anarşizm
Özgür, ve adil bir toplum için hükümetin ortadan kaldı
rılmasını ön koşul olarak öngören düşünce sistemi.
“Hükümdarsız” anlamında eski Yunanca bir sözcükten
türetilmiş olan anarşizm, bireyin her tür devlet vesaye
tinden kurtulması gerektiğini öne sürer; gerek toplum
sal, gerek ekonomik, gerek siyasal her türlü otoriteye
karşı çıkar. Bununla birlikte öbür ideolojilerden ayırt
edilmesini sağlayan özelliği devlete bakış açısıdır: Bir
anarşist için; devlet bütünüyle yapay, yasaya aykırı bir
kurumdur; bütün ayrıcalıkların ve modern dünyadaki
sömürünün temelidir.
Anarşist düşünce.
Anarşist düşüncenin kökleri XVIII. yy.
İngiliz yazarı William Godwin’e kadar götürülebilirse
de, bir devrimci hareket olarak anarşizm, XIX. yy’ın
sonları ile XX. yy’ın başlarında ortaya çıkmıştır. İlk ama
cı devletin ve “yukardan aşağı” kabul ettirilmiş her türlü
otoriterin ortadan kaldırılmasıdır. Bir kez bu baskıdan
kurtarılınca toplum, kendisini kendiliğinden “aşağıdan
yukarı doğru” yeniden kuracaktır. Birçok yerel örgüt
ortaya çıkacak ve ekonomik malların üretim ve dağıtı
mına, öbür toplumsal gereksinmelerin giderilmesine
yardımcı olacaklardır. Gerektiği yerde, bu birincil der
nekler, bölgesel, hattâ ulusal boyutta federasyonlar
oluşturacaklardır. Devletin bireye karşı yasalarının ve
zorlayıcı bürokrasisinin yerini, yoğun bir kendi kendini
yöneten dernekler ve özgür federasyonlar ağı alacaktır.
Döneminin öbür radikal ideolojileri gibi, anarşizm
de, Fransız Devrimi’nin “yarım kalmış iş”ini tamamla
mayı amaç almış, Fransız devriminin “özgürlük, eşitlik
ve kardeşlik” sloganının, üçüncü bölümünü oluşturan
“kardeşlik”e özel bir anlam yüa ’emiştir. Anarşistler, do
ğal dayanışmaya ve insanların toplumsal uyumuna sar
sılmaz bir inançla bağlıdır. Geleceğin toplumunun ku
ruluşunun, insanların güdülerinin serbest hareketine
dayanması gerektiğine, anarşistlerin kendileri tarafın
dan bile teknik yardımı aşan herhangi bir girişimin, yeni
otorite biçimleri yaratacağına inanmışlardır. Bu yüzden
geleceğin toplumlarının taslaklarını hazırlamaktan çok,
çabalarını varolan devletin ortadan kaldırılması sorunu
nu çözmeye yöneltmişlerdir.
Anarşistler kurulu düzenle çarpışırken, aynı zaman
da da liberalizmin ve sosyalizmin sunduğu seçenek ör
neklere karşı da savaşım vermişlerdir. Marksçılık gibi,
anarşizm de kapitalizm karşıtıdır; bunun yanı sıra libe
ralizmin siyasal özgürlüğe olan bağlılığını, bu özgürlü
ğün yalnızca varlıklı sınıflar tarafından
kullanılacağı
dü
şüncesiyle hor görür. Ayrıca anarşistler, kapitalist dev
letin sınıfsız bir toplum yaratmak için ele geçirilmesi ve
kullanılması anlamına gelen marksçı “proleterya dikta
törlüğü” düşüncesine de aynı şiddetle karşı çıkmışlar
dır. İnançlarına göre, siyasal kurumiar çürümüşlerdir;
dolayısıyla en özverili devrimci bile, kendisini gücün ve
ayrıcalıkların çekiciliğine kaptıracaktır. Yani marksçıla-
rın öngördüğü gibi devletin “kuruyup gitmesi” yerine,
yalnızca yeni bir bürokrasi seçkinleri sınıf: oluşturacak
lardır. Bu anlaşmazlık, 1870 yıllarının başında, Kari
Marx ile Rus anarşisti Mihail Bakunin arasında şiddetli
bir çatışmaya yolaçmış ve o tarihten sonra marksçılık
ile anarşizm, farklı yollar izlemişlerdir.
Uygulamada anarşizm.
Anarşizm özellikle, devlet bas
kısının çok ağır olduğu ve komün geleneklerinin güçlü
kaldığı Doğu Avrupa ve Güney Avrupa ülkelerinde
Anamorfoz, Rönesans sanatında perspektifin yeniden
bulunması sırasında bir merak ya da oyun, optik bir ya
nılsama olarak ortaya çıkmış, “anamorfoz” terimi, ilk
olarak XVII. yy’da ortaya atılmıştır. Leonardo da Vinci,
anamorfozu ilk deneyen kişi olmamakla birlikte, 1470
yıllarında anamorf çizimler yapmıştır. Resimde ana-
morfozun en tanınmış örneği Genç Hans Holbein’in £/-
çiler
adlı tablosudur (1533;,Ulusal Galeri, Londra). Bu
çift portredeki iki adam arasında, yakından ve resmin
bir kenarından bakıldığında bir kafatası olduğu seçilen
bulanık bir görüntü bulunmaktadır. Anamorfoz, barok
mimaride ve anamorfoz sonucu bozulmanın küçük bir
alanda optik derinlik yarattığı sahne dekorlarında kulla
nılmıştır.
anarşizm
10
Tem