“Ane” Gibi Yar Bağdat Gibi Diyar Olmaz

“Ane” Gibi Yar Bağdat Gibi Diyar Olmaz

“Ane” Gibi Yar Bağdat Gibi Divar Olmaz

Bağdat, öyle sevimli bir beldedir ki, “Bağdat gibi diyar olmaz.” diye tarif etmiştir onu ecdadımız. Söz bu kadar değildir elbette. “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.” Bu darbı mesel hakikatte farklı bir manada kullanılıyordu…2

 

Bağdat… Asırlar önce bir İslam şehri olarak kurulmuş ve bir ilim-irfan, ticaret ve kültür merkezi haline gelmiş güzellikler beldesi. Adına, “Selam Yurdu, Emniyet Yurdu” manasına “Dârüsselâm” denilen Bağdat’ta selam verilip ruhlarına Fatihalar okunacak nice güzel insanlar yatmakta. İmam-ı Âzam, Abdülkadir-i Geylânî gibi büyük zatlar akla gelen ilk isimler.

Sekizinci asırda Halife Mansur’un inşa ettirdiği şehir, Harun Reşid zamanında gelişmiş, verimli toprakları  artan ticaret imkanlarıyla, o deve virde nüfusu en kalabalık şehirlerden biri hâline gelmişti. Mimarî eserlerle donatılan, kütüphanelerindeki yazma eser zenginliği dillere destan Bağdatilk tam teşekküllü hastanenin de kurulduğu yer olmuştur aynı zamanda

“Tarih bir tekerrürden ibarettir.” cümlesini hatırlatırcasına bu güzelliğinin bedelini devamlı olarak sıkıntı larla ödeyen Bağdat, o günlerden bu günlere çok el değiştirmiştir. Şehir,1534’te Kanuni Sultan Süleyman tarafından Safevilerden alınıp, yeniden ehl-i sünnetin güçlü bir kalesi haline getirilmiştir.

Kanuni’den bir asır sonra, tekrar İran-Safevi işgaline uğrayan Bağdat, Sultan Dördüncü Murad Han tarafından geri alınmıştır (1638). Bugün dahi Topkapı Sarayı’nın nadide köşelerinden biri olan Bağdat Köşkü, bu mutlu hadisenin bir hatırası olarak inşa edilmiştir.

Bağdat, öyle sevimli bir beldedir ki, “Bağdat gibi diyar olm az.” diye tarif etmiştir onu ecdadımız. Söz bu kadar değildir elbette. “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.”dır tamamı. Bu darb-ı meselin hakikatte şöyle bir manası vardır:

Ana (Ane), Bağdat yakınlarında bir “yar”ın, yani uçurumun ismidir. Geçilmesi zor ve çetin bu yar için, “Ane gibi yar olmaz.” ifâdesini kullananlar, Bağdat’ın güzelliğini bu tezada ekleyerek; “Bağdat gibi diyar olmaz.” şeklinde tamamlamışlardır cümlelerini.

Gel zaman git zaman sözün aslı unutulmuş ve bugün, bizi dünyaya getiren, şefkatle büyüten annelerimize atfedilmiştir. Elbette fena da olmamıştır, zira bu haliyle de güzel bir mana ifade etmektedir.

Ecdadımız, geçmişte büyük bir coğrafyaya hükmetmekle kalmamış, bıraktığı eserler, yaptığı hizmetlerle onu kendinden bir parça haline getirmiştir. Her ne kadar geriye Anadolu topraklan kalmış olsa da dilimizin zenginliği, yeme-içme kültürüne ait alışkanlıklarımız, örf ve âdetlerimizle geniş bir coğrafyayı kucakladığımızın işaretlerinden biridir bu söz. Güzel yüzü solgun Bağdat ise bugün bir komşumuz olduğu kadar, hâlâ gönüllerin bir parçasıdır.

Bağdat Köşkü- Topkapı Sarayı İSTANBUL1

Sarayın nadide köşelerinden biri olan köşk Sultan Dördüncü Murad Han tarafından Bağdat’ın geri alınmasının hatırasına inşa edilmiştir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*