçlü durumunu korumaktadır: Otomobü sanayisi, özellikle, Detroit’te (General Motors, Ford ve Chrysler şirketlerinin merkezleri bu kenttedir), başlıca sanayi dalıdır. Ama son birkaç yıldır, hem pazarın doyması, hem de alıcıların Avrupa’ da ve Japonya’da yapılan küçük oto-mdbfllen yeğlemeleri nedeniyle, son on yıldır, .gerileme değilse bile, “yerinde sayma” başlamıştır (petrol fiyatlarının artması durumu daha da ciddileştirebilir). Tarım makineleri Chicago ve Dayton’da, demiryolu malzemeleriyse, Philadelphia, Chicago, Milwaukee ve Saint Louis’deki büyük fabrikalarda gerçekleştirilir. Daha dağınık olan takım tezgâhı ve dokuma sanayileri, özellikle Ohio ve New England eyaletlerinde gelişmiştir. Gemi yapımı Quincy’deki Sparrows Point’te, New Jersey limanlarında, New Orleans’ta ve Büyük Göller bölgesinde önemli ölçüde (yoğunlaşmıştır.
Bu sanayi etkinliklerinden bazılan, günümüzde, A.B.D’nin güneyine ye batısına doğru kaymaktadır. Çünkü, söz konusu bölgelerdeki büyük enerji kaynaklan (Teksas’ta petrol; Loui-siana’da doğal gaz) ve yeni kaynaklar (Kayalık Dağlar’daki demirste filizler), stratejik gereksinimleri de karşılayan bir “merkeziyetçilikten
vazgeçme eğilimi’’ni desteklemektedir. Bu kayışın en iyi örneği, Kansas’ ta ve Büyük Okyanus kıyısındaki eyaletlerde kurulmuş olan havacılık ve uzay sanayisi tesisleridir: Seattle’daki ve Renton’daki (Washington eyaleti) Boeing şirketi, dünyanın başlıca uçak yapımcıla-nndandır: Kaliforniya’daki Los An-
S;eles, Santa Ana, San Diego ve San ose gibi merkezlerde, Lockheed, North American, United Aircraft ve Douglas tesisleri, uçak, motor ve füzeler üretmektedir. Bununla birlikte, geçtiğimiz yıllarda çok yüksek bir düzeye ulaşmış olan uçak ve uzay araçları yapımında da, günümüzde bir gerileme eğilimi görülmektedir: Savaş araçlarının ve helikopterlerin yapımı, askerî gereksinimlerden ötürü -artmaktadır ama, havayolu şirketlerinin uçak isteminin doyurulmuş olması, sesten hızlı uçak yapımı gibi büyük harcamalar gerektiren programların bir yana bırakılması. N.A.S.A ’mn (Uzay Araştırmaları Merkezi) kredilerinin kısıtlanması nedeniyle, sivü uçak yapıtnı bunalım içindedir.
Dokuma sanayisi tesisleri, Maine’ den Alabama’ya kadar Atlas Okyanusu kıyısı boyunca kurulmuştur: Kuzeydoğuda yünlü kumaş, güneyde pamuk dokumacılığı ağır basar; konfeksiyon sanayisinin merkeziyse New York’tur. Uluslararası rekabet ve otomasyon uygulanması, doğal lifler işleyen dokuma tesislerini güç durumda bıraktıysa da, kimya sanayisinin ürettiği yapay ipek.naylon, dakron, orlon ve selüloz kökenli olmayan birçok başka lifi işleyen tesisler,hızla gelişmektedir .Yapay liflerin yanı sıra büyük ölçüde yapay gübre, asit, sentetik kauçuk ve üaç üretilmesini sağlayan kimya sanayisi, güç
165
meye açılması, günden giine ilerleyen bir sınır hareketine dönüştü ve sınır ilerledikçe, yaşadıkları yerlerden kovulan; av alanlarmdan’yok-sun bırakılan, savaşa zorlanarak öldürülen Kızılderililer, yavaş yavaş ortadan kaldırıldı: Bir destan gibi yüceltilerek anlatılan “Batı’nın fethi”, aslında, Amerika topraklarının ilk .sahiplerinin yok edilmesinden başka birşey değildir.
KÖLELİK SORUNU
Bu arada,siyaset sistemi de gelişmeyi sürdürdü. Federalist Parti .ortadan kalktı ve 1824’ten sonra adı İnle unutuldu. Demokrat Parti adını alan Cumhuriyetçi Parti, başkanlığı sürekli elinde tutuyordu. 1828’de jack-son’m başkan seçilmesiyle “spoils system” denilen bir sistem uygulanmaya başlandı. Bu uygulama uyarınca, federal görevler, bir önceki yönetime bağlı memurların elinden bütünüyle ahnarak, yeni başkanın arkadaşları üe seçimde onu desteklemiş kişilere veriliyordu.
Bunun sonucunda, demokratlara karşı bir muhalefet hareketi doğdu (liberaller ya da “whig”ler ve köleliği kaldırmak isteyen “free-soi-
ler” 1ar).
Muhalefetin gelişmesi 1856’dan sonra, yeni bir Cumhuriyetçi Parti’nin kurulmasına yol1 açtı ve’ A.BrD’nde-siyasal yaşamın temel özelliği olan iki partili sistem kurulmuş oldu. İki parti arasındaki çekişme, özellikle kölelik sorunu konusunda belirginleşti. Kölelerin sayısı pamuk tarımının geliştiği Ohio’nun güneyinde ve Mississippi’nin batısında günden güne arttığı için, kölelik sorunu çok ciddi boyutlara ulaşmıştı. Güney’de köklü bir gelenekleri olan demokratlar, iktisatlarında çok önemli yer tutan kölecilikten yanaydılar; Ku-zey’de güçlü olan cumhuriyetçilerse, böyle bir kuruma gereksinme duymadıklarından, köleciliğe karşıydılar. Birliğin her eyaleti, bu kurumun kaldırılması ya da sürdürülmesi konusunda, kendi şuurları içinde, dâediğince karar vermekteydi; ama, yeni bir eyaletin Birliğe alınması < ya da yeni bir bölgenin ulusal topraklara katdması söz konusu olduğunda, karar yetkisi Federal Kongre’deydi. Kölecilikten yana olanlar, azınlıkta kalmamak için, kölelerin bulunduğu eyaletlerin sayısının artmasını, köleciliğe karşı olanlarsa, A.B.D’nde kölelik kuru-munun kaldırılmasını ya da en
azından daha çok yayı istiyorlardı. 1820’de Missı ti Birliğe alınırken, bir uzi çekleştirildi: Missourr’de izin verildi; ama bu eya sında, 36° 30’enleminin kölecilik kesinlikle yasakl; te, yeni eyaletler Birliğe kölecilik sorunu yenide! ve Güney’de, gerekirse k runa Birlikten ayrılmayı bir ayrılıkçı parti kuruldıu kanlık seçimlerine bu ortamda girişildi.
AYRILIK SAVAŞI
Cumhuriyetçi Lincoln, 1 dırma yanlısı değil, doğ rüya kölelik kurumuna 1 tunda başkanlığa âda dıı.
Lincoin’un başkanlığa bir kışkırtma sayan Gül ri, Birlikten ayrılarak (1 rika Konfedere Eyaletle: bir birlik kurdular; je fferson Davis’i getirdi nia’nın merkezi Richmoı rine başkent seçtiler, davranış, Birliği tehlikı ve 1861’den 1865’e kad iç savaşın patlak verme
168
btoğraf
fin
giysilerini
Kızılderili.
ico bölgesinde 2 000 yıldan bu maktaolan m konuttan.
Savaşı Kuzey’in kazanması. Birliğin sürmesini ve köleciliğin kaldırılmasını sağladı. 1863’ten sonra hükümet, savaş öncesinde Birlikten ayrılmış eyaletlerdeki bütün kölelerin özgür olduğunu açıkladı. 1865’te yapılan bir anayasa değişikliğiyle (13. madde), A.B.D’nin her yerinde köleliğin kaldırılmış olduğu yasaya bağlandı. Ama bu arada Güney’ in ayrılma denemesi ve savaş sonunda yenilmiş olması, A.B.D’nin geleceğine ilişkin siyasal nitelikte bir değişikliğe de yol açtı. Gerçekten bu durum, 1789’dan başlayarak, askıda kalmış bir sorunun Kuzey tarafından çözülmesini gerekli kıldı: Federal iktidarın kapsamı ve eyaletlerin özerkliği sorunuföolayısıyle, Ayrılık savaşı, uzun bir iç örgütlenme ve toprak düzenlemesi döneminin sonu ve tam anlamıyla ulusal bir siyasetin uygulamaya konmasının başlangıcı oldu.
IRK AYRIMI
Lincoln, kölelik kaldırıldıktan sonra, bu konuda anlaşamayanları uzlaştıracağım ummuştu; ama, 14 Nisan 1865’te öldürülmesi, bu siyasetin uygulanmasını engelledi. Yerine geçen başkan yardımcısı Johnson döneminde (1865-1869), aşın cumhuriyetçilerin (radikaller) Güney’e karşı yarattıkları gerçek bir düşmanlık havası, Grant’m başkanlıkları döneminde (1869-1873; 1873-1877) de sürdü. Anayasanın değiştirilmiş olan 13. 14. ve 15. maddeleri, eski köleci eyaletlerde zenciler ile beyaz-
A.B.D’nde zenciler, 1909’da Renkli Halkın İlerlemesi İçin Ulusal Demek adlı örgütün kurulmasından sonra, çeşitli alanlarda haklarını arama çabasını yoğunlaştırmışlardır.
Üstte: Bir ayaklanma denemesinin bastırdmasmdan görünüş; kavgaya hazır bir “Siyah Panter ” örgütü üyesi ve 1968 Nisanında Memphis’te öldürûle Martin Luther King.
Sağda: “Geleneksel Güney “de bir caz şenliğinden görünüş.
lar arasında mutlak bir siyasal eşitlik gerçekleştirilmesini öngörüyordu. Söz konusu maddeler, köleci eyaletlerin, federal hükümetin gönderdiği 20 000 kişilik bir kuvvet tarafından işgal edilmesi ve Kuzey’ den Güney’e göçerek cahil zenci seçmenlerin desteğini sağlayan çok sayıda beyaz serüvencinin (carpetbaggers) bölgede yerleşmesi için bir bahane olarak kullanıldı. Eski baş-kaldırmış eyaletlerin yeniden Birliğe alınmaları, Kongre’ye milletvekili ve senatör göndermeleri, ancak 1870’te, 15. maddedeki değişiklik kabul edildikten sonra gerçekleşebildi.
1874 – 1876 arasında federal birlikler Güney’den çekildiyse de, bölgede havanın gerginliği sürdii ve zenci sorunu yeni bir biçimde ortaya çıktı. Zencileri, oy hakkından açıkça yoksun bırakamayan Güneyli beyazlar, Ku Klux Klan gibi gizli toplulukların düzenlediği korkutma ve şiddet önlemlerine başvurarak, oy kullanmalarını engellemeye yöneldiler. 1890’dan sonraysa, zencileri oy hakkından yoksun bırakan maddeleri, çeşitli eyaletlerin seçim yasalarına açıkça eklediler. Böylece, zencilerin çoğunlukta olduğu eyaletlerde bile siyaseti bütünüyle ele geçirdiler: Demokrat Parti, bundan büyük yararlar sağladı.
Ayrım, iki ırk turasına kesin bir sınır koydu ve zencileri (o yıllarda nüfusları 12 milyonu bulmuştu; yani Birliğin toplam nüfusunun 1/10’ini oluşturuyorlardı), toplumla bütünleşmemiş, üstelik hem düşünceleri, hem de gelenekleri bakımından bütünle^ şemeyecek bir kitle haline getirerek, her tür uzlaşma olanağını ortadan kaldırdı. Bununla birlikte, zencilerin meslek açısından ilerlemesine çalışan birkaç önderin çalışmalarıyla, halkın bu kesiminin yaşama -düzeyi çok az da olsa yükseldi; 1909’ da zenciler, liberal beyazların kurduğu derneğin (Renkli Halkın İlerlemesi İçin Ulusal Dernek) desteğinden yararlanmaya başladılar.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*