Genel

BELGESEL

BELGESEL

BELGESEL

BELGESEL

BELGESEL

BELGESEL Belge niteliğinde olan.
— Sine. Belgesel film, çoğu kez belli bir amaca yönelik olarak, gerçek yaşamı ve insanları, kendi doğal çevresi ve olay dizisi içinde, oyuncu kullanmadan ya da çok az kullanarak görüntüleyen film çeşidi.
Hemen her yerde televizyona hizmét eden ve boyutları genişleyen belgesel film, canlılığından bir şey yitirmedi. özellikle, Doğu ülkelerindeki sinema ürünlerinde bu tür, büyük bir yer tuttu. Sanat, coğrafya, tarih alanlarındaki varlığını sürdüren belgesel filmlerin yanı sıra, son on yıllık dönemde siyasal yada siyasal – toplumsal belgesellerin de geliştiği gözlendi.
Bir yandan «doğrudan sinema» (cinéma direct) ve bir süre adlandırıldığı gibi «gerçek sinema» (cinéma-verité) anlayışı ortaya çıktı. Bu tür belgesel, 60’lı yıllarda özellikle Kanada’da büyük bir canlılık kazanmış-, tı. Ama başka dönemler ve ülkelerde de bu sinema anlayışı görüldü. Gilles Marso-lais’e- göre «yaşamla doğrudan ilişki kurmayı, insana doğrudan bir yaklaşım sağlamayı ve çağdaş teknolojinin tüm araçlarıyla gerçeğe ulaşmayı» amaç edinen bu sinema, Jean Rouch, Mario Ruspolİ, Michel Brault, Pierre Perrault, Chris Marker, Richard Leacock gibi adlarda en önemli temsilcilerini buldu.
öte yandan, Fransa’da 1970-1980 yılları a-rasında yeni bir belgesel sinema hareketi oluştu. Bu hareketten yararlanan siyasal parti, sendika ve. eylem grupları sinemanın propaganda bakımından çok etkili bir araç olduğunu anladılar. Yine bu. hareket içinde kimi zaman başlarında deneyimli br sinemacının bulunduğu gruplar oluştu: ISK-RA (Ses, kinesk’op ve görsel-işitsel yapımlar enstitüsü) ve Chris Marker, tJPCB (Brö-tanya film yapım birliği) ve René Vautier, «Larzac grubu ve Philippe Haudiquét işbirliği» gibi. Giderek ulusal ve bölgesel arşivler kuruldu. Kamu kuruluşları ve özellikle IAN (Ulusal görsel-işitsel enstitüsü) de bu yönde çalışmalara girişti.
En tanınmış belgeselcilerden Joris İvens 1968-1969’da Laos üzerine Le Peuple et ses Fusils (Halk ve Tüfekleri) 1969’da Rencontre avec Ho Chi Minh (Ho Şİ Min’le Karşılaşma),. 1971-1975 arasında,. Çin üzerine, altı film oluşturan on iki saatlik Comment Yu-Kong déplaça les Montagnes? (Yukong Dağlan Nasıl Devirdi?) ve 1973-1977 arasmda Les Kazaks, Minorité Nationale (Ulusal Azınlık, Kazaklar) adlı yapıtları gerçekleştirdi. Etnografik belgeselleriyle tanınan Jean Rouch ,1968-1970’de Y enedi Gangei, 1971’de Turu ve Bitti adlı filmleri yaptı; sonraki yıllarda birkaç etnografik belgesel daha çekti; arkadan öykülü filme atladı. Esas olarak Nijerya’da çalışan Âouctı, bu ülke sinemasının kuruluşuna da katkıda bulundu.
• Demokratik . Alman Cumhuriyetinde Heynowski ve Scheumann televizyon için ekip halinde çalışarak Sili’deki yaşam ve özellikle toplama kampları üzerine başa-rılr tanıklıklar getirdiler. 1974-1978 arasmda şu filmleri çevirdiler: Dünüm, Bugünüm, Yartmm; Mumyalar Savaşı; Para Kaygısı; Bir Dakikalık Karanlık Bizi Körleştirmez.
