wiki

Austin, John

Austin, John (d. 3 Mart 1790, Creeting
Mili, Suffolk – ö. Aralık 1859, Weybridge,
Surrey, İngiltere), İngiliz hukukçu. The
Province öf Jurisprudence Determined
(1832; Hukuk Bilimi Alanının Tanımlanması)
başta olmak üzere, yapıtlannda hukukun
bir buyurma türü olarak tanımlanmasını
savunmuş ve pozitif hukuku ahlaktan ayırmaya
çalışmıştır. Yaşadığı dönemde, Jeremy
Bentham’ın izinden giden “faydacı”
çevre dışında çok az etkili olmuş, ölümünden
sonra ise alanında otorite olarak kabul
edilmiştir.
Yaşantı. Beş yıl orduda hizmet ettikten
sonra, 1812’de hukuk öğrenimine başladı.
1818-25 arasında yüksek mahkemede başansız
bir avukatlık dönemi geçirdi. Titiz
çözümleme yeteneği ve boyun eğmeyen
düşünsel dürüstlüğüyle dikkat çekti. 1826’da
Londra’da kurulan University College’da, o
güne değin hukuk öğreniminde önemsiz bir
yer taşıyan hukuk felsefesi kürsüsünün başına
getirildi. Almanya’ya giderek iki yıl boyunca
Roma hukukunu ve Alman uzmanlann çağdaş
medeni hukuk üzerindeki çalışmalannı
inceledi. Bentham’dan sonra en çok, Alman
uzmanlann sınıflandırma ve sistematik
çözümlemeye ilişkin görüşlerinden etkilendi.
Bentham ile James ve John Stuart
Mill’in yakın dostu olan Austin ve karısı
Sarah, koyu birer faydacı olmanın yanı sıra
hukuk reformuyla da yakından ilgileniyorlardı.
Austin’in 1828’deki ilk derslerini birçok
tanınmış kişi izledi. Ama derslerine öğrencileri
çekmeyi başaramadığı için 1832’de kürsüden
aynldı. Aynı ölçüde başansızlığa
uğrayan kısa bir ders döneminin ardından,
1834’te hukuk felsefesi okutmaktan vazgeçti.
1833’te Ceza Hukuku Komisyonu’na
atandı. Ama görüşlerine pek az yandaş
bulunca komisyonun ilk iki raporunu imzaladıktan
sonra, düş kırıklığı içinde bu görevinden
de ayrıldı. 1836’da Malta ile ilgili bir
komisyonun üyeliğine getirildi. Austin’ler,
1848’e değin yurt dışında, çoğunlukla da
Paris’te kaldılar. Daha sonra Surrey’ye
yerleştiler.
Yapıtları. Austin’in en ünlü yapıtı, derslerinin
bir bölümünden uyarlayarak 1832’de
yayımladığı The Province o f Jurisprudence
Determined’ dır. Austin bu yapıtta, Doğal
Hukuk öğretileriyle bulanıklaştırıldığını düşündüğü
hukuk ile ahlak arasındaki ayrımı
berraklaştırmak amacıyla, bir buyurma biçimi
olarak gördüğü hukukun ayrıntılı bir
tanımını yapar. Ona göre buyurma, bir
başkasının bir edimi yapmasını ya da bir
edimden sakınmasını öngören ve uymama
durumuna karşı bir ceza (yaptırım) tehdidi
ile desteklenen istek ifadesidir. Belirli özel
edimler yerine, genel davranış kalıplarını
dayatan buyurmalar, “tam ve gerçek anlamda
yasalar”ı oluşturur. Bu yasalar, “egemen”
tarafından, yani toplumca sürekli
itaat edilen, ama kendisi başkasına karşı
böyle bir itaatle bağh olmayan kişi ya da
kişiler tarafından “konur”. “Pozitif hukuk’^
, hem “Tann yasalan” sayılan ahlakın
temel ilkelerinden, hem de bir egemence
konmamış olan görgü kurallan, geleneksel
ahlak yargılan ve uluslararası hukuk gibi
insan yapısı davranış kurallanndan, yani
“pozitif ahlak”tarı ayıran budur. The Province
aynca Faydacı felsefenin de bir anlatımını
içerir. Burada “fayda”, Tann buyruklannın
bir göstergesi ve belirli eylemlerden
çok genel davranış kurallannm ahlaki niteliğinin
ölçüsü olarak ele alınır.
