BELÇİKA

BELÇİKA

BELÇİKA

BELÇİKA

 BELÇİKA, Batı Avrupa’da devlet. -9 920 000 nüf. (1990).

Avrupa Birliği’ne üye ve birliğin ve NATO gibi bazı uluslararası organizasyonların merkezlerini barındırır.30,528 km²’lik bir alanı kaplayan ülkenin nüfusu yaklaşık 10,8 milyon kişidir.

Cermen ve Latin dünyası arasında bir sınır oluşturan Belçika’da Felemenkler tarafından Felemenkçe, Valonlar tarafından Fransızca ve küçük bir Alman grup tarafından Almanca konuşulur. Belçika federal bir devlet yapısına sahip olup Felemenkçe’nin resmî dil olduğuFlaman Bölgesi, Fransızca’nın resmi dil olduğu Valon Bölgesi ve her iki dilin de resmî dil sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi’nden oluşur.[6] Son olarak, tamamı Valon Bölgesi’nin sınırları içinde kalan ve Almanya’ya komşu Almanca konuşan küçük bir topluluk, Valon bölgesine bağlı olmakla birlikte bazı alanlarda özerkliğe sahiptir ve yaşadıkları bölgede Almanca resmi dildir.[7] Belçika’nın dilsel çeşitliliği ve bununla ilgili politik ve kültürel anlaşmazlığı, Belçika tarihine ve yönetim sistemine yansımıştır.[8][9]

‘Belçika’ adı, Kelt ve Cermen karışımı bir halk olan Belgae‘lerin yaşadığı, Roma eyaleti Gaul’ün en kuzeyindeki Gallia Belgica‘dan kaynaklanır.[10][11] Belçika, Hollanda ve Lüksemburg tarihsel olarak Benelüks’ten daha büyük bir alanı kaplayan Alçak Ülkeler diye anılır.Orta Çağ’ın bitiminden 17. yüzyılın başlarına kadar ticari ve kültürel açıdan bir refah merkezi olan ülke 16. yüzyıldan 1830’daki Belçika Devrimi’ne kadar Avrupa güçleri tarafından birçok muharebeye sahne olarak Avrupa’nın savaş alanı olarak tanımlanmış.[12] ve bu unvanı I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı ile de güçlenmiştir.

Bağımsızlığın üzerine ülke hevesle Endüstri Devrimi’ne katılmış[13][14] ve 20. yüzyıl boyunca Afrika’da birçok koloni kurmuştur.[15]Belçika’da 20. yüzyılın ikinci yarısına ise bir yandan Felemenkler ve Frankofonlar arasındaki çatışma diğer yandan Flaman ve Valon Bölgeleri arasındaki eşit olmayan ekonomik gelişme damgasını vurmuştur. Bu hala devam eden çatışmalar ülkede üniter devlet yapısından federal devlete doğru bir dizi reformun yapılmasına neden olmuştur.
TARİH
Birinci Tindemans hükümeti (1974-1977)10 mart 1974 genel seçimlerinin sonuçlan, seçimlerden güçlenerek çıkan iki h’ıristiyan parti (Flaman Hıristiyan Halk Partisi [Ch-r ristelijke Volkspartij, CVP] ve Wallon Sosyal Hıristiyan Partisi [Parti Social -Chrétien, PSCJ) dışındaki partileri düş kırıklığına • uğrattı. Elde ettiği ufak ölçüdeki üstünlükten yararlanmak isteyen Léo Tindemans*, «dört yıl için iyi bir hükümet» kurma isteğinde olduğunu açıkladı. Ancak, kısa süre içinde geri adım atmak zorunda kaldı. Sosyalistlerle yapılan görüşmeler, dört’ önemli soruna takılıp kaldı: Okul sorunu, çocuk aldırma sorunu, sanayi alanındaki «kamu girişimciliği» ve belgesel sorun. Bunun üzerine Tindemans,
. bir anlaşmaya varılması için federalist partilerin bir araya getirilmesi yönünde çaba harcanmasını isteyen liberallere yöneldi. Steenokkerzell şatosunda, Fransızca Konuşanlar Demokratik Cephesi (Front Démocratique des Francophones [FDP]) ile Flaman Halk Birliği (Volksunie) ve» Wallon Topluluğu Partisi (Rassemblement Wallon) [RW] liderlerini, gelecekteki hükümet ortaklarıyla bir araya getiren bir toplantı yapıldı. Beklendiği gibi, bu toplantı başarısızlıkla sonuçlandı; ania böy-lece ilk kez, tarafların bölgeci yaklaşımları (özellikle Brüksel’e ilişkin temel anlaşmazlık) ele alınmış oldu; ayrıca, ‘ etnik topluluk partileri, kendilerini hükümet partileri olarak görür oldular.,
Elverişli durumunu pekiştiren Léo Tinde* mans’ın becerikli bir strateji uzmanı olduğu bir kez daha görüldü; liberaller gibi,
o da, bölgesel yönetimin ancak etnik topluluk partilerinin, ortak çalışmasıyla gerçekleşebileceğine inanıyordu. Nisan 1974’ yalnız liberallerle bir azınlık hükümeti kurdu; ama haziran 1974’te RW’ye de üç bakanlık vererek hükümet tabanını genişlettik Bu girişim, hükümete gerekli parlamento çoğunluğunu sağladı. Tindemans, daha sonra, bir adım daha attı: RW lideri François Perin’den -bu .kez CVP’li bir bakanla birlikte- bölgeler yönetiminin ön evresi ni hazırlamasını istedi. Gerçi, Perin seç-kip, İbır hukuk profesörüydü, ama yine de böylesine bir girişim, cüretli bir girişimdi. Konu, bölgeler yönetim planının hazırlık evresiyle sınırlı olduğu için, sıradan çoğunluğun onayı yeterliydi -sosyalistlerin karşı görüşüne bakmayarak Devlet Konseyi bu yönde karar verdi-; hazırlık planı’ ilkin Senato’da, ‘ sonra da Meclis’te o-naylandı. üç belgenin meclisleri kasım a-yında resmen kuruldu.
Gazetelerin politika muhabirlerinin «yılın politikacısı» ilan ettikleri Tindemans’a göre her şey yolundaydı. Ama, bölge topluluklarından kaynaklanan sorunların ortadan kalkması pek kolay değildi. 1975 ‘bâş-larında Schaerbeek (Brüksel’de bir mahalle) gişeleri olayı patlak verdi: Brüksel ili–nin 19 belediyesinden biri, kendi sınırlan

l Kral Baudovm Brüksel metrosunu açarken içindeki flaman azınlık için ayrı bir gişe oluşturmayı kararlaştırdı: Ulusalcı fla-minganiar (flamancanın . resmi dil olması^ m isteyenler) bu karan «ayırımcılık» bağırtıları ve gösterilerle karşıladılar. Wal-lonlar ise, daha değişik bir konuda harekete geçtiler: Belçika ile Hollanda arasında (Wallon bölgesinden alman) suya ilişkin anlaşmaların özellikle ‘Flandre bölgesinin işine yaradığını öne sürerek, bölgenin e-konomik gelişmesinde kullanılmak üzere yardım biçiminde bir tazminat istediler. Bu tartışma, flamanlarla wallonlar arasındaki derin ayrılığı göstermesi bakımından oldukça anlamlıydı. Wallonlara göre-, kendi bölgeleri ekonomik bunalım ve işsiz>-likten gitgide daha çok zarar görürken, Flandre görece bir başarı dinamiği içindeydi: Daha genç ve daha uysal bir toplum, daha yeni bir sanayileşme ve gelişme içindeki bir denizcilik, «dümdüz bir ülke»ye özgü daha birçok üstünlük. Flan-dré’de yatırımlar sürerken, Wallon bölgesinde fabrikalar kapanmaktaydı: Bu ekonomik aykırılık, Belçika genelinde bunalım arttıkça, daha da büyüyordu. Tindemans iktidara geldiğinde ekonomik durum kötüydü: Tüketim maddelerinin “fiyatları nisan 1973 ile nisan 1974 arasında yüzde 10,4 oranında arttı. Mart 1974 sonunda, işsizlik aylığı alabilen 96 000 kişi vardı ve işsiz sayısı durmadan arttı: Kasım 1974’te 125 000, nisan 197t5’de 160 000. Bu rakam, Danimarka’dan sonra Ortak Pazar’daki en yüksek işsizlik oranıydı (Belçika’nın çalışabilir nüfusu yaklaşık 4 milyondu).
