Antrenman… O da ne?

Antrenman… O da ne?

Sportif yarışmalar öncesi yüzlerce
noktada çalışma yapmak gerekir.
Yarış takviminden yola çıkarak
planlanan antrenmanlar yıl
boyunca aylara, haftalara günlere,
saatlere bölünür. Bu planlamaların hedefi
sportif kondisyonu kalıcı hale getirmek,
performansı yükseltmek ve daha başarılı
dereceleri elde etmektir.
Peki, bu saydıklarımı yapmak ve sonuçlara
ulaşmak kolay mıdır? İşte bu soruya çok çabuk
cevap vermek zordur. Bir kere önce çok ciddi
sağlık kontrollerinden geçmek gereklidir. Kalp,
solunum, dolaşım ve kas sistemlerinin ayrıntılı
biçimde test edilmelidir. Bazı organların
fonksiyonel kontrolleri yapılmalıdır. Ardından
fiziksel ve motorsal testlere geçilmelidir.
Çoğu sporda, sezon öncesi hazırlık
antrenmanlarına geçmeden sağlık
kontrollerinin yapıldığını gazete ve
televizyonlardan öğreniyoruz. Genelde
solunum ve dolaşım ağırlıklı yapıldığını
sandığımız bu testlerin yanında acaba
sporcuların fiziksel performans yeteneklerinin
ölçülmesi gerekmez mi? Sağlık hemen her
iş için gerekli ön koşuldur. Ama fiziksel bir
yüklenme altında sürdürülen aktivitelerde söz
konusu organların yapılan egzersizlere karşılık
verebilecekleri cevapların önceden belirlenmesi
antrenman ve yarışma performansını
doğrudan etkileyeceğini biliyor muyuz?
Bu kontrol çalışmalarının yanı sıra, yarışma
tipine göre doğru ve düzenli yapılmasına
yönelik planlanmış antrenmanları gözden
geçirilmelidir. İşte motosiklet sporlarında, bu
dersten sınıfta kalıyoruz. Hangi yarış tipi olursa
olsun, mutlaka önceden planlanmış ve çok
ciddi biçimde hazırlanmış antrenmanların
yapılması gereklidir. Bugünkü bilgilerimizle
birçok yarış için yeterli antrenman yapamıyoruz.
Bakınız, önümüzdeki sayıda sezonun ikinci
ayak yarışları için dergiyi incelediğiniz günlerde
Bulgaristan’da yapılan müsabakaların
sonuçlarını okuyor olacaksınız. Öncekinde
Yunanistan’a gidilmişti. TMF bu yarışlar için
bütçesinden önemli rakamlar harcıyor. Ama
kulüpler, takımlar ve ne yazık ki kişilere düşen
önemli görevler arasında bu yarışlara doğru
ve yeterli biçimde hazırlanmak düşüyor. Yarış
sonuçlarına baktığımızda, yeterli dereceleri
yakalayamadığımız ve bir o kadar da
sakatlıkların ortaya çıktığını görüyoruz.
Düşük dereceler, yarış dışı kalma, düşmeler
için çeşitli gerekçeler öne sürülebilir. Ancak,
her motosiklet sporcusunun mutlaka yarış
koşullarında ve bol miktarda antrenman
yapabileceği mekanizmalar geliştirilmelidir.
Ümidimiz, İstanbul Park’ın biran önce Türk
Motosiklet ailesine kazandırılmasıdır. Burada
yalnızca İstanbul değil, diğer illerdeki var
olan pist ve parkurların geliştirilmesi yönünde
adımlar atılmalıdır. Hatta yeni ve modern
pistlerin yapımına girişilmeli motosiklet eğitimi
parkurları, “Herkes için Motosiklet”, gibi çeşitli
kampanyalarla bu araca olan ilginin arttırılması
sağlanmalıdır.
Yarışlarda başarılı olmanın büyük ve önemli
parçası antrenmandır. Antrenman her
gün yapılan ve yapılması gereken fiziksel
bir eğitimdir. Eğer motosiklet gibi bir araç
kullanıyorsanız bu defa antrenmanlı yaşam
formatına girmek zorundasınız. Motorla
bütünleşme, onu kendinize çekme ve
onunla bir sevgili gibi yaşamanın yolu
antrenmandan geçmektedir. Bu nedenledir,
antrenmansız gittiğimiz yarışlarda beklentilerimizi
yaşayabilmemiz neredeyse olanaksızdır.
Antrenmanı bir aşk gibi algılamak gerekir. Yarışma
ise mutluluk… Aşkınız hep mutlu olsun.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*