wiki

ASYA

ASYA; Alm. Asien, Fr. Asie, İng. Asia. Dünyânın
en büyük kıtası. Doğuda Pasifik Okyanusu,
kuzeyde Kûzey Buz Denizi, güneyde Hint Okyanusu,
batıda Avrupa kıtası ile çevrilidir. Avrupa
kıtası ile olan sının kesin tespit edilmiş değildir. Eskiden
Don Nehri, Asya ile Avrupa arasında sınır
olarak kabul edilirdi. Daha sonra Ural Dağları sınır
olarak kabul edilmeye başlandı. Bugün bu kabul
yaygın ise de, Ruslar bu sınırın Ural Dağlarının
doğusunda bulunan Ob kıvrımlı dağlarında olduğu
iddiasını ileri sürmektedirler. Afrika ile, Süveyş
Kanalı vâsıtasıyla ayrılan Asya kıtasının, Okyanusya
kıtası ile olan sınırı da Avrupa ile olan sınırı
gibi ihtilâflıdır. Asya ile Okyanusya arasında
bulunan irili ufaklı pekçok ada, bu sınınn tespitinde
mesele olmaktadır. İşte bu sebeptendir ki kıtanın
yüzölçümünü bildiren rakamlar 43,7 milyon km2 ile
44,7 milyon km2 arasında değişmektedir. Doğubatı
uzunluğu yaklaşık olarak 10.000 km, kuzey-güney
uzunluğu ise 8.300 kilometredir.
Dünyâdaki kara parçalarının yaklaşık üçte birini
teşkil eden kıta, nüfus bakımından da dünyâ nüfusunun
yarısından fazlasını üzerinde barındırır.
Her ırktan insanın ve her nevî iklimin bulunduğu kıta,
genel olarak dört coğrafî bölgeye ayrılır: a) Kuzey
Asya, b) Orta Asya, c) Güney Asya, d) Ön Asya
(Anadolu, İran, Arabistan, Suriye, Lübnan…)
Târihi
Asya kıtasının târihi, târih öncesi devirlere
uzanmaktadır. Çeşitli kazılar ve arkeolojik araştırmalar
neticesinde ele geçen iskelet, çömlek ve diğer
eşyâlar üzerinde yapılan incelemelerden insan
neslinin bu kıtada, diğer kıtalardan çok daha önceleri
var olduğu, türlü medeniyetler kurdukları
ve ilk insanın bu kıtada ortaya çıktığı anlaşılmıştır.
Kur’ân-ı kerîmde de ilk insan ve ilk peygamber
olan Âdem aleyhisselâmın yasak edilen meyveden
unutarak, önce hazret-i Havvâ’nın ve sonra
kendisinin yemesini müteâkib, Cennet’ten çıkarılarak,
yeryüzüne indirildiği; Âdem aleyhisselâmın
Hindistan’da Serendip (Seylan) Adasına, hazret-iağlayıp yalvarmalarından sonra tövbe ve duâları
kabûl edilerek Arafat ovasında buluştukları ve
bunlardan çoğalan insanların Asya kıtasından yeryüzüne
dağıldıkları haber verilmektedir.
Kıtanın târihi, coğrafî bölgeleriyle ilgilidir.
Orta Asya’nın bilinen ilk devleti Hun Devletidir ki,
500 sene hüküm sürdükten sonra dağıldılar. Meşhur
Orta Asya göçleri meydana geldi. Çeşitli Türk
devletlerinin hâkim olduğu bölge halkı, Moğol
İmparatoru Cengiz’in istilâsı netîcesinde batıya
göç etmek mecbûriyetinde kaldı. Cengiz’in ölümünden
sonra biraz azalan Moğol mezâlimi daha
sonra, Tîmûr Hanın (1370-1405) başa geçmesiyle
adâlete dönüştü. Tîmûr Han, İslâmiyetin adâletini
Anadolu’dan Pasifik Okyanusuna kadar yaydı.
Kurulan Gürgâniyye Devleti 19. asra kadar devâm
etti. Daha sonra Gürgâniyye Devleti İngilizlerin
fitne ve fesâdı ile yıkıldı. Ruslar, Orta Asya’yı;
Çin ise Moğolistan, Doğu Türkistan, Tibet ve Çungarya’yı
istilâ ettiler. Sovyet Cumhuriyetler Birliği
yirminci asrın sonlarında parçalandı ve Türk
Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Hindistan’da bilinen ilk büyük krallık M.Ö.
582 senelerinde Saisunagalar tarafından kurulmuştur. Büyük İskender’in M.Ö. 327’de istilâ ettiği
Hindistan’da, bu zamanların en büyük devletini
Budistler kurdular. Sekizinci asır başlarında (711)
Müslümanlar buralara kadar gelerek İslâmiyeti
yaydılar. Uzun zaman bu beldeye hâkim olarak
devletler kurdular. Son İslâm devletinin yıkılmasından
sonra başta İngilizler olmak üzere bâzı
devletlerin sömürgesi olan Hindistan, ancak 1947
yılında bağımsızlığına kavuşabildi.
Doğu Asya’da, târihi en iyi bilinen memleket
Çin’dir. Târihi hakkında bilinen en eski bilgiler
M.Ö. 1050 senelerine kadar uzanmaktadır. Çeşitli
medeniyetlerin kurulduğu Çin, Ön Asya’daki
Mezopotamya’ya benzemektedir. 1854 senesine
kadar dışarı ile (Çin hâriç diğer ülkelerle) irtibâtı
olmayan Japonya hakkında fazla bir bilgi elde
edilememiştir.
Ön Asya tam mânâsıyla medeniyetlerin beşiğidir.
M.Ö. Mezopotamya’da Akkadlar, Sümerler,
Bâbil, Hititler, Asurlar, Persler zamânımıza
kadar eserleri kalabilen medeniyetler kurmuşlardır.
Perslerden sonra kurulan Roma İmparatorluğu
ve devâmı olan Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu)
bölgeye hâkim oldu. İslâmiyetin Mekke’den
bütün dünyâya yayılmaya başlamasıyla
birlikte bütün devletler ve medeniyetler yerini İslâm
devletlerine ve İslâm medeniyetine bıraktı.
Peygamber efendimiz zamânında başlayan ve büyük
boyutlara ulaşan İslâmiyetin yayılması ve insanların
hak dîni öğrenmeleri, Hulefâ-i râşidîn (4
büyük halîfe) Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular ve
Osmanlılar devrinde bütün dünyâya ulaştı. Atlas
Okyanusundan Çin’e kadar, Hindistan’da Pencap’a,
kuzeyden güneye her yere İslâmiyetin adâleti, huzur,
emniyet ve saâdeti götürüldü. Birinci Dünyâ
Savaşma kadar OsmanlIların ve Müslümanlarınelinde bulunan Ön Asya, çeşitli entrika ve harplerle
parçalandı. Bu işte en büyük rolü İngilizler ve onlarla
içli dışlı olup birlikte hareket ederek Ortar v
doğu’yu ele geçiren bölücü gruplar oynadı.
Fizikî Yapı
Kıtanın jeolojik yapısı üçe ayrılır: Yaşlı kayalardan
meydana gelen birinci tabaka, genç ka- ?
yalardan meydana gelen ikinci tabaka ve 10 ilâ 70
milyon yıl öncesine âit olduğu tahmin edilen üçüncü
jeolojik zamâna âit kıvrımlardan meydana gelen
üçüncü tabaka. Yaşlı kayalar; Sibirya, Çin,
Arabistan ve Hind yarımadalarını meydana getirirler.
Genç kayalar; Ural Dağlarından başlayıp
bir S harfi şeklinde Gobi Çölünü geçerek Malezya
ve Bomeo’da son bulurlar. Üçüncü jeolojik zamâna
âid genç kıvrımlar; Türkistan’dan başlayıp,
Tibet Yaylasına ve Himalayaları meydana getirdikten
sonra Sumatra adalarına kadar uzanırlar.
Bu kıvrımlarda birleşen yüksek dağlar, Asya’nın *
yüzey şekilleri bakımından en dikkati çeken yerleridir.
Kafkas Dağlarının bâzı tepeleri 5600 metreyi
geçer. Pamirlerde, Hindikuş ve diğer dağların
birbirine en çok yaklaştıkları noktada yükseklik
6100 metreyi aşar. Karakurum, Tienşan, Kunlunşan,
Himalayalar belli başlı dağ silsileleridir. Himalayalar
en önemli sıradağlardır. Yükseklikçe
fazla olmasının yanında geniş Hint ovalarının ardından
birdenbire yükselmeleri dikkati çeker. Kançencanga
Dağının yüksekliği 8585 m olup, kavurucu
bir iklime sâhiptir. Dünyânın en yüksek tepesi
olan ve 8848 metreyi bulan Everest Tepesi de bu
sıradağlardadır.
Üçüncü jeolojik zaman kıvrımları bulunan
yerlerde sık sık depremler ve volkanik patlamalar
olur. Türkiye, İran, Pakistan Japonya bu hat üzerinde olup, son senelerde buralarda meydana gelen
depremler büyük zararlara sebeb olmuştur.
Dünyânın en yüksek ve en kalabalık dağ silsileleri
arasında yine dünyânın en büyük yaylaları
yer almaktadır. Bunlardan en meşhuru Tibet
Yaylası ve Orta Sibirya Yaylasıdır. Doğu Türkeli
Yaylası, Pamir Yaylası, İran Yaylası, Stannovay ve
Andır yaylaları da önemli yaylalardır.
Akarsular yönünden oldukça zengin olan Asya’nın
belli başlı akarsuları büyük alüvyon ovalarının
meydana gelmesini sağlarlar. Sibirya’da Kuzey
Buz Denizine dökülen İrtiş ve Yenisey ırmakları
büyük bir alüvyon ovası meydana getirirler.
Doğudan batıya uzanan bu düzlüğün uzunluğu
2400 kilometredir. Pakistan’daki İndus, Hindistan’daki
Ganj ve Brahmaputra ırmakları, Çin’deki
Hoank Ho ve Yang Çe ırmakları alüvyon ovaları
meydana getiren büyük nehirlerdir.
Yenisey, Obi ve İrtiş ile Yang Çe, İndus, Hindistan’daki
Ganj ve Brahmaputra en uzun ırmaklarıdır.
Asya’da uzunlukları fazla, suları bol olan nehirlerden,
sulama için suların depolanması ve hidroelektrik
enerjisi te’mininde çok istifâde edilir. Ayrıca
tarım ve sanâyinin ilerlemesinde geniş ölçüde
faydaları olmaktadır. Nehir taşımacılığı gelişmiştir.
Kıtada önemli yaylaların ve ırmakların yanısıra,
önemli ovalar da mevcuttur ki, bunlardan bâzıları;
Batı Sibirya Ovası, Ganj Ovası, Mezopotamya,
Pencap, Çin ve Turan ovalarıdır. Hazar
Denizi, kıtanın tek iç denizidir. Bâzı coğrafyacılar
Hazar Denizini göl olarak da kabûl ederler. Aral
Gölü, Baykal Gölü, Balkaş Gölü, Isık ve Van gölleri
kıtanın önemli göllerinin başında gelirler.
İklim
Her türlü iklimin görüldüğü Asya kıtasını dört
iklim kuşağına ayırmak en uygun yoldur. Bunlar;
kuzey ve kuzeydoğu Asya, Orta Asya, güney ve
güneydoğu Asya ile Akdeniz ve Ekvator bölgesidir.