öte yandan, yatırımlar durmuş gibiydi: Yatırımların 1975’te değer olarak yüzde 13 artacağı, ama hacim bakımından yüzde 2 oranında azalacağı hesaplandı. Tedirginlik, giderek toplumun tüm katmanlarına yayıldı. Yöneticiler ikili bir politika uygulamak zorunda kaldılar: Enflasyonu, gerekirse fiyatları bile dondurarak önlemek, kamu girişimlerine ve sosyal konut yapımına ödenek sağlayarak, özel yatırımları özendirici önlemler alarak ekonomiyi yeniden canlandırmak. Bu ekonomik güçlükler bölgesel yönetime ilişkin tartışmalara bir süre ara verilmesini sağladı; Léo Tin-demans’m diplomatik girişimleri -Mao Zè^ dong’la (Mao Çe-Tung) yaptığı görüşme dışında- bu tartışmaların geçici de olsa ikinci plana düşmesinde hiç etkili olmadı. 1976-1980 planının tanımlanması ve sanayide devlete daha fazla girişimde bulunma olanağı veren bir kamu holdinginin kurulması, güven ortamının yeniden sağlanması için yeterli olmadı; aslında hükümete güven, bir dizi mali skandal ve 1975 temmuzunda patlak veren sahte dışsatım faturaları olayı yüzünden sarsılmıştı (devlet, dışsatımı yapılan malların faturası üzerinden katma değer vergisini iade etmekteydi)- Kamu . mâliyesini yeniden düzenlemek zorunlu duruma geldi; bu amaçla, kamu işletmelerini kendi ekonomik yönetimlerinden sorumlu tutmak ve vergi kaçakçılığına karşı savaşını açmakla yetinilmedi (profesör Max Franck’m .hazırladığı
bir rapora göre kaçakçılık tutarı 1976’da toplam 120 milyar Belçika frangıydı). Tindemans, arka arkaya, kamu mâliyesine ilişkin bir yaSa-program, bir kemerleri sık-jna ve bir yeniden canlanma palanı hazırladı ve bunları uygulamaya koydu. Yeniden canlanma planı, özellikle yönetici kadroların sert tepkilerine yol açan gelirlerin dondurulması önlemini içeriyordu. Bütün bu uygulamaların etkileri, özellikle enflâsyon konusunda, uzun vadeliydi; ama yine de işsiz sayısı azalmadı (mart 1976’ da 221 000; nüfusun yüzde 8,4’ü).
ikinci Tindemans hükümeti (1977-1978) ve Boeynants hükümeti
1976’nm sonlarına doğru «politikacı politikası» yeniden geçerlilik kazandı. Üç bölgedeki egemen partilerin her‘ biri ekim- a-yında yapılan belediye seçimleririden kazançlı çıktı: Flandre’da CVP’li Sosyal -lııristiyanlar (Tindemans için yeni bir başarı daha), Sosyalist Parti’nin Wallon bölgesinde ana dili fransızca olanların oluşturduğu kanadı ve Brüksel’deki FDP’İi fe-deralistler. Bu arada, yapılan bir değişiklikle, belediye sayısı 2 359’dan 589’a düşürüldü.
Bu seçimlerden hemen sonra, ılımlı kanadıyla sosyalist eğilimli kanadı arasında çekişmelere sahne olan Wallon Birliği parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu kuruluşun hükümetteki , üç bakanı, François Perin, Jean Gol ve Etienne Knoops büyük gürültü patırdılarla, PRLM (Wallon Bölgesi Reformlar ve özgürlük Partisi) adını alan liberal PLP’nin safına geçtiler. Bu olay hükümetin bütünlüğünü sarstı ve parlamentonun dağıtılmasına yol açtı. RW, bölgeleşrhe sorununa sekiz gün içinde bir çözüm bulunamazsa, hükümetten ayrılacağını bildirdi. Tindemans ise, RW’nin—hükümetteki iki bakanını görevlerinden aldı ve «hükümeti devirmek»ten söz eden muhalefeti hazırlıksız yakalayarak bunalımı hızlandırdı.
Başbakan, kendisini ve (sosyalistlerin bir CVP devleti kurmakla suçladığı) partisini tehlikeye attı, ama bahsi kazandı; 17 nisan 1977 seçimlerinin sonuçlan – şöyleydi: Sosyal-hıristiyanlarm oy oranı Flandre’da yüzde 4, Wallon bölgesinde yüzde 3- arttı (Meclis’te de 8 sandalya daha kazandılar). Leo Tindemans ise tek başına 134 163 oy alarak rekor kırdı. Karışıklıklar çıkaran RW ise, 13 üyeliğinden 9’unıı yitirerek gerçek bir bozguna uğradı. Gelişim gösteren tek fedaralist parti yine FDF oldu ve yönetime katılma isteğini açıkladı. CVP’nin seçim afişlerinde şu sözler yer alıyordu: «Asıl şimdi Tindemans». Başbakan, bu başarıdan yararlanarak, kesin bir bölgesel yönetim sürecini başlatma amacıyla ulusal birlik hükümeti kurmaya çalıştı.
iki topluluk partileri arasında siyasi anlaşma
24 mayıs 1977’de, flamanca ve fransızca konuşan sosyal-hıristiy anlarla sosyalistler
leo TİNDEMANS
Paul Vanden – Boeynants
Wilfried
Martens
vc her üç topluluk partileri (Volksunie FDF ve RW) arasında bir anlaşma imzalandı. Sadece liberallerle komünistler bu anlaşmanın, dalayısıyla da Tindemans’m
3 haziranda kurduğu hükümetin dışında kaldılar: Bu hükümet 165 lehte, 33 aleyhte vc 3 çekimser oyla, Meclis’ten güvenoyu aldı. Bu «tarihsel» anlaşmaya göre, Belçika’nın yeni yapısı oluşturuldu; Bu yapı ,çok geniş yetkileri olan üç bölge (Wallon, Flandre, Brüksel) ile iki topluluk ‘(Hoir landaca ve Fransızcanın egemen olduğu topluluklar) üstüne kurulmuştu ve dört yürütme organı (merkezi hükümet ve her bölge> için ayrı bir hükümet) yedi meclise karşi * sorumlu olacaktı (Ulusal Meclis ve Senato, üç bölgesel parlamento ve birinde Hollandacanm, öbüründe Fransızcanın egemen olduğu iki kültür konseyi), üç bölge maddesi Flamanların verdiği bir ödündü; buna karşılık, Flamanlar, 1963 tarihli dil yasasına göre Brüksel ilindeki belediye sayısının İ9’la sınırlı kalmasını ve 13 çevre belediyesinde yaşayan Fransızca konuşanlar için «kişisel» bir nitelik kazanan konularda bir dil özgürlüğü elde ettiler. Bti-raz belirsiz ve karmaşık olan bu anlaşma yine de önemli bir adımdı. Atılması gerekli ikinci adım, söz konusu anlaşmanın yasa ve anayasa hukuku açısından dile getirilmesiydi.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için, Egmont anlaşması görüşmecileri yeniden bir. araya geldiler; birkaç ay süren görüşmeler Stuy^ venberg anlaşmasıyla (yapıldığı Brüksel bölgesindeki şatonun adı) sonuçlandı; böy-lece önceki anlaşma, şubat 1978’de yasa tasarısına dönüştü ve Leo Tindemans, görkemle «at engeli aştı» dedi ve herhangi bir güçlükle karşılaşmadan parlamentodan güvenoyu aldı.
bunalımın iki topluluk için farklı sonuçları
Ama topluluklararası gerginlik son bulmamıştı. Aradan aylar geçtikten sonra, Flamanlar, anlaşmanın amacını aştığını ileri sürerek kendisi de Flaman olan Leo
s Tindemans’ı anlaşma sınırları içinde kalmaya ya da en azından uygulamayı sınırlamaya zorladılar. Wallonlar bunalım içindeki ekonomilerini savunmak için harekete , geçtiler: Hükümetin isteği üzerine Mac-Kinsey firmasının hazırladığı bir raporda,
I – bölgenin istihdam sorunu açısından yaratacağı tüm olumsuzluklar^ karşın Wallon denîir-çelik sanayiinin yeniden düzenlenmesi gerektiği sonucuna varılıyordu. Oysa, o
I sırada Belçika’da 300 000 dolayında işsiz : vardı ve Flandree’da Zeebrugge limanını | genişletme çalışmaları sürüyordu… Haziran
i ayında yapay bir istifa ‘ girişiminde bülu nan Tindemans’m «anti-bunalım». planı hiç ; kimse için inandırıcı olmadı; ayrıca, uygulamaya yönelik kararlar da zamanında alınamadı. Bir yandan aleyhindeki kulis et-
1 kinlikleri, öte yandan kendi partisindeki bazı üyelerin tutkuları ve hükümeti diktatörce ypnettiği yolundaki suçlamalar sonucu Tindemans, 1978 ekiminde istifa etti. Kral ..istifasını kabul etti ve* fransızca konuşan sosyal-hıristiy an Paul Vanden Boey-nants’ı başbakanlığa atadı.. Yeni hükümet başkanı, anlaşmanın uygulanması için ana^ yasada gözden geçirilmesi gereken maddelerin (140 maddeden 60 kadarı) listesini çıkarmak amacıyla eski bakanlar kurulunu dağıtmadı. Daha sonra seçmenleri sandık başına çağırdı; bu değişikliklerin o-naylanması için KuVucu Meclis’in oluşması gerekiyordu.
Seçimler, 17 aralık 1978’de yapıldı. Sonuçlarda beklenmedik hiçbir şey olmadı. Sadece, CVP’nin tutumundaki sertleşme nedeniyle Volksunie Flaminganlarmm oylarında bir donma oldu. Yeni hükümeti kurma girişimleri birbirini izledi; yeni bakanlar kurulu ancak, 1979 nisanmın. başında oluşturulabîldi. Yeni hükümete, Flamanca ve Fransızca konuşan sosyal-hıris-tiyan ve sosyalistler (bunlar 29 ekim 1978’ den başlayarak iki ayrı parti halinde örgütlendiler) ile Brüksel dilci partisi FDF yer aldı. Leo Tindemans’m rakibi olan CVP’nin genç başkanı Wilfried Martens başbakan oldu. Martens’in yerine parti başkanlığına da eski başbakan Leo Tindemans getirildi.
Wilfried Martens hükümetleri
Martens’in hükümetinde belediye ve bölge sorunları konusunda uzman birçok kişi bakanlıklar üstlendi. Öte yandan ekonomik bunalımı gidermek için. 244 maddelik yeni bir yasa hazırlandı. Ekonomik yönlendirme ve ekonomik reformlar gibi iki temel bölümden oluşan b.u yasa karşıt grupları hoşnut kılmaya yetmedi. Bütçe açığı 1979 şubatında 83 milyar Belçika frangını (BF) bulmuştu.. Bu durumda hükümet borçlanmayı artırmaktan başka çözüm yolu bulamadı. İşsizlik, ücretli kesimin yüzde , 11,9’ unu bulmuştu. İşsizlerin üçte birini, 25 yaşın altındaki gençler oluşturuyordu. Sendikalar yeni işgücü istemi yaratmak için haftalık iş. saatini 36 saate indirme önerisi 1 getirdiler, işverenlerse bu uygulamaya üretim giderlerini artıracağı ve işletmele- ; rin rekabet gücünü kıracağı gerekçfesiyle, karşı çıktılar; hükümetçe önerilen ücretlerin dondurulması çözümünü benimsedi-ler. \ ,
Bunun üzerine ülkede bir dizi grev patlak verdi. Bunlardan Charleroi Elektrik Tesisat Atölyeleri’ndeki grev haftalarca sürdü ve işverenin lokavtıyla sonuçlandı. Sendik kalar, işçilerin hakkını korumak için mahkemeye başvurdular ve İş ve İşçi Bulma Kurumu’nu işsizlik’ tazminatı ödemeye çağırdılar. Bir başka adli uyuşmazlık, sendikaların yasal olmayan grevjere . gitmiş işçilere grev tazminatı ödemesine karşı başlatıldı, ancak mahkeme bu konuda yetkisizlik kararı verdi. Haftalık iş saatinin düşürülmesi isteği, işyerlerindeki yetkili sendika seçimlerinde de etkili oldu. 1400
000 işçinin katıldığı sendika seçimlerinde hıristiyan ve liberal sendikalar genel bir ilerleme kaydederken sosyalist sendikalar açık bir gerileme içine girdiler. Hükümet, Davignon planı çerçevesinde bütçede de-mir-çelik, dokumacılık ve gemi yapımı gibi temel sektörlere ayrılan destek fonlarını artırdı.
Ekonomik konuların yanı sıra bölgesel sorunlar için hazırlanan anayasal reform ta-
sarısı da tepkilerle karşılaştı. Sosyyal-hı-ristiyan Flamanlar (PSÇ) .ülkenin özellikle bölgelere ayrılması gibi bir istemde bulunmadılar; bu kesim zaten uzun süredir kültürel özerkliliğini elde etmiş durumdaydı. CVP ise; özellikle, Brüksel bölgesinin Fransızca konuşanları tarafından kabul edilemez . olarak niteleneli belli koşullar altındaki bir bölgeseileştirmeyi kabul etmeye hazırdı. Sonunda, Flamanlar ülkenin temelde iki bölgeye ayrılması (Flamanlar ve Wallonlar) ve Brüksel’in özel bir başkent bölgesi oluşturması görüşünü benimsediler.
Brüksel bölgesinin Fransızca konuşan halkının kışkırttığı Fransızca konuşanlar, Brüksel’in de tam bir bölge sayılmasını istediler. Bu arada Föuron’lar 1963 dil yasası oylamalarında Flaman Limbourg iline bağlanan ve/halkı çoğunlukla Fransızca konuşulan belediyeler yeni bir sürtüşme* konusu yaratarak Liège iline bağlanmak istediklerini belirttiler. Bu istek, tüm Fransız- . ca konüşanlarca desteklendi. Ancak, Flamanlar, Fouron’ların Limbourg’da kalma- – ‘ lan ve flaman topraklarında yaşayan Fransızca konuşan halkın da bölgenin diline uymaları gerektiğini savundular. Fouron’ lar, düzenledikleri tüm toplu pazâr gezintilerinde, Fransızca konuşan eylemciler . vc polislerle çatıştılar. 16 aralık 1979’da yapılan CVP kongresinde Tindemans yüzde 94 dolayında_oy alarak parti başkanlığını sürdürdü. Bu kongrede militanlar, Brüksel’in iki büyük-topluluk arasında bir böl-ge-kent olması gerektiğini savundular. Bu istek, Fransızca Konuşanlar Cephesi’nin tepkisine yol açtı. İlgili parti başkanlan aralarında bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma Flamanlarca iyi karşılanmadı. FDF’nin üç bakanını istifaya zorlayan Martens, onların yerine bir PSC’liyi ve bir Wallon , sosyalisti ile bir Brüksel sosyalistini kabineye alarak hükümetini ‘ yeniden oluşturdu. Ancak, bölgesel sorunlarla ilgili reform tasarısının Senato’daki oylamasında 8 CVP senatörü kendi başbakanları Martens’e karşı oy kullanınca hükü-’ met üçte iki çoğunluğu sağlayamadı ve bpylece,7 bölgesel sorunlar çözümsüz kaldı. Kralın nisan ortalarında, ekonomik işler bakanlığına getirdiği Flandre sosyalisti \yilly Claes’in çabalarıyla sosyal-hıristiyan-lar, sosyalistler ve liberaller arasında yeniden görüşmeler başladı., Her üç partide de Flanianca ve Fransızca konuşan, grupların bulunuşu, bu görüşmelerin, kimi gaze-tecilerce «altı partili» diye nitelenmesine yol açtı. Görüşmelerde liberallerin, kimi mali düzenleme önerileri, çalışan kitlelere getireceği yük açısından sosyalistlerce reddedilince, kesin sonuçlara ulaşılamadı. Hükümetin hazırladığı yeni ekonomik düzelt-. me programı bütçeye 40 milyarlık bir ek yük getirdi. Toplam bütçe açığı 82 milyardan 120 milyarın üstüne çıktı. Yeni doğan her Belçikalı, 66000 BF’lık bir dış . borç yükü altında kaldı. Böylece Belçika, komşu ülkelerde de görülen ağır bir ekonomik bunalım yaşamını sürdürdü. İşsiz sayısı 300 000’i aştı. Sosyal Güvenlik Kurumu iflasın eşiğine geldi. Enflasyon dolu dizgin ilerler oldu. Üçüncü Martens hükümetinin ekonomik planı , bu bunalımın yükünü tüm yurttaşlara eşit biçimde dağıtmayı amaçladı. Ancak, hastalık . sigortasının azaltılması önlemi, doktor, eczacı ve dişçilerin büyük tepkisiyle karşılandı .r 1979 sonlarında doktorlar greve gittiler. Onları, sık sık iş bırakmaya ve gösterilere başlayan öğretmenler, izledi. Aralık ayında FGTB (sosyalist sendika örgütü) devlet u-laşım araçlarında. çalışanları greve başlattı. Ülkede özgürce yayın yapan korsan radyolar, hükümeti sert bir dille eleştirdiler. Ulusal radyoya çıkamayan bölge milr letvekilleri seslerini bu radyolardan yükselttiler. Halkın bu radyolara karşı tutumu değişik oldu. Martens, bu radyolara karşı sèrt önlemlere yöneldi, öte1 yandan para piyasasındaki spekülasyonlara karşı, Belçika frangını korumak için önlemler aldı. Ancak, bu başarısı Ulusal Banka’ ya 22 milyar BF’ma maloldu. En iyimser . kişiler bile, 1981 için yüzde sıfır dolayında bir büyüme hızı öngörebildiler, üçüncü Martens hükümeti 4 ağustos 1980’ . de bölgecilik konusunu bir çözüme bağla-> mayı başardı. Flandre ve Wallon bölgelerine pek çok siyasal konuda özerklik ve bölgesel yürütme yetkisi tanıyan ve yürütme güçlerini kendi bölgesel meclislerine karşı sorumlu kılan bir yasayı Meçlis’ten geçirdi. Brüksel’in konumu ise çözümlenemedi.
1980 ekiminden başlayarak üçüncü Martens hükümetinin ekonomi politikası yeniden tartışma konusu oldu. Liberaller, Martens’in önerdiği 15 milyarlık gider kısıntısını az, 13,5 milyarlık yeni gelir kaynağını da aşırı buldular. Bir-iki hafta sonra, iki topluluktan sosyal-hıristiyan ve sosyalistlerin yer aldığı «dört partili» Martens hükümeti ortaya çıktı. Yeni bir ekonomik ve toplumsal canlanma programı hazırlandı; Kamuoyu yeni programın mali yükünü hangi kesimlerin çekeceğini tartışmaya başladı. Buna yanıt, 1 ocak 1981’de, ücret ve gelirlerin dondurulmasıyla verildi. Şubatta çıkarılan bir gelir indirim . yasası 35 000 BF’yi aşan tüm ücretler (avukat, doktor tarifeleri içinde olmak üzere) donduruldu, işçi sendikaları ve işverenler arasında iki yıl için bir toplumsal barış anlaşmasi ya-; pildi. Ancak, bu kez de, 800 000 kamu görevlisi greve başladı. Bunun nedeni, işçilere uygulanan ücret indirim yasasının kamu kesimini de kapsamasıydı. Şubat ayı sonunda sosyalist parti başkanı André Cools istifa etti. Yerine seçilen Guy Spi-taels, o güne dek sürdürdüğü başbakan yardımcılığını bırakınca, Martens, kabinesini bir kez daha yeniledi ve daha sıkı ekonomik önlemlere başvurdu. 1982 yılı için devletten maddi yardım alan işletmelerde yeni ücret indirimlerine gitmeyi, eş-‘ ya fiyatlarını dondurmayı kararlaştırdı. Sosyalistler bu kararlara sert tepki gösterdiler. öte yandan, 1981’in ilk altı ayında bütçe açığı 150 milyar BF’yi bulmuş, nisan sonunda işsizlik oranı çalışabilir nüfusun yüzde 9,1’ine çıkmış (376 885 kişi) ya da bir yılda yüzde 25,6’lık bir artış göstermişti; İflas eden işletmelerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Bu koşullar altında Başbakan Martens, 31 mart 1981’de istifasını Kral Baudouin’e sundu. İstifayı kabul eden kral, siyasal ve toplumsal kurumlan temsilen 19 seçkin kişiyi (Martens de aralarında .idi) ülke tarihinde hiç görülmemiş biçimde toplantıya çağırdı. Belçika’ nın ekonomik kurtuluşunu sağlamak için ulusal bir birlik anlayışı benimsenmesini istedi. Eski maliye bakanı Mark Eyskens*’i (Ek 2) başbakanlığa getirdi (7 nisan 1981). Ancak yeni hükümet, alışılmamış biçimde son Martens hükümeti bakanlarıyla kuruldu. Başbakanın dışındaki tek değişiklik, 73 yaşındaki eski Merkez Bankası, Başkanı Robert Vandeputtee’un Eyskens’in yerine maliye bakanlığına atanması oldu.
Mark Eyskens’in 6 aylık , başbakanlığı
Eski kabinenin görevini sürdürmesi karşısında, .Eyskens’in başbakanlığını kimse ciddiye almadı. Başkanı yenilenen hükümet, çetin sorunlarla karşı karşıya kaldı. Buna karşılık Eyskens’in yaptığı, dördüncü Martens hükümetinin çizgisine . bağlı kalmak oldu. Böylece, ekonomik sorunlar çözülemedi, hükümetin para sıkıntısı sürüp gitti. Sosyalistlerin sendikası FGTB’nin başkanı Georges Debunne, hızlı bir para bulma politikası önerdi: Taşınır mallar üzerinden yüzde 1 vergi alınması, ülkedeki 44 000 ailenin aşağı yukarı 3 trilyonluk bir taşınır malı bulunduğu gözönüne alınırsa, bu, devlgt’ için 30 milyarlık bir ek vergi geliri demekti. Ancak bu” öneri dikkate alınmadı. Hükümetin her yeni kararı kendisinin aleyhine işledi, ülkenin kilit sektörlerinden demir-çelik konusundaki politika, iki büyük topluluğu birbirine düşürdü. Flan-dre’a büyük, modern bir demir-çelik kompleksinin kurulması, demir-çelik tesisleri eski durumlarında kalan Walllon’lan kızdırdı. Sonuç olarak Wallon tesislerine de parasal yardıma karar verildi. Ancak bu girişim onlarca milyar lira gerektiriyor ve ‘ özel sektör bu işe katkıda bulpnmakta nazlanıyordu.
Le Soir (Akşam) gazetesince düzenlenen bir soruşturmaya bakılacak olursa, ülkede fransızca konuşan nüfusun yarısı tek bir Belçika yönetimini, yüzde 70’iyse özerk bölgeler arasında parasal yardımlaşmayı
savunuyordu. Bu durum, özerklik yanlısı federalistlerin işini güçleştirir nitelikteydi. İki topluluk içinde de faşist eylemlerin baş göstermesi üzerine, yetkililer yasaların izin verdiği özel milis güçlerini oluşturmaya başladılar, öte yandan, 1981 yılı içinde hiçbir dönemde görülmemiş ölçüde irili ufaklı^mali yolsuzluk olayları görüldü. Kimi siyasal gözlemciler, her alanda güçlüklerle karşılaşan Eyskens hükümeti için, ardı ardına kurulan önceki Martens hükümetlerini anımsatacak biçimde «1. Eyskens hükümeti» deyimini kullanmaya başladılar. Kendi partisi CVP içinde de e-leştirilere uğrayan Eyskens, 2i eylül 1981’ de istifasını krala sundu.
1981 seçimleri ve Martens’in yeniden başbakan oluşu
CVP’nin önerdiği erken seçimler 8 kasım 1981’de yapıldı ve Fransızca konuşan sosyalistlerin belirgin bir üstünlüğüyle sonuçlandı. Wallon’da Sosyalist Parti eski egemenliğini korudu. Bunda partinin yeni başkanı Guy Spitaels’in TV’deki dinamik ve güven verici bir izlenim bırakması da rol oynadı. Fransızca konuşan sosyalistler Brüksel’de de güçlerini sürdürdüler. Fland-re sosyalistleri, bu yörede liberallerin aramdan ikinci parti olabildiler ama, önceki 26 parlamento üyeliğini korudular. İki sosyal-hıristiyan parti de (Flaman CVP ve Walion PSC) belirgin bir gerileme içine girdiler, öyle ki CVP, Flandre’da birinci parti olarak kaldıysa da, flaman bölgesel yürütme organı içinde mutlak çoğunluğu yitirdi. PSC, Wallon’da PS’den (Sosyalist Parti) sonraki ikinci parti olma ö-zelliğini yitirdi. Sosyal-hıristiyanlar ve sosyalistler ülke çapında ilk kez aynı sonuca ulaştılar (61 milletvekili). Liberaller de ülke çapında açık bir ilerleme sağladılar. Wallon ve Brüksel’de PRL ikinci önemli parti durumuna geldi. Flandre’da da liberal PVV, milliyetçi flaman partisi Volksunie (VU) kadar oy topladı. ‘Bölgesel partilerse değişik sonuçlar elde ettiler. Çevreciler (ekolojistler) tüm oyların yüzde 5’i-ni alarak politika sahnesinde görünmeye başladılar. Seçim sonuçlarına’ uygun olarak kral,. önce liberal parti (P.VV) başkanı Willy de Cleroq’e hükümet kurma görevi verdi; ama ikili koalisyondan yana görünmeyen sosyal-hıristiyan PSC’nin isteksiz tutumu yüzünden bu çaba bir sonuca ulaşmadı. Daha sonra PSC yöneticisi Charles-Ferdinand Nothomb aynı görevi üstlendi ve sosyalistleri dışarda bırakmayacak bir üçlü koalisyon oluşturmaya çalıştı. Bu kez de sosyalist ve liberaller uzlaşmaz bir tutuma girdiler. Sonunda görev eski başbakan Wilfried Martens’e verildi (17 aralık). Sosyal-hıristtyanların sol kanat temsilcisi olarak ortaya çıkan Martens, tutucu, liberallerle bir koalisyon* kurarak yeni Belçika hükümetini oluşturdu. Yeni Martens hükümetinin temel sorunu, yine ekonominin canlandırılması oldu. Bunun İçin inşaat sektöründe katma değer vergisinin yüzde 17’den 6’ya düşürülmesi, enerji kısıntısı için mali özendirme; altın üzerinden alman yüzde 6’lık katma değer vergisinin kaldırılması, bağımsız işlere atılacak gençlerin paraca özendirilmesi, eksik süreli çalışmaların benimsenmesi için maddi özendirmeler, peşin vergi ödemelerinde indirim, yapılması gibi bazı önlemler alındı. Orta-‘ sınıflara güvenceler verilmeye başlandı. Ancak, bir süre sonra, karşı önlemler su yüzüne çıktı: ücretler 31 mayıs 1982’ye dek donduruldu; götürü ücretler artırıldı; kısa bir süre fiyatlar da donduruldu; bu uygulama daha sonra yalnızca bazı mallar için sürdü.
Toplumsal alanda da önlemler alındı: Bazı işsizlik yardımlarının kısıtlanması, e-meklilik keseneğinin ı yüzde 6,25’delı 7’ye çıkarılması, aile yardımının genel olarak
500 BF azaltılması, 850 000 devlet • memuru için birv «dayanışma» keseneği uygulanması, posta ve tren ücretlerinin ve akar^ yakıt vergisinin artırılması, 2 000 trenin seferden kaldırılması gibi. Bütün bu önlemler, 1981’de 423 milyar BF’ını bulan bütçe açığını kapatmayı amaçlıyordu.
Ancak, aynı önlemler toplumsal tedirginliği artırdı. İşsizlik yardımından yararlanamayan işsizler, tazminatını çok geç ala-
bilen emekliler, hak etétikleri yardımlardan yoksun kalan özürlü ve sakatlar or– taya çıktı. Bu kitlelerin sorunlarına belli ölçüde sahip çıkan partiler* yalnızca Flandre ve Wallon sosyalist partileri oldu (ki bu iki örgüt de her zaman aynı çıkarları savunamadı), örneğin, • Fransızca konuşan sosyalistlerin lideri Güy Spitaels, sosyalist sendika FGTB’nin başlattığı protesto grevleri karşısında şaşırtıcı bir sessizliğe gömüldü. PS, hükümetin önlemlerini kaçinılmaz bulup onaylayan bir tutum içine girdi. Sendikalı işçiler arasında – da farklı tutumlar görüldü. Bir bölümü • grevlerden yana çıkarken, öbür bölümü bu eylemlerin pratik bir , yarar sağlamayacağını savıindu. Buna karşın FGTB, birçok iş kolunda grevleri sürdürdü ve hüküıne-* tin kararlarına karşı direndi. Hıristiyan sendikalar greve gitmeyip Brüksel’de tfü-yük bir gösteri düzenlemekle yetindiler. Başkentte 8 000 wallon demir-çelik işçisi sert bir protesto yürüyüşü yaptı. Polisle çatışmalarda 180 kişi yaralandı, pek çok gösterici tutuklandı. Hıristiyanlar arasından da yer yer sosyalistlerle yakınlaşmaya çalışan protestocu gruplar çıktı’. Ancak, iki yanın sendika ve partileri arasındaki görüş ayrılıkları ve kimi sekter tutumlar, bir eylem birliğini olanaksız kıldı. Toplumsal tedirginlikler, mali yolsuzluk ve kaçakçılık olayları 1982 yılı boyunca sürdü. (Bk. EK CÎLT 3)
E KO NO M i
Belçika’da frankın değerinin’ yeniden belirlenmesinden sonra ekonomik politikanın kazandığı güç, ödemeler dengesi ve bütçe açığının düzeltilmeye başlamasına ve Belçika şirketlerinin rekabetçi durumlarının iyileşmesine olanak tanıdı. Bu önlemler, 1982 yılında, büyüme ve istihdamı zorunlu olarak daha ölçülü bir düzeyde tuttu. Kaçınılması olanaksız ülke içi sınırlamalarının ışığı altında, 1983 yılında çeşitli değişkenlerde kaydedilebilecek gelişmeler, büyük ölçüde uluslararası duruma bağlı kaldı. Daha fazla rekabet konusunda gelişmeler kaydedildi, ailelerin tüketim talebi, carı hesaplarla ödemeler dengesinde bir gelişme kaydedilmesi için gerekli olan sınırlar içinde tutuldu. Fakat sağlanan bu başarıların pekiştirilmesi için gelir artışlarının bir süre daha ılımlı düzeyde tutulması gerekmektedir. Bu amaca katkıda bulunabilmek için 1982 yılındaki ücret ve gelirlerin endekslenmesine uygulanan önlemleri, koşullara uygun olmasa bile, 1983 yılında da sürdürülebilecektir. Hükümet, ağustos ayı başında 1983 bütçe tasarısı konuşunda yaptığı açıklamalarda, 1983 yılında ücret maliyetlerindeki artışın yüzde T den fazla olmamasını sağlamak için pratik çözümler bulmak üzere, işçi ve işveren temsilcileriyle görüşmeler yapmaya niyetli olduğunu belirtti.
Bütçe politikasına gelince; Hükümet, 1983 harcamalarındaki artışı, yüzde 7,5 oranında tutmaya kararlı olduğunu açıkladı. Bu, işsizlik ve kamu borçlarına ilişkin olanların dışında kalan harcamalarda toplam o-larak bir düşüş, nominal olarak da, küçük bir artış anlamına gelmektedir. Hükümet ayrıca, merkezi hükümet borçlanma gereksinimirti de, gayrisafi ulusal üret’imin
BELÇİKA
116
1961-1970
1971-1980
1980
1981
1982
1983
G Sİ H değer artist
8.5 10,4
6.9
3.6
7.9
temel ekonomik göstergeler;
GStH , hacim artışı ‘ %
4,8 3,2 2,5 . —1,7 0.5
GSİH tüketici İşçi ödemeler genel para ışgucu içinde
fiyat fiyat başına dengesi . hükümet arzındaki işsizlerin
deflatörü artışlar tazminat hesabı dengesi – artış oram
<7c %GSİH %GSİH <7r % – .
3,5 3,2 7,8 + 0,2 —1,3 8,6 2,2
7,0 7,0 11,9 +0,4 —4,6 10,3 » 5,8
4,3 6,5 8,9 —4,6 —9,4 2,7 9,4
5,4 , 9,1 7,5 ‘ —5,4 —13,4 6,6 11,7
‘ 7,3 9,0 7,1 0,4 -12,8 6,5 13,9
, —3,2 -12,1 – 7,0 14,8
(GNEP) yüzde 10,5’ine düşürmeyi plânladı.
Hükümetin aldığı Önlemlerin başarısı, ekonomik etkinliğin yeniden yapısallaştırılmasında vazgeçilmez yeri olan özel yatırımın canlandırılması ve uzun vadeli bir istihdam sağlanabilmesi açışından son derece önemlidir.
Orta vadede, maliyetlerin ılımlı bir düzeyde tutıjjması ve endüstriyi yeniden yapısallaştırma, istihdamda uzun süreli bir gelişme sağlanmasının hâlâ temel koşullarıdır. Aynı şekilde, yetkililerin de planladığı gibi, hükümetin genel borçlanma gereksinmesini 1985 yılma kadar gayrişafi ulusal üretimin yarısına indirmek de büyük *0nem taşımaktadır. Ancak böyle.ce,. kamu bütçesi ve cari ödemeler dengesi üzerinde büyük ağırlık yapan, bütçe açığı ve faiz ödemeleri kısır döngüsünün kırıtabileceği ve ekonomik gelişmenin ivme kazanabileceği unutulmaktadır.
SAVUNMA
Belçika’da 1975-1978 arasında, gayrı safi milli hasılanın savunma harcamalarına gi-‘ den bölümü yüzde 3’ten yüzde 3,5’e yükseldi. Silahlı, kuvvetlerin asker sayısı 1980’ de 87 000 kişiydi (23 600’ü kara askeri). Askerlik süresi, ulusal sınırlar içinde on ay, Belçika birliklerinin üçte birinin bulunduğu Federal Almanya’da ise sekiz aydı. Belçika, 1975 haziranında fransız «Mirage F-I»ın yerine amerikan «F-16»sını seçti; bu karar,’ Batı Avrupa’nın bütünleşmiş sa^ vunması konusunda bir tartışmaya, yol açtı:
EDEBİYAT
Fransızca edebiyat.
Son yıllarda fransızca yazan belçikalı yazarlarda çeşitli eğilimler görüldü: Kutsal sayılan türleri yıkmaya yönelen karşı-ede-^ biyat eğilimi, belli ölçüde eleştirilere, uğrayan türlerde soylu ürünler vermeye çalışan cdebiyat-içi eğilim, hâlâ canlılığını sürdüren fantastik akını ve yenilikçi bir şairler topluluğu. öte yandan bu edebiyatta yoğun olan barok anlayış, geleneksel bir sağduyuyu da içinde barındırdı. Kısacası Paris, fransızca Belçika edebiyatı üzerinde sürek-Polislerin etkisini gösterdi; ancak bu etki başka< gösterici kültürlerin belirgin yakınlığı ve belli bir işçilere İÇ çevrenin süzgeciyle kılık değiştirip yeni müdahalesi bir biçim aldı.
\
• Roman. Bu çevrede, özellikle az-çok yenilikçi teknikler kullanan yeni-dalga romancıları ortaya çıktı, öte yandan kimi yazarlar da klasik bir dil ve roman kuruluşu içinde ürün vermeye devam ettiler: Albert Ayguesparse (doğ. 1900), [Simon-la~ Bonté (tyi Yürekli Simon) 1965], Luis Dub-rau (doğ. 1904) [A Part Entière (Tam Hakla) 1974], Daniel Gillès (doğ. 1917), Maud Frère, Robert Montai, Françoise Mallet-Joris (doğ. 1930), Paul-Aloıse De Bock, Marianne Pierson-Piérard ve başkaları. Dominique Rolin (doğ. 1913), Henri Bauchau, Pierre Mertens (doğ. 1939) [Terre* d’Asile (Sığınılan Toprak) 1978] ve Françoise Collin insanın iç dünyasını ele aldılar ve biçimsel araştırmalara yöneldiler. Saçma sözlerden oluşan diliyle Marcel Moreau (doğ.
1933) [La Terre infestée d’Hommes (İnsanla Dolup Taşan Toprak) 1966] ve yeni-ıoman’ın uzay ve-zamanı yok’ eden biçe-miyle Jacques-Gérard Linza (doğ. 1925). Jacques Setrnberg’in kara-mizatı’ına, Gaston Compère’in (doğ. 1924) coşkun biçe-mine [Portrait d’un Roi Dépossédé (Devrilen Kralın Portresi) 1978] Georges Thi-nès’in (doğ. 1923) evrenine ya da şair. Jean Muno’nun (doğ. ; 1924) düş gücüne yaklaştılar. Tuhaf ya ela fantastik öğeler de belçikalı romancıları alabildiğine etkiledi. [Thomas Owen (doğ. 1910), Gérard Prérot (1921-1975) ve Anne Richter]. Tarihsel konulara eğilimli romancılar arasında Victor Misrahi ve Gilles Nélod gibi adlar yer aldı. Bölgesel sorunları işleyen yazarlar arasında da Hubert Juin (doğ. 1926), Jean-Pi-erre Otte, ‘ Gabriel Deblander dikkati çektiler. ,
• Tiyatro. ’Bu sanat dalı, gizemcilik, tarih, aşk ve mizah öğelerini kullanan klasik tür yapıtlarla en parlak dönemini yaşadı. Başlıca oyun yazarları arasında Suzanne Li-lar (doğ, 1901), Georges Sion (doğ. 1913), Jean Mogin, Jean Sigrid, Charles Bertin (doğ. 1919) [Don Jüan (1963)], Paul Willems (doğ. 1912)* Félicien Marceau (doğ.
1913) yer aldılar. Bu klasik tiyatro çizgisinin yanı sıra küçük toplulukların deneysel çalışmaları dikkâti çekti. Bu topluluklar, abisürd’e yaklaşan David Scheinert’in, işçi sınıfı savaşımını dile getiren Jean Louvert’ nin ya da René Kalisky, Pascal Vrebos ve Jacques De Decker gibi lirizmle süslü yepyeni bir dil geliştiren yazarların oyunlarını sahnelediler.
• Deneme. Deneme yazarları büyük temalara el attılar: Marcel Lobet (doğ. 1907) [Classiques de Van 2000 (2000 Yılının Kla-sikleri) 1971] ve Charles Moeller tinsel konulara, André Goesşe, Joseph Hanse ve Albert Doppagne dil sorunlarına, Raymond Trousson, Jeanine Moulin (doğ. 1912) [Huit’ Siècles de Poésie Féminine (Sekiz Yüzyıl Boyunca Kadın Şairler) 1975] ve Pol Vand-romme edebiyat* yorumlarına, Carlo Bronne (doğ. 1901) [Bleu d’Ardenne (Ardenne, Mavisi) 1969] ve Georges H. Dumont tarihsel olgulara eğilmeleriyle dikkati çektiler. Yine de bu alandaki en yeni yönelimler Georges Poulet, René Micha, Jacques Sojcher ve André – Helbo gibi denemecilerde ortaya çıktı.
• Şiir. Şiir, Belçika’daki fransızca edebiyatın, en zengin’dalı olmaya devam etti. Son on ,beş yıl içinde pek çok yeni şair ortaya çıktı. Eski kuşaktan etkinliklerini sürdürenler arasında Robèrt Vivier ‘ (doğ. 1894) [Des Nuits ei des Jours (Geçeler ve Gündüzler) 1968], Henri Michaux (doğ. 1899), Marcel Thiry (1897-1977) [Toi qui Pâlis au
Nom de Vancouver (Vancouver Adına Sararıp Solan Sen) 1975],. Anne-Marie Kegels, Edmond Vandercammen (doğ. 1901) [Etrange Durée (Tuhaf Zaman) 1975], Andrée Sodenkamp, Robert Goffin (doğ. 1898), Géo Norge (ddg. 1898), Maurice Carême (1899-1978), Georges Linze ve Fernand Verliesen (doğ. 1913) sayılabilir. Louis Sarot’ nun yayımladığı Belçika’nın Fransızca Şii-rinde 1920’lerdç Doğanlar adlı derleme daha yakın bir kuşağın zengin şiir dünyasını ortaya koydu: Lucienne Desnoues, Marie-Claire d’Orbaix, Philippe Jones, Jean Tor-deur (doğ. 1920), Robert * L. X3eeraert, .Prédéric Kiesel, Carlo Masoni, André Mi-‘ guel, Andre Schmitz (doğ. 1929). Raymond Quinot, vb. Gerçeküştüçü giderek dadacı anlayış Andre Blavier, Christian Dotre-mont ve Louis Scutenaire gibi eski, şairlerde devam etti. Daha gençlerden Jasques Izoard (doğ. 1936) ve onu izleyenler,, sözcüklere imalı bir gerçekçilik yükleyen duyumsal şiirler verdiler.
Kimi şairler de Jean – Pierre Verheg-gen, Eugène Savitzkàya gibi dil. anarşistlerine ayak uydurmamakla birlikte, düşlerden ve anlamsızlıktan hareketle dil yapısını değiştiren bir çizgi izlediler: Jacques Crikillon (doğ. 1940) [La Défendue (Savunulan Kız) 1968], Christian Hubin, Roger Busselen, Alain Bosquet (doğ. 1919), Claire Lajeune, Marc Rombâut, Liliane Wouters ve Werner Lambersy. Başkaları, tersine, ağdalı, klasik bir dil kullanımına yöneldiler: Roger Brucher (doğ. 1930), Elie Wil-laime, Louis Daiıbier. Kimi şairler de insani ve dünyayı değişik bir konumda ele alan örnekler verdiler: Meuse yöresinden «Gerçekler» grubu ile Francis Tessa ve Francis Chenot; ayrıca Marcel Hennart, Michel Joiret, Philippe Delaby* André Doms, Arthur Haulot (doğ. 1913), Carlos de Radzitzky (doğ. 1915) [Le Commun des Mortels (ö1-lümlülerin Çoğu) 1973], Michel Duprez. vb.
Flamanca edebiyatı
Belçika’nın kuzeybatısında (Flandre bölgesi) flamanca (Hollanda dilinin özel bir biçimi) konuşulur. Hollandaİı ve flaman yazarlarının yapıtları günümüz hollanda dili edebiyatını bütünlerler. Ayrı ayrı flamanca ve hollandaca bir edebiyat bulunduğu yanlışı benimsenirse, flaman edebiyatı üstüne geçerli bir izlenim edinilemez. Aşağıdaki özetlemede yer alan yazarlar Belçika doğumlu olanlardır. Dolayısıyle bu özetleme tüm hollandaca edebiyatı kapsamaz (Bk. HOLLANDA, edebiyat).
• Şiir. Flandre yöresinde 60’lı ve 70’li yıllarda, şiirin gündelik gerçekliğe ve ko? nuşma diline yöneldiği gözlendi. Bu eğilimde şairlerden Lionel Deflo (doğ. 1940) ve Jan Van Riet (doğ. 1948) iki antolojide yer . aldılar: Nieuw – Realistische Poëzie in Viaanderen (Flandre’de Yeni-Gerçekçi Şiir) [1972]’ ve Omirent de Werkèlijkheid (Gerçekçiliğin Evresinde) [1974]. Aynı eğilimin öbür önemli. şairleri arasında Stefaan Van den Bremt (doğ. 1941), Roland Jooris (doğ. 1936), Patricia Lasoen (doğ. 1948) ve Daniel Van Ryssel (doğ. İ940) yer aldılar. Gust Gils (doğ. 1924) ve Eddy Van “Vliet’in (doğ. 1942) ürünleri de yeni-gerçek-çi akıma, belli bir yakınlık. gösterdi, öte yandan Hedwig Speliers (doğ. 1935) bu şiir akımına karşı çıkarak bir tartışma başlattı’ ve iğretilemeye daha çok yer veren biı şiiri savundu. Bu anlayışta bir şiir, Vijf-tigers’in (50 kuşağı) deneysel okul geleneğinde az-çok görülebildi: Albert Bontrid-
■Futu. Sr’m-iKit/Siı»ı t1..1 /?</(\S’NIH »
(dog. 1921), Walter Haesaert (doğ.1936), Marcel Van Maele (doğ. 1931). Roger De Neef (doğ. 1941), Léonard Nolens (doğ. ,1947), Hugues C. Pernath (1931-1975), Paul Snoek (doğ. 1933) ve özellikle Hugo Claus (doğ. 1929). öte yandan uyuşturucu madde ve ölüm temalarını işleyen Jotie ’tHooft (1956-1977) kısacık yaşamında şaşırtıcı ürünler verdi.
• Roman. Mark Insingel’in (doğ. 1935) sözde «dilbilimsel metinleri», düzyazı kadar şiirsel bir nitelik de taşıdı. Ayrıca romanın kurallarını yıkmaya yönelik «mutlak düzyazı» örnekleri ortaya çıktı. Claude Van de Berge (doğ. 1945), Ivo Michiels (doğ. 1923), Wim Meewis (doğ. 1926), Da-niël Robberechts (doğ. 1937), Willy Rog-geman (doğ. 1934) ve Paul Van Wispelaere (doğ. 1928) çeşitli derecelerde ve değişik yazış biçimleriyle benzer bir girişimin temsilcileri oldular. Wispelaere’nin yapıtları sanatçıyı sıkıştıran ‘ve düşmanca dışlayan bir dünyada yazarın bitmeyen sorunlarını dile getirdi. Yazarın kendisi üstüne açımlamalar, değişik düzeylerde Fernand Au-wera (doğ. 1929), Bernard Kemp (doğ. 1926), Monika Van Paer (doğ. 1945), Clem Schouwenaars (doğ. 1932), Willy Spillebeen (doğ. 1932) gibi sanatçıların son yapıtlarında da «ana tema» oldu. Toplumsal eleştiri, 1970’lerin başlarında şaşırtıcı çıkışlar yapan genç romancıların eserlerinde daha doğrudan biçimde yer aldı: Walter Van den Broeck (doğ. 1941), Marc Andries (doğ.
1939), Paul Koeck (doğ. 1940), Werner Pa-uwels (doğ. 1937) ve özellikle büyük romancı Ward Ruyslinck (doğ. 1929). Louis Paul Boon’un (1912-1979) çarpıcı yapıtlarında toplumsal sorunlarla ilgili kaygılar (hatta öfkeler), «kendiliğinden» bir dil ve kuruluş ustalığıyla birleşti. Boon’un doğşl anlatımındaki başarılı düzey, onu, zaman zaman Hugo Claus’m yapıtlarını da etkileyen gözde bir simgesel konstrüktivizmin ve Hugo Raes’le (doğ. 1929), Jef Geeraerts’ in’ (doğ. 1930) kimi romanlarında gözlemlenen «aşırı imgesellik»in tehlikelerinden korudu. Gündelik yaşamda ortaya çıkan gize ulaşma yolu olarak imgelem (hayalgücü), Johan Daisne’in (1912*1978) «büyüsel gerçekçiliğinin de temel sorunu oldu. Daisne’ in bu anlayışı Hubert Lampo’nun (doğ. 1920) roman ve denemelerinde de ortaya çıktı.
1970’lerde, edebiyat eleştirisi alanında Hugo Bousset (doğ. 1942), Eugène Van Ittrbeek (doğ. 1934), Marcel Janssens (doğ. 1932), Jean Weisgerber (doğ. 1924), Albert Wes-terlinck (doğ. 19^4) ve Paul Van Wispelaere sivrilen adlaı oldular. Bu ve başka eleştirmenlerin yayımladıkları çalışmalar, deneme alanında uluslararası bir tartışma konusu oluşturdu. Buna ilişkin olarak Martien J.G. de Jong’un Över Kritiek en Cri-tici (Eleştiri ve Eleştirmen üstüne) [1977] adlı kitabı yankı uyandırdı.

1975’ten beri Liège Konseryatuvarı müdürü olan Hendi Pousseur, günümüzde Belçika müziğinin önde gelen adlarından ve uluslararası müzik yaşamının ünlü kişilerinden biri oldu.
Müzik çalışmaları kadar, çeşitli karşılaşma ve görüşmeler de H. Pousseur’ün sanat yaşamını etkiledi: 1951’de Pierre Boulez ile, birkaç yıl sonra da Luciano Berio’yla tanıştı. Kısa bir süre içinde elektronik müzikle ilgilenmeye başladı: Köln ve Milano stüdyolarında çalıştıktan sonra, 1958’de, kurduğu Brüksel müzik stüdyosunun başına geçti. 1962’de yine Brüksel’de Yeni Müzikler Merkezi’nin kuruluşuna katıldı ve aynı tarihlerde Köln’de, Basel’de, ABD’nin çeşitli üniversitelerinde ve Darmstadt’da müzik dersleri verdi.
Çok- geniş bir bakış açısı olan Pousseur, «dizisel müziğin gelişimine katkıda bulundu ve armoni gibi daha önce dışlanmış o-lan çök sayıda öğenin yeniden değer kazan-. masına .çalıştı». Elektro-akustik ve enstrümantal yapıtlarından başka, tiyatroyla ilgili iki yapıtını da unutmamak gerekir; bunlar, opera türünün yenilenmesi yönünden iki önemli girişimdir: Sizin Faust’unuz (1969’da oynandı),, bu eserin yazarı Michel Butor’la sıkı ve sürekli bir işbirliği içinde
yaratıldı. Sizin Faust’unuz, sözlü ve müzikal anlatımların iç içe geçen karmaşık bir yapıt ve olayları sahnedeki olaylarla birbirine eklenen bir kukla tiyatrosudur; yapıtın asıl özgünlüğü, izleyiciye olayın gelişmesini şu ya da bu yöne çevirebilme olanağı vermesidir.
Pousseur’den Arnold Schönberg’in yüzüncü doğum yıldönümü için bir eser yazması istenmişti; Geriç Köpeğin Davası’nı (1974) bu nedenle gerçekleştirdi. Burada metinden alıntı ya, da aktarma yöntemini kullandı; temel motif, J>S. Bach’m Yumuşak ‘ Klav-sen’inin si minör fügünün konusudur. Michel Butor, burada da daha önce yayımlanmış bazı edebi gereçlerden yararlanarak söz konusu yapıtın metninin hazırlanmasına katıldı: Kutsal Kitap; Schönberg’in, Thomas Mann’ın ve FreudHm bazı yazıları. Pousseur, yalnızca bir besteci değil, aynı zamanda bir müzik kuramcısıdır; dediğine bakılırsa, «yüksek değerdeki bazı bes-‘ telerinde» meta-müzikal bir biçem uygulamak durumunda kalmıştır.
Henri Pousseür’ün yanında, kısa sürede, Pierre Bartholoihée, son yıllarda da Philip Boesmans (doğ. 1936) yer aldılar. P. Boesmans, dizisel bestenin sınırlarını reddedip yeniden armonik fonksiyonlara dönerek, gitgide daha çok, meslek arkadaşlarıyla eşdeğerde olduğunu kabul ettirmektedir. İlk, kez 1974’de Röyan’da org için bir parça (Fanfare II) ve iki piyano, elektrikli org, çalpara ve tam-tam için Mi Üstüne adlı enstrümantal yapıtla dikkati çekti (mi notası burada «armoniyi parçalayabilen bir patlayıcı» anlamınadır). Radyofoni bir yapıtı için (Upon la mi) Italia ödülünü kazandı. Aralıklar III’de özellikle zaman sorununa ağırlık verdi, öğrenimini Pierre Ffoidebise ve Henri Pousseur’le birlikte yapmış olan bu genç besteci, ana uğraşma koşut başka birçok etkinliklerde de bulundu. Yeni Müzikler topluluğunda piyanist olarak çalıştı, Wallonie müzik araştırmaları merkezinde görev aldı. Biçeminin belirgin özelliği, lirizmi ve sıcaklığıdır. Katı bir dizisel-liğin zorlamalarından kurtularak kendi doğasını yansıtmayı başardı. Aynı kuşak bestecileri arasında şu adları da unutmamak gerekir: 1948’den başlayarak, on iki ton-culuğa ilgi duyan, ancak 1956’dan beri e-ser vermeye başlayan Jacques Calonne (doğ. 1930), aynı zamanda, özellikle 1968-1972 arasında, plastik sanatlara da yöneldi. Tristan Clais (doğ. 1929) ise bağımsız ve dışadönük bir mizacı olduğunu ortaya koydu. Genç kuşakta, kendini en çok kabul ettirmiş olan, orgcu ve besteci Bernard Focroule’dur (doğ. 1953). İlk olarak 1976’ dâ Royan’da büyük org ve elektronik org için yazdığı Titreşimler’den başka birkaç yapıtı vardır.
SiNEMA
Büyük bir sanat geleneği ve özellikle resimde önemli bir birikimi bulunan Belçika, sinemayla da ilişki kurmakta gecikmedi. Ancak komşu Fransa’da güçlü bir sinemanın varlığı ve ülkede İki ayrı dil konuşulması, Belçika sinemasının sıkıntı çektiği başlıca sorunlar oldu.
H^er iki dil kesiminde de değerli sinemacılar yetişti. Flaman sanatçılardan Charles. Dekeukeleire (1905-1971) eleştirmenlik yaptı, öncü filmler yönetti; toplam 80’î aşkın ürün verdi; daha sonra Kongo’da gazetecilik yapmaya başladı. Fransızca konuşan sanatçılardan Hendi Storck (doğ. 1907) Jean Vigo’nun dostuydu; <ünlü belge filmcisi Joris Ivens’le birlikte Borinage (1934) adlı önemli ‘ belgeseli çekti; daha sonra Robert Flaherty’nin çizgisini anımsatan ilginç belgeseL çalışmalar1 yaptı.
Belçika II. Dünya Savaşı’ndan önemli ölçüde etkilendi; sinema birkaç yıl boyunca hiçbir devlet yardımı görmedi. Savaş sonrasında sinemanın atılımı da pek kolay olmadı. 1952’de kralın girişimiyle sinema için bir yardım yasası çıkarılabildi; bu sayede üretim canlanmaya başladı. Gelişim yıldan yıla sürekliliğini yitirmedi.
Kongo ve Belçika’da çalışan Gérard De Boe (1904 – 1959) çok sayıda belgesel yönetti; bunlardan Kongo heykelciliğini anlatan Elle Sera Appelée Femme (Ona Kadın Denecek) [1953] en dikkati çekeni ol-
du. De Boe’nun genç yardımcılarından E-mile Degelin (doğ. 1926) yazar, ressam ve öğretmendi; Y Manana (1966) ve Palabre (Palavra Sık) [1969] gibi filmler verdi. Lucien Deroisy (1912 – 1972), Alain Robbe-Grillet’nin Les Gommes (Silgiler) romanını aynı adla sinemaya aktardı (1968). Henri Storck’un yardımcısı, etnograf Luc De He-usch (doğ. 1927), Magritte ou la Leçon de Choses (Magritte ya da Olaylardan Çıkarılacak Ders) [1960] gibi çok başarılı monografiler imzaladı. 196t’de yaptığı Jeudi On Chantera Comme Dimanche (Perşembe Pazar Gibi Şarkı Söylenecek} «özlem yetene’ ği ve büyük duygusallığıyla dikkati çekti. 1926’da Louvain’de doğan André Delvaux, Belçika , sinemasında özel bir yer tutar, ü-niversitede Hollanda edebiyatı dersi veren ve ülkedeki iki dili de çok iyi bilen Delvaux, filmlerinde gerçeküstücü resim, geleneğinden aldığı etkileri açıkça ortaya koydu. Yapıtları, özellikle René Magritte ve Paul Delvaux’nun tablolarıyla belirgin bir benzerlik gösterdi. A. Delvaux, gözlem gücünü belli bir gizemcilikle birleştirdi; film* lerindeki dünyanın müzikselliği, dekartçılı-ğın dışına çıkan bakış açışı, birbiriyle ilintili öyküleri, onu uluslararası düzeyde alabildiğine özgün bir sanatçı kimliğine ulaştırdı. Femme Entre Chien et Loup (Gün Batınımdaki Kadın) [1978] dışındaki film^ leri çağdaş toplum üzerine toplumbilimsel kaygılar taşır ve tümüyle fantastiğin sınırlarında dolaşır: VHomme au Crâne ¿Rasé ‘ (Kafası Kazınmış Adam) [1965], Un Soir, un ‘ Train (Bir Akşam, Bir Tren) [1968], Rendezvous à Bray (Bray’de Randevu) [1971], Belle (Güzel Kadın) [1973].
Genç kuşak içinde yapıtları en güç anlaşılan, fakat çok zengin bir sinema diline, sahip olan sanatçı bayan Chantai Aker-man’dır (doğ. 1950). Büyük ölçüde özya-şamsal nitelikte filmler yaparak kendi kuşağının kadınlarının sorunlarını ve ruh* sal durumlarını ortaya koyan Akerman, kısa sürede haklı bir ün kazandı: Jeanne Dielman (1974), News from Home (Evden Haberler) [1977], Les Rendez-vous d’Anna (Anna’nm Randevuları) [1978].
Diğer sinemacılar arasında Robbe De Hert (doğ. 1942), özellikle’ Mort d’un Homme-Sandwich (Sokaklarda Gezici Reklam Panoluğu Yapan Adamın ölümü) [1971] filmiyle dikkati çekti; Harry Kümel (doğ. 1940) Malpertuis (1972), Christian Mes* nil VAmoureuse (Aşık Kız) [1972], Frans Bùyens de Chacun de Nous (Her Birimiz) [1971] adlı yapıtlarıyla kendilerinden söz ettirdiler.
Belçika sineması çizgi-film alanında da başarılı bir okul oluşturdu. En tanınmış çizgi-film yönetmeni Raoul Servais (doğ. 1928), bu alana çok genç yaşta girdi; alabildiğine özgün yapıları, uluslararası şenliklerde pek çok ödül kazandı: Chromop-hobia (1966), Goldframe (1969), Pegasus (1973), Harpya (1979). ffcM

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*