Sahîh rivâyete göre, Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz, Ubeyy bin Kâ’b’e buyurdu ki: «Lem yekünillezîne keferû… âyetini size okumamı emretti!.» Bunun üzerine Ubeyy Hazretleri sordu :
— Ya Resûlâllah! Allah mı benim adımı size andı? — Evet… Bunun üzerine Ubeyy: — Demek ben Rabbim katında anıldım?
— Evet, öyle… Bu gönülleri fetheden cevap üzerine Hazret-i Ubeyy’in gözleri yaşardı. Hem seviniyor, hem ferahlık duyuyor, hem de tevazu’ ve korkusu artıyordu. Bu nîmetin şükrünü yerine getiremem diye endişeleniyordu.833 Bazı zamanlar Kur’ân’ı başkasından dinlemek sünnettir : Kur’ân’ı başkasından dinlemek de sünnettir. Abdullah bin Mes’ud (R.A.) diyor ki:
Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz minber üzerinde bulunuyordu. Bir ara bana döndü ve :
— Karşımda Kur’ân oku! diye emretti.
— Size indirilen Kur’ân’ı size karşı mı okuyayım?
Dedim.. Buyurdu ki:
— Başkasından Kur’ân dinlemeyi seviyorum… Bunun üzerine Nisâ sûresini okudum.
«Her ümmete bir şâhid getirdiğimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara şâhid getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak?!»
Bu* âyete gelince, «artık bu yeter» buyurdu. Dönüp baktığımda gözlerinden yaş boşalıyordu. Hazret-i Ömer de (R.A.) Ebû Mûsâ el-Eş’ari’ye: Rabbimi- zi bize hatırlat!» diyerek Kur’ân okumasını istemişti. Ebû Mûsâ okumaya başladı; namaz vaktinin yansı geçmiş oldu. Bunun üzerine Ebû Mûsâ, kırâeti keserek: «Ey mü’minlerin emîri! Namaz..» diye hatırlatmak zorunda kaldı. Hazret-i Ömer (R.A.) ona: «Ben namazda bulunuyorum..» diye cevap verdi. Nitekim bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: «Kim Allah kitabından bir âyet dinlerse, kıyâmet günü mutlaka o âyet ona nur olacaktır.»83’5 Diğer bir hadîste ise şöyle buyuruluyor: «Duâ edenle âmîn diyen, Kur’ân okuyanla onu dinleyen sevapta ortaktırlar… Talebeyle hoca da mükâfatta ortaktırlar..»336 Bundan da anlaşılıyor ki, bazı hallerde ve vakitlerde başkasının okuduğu Kur’ân’ı dinlemek sünnettir. Ancak Kur’ân dinlemek, yani tilâvet edilen kısmı dinlemek farz mıdır, değil midir? Kur’ân okundukça onu dinlemek farz mıdır? Çünkü Kur’- ân’da buyuruluyor ki: «Kur’ân okunduğunda onu dinleyin ve susun ki merhamet olunasınız..» Namazda âşikâr okunan Kur’ân’ı dinlemek farzdır. Namaz dışında okunanı dinlemek ise, bütün âlimlere göre müstehab- dır. Bilmiş ol ki; Kur’ân’m indirilmesinden maksad, içindeki hakikatleri anlamak, taşıdığı hükümlerle amel etnlek içindir. Bu bakımdan namazda okunan Kur’ân’ı dinlemek meşru’ kılınmıştır. Namaz dışında ise onu dinlemek mendûp sayılmıştır. Okuyana bir sevâp, dinleyene iki sevâp vardır. Çünkü o hem dinliyor, hem susuyor. Okuyan ise sadece diliyle okuyor. Böylece dinleyen farzı yerine getirmiş oluyor.
Bu sebep le de, Kur’ân’ı dinlemek onu okumaktan daha sevâplıdır. Nitekim aynı husus Rûhu’l-Beyân tefsirinde LEM YEKÛN ile MÜZZEMMİL sûrelerinin tefsirinde belirtilmiştir. Kur an’ı hatalı okuyan, onda birtakım yanlışlar yapan, tec- vidsiz tilâvette bulunan kimseyi okumaktan men’etmek uygun olur. Men’etmeye ve daha düzgün okumaya yönelmek mümkün olmadığı ve müdahale etmekle bir te’sir meydana getirilemedi- ği takdirde oradan kalkıp gitmek, yâni zaruret yoksa o meclisi terketmek uygun olur. «Âyetlerimizi çekişmeye dalanları görünce, başka bir bahse geçmelerine kadar onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra artık zulmedenlerle beraber oturma.»*®1 Aynı mevzu’a Tarikat-ı Muhammediyye’de de yer verilmiştir.