Kıtanın kuzeyinde bulunan Kuzey Buz Denizi
ve Kuzey Kutbu, bölgenin iklimini tamâmen
etkiler. Deniz, senenin birkaç haftası hâricinde
don hâlindedir. Irmaklar ancak yazın iki üç ayakabilir. Kalan zamanlarda don hâlindedir. Kuzeyi
teşkil eden Sibirya bölgesinde sıcaklık kışın -50
dereceye kadar düşmekte, yazın ise, en sıcak mevsimde
ancak 15 dereceye çıkabilmektedir. Kuzey
kuşaktan hemen sonra gelen Orta Asya sert bir
kara iklimine sâhiptir. Tibet Yaylasının Himalaya
ve diğer dağ silsilelerinin bulunduğu bölgede sıcaklık
farkları çok yüksektir. Kara ikliminin bir
başka özelliği olan yağışların az olması da hâliyle
mevcuttur. Güney ve Güneydoğu Asya bol yağışlı
ılıman Muson iklimine sâhiptir. Yağışlar mevsimlere
göre değişiklik arz etmekte olup, yağışlarda
en büyük tesir, yazın denizden karaya esen muson
rüzgârlarıdır. Kışın tam aksi istikâmette, yâni karadan
denize doğru esen muson rüzgârları, Hindistan’dan
çıkıp denizi aşarak, Japonya’nın üzerinden
geçerken, Japon adalarına bol yağmur yağmasına
sebeb olurlar.
Ön Asya’da Akdeniz kıyılarında bulunan bölgelerde,
ılıman Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yaz
mevsiminde çok sıcak olan bu bölge kış aylarında ılıman
ve bol yağışlı olur. Ekvator bölgesindeki adalarda
ise, bütün sene boyunca ortalama sıcaklığı
27°C olan ekvator iklimi hâkimdir. Asya kıtasının en
sıcak bölgesi Arabistan ve Irak bölgesidir. Bağdat’ta
yazın sıcaklık gölgede 50 dereceye kadar çıkar.
Her yönde olduğu gibi yağışlarda da büyük
farklılıklar göze çarpar. Yağış ortalaması kuzeybatıdaki
çöllerde sıfırdır. Cava, Sumatra, Bomeo adaları
ile Birmanya’nın bulunduğu güneydoğuda yağışortalaması 3000 milimetreyi geçer. Akdeniz kıyıları
genellikle kış aylarında bol yağış alır. Hindistan ve
Birmanya’da yaz mevsimi boyunca devam eden yağışların
arkasından sık sık kış kuraklığı gelir. Kurak
mevsimin uzun olduğu bölgelerde mahsûl yılda ancak
bir defâ ekilir. Yağışlar olmadığı zaman ekim yapılamadığından
mahsûl seneye kalmaktadır. Bu sebepten
Hindistan ve Çin’de yağışların yetersiz olmasından
dolayı zaman zaman büyük kıtlıklar olmuştur.
Kurak mevsimin uzun olmadığı bölgelerde
bir yılda iki defâ mahsûl alınabilir.
Tabiî Kaynakları
Bitki örtüsü: Bitki örtüsü, tabiî olarak iklime
bağlı olduğu içindir ki, Asya kıtasının bitki örtüsü
de iklimi ile çeşitlilik arz eder. Kuzey Buz Denizi
yakınlarında, buz ve soğuktan dolayı sâdece buzlar
eridiği zaman ortaya çıkan yosun ve bir iki çeşit bitkiden
müteşekkil bir bitki örtüsü meycuttur. Hiç
ağaç bulunmayan bu ovalık bölgede bulunan bu
tip bitki örtüsüne “tundra” adı verilir. Tundra bölgesinin
güneyinde Tayga denilen bölge yer alır.
Meşe, çam, ladin vs. ağaçlarından meydana gelen bu
balta girmemiş ormanlık bölge, kıtayı doğudan batıya
bir yeşil kuşak gibi aşar. Bu Tayga bölgesinin
güneyinde Orta Asya’nın tipik karakteri olan bozkırlar
ve çöller şeridi uzanır. Bu şeridin güney sının
olan Orta Asya dağ silsilelerinin akabinde bulunan
Muson bölgesinde yaprak döken ağaçlar bol bulunur.
Bu daha ziyâde kıyı bölgeleridir.
Hayvanlar: Kuzey Buz Denizi kıyılarında
ayıbalığı (fokbalığı), deniz ayısı, kutup ayıları ve
bâzı deniz kuşları bol miktarda bulunur. Sibirya ormanlarında
ren geyiği, boz ayı, kurt, tilki, vaşak,
kutup geyiği, sincap gibi orman hayvanlarına çok
sayıda rastlanır. Bozkırlarında ceylan, karaca, at,
deve, tarla faresi, dağ sıçanı, bıldırcın, bağırtlak,
kırlangıç, çavuşkuşu gibi hayvanlar yaşar. Orta
Asya çöllerinde ise kertenkele, yaban eşeği ve çöl
geyiği gibi hayvanlar yaşamaktadır. Hindistan ve
Çin, hayvan çeşidinin bol olduğu yerlerdir. Fakat
ne yazık ki, bilgisizce ve usûlüne uygun olmadan
yapılan avlanmalar, çoğu hayvanın neslini tüketmiş,
çoğunun ise tükenmeye yüz tutmasına sebeb
olmuştur. Kaplan ve panda, nesli azalan hayvan
türlerinin başında gelmektedir. Çakal, misk kedisi
ve fravun faresi, yaygın haldedir. Hindistan’da
maymun, geyik, karaca, Hint gergedanı, Hindistan
filleri, kartal, tavuskuşu, papağan, sülün, yalı çapkını,
turna, balıkçıl, timsah, kobra yılanı ve kornoda
başta gelen hayvan türlerindendir. Tropikal
bölgelerde maymun çeşitleri boldur. Arabistan’da
ceylan sürüleri meşhurdur. Arab atı, bu bölgeye
mahsus dünyânın en iyi cins atıdır ve kıymetlidir.
Mâdenler: Mâden bakımından oldukça zengin
olan Asya kıtasında dünyâda nâdir bulunan uranyumdan,
en bol bulunan kömüre kadar bütün mâdenler çıkarılmaktadır. Arabistan Yarımadasında,
Sibirya’da ve Tibet Yaylasında petrol; Sibirya’da elmas,
demir, petrol, kurşun; doğuda, altın, demir,
mangan; Hindistan’da alüminyum, mika, mangan,
demir; Pakistan ve Afganistan’da krom en önemli
mâdenlerdendir.
Nüfus
Asya’nın 3 milyarın üzerinde olan nüfûsu,
dünyâ nüfûsunun % 60’ını teşkil eder. Dünyânın en
kalabalık kıtası ünvânına da sâhiptir. Asya nüfûsunun
% 55’i Muson bölgesinde yaşamaktadır. Sibirya
nüfus yoğunluğunun en az olduğu bölgedir.
En fazla olduğu bölge kilometrekareye 1155 kişi
ile Cava Adası, ikinci olarak 385 kişi ile Hindistan
ve Çin’dir. Siyah* beyaz ve sarı ırkın herbirinden
çok sayıda insan kıta üzerinde yaşamaktadır.
Dünyânın en büyük şehirlerinin bulunduğu
yerler Muson Asyasındadır. Tokyo ve Şanghay
nüfus îtibâriyle dünyânın en kalabalık yerleri sayılabilir.
Çin, Hindistan, Japonya nüfus yoğunluğu
bakımından en kalabalık yerlerdir. Büyük şehirleri Pekin, Seul, Tokyo, Tiyenşan, Ankara, Delhi,
Karaçi, Bağdat, Dakka, Bombay ve Şam’dır.
Ön Asya’dan, Hindistan’a kadar olan bölgede ve
kuzey bölgelerde beyaz ırk, Güneydoğu ve Filipinlerde
siyah ırk ve Orta ve uzak Doğu’da sarı ırk
bulunur. Karma olan ırklar da bu kıtada mevcuttur.
40’tan ziyâde ayrı devletin kurulu olduğu Asya kıtasında
konuşulan diller de farklılık arz eder.
Ana dil âilelerinin hepsinin bulunduğu (Sâmi,
Hind-Avrupa, Ural-Altay, Çin-Tibet) Asya, konuşulan
farklı lisân çokluğu bakımından Amerika
ve Afrika’dan sonra üçüncü kıtadır. Arapça, Türkçe,
Rusça, Farsça, Çince, Japonca, Bengali, Hint
lisanları kullanılan genel lisanlardır. Bunlardan
Çince, dünyâda en fazla kullanılan lisandır. Bundan
sonra İngilizce gelmektedir. Dînî inanışları
da çok farklı olan Asya halkı, İslâmiyet, Hinduizm,
Budizm, Konfiçyüsizm, Taoizm, Şintoizm ve Hıristiyanlık
dinlerine bağlıdırlar. Hindistan’da Müslümanlar
ve ineğe tapan budistler ekseriyeti teşkil
eder. Halkın kültür seviyesi genel olarak oldukça
düşüktür. Halkın çoğu şehirlerde yaşamasına rağmen
toprağa bağlı bir hayatları vardır. Halkın göçebe
hayâtı yaşayanları genel nüfus içerisinde küçümsenemeyecek
kadar çoktur. Sosyal hayâtın
çok zayıf olduğu Asya’da (bilhassa Orta Asya ve
Kuzey Asya’da) hayat standartları çok düşüktür.
Ekonomi
Asya’nın ekonomisi temel olarak tarıma dayalıdır.
Asya’nın büyük bir kısmı tarım için pek elverişli
değildir. Buna rağmen nüfûsun yarısından
çoğu tarımla uğraşır. Modem tarım araçlanndan ziyâde
iptidâî âletlerle tarım yapılır. Alüvyonlu ve
volkanik topraklarda özel usûllerle senede bir kaçdefâ ürün alınabilmektedir. Böylece dünyâ nüfûsunun
yarısından fazlasını beslemek mümkün olmaktadır.
Rusya topraklarında devlet çiftliklerinde
tarım yapılır. Bu bölgede, tanınan yeni haklarla
şahsî mülkiyete doğru gidilmektedir. Buğday,
yulaf ve çavdar başlıca ürünlerdir. Sulamanın yapıldığı
Taşkent ve Semerkant’ta pamuk üretimi
pek fazladır. Orta Asya ve Kafkaslarda ayçiçeği
üzüm ve çay yetiştirilir.
Güneybatı Asya’da da tarım, halkın uğraştığı
en büyük iştir. Afganistan toprağının çorak olması
verimi düşürmektedir. Türkiye, İran ve Irak, tahıl
ve sebzenin bol yetiştiği yerlerdir.
Nüfûsun kalabalık olduğu muson Asyası’nda
tanm çok küçük çiftliklerde yapılır. Genel olarak tarım
elle yapılır. Modem usûllerle ilaçlama ve gübreleme
yapılmaz. Bunun yanında Japonya’da fennî
usûllerle tarım yapılır. Dönüm başına Hindistan’dakinin
üç katı pirinç elde edilir. Pirincin çoğu
Bangladeş, Hindistan, Birmanya, Tayland, Kamboçya,
Vietnam ve Çin’deki büyük vâdilerde yetişir.
Dünyâ pirinç üretiminin % 90’ı bu bölgede üretilir.
Hindistan ve Çin’de şekerkamışı, şekerpancarı,
sebze, Güneybatı Asya’da ise muz en önemli
ürünlerdir. Kauçuk üretimi önemli ölçüdedir.
Sibirya ve Hindistan ormanlarında ormancılık yapılır.
Balıkçılık da oldukça önemli bir yer tutar.
Rusya hâriç diğer memleketlerin balık üretimi
dünyâ üretiminin % 37’sini teşkil eder. Büyük Okyanusta
açık deniz balıkçılığı yapılmaktadır. Kıt’ada
ulaşım imkânları oldukça kısıtlıdır. Orta ve
Kuzey Asya bu hususta çok geridir. Bu bölgenin en
önemli ulaşım yolu Sibirya’daki Tayga orman kuşağında
bulunan demiryoludur. Diğer bölgelerdekağnı, yaygın bir ulaşım aracıdır. Güney bölgelerde
bilhassa Çin ve Hindistan’da bisiklet yaygındır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir