AVRUPA; Okyanusya kıtasından sonra dünyâdaki
kıtaların en küçüğü. Avrupa sınırlarının, nereden
başladığına dâir, kesin bir sınır birliğine
varılamamıştır. Ancak Hazar Denizinden Kuzey
Buz Denizine kadar uzanan Ural Dağları Avrupa’dan
sayılmaktadır. Avrupa; güneydoğuda Kafkas
Dağlan, Karadeniz, Marmara Denizi, Boğazlarla
Asya kıtasından ayrılır. Güneybatıda ise Akdenizle
sınırlanır. Kuzeyinde Kuzey Buz Denizi,
batı ve kuzeybatısında Atlas Okyanusu vardır.
10.600.000 km2lik yüzölçümü ile toplam kara
alanlarının %15’ini kaplar.
Târihi
Avrupa’ya ilk gelenler muhtemelen Asya’dan
gelip yerleşmişlerdir. Bilinen ilk Avrupa medeniyeti
M.Ö. 8. yüzyılda Yunanistan’da başlar. Yunanlılar
M.Ö. 5. yüzyılda en parlak devirlerini yaşamışlar
ve Makedonya Kralı Büyük İskender,
Anadolu, Mısır, Mezopotamya ve Hind kıyılarına
kadar seferler yapmıştır. Yunanlıların yıkılmasından
sonra kurulan Roma İmparatorluğu, Akdeniz
ülkelerinin tamâmını, Almanya içlerine ve Britanya
adalarına kadar olan yerleri ellerine geçirmişdir.
Romalılar zamâmnda Hıristiyanlık, resmî
devlet dîni olmuştur. Roma İmparatorluğunun 395
yılında ikiye ayrılması ve Germen kabilelerinin
göçleri Avrupa’nın siyâsî tablosunda büyük değişiklikler
meydana getirdi. Bu göçler neticesindeOstrogoslar ve Lumbartslar İtalya’ya, Franklar
Fransa’ya, Vizigotlar İspanya’ya, Anglo-saksonlar
ise Güney İngiltere’ye yerleştiler. 711 yılında Müslümanlar
Târik bin Ziyâd’ın önderliğinde İspanya’da
hâkimiyet kurmuşlardır. Müslümanların İspanya’daki
hâkimiyetleri 16. yüzyıla kadar sürmüştür.
Müslümanların ilim ve kültürleri, Avrupa’da
rönesansı hazırlamıştır. Charlemange adlı
bir Germen (742-814), Almanya ve Fransa’yı içine
alan büyük bir Germen İmparatorluğu kurdu.
Daha sonra İtalya’yı da ele geçirdi. S lavlar, Bohemya,
Polonya ve Rusya’da krallık kurdular. Normanlar;
Fransa, Sicilya, İngiltere ve Doğu Avrupa’nın
birçok yerlerinde krallıklar ve prenslikler
kurarak bütün Avrupa’yı altüst ettiler.
Ortaçağ müddetince Avrupa’da bir kilise hâkimiyeti
vardı. Krallar dahi kiliseye karşı koyamıyor
ve kilise karşısında âciz kalıyordu. Papazların
çağrısı üzerine on ikinci yüzyıldan îtibâren
Kudüs’e kanlı Haçlı seferleri başladı ve defâlarcatekrarlandı. Bu seferlerde Haçlılar yüz binlerce
suçsuz insanın, çoluk-çocuk demeden kanını döktüler.
Haçlı seferleri esnâsında Avrupalılar, Şarktaki
İslâm kültür ve medeniyetini tanıdılar ve bunları
Avrupa’ya taşıdılar. On üçüncü yüzyıldan îtibâren
hızla gelişip, Viyana kapılarına kadar varan OsmanlIların
Avrupa üzerinde yıllarca tesiri olmuş ve
Avrupa’nın siyâsî olaylarında Osmanlı Devleti mühim
rol oynamıştır. On beşinci yüzyılda Martin
Luther ve arkadaşlarının başlattığı Protestanlık hareketi,
Amerika ve Ümid Burnunun keşfi Avrupa’nın
siyâsî ve sosyal hayâtında önemli değişiklikler
meydana getirdi. 1789’da Fransa İhtilâli, Napolyon’un
Avrupa savaşları, bilhassa milliyetçilik
ve demokrasi hareketleri Avrupa üzerinde büyük etkiler
meydana getirmiştir. Balkan devletlerinin bağımsızlıklarını
kazanması, Prusya, liderliğinde. :l
kuvvetli bir Alman Devletinin kurulmasını sağla-,
mıştır. Osinanlı Devleti bu durumdan etkilenmiş* –
tir. Birinci Dünyâ Savaşı (1914-1918) sonunda,
Almanya, batı, doğu ve kuzeydeki birçok topraği- i ?
m kaybetti. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
parçalandı ve yıkıldı. Rusya’da 1917 Bolşevik İhtilâli
ile batıda Polonya, Çekoslovakya, Finlandi^
ya, Litvanya ve Romanya devletleri kuruldu, İkinci
Dünyâ Savaşı (1939-1945) Avrupa’nın ve pzellikle
İngiltere’nin dünyâ üzerindeki üstünlüğünün ,
sonu, ABD ve SSCB’nin dünyâ siyâseti üzerinde- :
ki nüfûzunun artması ile sonuçlanmıştır. i-
Fizîkî Yapı / , • ^ ^
Dağları: Kuzeyde İskandinavya’daki dağlan sa- vj’.T
yılmayacak olursa, Avrupa’daki dağlan Alp dağ 1V ;
silsilesine bağlı dağlar teşkil eder. Bu dağlar. İsviçre’de
Alp Dağlan, İtalya’da baştan başa uzanan
Apeninler, Karpatlar, Pireneler, Balkan Dağlan adını
alan Pindus, Dinar ve Rodolp dağlanndan meydana
gelir. Doğuda Ural Dağlan, Hazar Denizinin
batısında Kafkas Dağlan yer alırlar. Kuzeyde yer
alan, İskandinavya Dağlarının yüksekliği 2500 metreyi
pek geçmez. Avrupa’nın en yüksek noktalan,
Fransa-İtalya sımnndaki Mont Blanc Tepesi (4810
m), İsviçre’nin Monte Rosa Tepesi (4634 m), Pirenelerde
Anete Tepesi (3404 m)dir. Avrupa’da pekçok
yanardağ faâliyet göstermiştir. İtalya’daki Vezüv,
Stromboli ve Etna yanardağlan faal hâldedirler.
Yüz seneye yakın zamandan beri faâliyetine
devâm eden Völkono Adası, yanardağ kelimesine
“volkan” adının verilmesine sebep olmuştur.
Geçmiş senelerde, yanardağların faâliyetleri
yanında Akdeniz bölgesinde büyük zelzeleler görülmüştür.
Bilhassa Portekiz’in Tağus Vâdisinde,
Güney İtalya ve Sicilya, Malta, Yugoslavya, Yu-nanistan, Ege adalarında büyük zararlara sebeb
olan zelzeleler olmtfştur.
Ovaları: Avrupa’nın en büyük ovalan doğu bölgesindedir.
En önemlileri; Dinyeper, Volga ve Don
nehrinin suladığı Ural Dağlanna kadar uzanan geniş
düzlüklerdir. Bu ovalann bir bölümü Pripet Bataklıklan
ile kaplıdır. Orta Avrupa’da, Macar, Eflak ve
Po Ovalan, Britanya’nın güneyi, Fransa, Almanya ve
Polonya’nın kuzeyindeki ovalar da önemlidir.
Akarsuları: Avrupa’nın yen uzun ırmağı Völga’dır.
Kuzeydoğu Avrupa’daki Valday Yaylasından
doğan Volga, doğu yönüne akarak, Hazar Denizine
dökülür. Volga’dan sonra Karadeniz’e dökülen
Tuna Nehri, kıtanın en önemli akarsuyudur.
Don, Dinyester ve Dinyeper nehirleri de Karadeniz’e
dökülür. Avrupa’nın kuzeybatısındaki
ırmaklarından Ren ile Elbe, Kuzey Denizine; Sen
ise, Manş Denizine dökülür. Güneyindeki ırmaklar,
Kuzey Denizine dökülen Peçora, Dvina; Baltık
Denizine dökülen, Oder; Kuzey Denizine dökülen
Weser ile Meuse’dir. Fransa’da akan Zoire Irmağı
ise Atlas Okyanusuna dökülür. Peçora Irmağı
Ural Dağlarından çıkar.Gölleri: Avrupa’daki göllerin tamâmı Baltık
Denizi çevresindedir. En büyüğü Rusya’daki Ladoga,
Ongega, İsveç’deki Vener gölleridir. Finlandiya’daki
göller ise Enare ve Ulea’dır.
İklim ve Tabiî Kaynakları
Kuzey kutup bölgesinde dar bir kısım hâriç,
Avrupa’da genel olarak ılıman bir iklim hâkimdir.
Başlıca 4 iklim bölgesine ayrılır: 1) Kuzey
Buz Denizi kıyılan: Burada sıcaklık dâimâ 0°C’nin
altındadır. 2) Batı Avrupa: Burada yıllık sıcaklık
farkları az olan okyanus iklimi hâkimdir. 3) Orta
Avrupa: Burada, denizin uzak olması sebebiyle
kışları çok soğuk, yazlan da sıcak geçen kara iklimi
görülür. 4) Akdeniz kıyıları: Burada Akdeniz
iklimi hüküm sürer.
Bitki örtüsü: Yüksek dağlarda, Alpler’de kendilerine
has bitki örtüsüne rastlanır. Ormanlar ekseriya
kozalaklı ağaçlardan meydana gelmiştir.
Güneydoğu Norveç’ten, İsveç, Finlandiya, Rusya,
Kuzey Almanya ve Polonya’ya kadar olan sâhayı
bu ormanlar kaplarlar.
Akdeniz bitkileri, bu iklimin görüldüğü yerlerde
rastlanır. Don olmayan yerlerde zeytin ağacı
boldur. Halep çamı ve diğer çam türleri kıyılarda
pek çoktur. İspanya ve Portekiz’de mantarlı meşe,
yapraklarını dökmeyen meşeler ise, diğer bölgelerde
yaygındır.
Fundalıklar çok azdır. Fransa’da ve diğer bâzı
yerlerde rüzgârlara açık sırtlar çam ağaçları dikilerek
orman hâline getirilmektedir.
Batı Avrupa’da çayırlar çok yaygındır. Portekiz
ve Kuzey İtalya gibi yerlerde de çayırlar görülür.
Garik adı verilen bodur kekik otlan, diğer kokulu
bitkiler, cüce lavanta, bitki örtüsünün en yoksul
sayılanlarıdır. Bunlara Güney Fransa, İtalya,
Dalmaçya, Yunanistan ve Malta’da rastlanır.
Hayvanlar: Avrupa’da yabânî hayvanlar genellikle
soylarını tüketmiş* bunun* yerine evcilhayvanların yetiştirilmesine önem verilmiştir. Sığır,
at, koyun, keçi, kümes hayvanları en çok beslenen
evcil hayvanlardır.
Nüfûsun az olduğu dağlık yerlerde yabânî
hayvanların bâzılarına rastlanır. Karaca, alageyik,
geyik en çok görülenlerdendir. Bizon Polonya’da,
Mus kuzey bölgelerinde vardır.
Etçiller familyasından olan gelincik, kokarca,
zerdeva, kaya sansarı, su samuru, porsuk, bozayı,
çakal, kurt, tilki, vaşak, yaban kedisi Avrupa’da
yaygındır. Kemiricilerden, çeşitli sıçan türleri,
sincap, kirpi, köstebek de vardır. Avrupa kuş bakımından
zengindir. Güvercin, kartal, kırlangıç,
bülbül, kanarya, baykuş, ispinoz gibi güzel öten
kuşlar her yerde bol olarak görülür.
Mâdenler: Az veya çok çeşitli mâdenler bulunur.
Bol bulunan mâdenler; demir, krom, boksit,
kurşun, kömür, alüminyumdur. Altın, gümüş az bulunur.
Avrupa’da ihtiyâca cevap verecek kadar
petrol elde edilir. Kömür, Batı Avrupa’da, Kuzey
Ren-Westfalten alanında çoktur. Fransa’da Pas de
Calais, Belçika’da Sambre-Meuse en büyük kömür
alanıdır. İtalya’da, Sardunya’da ve Ispanya’da kömür
mâdenleri vardır. Doğu Almanya’daki Saksonya,
Polonya’daki Yukarı Selazya, Urallann batısındaki
kömür yatakları en önemli olanlarıdır. Kuzey
Denizinde bulunan petrol son yıllarda Avrupa’yı
petrol alanlarında üretici durumuna geçirmiştir.
Batı Almanya, Hollanda ve Avusturya’da çıkan
petrol önemsizdir. Tabiî gazın her geçen gün
önemi artmaktadır. Kuzey Denizinden elde edilen
tabiî gaz, İngiltere’de, Gaskonya’dakiler de
Batı Avrupa’da kullanılmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
< ■ Avrupa’da 700 milyon civârında insan yaşamaktadır.
Asya’dan göç ederek Avrupa’ya yerleşenler
çok olmuştur. Çoğunluğu beyaz ırkın teşkil
ettiği Avrupa’da çeşitli insan tipleri vardır. Kuzey
Denizi ile B altık Denizinin çevrelerindeki insanlar
uzun boylu, sarı saçlı ve mâvi gözlüdürler.
Bu tip insanlar asıl Avrupa özelliğini taşır. Doğu
Avrupa halkı genellikle orta boylu esmer veya sarışın,
elmacık kemikleri çıkık insanlardır. Alplerde
yaşayanlar, kısa boylu, beyaz benizlidirler. Akdeniz
çevresinde yaşayanlar, kısa boylu, esmer, siyah
gözlü, siyah saçlı insanlardır.
Avrupa’da çeşitli insan tipleri olduğu gibi, çeşitli
dînî inançlar da dikkati çeker. Çoğunluk çeşitli mezheplerdeki
Hıristiyanlardadır. Son yıllarda bilhassa
aydınlar arasında İslâmiyet hızla yayılmaktadır.
Nüfus, sanâyi bölgeleri ile kömür havzalarının
bulunduğu yerlerde çok kalabalıktır. Ruhr Havzası,
Kuzey Fransa’daki Pas de Calais kömür bölgesi,
Doğu Almanya’daki Saksonya, Polonya’daki Yukarı
Silezya, Batı Çekoslavakya kömür bölgeleri nüfûsun
toplandığı kalabalık bölgelerdir. Bunlardan
başka Rotterdam, Antwerb, Hamburg, Göteburg,
Leningrand, Barselona, Napoli, Londra, Moskova,
Madrid, Roma, Paris gibi yerler de kalabalıktır.
Avrupa’nın Turistik ve Târihî Yerleri
Avrupa, târih ve turizm bakımından çok zengindir.
Fransa’daki Lourve Müzesi dünyânın en
zengin sanat ve târih hazîneleriyle doludur. Londra’daki Britsh Museum, paha biçilmez eserlerle, târihî
sanat hazîneleriyle doludur.
Avrupa’nın her sene binlerce turist çeken şehirlerinden
birisi de İstanbul’dur. Burası OsmanlIların
kültür, medeniyet, sanat özelliğini ihtivâ
eden ve sayısız minâreleriyle, câmileriyle, medreseleriyle,
saraylarıyla dolu bir şehirdir. OsmanlIların
Viyana önlerine kadar olan topraklarda bıraktığı
eserler, bugün bütün dünyânın ilgisini çekmekte
ve bu eserleri anlatan kitaplar Nobel Edebiyât
ödülünü almaktadırlar.
Ekonomi
Avrupa’da endüstri çok gelişmiştir. Endüstri
merkezleri; Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya,
;VH«.>llanda, İsveç ve İtalya gibi ülkelerdir. Endüstrmin
yanında tarım da önemli bir yer tutar. Buğday,
patates, çok yetiştirilir. Güney Avrupa, üzüm,
zeytin; portakal bakımından zengindir. Kuzey de-
> niz suları dünyâda en çok balık bulunan yerlerden
biridir. İngiltere Norveç arasındaki Doggar Bank,
.Noryçç kıyıları, İzlanda açıkları balıkçılığın en
çokyapıldığı bölgelerdir. Morina, pisi, ringo, dil
balıklan en çok avlanan balıklardır. İspanya ve
Portekiz’in çok avladıkları sardalya ve turna balıklarından
konserve yapılır. İngiltere, Portekiz, İspanya, İzlanda Norveç, Almanya ve İsveç’in gelişmiş
modern balık av filoları vardır.
Ulaşım: Avrupa’da ulaşım hızla ilerlemiştir.
Dünyânın en modern hızlı ulaşım araçlarına sâhiptir.
Bütün devletler hava, kara yoluyla birbirine
bağlı olduğu gibi diğer ülkelerle de bağlantılıdır.
Demiryolları her ülkede farklı olmakla berâber,
kıtayı sarmıştır. Limanlardan da bütün dünyâya
deniz yolu bağlantısı vardır. Avrupa’da son sistem
haberleşme cihazları kullanılır! > , s > V:
AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ
KONFERANSI (AGİK); 1973’te içerisinde
Türkiye’nin de bulunduğu 35 ülkenin arasında Avrupa’da
bir savunma güvenlik ve işbirliği, sistemi
kurmak gayesiyle, konuların tartışıldığı konferanslar
organizasyonu. Bu konferanslarda alınan
kararların, imzalanan nihâî senedlerin, ülkeleri
bağlayıcı bir özelliği yoktur. Ancak bu senetler ,
İkinci Dünyâ Savaşından sonra ortaya çıkan devlet
sınırlarını dokunulmaz olarak kabûl etmektedir.
Sövyetler. Birliği daha 1950’li yıllardan başlayarak,
Doğu Avrupa’da egemen olması için yaptığı :
savaşlan meşrûlaştırmak sebebiyle Avrupa Güvenlik
Konferansının toplanması için uğraşıyordu..
1970’li yıllarda doğu ile batı arasında bir.yumuşama
başlaması, böyle bir konferansın toplanmasına mâni
oldu. Daha sonra 1972 ile Haziran 1973 târihleri
arasında gündem tâyin edilmek üzere büyük elçiler .
seviyesinde hazırlık görüşmelerine başlandı.AGİK’in üç kademede gerçekleşti: 3-7 Temmuz
1973’te Helsinki’de organize edilen ilk toplantı,
dışişleri seviyesinde yapıldı. Uzmanların
konferans belgelerinin taslağını hazırladıkları 18
Eylül 1973’ten 7 Temmuz 1975’e kadar Cenevre’de
süren ikinci safhası oldu. Üçüncü ve son
olarak 31 Temmuz-1 Ağustos 1975’te Helsinki’de
organize edilen doruk toplantısı oldu. Bu son toplantıya
35 ülkenin devlet veya hükümet başkanlan
katıldılan Hazırlanan ve Helsinki Nihâî Senedi
olarak bilinen belgeyi imzâladılar.
1975’te imzalanan Helsinki Nihâî (Sonuç) Senedindeki
imzâ altına alman maddeler şunlardır:
İşletme kurma ve ekonomik faâliyetlere ilişkin
kararlarda bağımsızlık,
Bireylerin ekonomik faaliyete katılmasında
özgürlük,
Kamu ve özel sektör işletmelerine rekabed
edebilmeleri için eşit muâmele.
Üretim araçlarına ulaşmada, hammadde temininde
ve personele ilişkin kararları almada serbest
olma.
Bu makro önlemlere ek olarak finans ve hukuk
alanlarında aşağıdaki düzenlemeler teklif edildi.
Modern bankacılık sisteminin geliştirilmesi,
Çifte vergilendirme sistemini engellemek için
ikili vergi anlaşmaları yapılması ve amortisman konusunda
ortak uygulamanın benimsenmesi.
Piyasa ekonomisi modeline uygun şirketler *
hukûkünun düzenlenmesi,
İş hukûkunun yeniden gözden geçirilmesi,
İşletmeler arası anlaşmazlıklar olduğu takdirde
uluslararası hakemlik sistemine başvurulması,
Üye ülkelerdeki ulusal hukuk sistemlerini
mahkeme kararlarının tanınmasını sağlayacak şekilde
düzenlemeler.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansında
tartışılan konular SEPET adı verilen üç bölümden ‘
meydana gelmektedir. Birinci Sepet’te güvenlik,
ikinci sepette ekonomik işbirliği, üçüncü sepette ise
insan haklarına yönelik konular ele alınmaktadır.
AGİK uzun süreli tesirli olması için 1975’te
konferansa katılan 35 devlet, düzenli olarak bir ara-:
ya gelme kararı aldılar. Bu karardan sonra ilk toplantı
Ekim 1977-Mart 1978 Belgrad’da oldu. İkinci
konferans 1980 Kasımında Madrid’de güç şartlar
altında toplandı. Çünkü bu târihlerde S o vy etler
Birliği Afganistan’a müdâhalesi dolayısıyla,
Helsinki Nihâî Senedinde geçen şartlara uymayışı
sebebiyle, konferansın toplanmasını istemiyordu.
Buna rağmen AGİK Konferansı toplandı ve
dünyâ meseleleri derinlemesine tartışıldı. 198Î
ve 1982 yıllarında AGİK toplantıları yapılamadı.
Üçüncü AGİK izleme toplantısı 1986 yılında* yapıldı.
19-21 Kasım 1990 târihlerinde 34 ülkenin katılmasıyla
Pâris’te AGİK zirve toplantısı yapıldı.
21 Kasım 1990’ târihinde AGİK Toplantısına katılan
ve Paris Yasası diye bilinen belgeyi imzala- »
yan devletler şunlardır: Almanya Federal Cumhûriyeti,
ABD, Avusturya, Belçika, Bulgaristan;
Kanada, Kıbrıs Rum Yönetimi, Danimarka,-İs–
panya, Finlandiya, Fransa, İngiltere ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı, Yunanistan, Macaristan, İrlanda,
İzlanda, İtalya, Lihtenştayn Prensliği, Lüksemburg,
Malta, Monako Prensliği, Norveç, Hol-*
landa, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino,
Vatikan, İsveç, İsviçre, Çekoslavakya, Türkiye, .
SSCB, Yugoslavya.
En son olarak 9 Temmuz 1992 târihinde Helsinki’de
51 ülkenin katılmasıyla AGİK zirve toplantısı
yapıldı. Bu konferansta Bösna-Hersek’teSırpların katliamını durdurmak ve Avrupa’da barışı
devam ettirme konusunda devlet ve hükümet
başkanları çeşitli görüşlerini açıkladılar. Bu konferansta
Yugoslavya’nın üyeliği askıya alındı.
AVRUPA
26
Eki