• Federal Alman Cumhuriyetinde, Gordi-an Troeller ve Claude Deffarge, Hamburg televizyonunda çalışmakla birlikte filmlerini tüm dünyaya dağıttılar. İlerleme Adına başlıklı bir dizi-film yaptılar. Bu dizide yeryüzünün her yerinde, batı kapitalizminin yerleşme mekanizmasını, siyasal-top-lumsal ve çevrebilimsel açıdan gerileyişini incelemeye çalıştılar.
• Hollanda’da, Johan Van der Keuken bu türü yenileştirdi ve ülkesi üzçrine (Sessiz Orman, 1978) gibi ilginç kısa metrajlı belgeseller çevirdi.
• Türkiye’de belgesel sinema, Türkiye’de çevrilmiş ilk film ,bir belgeseldi:, 1914’de yedeksubay Fuat Uzkmay’m yaptığı Ayes-tefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı. Aynı yıl Merkez Ordu Sinema Dairesi, kısa savaş belgeselleri ve haber filmleri hazırlatmaya başladı. Bu iş için alman ve avus-turyalı alıcı yönetmenlerinin yardımından yararlandı. 1917’de Mtidafaa-i Milliye Cemiyetinin sinemacılık kolu kuruldu Ve Kenan Erginson’a belgeseller çektirildi. Savaş yenilgisi üzerine bu iki kurumun sinema bölümleri kapatıldı. 1919’da, Almanya’da sinema bilgisini artıran Uzkmay’ın yönetiminde Malul Gaziler Cemiyeti (MGC) sinema kolu etkinliğe geçti. Kurtuluş Savaşı yıllarında ordu içinde de bir film bölüntü oluşturuldu. Pek çok savaş belgeseli çekildi. 1923’de MGC’nin çalışmaları da’ kesildi, araç-gereci orduya * aktarıldı. 1930’lara dek belgesel film alanında bir susuş gözlendi. 1934’de çağrı üzerine ülkemize gelen iki sovyet yönetmeni Sergey Yut-keviç ve Lev Arnştam, cumhuriyetimizin 10. yılı için Türkiye’nin Kalbi Ankara ad- -lı uzun belgeseli çektiler.. Bir’ başka sovyet yönetmeni Ester Şub, Kemal Necati Ça-kuş’la birlikte bir derleme-film yaptı: Türk inkılabında Terakki Hamleleri (1934-1937). Şair Nazım Hikmet Ran, 1934’de İstanbul Senfonisi ve Bursa Senfonisi gibi, kısa belgeseller çekti.
İkinci Dünya Savaşı’nm uzaktan izlendiği 1940’larda belgesel film çalışmaları yeniden durdu. 1951’de Kore Savaşı sırasında kimi belgeseller çekildi. Başka birkaç deneme dışında 1950’lerin bu alandaki asıl etkinliği 1954’de İstanbul üniversitesi Film Merkezi* nin (İÜFM) kuruluşuyla oluştu. Bu merkez ardı ardına kısa kültürel belgeseller hazırladı; bu etkinliği 60’lar ve 70’lerde sürdürdü. Merkez için Mâzhar Ş. İpşiroğlu ve Sabahattin Eyuboğlu’nun yaptıkları Hitit. Güneşi, 1956 Berlin Şenliği’nde ikincilik ö-dülü (gümüş ayı), Siyah Kalem de 1957 Berlin’inde mansiyon aldı. İpşiroğiu-Eyub-oğlu İkilisi daha sonra da Sûmame (1957), ‘Karanlıkta Renkler (1957), Anadolu’da Roma Mozayikleri (1957) gibi kısa belgeseller çektiler. Aynı merkez adına iprişoğlu- Adnan Benk İkilisi Aktamar (1960), Renk yalnız başına Ben Asivatandaş (1962), ’ Eyub-oğlu-Aziz Albek İkilisi Nemrut Tanrıları
(1963), Eski Antalya’nın Suları (1964), Ana Tanrıça (1965), Karagöz’ün Dünyası (1970), İprişoğlu iki yardımcısıyla III. Ahmet Sur-namesi (1974) ve Kapalıçarşı (1975), Altan, Yalçın- tek başına Haliç (1978) adlı kısa belgeselleri gerçekleştirdiler. Albek’in tek başma hazırladığı Çini adlı kısa belgesel 1978’de Kahire’de yapılan 32. Bilimsel Film Kongresinde onur diploması aldı. tÜFM dışındaki çalışmalar arasında 1950’ lerde Metin . Erksan’ın Nehir ve Uygarlık
