k aşamalarında alkolikliğin en sık rastlanan belirtileri, kişisel sorunlardan kurtulmak için sürekli olarak içmek, alkole dayanıklılığın artması (dolayısıyla da alınan alkol miktarının artması), içki sırasında hafıza yitimlerinin başlaması (“kararmalar”), gizlice içmek, ilk içki kadehi için vazgeçilmez gereksinme (“şiddetli arzu”) duymaktır. Orta ve ileri aşamalarda, iç kiye bağımlılık artar ve hafıza kararmaları sıklaşır. İçkiye fiziksel bağımlılık ilk olarak, sabahın erken saatlerindeki titremelerle ve rahatlamak için bir kadeh içki gerektiren ağır iç sıkıntısı duygusuyla ortaya çıkar. İleri aşamada, içki içme aralıkları giderek sıklaşır. İçme kesilince, ivegen bir içine kapanma sendromu (delirium tremens: Çeşitli hayaller) görülür. Buna iç sıkıntısı, titremeler, sanrılar (sesler duyma, vb.) eklenir. Herhangi bir bireyde alkolizmin gelişmesini biyolojik, fizyolojik ve kültürel etmenler birarada etkilerler. Ayrıca, bir ailenin üyelerinin alkoliklerinin birbiriyle nasıl bir bağlantısı olduğuna ilişkin kesin bir belirti olmasa da, araştırmalar, bütün alkoliklerin % 50-80’inin alkolik bir yakın akrabaları olduğunu göstermektedir. Bu yüzden de bazı araştırmacılar, alkol düşkünlüğüne yatkınlı ğın, genetik kaynaklı olduğunu ileri sürmektedirler. Hayvanlar ve insan ikizler üstüne yapılan çalışmalar da bu kuramı destekleyici sonuçlar vermiştir. ABD’de 1990’da yayınlanan bir rapor, alkolikliğin hiç değilse bir biçimine karşı duyarlılığın, kromozom 11 ‘deki belirli bir genin varlığına bir ölçüde bağlı olabileceğini göstermiştir. Bu genin, beyin hücrelerinin alıcı noktalarında dopamin üretilmesiyle bir bağlantısı olduğu anlaşılmaktadır. Alkoliklik, derinlerdeki duygusal sorunlara da bağlanabilir. Sözgelimi, alkoliklik bazen ailede manik-depresif bir hastalık olmasına bağlanır. Bazı alkoliklerin de alkolü farkında olmaksızın biyolojik bir çöküntüye “ilaç olsun” diye kullandıkları bilinir. Buna ek olarak, başka birçok uyuşturucu kullanıcısı gibi, alkolikler de, çoğunlukla çöküntü duygularını ya da kaygılarını içkiyle boğ ma eğilimi gösterirler. Bunların tersine, bazı alkoliklerse, güçlü yasaklamaları ya da olumsuz duygularını yansıtmalarından duydukları suçluluğu azaltmak için içer. Ruh hekimleri, alkoliklerin, cinsel rollerine ve aile rollerine ilişkin çelişkileri olduğunu ortaya koymuşlardır. Buna karşılık, alkoliklerin birçoğu da yalnızlık, düş kırıklığı ya da kaygı deneyimlerini başlarıyla paylaşma eğilimindedirler. Bütün bu söylenenlerin de gösterdiği gibi, tek bir alkolik tipi belirlemek olanaksızdır. Toplumsal ve kültürel etkenler, düzenli içmenin ve alkolikliğin yerleşmesinde rol oynayabilirler. Bazı kültürlerde içki içmeme değerleri ile aİkolün ruh hallerini değiştirmek ya da sosyal davranmak için olağan bir yöntem olarak kabulü arasında çelişki vardır. Kültür bünyesindeki bu çelişkiler, bazı kişilerin kendi istikrarlı içme (akşamcılık) yaklaşımlarını ve ılımlı içme düzenlerini geliştirmelerini güçleştirir
Belirtiler ve nedenleri.
07
Eyl