BANGLADEŞ

BANGLADEŞ

•BANGLADEŞ. Crünftv Asya’da devlet — I 117 976 000nüf.(1990). . i
TARİH
Bangladeş’in yeni devlet başkanı Konda-kar Müştak Ahmed önceki başkan Muci-bürrahman*’la dış politika konusunda görüş ayrılıkları içindeydi, onun tersine çok açık bir anti-komünist ve v müslümanlığa derinden bağlı bir kişiydi. Müştak Ahmed hükümetinin ilk işi Bangladeş İslam Cum-huriyeti’ni ilan etmek oldu.
1975 kasımından beri, ordu içindeki gu-ruplaşmalar yeni bir güçlü adamın, general Ziyaürrahman’m sıkıyönetim komutanı olarak iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı. Ancak, 1977 ekiminde genç askerler —” ayaklanmasının da gösterdiği gibi onun yö-Mücibürrahman netimi herkesçe benimsenmedi. Ayaklanmanın bastırılması sırasında 300-400 kişi öldü. General Ziyaürrahman, muhalefeti bir ölçüde susturmak, orduya güvence ver-mek ve yönetimini meşrulaştırmak amacıyla 12 nisan 1978’de ilk kez, genel oyla başkanlık seçimi yapılmasına karar verdi. Muhalefetin, seçim hazırlıklarının kısalığı üzerine yönelttiği eleştirilere karşın, 3 haziranda yapılan seçimleri Ziyaürrahman
oylann yiizde 781 alarak kazandı.’
h liberalizm girişimini açıklamak için iç
politika nedenleri yeterli değildir (yönetim, Ülkeyi yoksulluktan çıkarmak için ekonomik alanda da liberalizme bel bağlamıştı). Dı; politika sorunları da bunda etken oi-du. Mucibürrahman yönetiminde ülke, Hindistan’la doğal olarak sıkı ilişkiler kurmuş, ama SSCB ite de ilişkiye geçmişti. Bu ilişki Çin’le olası bir yakınlaşma amacıyla görüşmelere girişilmesine engel olmadı. Buna karşılık Mucibiirrahman’dan sonraki başkanlar yardım gücü yüksek olan Batı’yı seçtiler. Ancak, bu yardımlar için ülke içinde görece bir liberalizm güvencesi vermek zorunda kaldılar (özellikle Jimmy Carter’in ABD’sine).
Birçok kez değişikliklere uğramış olan 16 aralık 1972 anayasası,, ülkeye parlamenter
rejimi yerleştirdi. 1977 anayasa değişikliğiyle Bangladeş, islim cumhuriyeti yerine İslam devleti olarak nitelendi. Genel seçimle belirlenen devlet başkam büyük yetkilere sahip oldu.
Kardeş Ülke, büyük (kurtarıcı» Hindistan’ la olan ilişkiler başlangıçta çok iyi -kur-tuljış. bunu gerektiriyordu-, daha sonra da yolundayken, Mucibilrrahman’m düşürülüp öldürülmesinden sonra zayıfladı. Baraj ya-
Ziyovrrohmon
pimi konusundaki anlaşmazlık, durumu büsbütün ağırlaştırdı: Ganj üzerinde (özellikle Farakka’daki) baraj yapımı, kuraklık mevsiminde, Hintlilerin topraklarım sulamalarını sağladıysa da, adı geçen ırmakların aşağı bölümünde oturan Bangladeş köylüleri için tam bir felâkete yol açtı. Devletlerarası ilişkide ekonomi, böylece yine temel etken oluyordu.
18 şubat 1979’da milletvekili genel geçimleri yapıldı. Oluşan görece özgürlük ortamında 30 kadar örgüt siyasal savaşıma girdi. Marksist-leninist harekenerin çoğu yasal biçimde ortaya çıktı ama seçimlere katılamadı. Yine de başlıca muhalefet partileri seçimleri boykot etmeye çalıştılar. Buna karşın yapılan seçimlerde üç parti çekişti: 1978 eylülünde kurulan ve devlet başkanı Ziyaürrahman’ın çizgisini savunan Milliyetçi Bangladeş Partisi, aşırı sağcı Müslüman Birliği ve öldürülen eski başkan Şeyh Mucibürrahman’ın partisi Ava-mi (Halk) Birliği, önemli ölçüdeki çekimser oylara karşm, iktidar yanlısı parti 206 koltuk elde etti. Avami Birliği 40, Müslüman Birliği 19, devrimci solu bir araya getiren Ulusal Sosyalist Partisi de 9 milletvekili çıkardılar. Başbakanlığa getirilen Şah Azizürrahman 14 aralıkta görevine başladı. Ancak rejimin asıl etkili kişisi yine devlet başkanı Ziyaürrahman oldu. Ordu ve savunmada da ipler onun elindeydi. General Ziyaürrahman, bu konuda kendisine yönelen eleştiriler karşısında ordunun başına bir genelkurmay başkanı atamak zorunda kaldı.
Bangladeş rejiminin demokratikleştirilmesi ağır yürüdü; ancak ekonomide belirgin düzelmeler gözlendi. Buğday ekiminin artışı ve arka arkaya üç kez iyi ürün alınması kıtlık korkusunu ortadan kaldırdı. Hükümet 500 000 ton yedek tahıl depoladı. Yine de Bangladeş’in aldığı dış yardımın (1978-1979’da 1,25 milyar dolara çıktı) üçte biri tahıl dışalımına ayrıldı.
pakka yönetimi alacaklı ülkelerin çoğuna borçlarını ertelettirdi, kredi koşullarını yumuşattırdı. Buna karşılık 1978-1980 iki yıllık planı, dış yatırımlara büyük yer verdi. örneğin Japonya ülkedeki petrol arama çalışmalarına katkısını artırdı.
29 mayıs 1981’de, 1975’den beri dfevlet başkanı olan general Ziyaürrahman’ın öldürülmesi ülkeyi yeniden yasa boğdu. Bangladeş’in en önemli limanı Çittagong’da meydana gelen suikastin nedenleri anlaşılamadı. Bir soruşturma komisyonu oluşturuldu. Askeri mahkeme, bu arada Çittagong garnizonunda başgösteren ve bastırılan bir ayaklanma girişiminden ötürü, 17 askeri yargılamakla görevlendirildi. Ayaklanmanın elebaşısı general Manzur Ahmed kendisini yakalayan askerlerce öldürüldü. Ziyaürrah-man’a yönelen suikast, bir yoruma göre bir yabancı devlet tarafından tezgâhlanmıştı. Bir başka yoruma göreyse neden siyasal değildi; Manzuc Ahmed, Ziyaürrah-man’ın. umduğu terfiyi gerçekleştirmemesi
üzerine tu yola başvurmuştu. 3 mayıs IWde IS vışııdıti balkan yardıcısı Ab-
dussattar, Ziyaürrahman’ın yerine devlet başkanlığına vekâlet etmeye başladı. Parlamento ülkede olağanüstü durum ilan etti; özgürlükleri geçici olarak askıya aldı. Mucibürrahman’ın kızı ve ana muhalefet partisi Avami Birliği’nin başkanı Hasena Vaced halka bir ulusal birlik çağrısında bulundu. Yine değişik siyasal eğilimlerden 16 kişi, resmi haber organları tarafından yaygın biçimde duyurulan bir bildiri yayımlayarak halkı «ülkenin bağımsızlık vc enemediğinin düşmanlarına liarşı» uyanık olmaya çağırdılar. Metin, Ganj ırmağı sularının ve Bengal körfezinin kuzey batısındaki Güney Talpatty adasının paylaşımına
ilişkin olarak Bangladeş’le uzlaşmazlık i-çindeki Hindistan’ı hedef alıyordu, ölümünden birkaç gün önce Ziyaürrahman, Hint ordusu tarafından işgal edilmiş olan bu adanın Bangladeş topraklarının bir parçası olduğunu ileri sürmüştü. Hindistan karşıtı kampanyayı, Çin başbakanı Zhao Ziyang’m Ziyaürrahman’ın ölümü nedeniylem Dakka’ya yaptığı dostluk ve başsağlığı ziyareti izledi (7 haziran). Ziyang, bu vesileyle Çin ve Bangladeş arasındaki ekonomik ve askeri işbirliğinin daha gelişmesinden yana olduklarını açıkladı.
Anti-komünist tutumuna karşın Ziyaürrah man, Pekin’le sıkı ilişkiler kurmuştu. Bang ladeş’in 1 temmuz 1980’de uygulamaya konan ikinci beş yıllık planı, onun ölümünden sonra sürdürüldü. Plan, tarımın geliştirilmesine öncelik tanıyor, kırsal alandaki boş işgücünden yararlanarak büyük su lama tesisleri yapımını amaçlıyordu. Ana hedef Bangladeş’i 1985’de besin yönünden kendi kendine yeter bir ülke durumuna getirmekti. Oysa, öte yândan, ülke yatırımlarının yüzde 75’i yabancılar tarafmdan gerçekleştiriliyordu.
15 kasım 1981’de başkanlık seçimi yapıldı vc 30 mayıstan beri bu görevi vekâleten üstlenen Abdussattar, devlet başkanı oldu. Ancak kısa süre içinde askerler ülke siyasetinde etkili olmaya başladılar. Generallerin baskısına boyun eğen Abdüssattar, 1 ocak 1982’de «ülkenin sosya-ekonomik gelişmesine ordunun katkısını sağlamak» a-macıyla bir Ulusal Güvenlik Konseyi o-luşturulduğunu açıkladı, öte yandan çeşitli olaylar bakanlar arasındaki uyumu zedeleyip sivil hükümetin inandırıcılığına gölge düşürdü.
Hoşnutsuzluğun büyümesi üzerine Abdussattar, 11 şubat 1982’de hükümeti dağıttığını dı/Vurdu. Azizürrahman başbakanlık görevini sürdürdü, ama 42 bakanlık içeren kabinede önceki bakanların yalnızca 15’i yer alabildi. Askeri hiyerarşinin üyeleri bununla da yetinmediler. Aralarından iki kisi, ordunun doğrudan doğruya ve sürekli biçimde devlet işlerine ortak olduğu lndenozya’ya giderek bu ülkenin yönetim modelini incelediler.
24 mart 1982’de Bangladeş ordusu devlet yönetimine el koydu ve ülkede yeniden olağanüstü durum ilan etti. Haber, daha darbe gerçekleşmeden, bir Hong Kong dergisinde yer almış, darbeye neden olarak, devlet başkanı Abdussattar’la genelkurmay başkanı Hüseyin Muhammed Erşad arasındaki anlaşmazlıklar gösterilmişti. Kansız darbenin 52 yaşındaki lideri general Erşad, 25 martta Bangladeş’in dış politikasında bir değişiklik olmayacağını açıkladı; 26 martta da bir sivil olan Ebül Fazıl Muhammed Ahsanuddin Şovduri’nin general Abdussattar’ın yerine devlet başkanlığına getirildiğini ilan etti. Generaller, ön- . ceki sivil politikacıların ülke yönetiminde başarılı olamadıklarını ve devleti yozlaştırdıklarını ileri sürdüler. Koşulların düzeltilmesinden sonra yeniden seçimlere gitme sözü verdiler. Ne önceki başkanı destekleyen tutucu Milliyetçi Bangladeş Partisi, ne de Avami Birliği darbeye karşı seslerini yükseltemediler. Ziyaürrahman’ın öldürülmesini izleyen günlerde demokrasiye dönüşten yana görünen general Erşad ise yeni koşullarda, bu süreci kesintiye uğra-tan kişi durumuna düştü. Bir süre etkinlikleri yasaklanan siyasal partiler, 1983 ortalarında belli koşullarla (örneğin açık hava toplantıları yapmama) serbest bırakıldı, general Erşad, yeni seçimlerin 1985’ de yapılacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in bu ülkeyi ziyaretiyle gelişme gösterdi. Daha önce 1975 temmuzunda, Bangladeş’in eski cumhurbaşkanlarından, o zamanki Devlet Bakanı Bbu Sayed Şovduri de Türkiye’yi resmen ziyaret etmiş. Bursa Fuarı’nın açılışında bulunmuştu.
İSLAMLIK ETKİSİNDEKİ BANGLADEŞ EDEBİYATI
XIII. yüzyılda, müslüman ordularınca fethedilen Bangladeş, Delhi’deki merkezi hükümetten bağımsız biçimde yaşadı. Birçok müslüman vali ve prensler, genellikle Bengali dilini benimsediler. Hinduluktan esinlenen çok zengin bir bengali edebiyatının yanı sıra, doğrudan bu dilde de bir İslam
edebiyatı gelişti, özellikle, güneydoğu Ben-galli yazarlar, Hintçe ve Farsça yazılmış lirik öykülerden esinlenerek şiirler verdiler. Böylece, bhojpuri lehçesiyle yazılmış Lorik efsanesi, XVII. yüzyılda, Arakan sarayından Daulat Kâzi adlı bir müslüman şair tarafından Bengali diline uyarlandı Başka bir şair, Alâol, Jayasi’nin Avadh dilindeki manzum destanı Pandomarata’,yi Bengali diline aktardı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*