* (1959), Şadan Kamil’in Dağları Delen Ferhat, 1960’larda Ordu Foto-Film. Merkezinin Düşükler Yassıada’da. (1961), Lütfi Akad’ın Tanrının Bağışı Orman (1964), Kemal İnçinin Keklik ve Yoğurt (1965), Atilla To-katlı’nm Mezarlar adlı, filmleri dikkati çekti. Şakir Eczacıbaşı’nın, şirketi adına fran-sız belge filmcileriyle ortaklaşa hazırladığı Renk Duvarları (1963), İtalya’da Bergamo Sanat Şenliğinde mansiyon aldı; Eczacıbaşı, ayrıca Yaşamak İçin (S. Eyuboğlu .ile; 1964), Göreme (1964) belgeselleriyle ilgi derledi. 1965 -ve 1966’da Turizm ve Tanıtma Bakanlığı — Fransız Kültür Merkezi işbirliği içinde,. iki kez, Ankara . Uluslararası Kısa Film Şenliği i yapıldı, ama sürdürüle-medi. İstanbul’da, Robert Kolej Sinema Kulübü dört kısa film şenliği düzenledi. Bu şenliklerde Sezer Tansuğ, Ahmet Soner, Nurdoğan Taç al an gibi kimi yeni adların 16 mm’lik belgesel denemeleri belli bir ilgi uyandırdı; 1971 öncesinin kitle gösteri ve eylemleri üzerine pek çok 8 ve 16 mm’lik kısa belgesel ortaya çıktı; ama – tümü de amatörlük düzeyini aşamadı, öte yandan 1964’den başlayarak, Antalya Altın Portakal film yarışmalarına genellikle rakipsiz katılan Behlül Dal 1971’e dek, yedi yıl üst üste «kısa belge film» ödülü aldı. (1965: Bir Damla Suyun Hikayesi; 1966: Taşların Aşkı; 1969: Rüya Gibi; 1970 Vurgun; vb..:) 1970’lerin ilk yılları haber ajanslarının ve TV’nin yapımları dışında belgesel sinema yönünden durgun geçti. 1973’den sonra lÜFM’nin yanısıra Türkiye Turing ve Otomobil Kürumu da kültürel belgesellere Ö-nem verdi. Bu kurum adına Suha Arın, Anadolu Uygarlıklarından İzler başlığı altında bir dizi belgesel (Hanilerden Hitit-lere, Midas’ın Dünyası, Urartu’nun iki Mevsimi, Likya’nm Sönmeyen Ateşi) yaptı. Bu dizi dışında çektiği Safranbolu’da Zaman (1978) ile büyük ilgi uyandırdı. Kurum dışında gerçekleştirdiği Tahtacı Fatma ile 3. -Balkan Film Şenliğinde kısa film büyük ödülüne değer bulundu (1979).
1974-1977 yıllarında eski Robert Kolej ^şenliği geleneği Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü’nün (BÜSK) kısa film şenlikleriyle sürdürüldü ama büyük yankı yapmadı. Ali özgentürk, Seydişehir alüminyum işçilerini anlattığı Yasak (1975) ile Moskova Şçnliği’nde mansiyon aldı. Feyzi Tuna Çağdaş Nasreddin Hoca: Aziz- Nesin (1976) adlı belgeseli imzaladı, tshak Işıtan’ın 16 mm’lik 2 Eylül Direnişi (1978) Fransa’da Lille Şenliğinde ödüllendirildi. Güner Sarıoğlu SBF Basm-Yayin Yüksek Okulu öğ rencileriyle birlikte yaptığı Ladik 76 (1976) ile Kravoki (Polonya) ve Tampere (Finlandiya) .şenliklerinde ödüller kazandı. Sa-rıoğlu daha sonra B er it anlı, 1980’lerde de Kapadokya ve Keçe belgesellerini hazırladı. 1983’de^Halit Refiğ, Sinema-TV Enstitüsü adına Atatürk ve Sanat belgeselini çekti. Enstitü, başka belgesel çalışmalar da gerçekleştirdi. 1970’lerin ikinci yarısı ve . 1980’lerde TV çeşitli haber filmleri, belgeseller ve dramatik belgesellerle Türkiye’de bu tür sinemanın gelişmesine katkıda bulundu. Uğur Dündar’ın çalışmaları, 1980 öncesindeki Gözlem; Görünüm gibi yapım-. 1ar, Ziya öztan’ın Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal gelişimini İşleyen belgeselleri dikkati çekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir