Amerikan Edebiyatı Siyah
Amerikan edebiyatı, siyah
Birçok çağdaş edebiyat eleştirmeninin tanımladığı gibi,
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ya da ABD’den göç
tükleri ülkelerde) siyahlar tarafından yapılan, siyahları
konu alan, genellikle öğretici özellikleri ağır basan ede
biyat. Şair Phillis Wheatley ve çağdaş romancı Frank
Yerby gibi siyah yazarlar bu tanımın dışında kalmakta
dır.
Siyah Amerikan edebiyatının, siyah köleler tarafın
dan ağızdan ağıza aktarılıp, sonradan yazıya geçirilmiş
halk öyküleriyle başladığı söylenebilir. Bu anlatılar, kö
leleştirilen siyahların karşılaştıkları kötü davranışları ko
nu alır ve yüzyıllar süren söze dayalı edebiyatın dünya
çapındaki geleneğinin bir parçasını oluştururken, ABD
tarihçilerine önemli bir kaynak işlevi de görürler. Kaçak
bir köle olan ve köleciliğin kaldırılmasını ilk savunanlar
dan Frederick Douglass, 1845’te yayınladığı
Narrative
of the Life of Frederick’Douglass
(Frederick Douglass’ın
Yaşamının Öyküsü) ile siyah özyaşamöyküsü yazımı
geleneğini başlatmıştır.
Siyah Amerikan romanında ilk yayınlanan yapıt, Wil
liam Wells Brown’un köleliğin kaldırılmasını savunan
romanı
Clotel; or, the President’s Daughter’
dır (Clotel
ya da Başkanın Kızı, 1853). Bir kuşak sonra Charles W.
Chesnutt’un kısa öyküs
üThe Goophered Grapevine
(Sincaplı Asma, 1887) dönemin önemli dergilerinden
Atlantic Mounthl/de
yayınlanmış, bunu, iki ciltlik öy
küler kitabı
The Conjure Woman and Other Tales
(Bü
yücü Kadın ve Öbür Öyküler, 1899) ile
The Wife of His
Youth
(Gençliğinin Kadını) izlemiştir. Bunları izleyen
üç romanının siyah edebiyatta çarpıcı temalara değin
mesine karşın, Chesnutt, özellikle köleliğin karmaşıklı
ğına getirdiği derinlik ve sanatsal yaklaşımla ün salmış
tır. Aynı dönemde, Paul Laurence Dunbar, siyah folklar
öğelerini lirik şiirde kullanmayı denemiştir.
Beyaz sanat koruyucularının desteği, cazın ülke ça
pında kabul görmesi, Güney Amerikalılar, Antil adalılar
ve Afrikalı siyahların Birinci Dünya Savaşı sırasında ve
sonrasında Harlem’e kitlesel göçü sonucunda, kültür
lerin verimli biçimde karışması, “Harlem Rönesansı”
(1920-30) adı verilen dönemi başlatmıştır. Ayrıca,
W.E.B. Du Bois önderliğindeki NAACP’nin (Renkli Hal
kın Gelişmesi İçin Ulusal Birlik) desteğiyle yönlenen sü
reç, Amerika’da yaşayan birçok siyahın gelişmesine yo-
laçmıştır. Harvard’ll öğretim üyesi ve
The New Negro
(Yeni Zenci, 1925) adlı bir makaleler kitabının yazarı,
Alain Locke, bu hareketten söz ederken, siyahların
ABD uygarlığında katılımcı olmaları ve birlikte çalışma
ları gerektiğini dile getirmiştir.
Bu öğüt, aralarında JamaikalI şair ve romancı Claude
McKay, şair ve kısa öykü yazarı Langston Hughes, öykü
yazarı Jean Toomer ve lirik şair Countee Cullen’in yer
aldığı sanatçıların yapıtlarında yansımıştır. Söz konusu
yazarların ortak noktası, siyahlara yönelik eşitsizliğin
vurgulanması ve siyahların yaşamına anlam kazandır
ma gereksinmesidir.
Harlem grubunun çokyönlülüğü, büyük ekonomik
bunalım döneminde Richard Wright’in yapıtlarıyla en
iyi örneğini vermiş, yazar
Native Son
(1940) adlı roma
nında iki dünya savaşı arasındaki dönemde eşitsizlikler
altında ezilen siyahların beklenti ve isteklerinin altını
çizmeyi sürdürmüştür. Wright’in özyaşamöyküsü
Black Boy
(Siyah Çocuk, 1945),
Tom Amca’nm Çocuk
ları {Vnc\e
Tom’s Children, 1938) adı altında topladığı
öykülen ve
The Outsider
(Çizgi Dışı, 1953) adlı romanı
bazı siyahları en azından bir dönem için Komünist Par-
ti’yi benimsemeye iten ırksal ve siyasal koşullara ışık tut
maktadır.
Ralph Ellison’un
The invisible Man’l
(Görünmeyen
Adam, 1952), Güneyli gençliğin birey olma ve kendini
kabul ettirme isteğinin destanıdır. Folklar öğeleri, klasik
öğeler ve mitolojiden alınma öğelerin içiçe geçtiği ki
tap, bir dönüm noktası sayılır. Daha geleneksel bir bağ
lamda,Gwendolyn Brooks ve Lorraine Hansberry,kent
li siyahların deneyimlerini çok beğenilen şiirlerinde ve
oyunlarında yansıtmışlardır. Ayrıca, 1950’lerde ve
1960ların başlarında James Baldwin’in bir çocuğun
kendini babasına kabul ettirme savaşımını, eşcinselliği
ve ırk ilişkilerini anlattığı
Go Tellïtion the Mountain
Dağa Anlat, 1953),
Giovanni’nin Odası
(Giovanni’s Ro
om, 1956),
Another Country(B\r
Başka Ülke, 1962) adlı
kültür örneklerinin biçimlenmesinde önemli et
kiler yaratmıştır.