Austin’e göre The Province’taki öğretiler,
bütün olgunlaşmış hukuk sistemlerinin çerçevesini
oluşturan temel kavramların çözümlemesini
ve açıklamasını içeren bilim
dalı olarak tanımladığı “genel hukuk bilimi”
için “yalnızca bir giriş”tir. Nitekim 1863’te
yayımlanan derslerinin ağırlıklı bölümü,
hak, görev, statü, kişiler, suç, hukukun
kaynaklan gibi “yaygın kavramlar”ın çözümlemesini
kapsar. Austin, bu genel ya da
çözümleyici hukuk bilimini, “yasama bilimi”
olarak adlandırdığı hukuk kurumlarmm
eleştirisinden ayınr, ama her ikisini de
hukuk eğitiminin önemli parçalan olarak
görür.
Değerlendirme. Geçirdiği sinir nöbetleri
ve kendine güvensizlik duygusu, Austin’i,
büyük yeteneklerini eksiksiz değerlendirmekten
ahkoydu. Dul eşinin yazdığı gibi,
yaşamı, ölümünden sonra kavuştuğu ün ve
etki ile acı bir karşıtlık oluştururcasına
“sürekli düş kınkhğı ve başarısızlık” içinde
geçti. İngiliz yazarlan, birçok kuşak boyunca
onun öğretilerini işlediler. Ona karşı
çıktıklannda bile, hukuk kavramlannı çözümlemeyi
hukuk biliminin odağı olarak
gören Austin’in anlayışını benimsediler.
ABD’de J. C. Gray ve Oliver Wendell
Holmes gibi hukukçular, hukuk ile ahlak
arasında onun yaptığı çarpıcı aynmı, kavramlann
berraklaşması yönünde önemli bir
adım olarak değerlendirdiler.
20. yüzyılın başında, Austin’in yapıtlarına
yönelik güçlü bir tepki gelişti. Buyurma
kuramı, her türlü hukukun yanhş bir biçimde
yasama ile özdeşleştirilmesi ve birçok
hukuk sisteminin çarpıtılması olarak değerlendirildi.
Hukukun ahlaki eleştirisinden
kopuk, salt çözümleyici bir hukuk bilimin
geliştirilmesi, hukukun toplumsal işlevini ve
yargı işleyişini örtbas eden kısır bir lafazanlık
olarak nitelendi. Kimi eleştirmenler,
Austin’in egemenlik öğretisinin, yargı yetkisi
ve siyasal iktidar kavramlannı birbirine
kanştırdığım öne sürerler. Kimileri de
“hukuksal pozitivizm”in, devlet tiranlığına
ve mutlakiyetçiliğe boyun eğmeye zemin
hazırladığı görüşündedirler.
Bu eleştirilerden bazılan haklı temellere
dayanmakla birlikte, Austin’in çalışmalarının
kalıcı bir değeri de vardır. Çözümlemesinin
keskin ve duru oluşu, birçok önemli
hukuk ve siyaset kavramının karmaşık niteliğini
ve kendi önerdiği türden çözümleyici
bir çalışmaya duyulan köklü gereksinimi
açığa çıkarmıştır. Hukuk ile ahlak arasmda
yaptığı yalınkat aynmların hangi açılardan
yanlış olduğunu göstermeye yönelik çabalar,
sonuçta bu iki alana ilişkin kavrayışın
derinleşmesini sağlamıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir