Bilim ve Çizgi’nin Yaratıcı
Kaçık, dalgın ve biraz da tuhaf bilim adamları çizgi romanlarda tam bir asırdır boy gösteriyorlar.
Bu efsanevi karakterler her dönem, bilimin popüler yüzünün temsilcisi oldular. Franquin tarafından yaratılan ve bu kahramanlardan biri olan Marsupila-mi’nin yuvası ve küçük ailesi, ait oldukları türü temsil etmek üzere Brüksel’deki Doğa Bilimleri Müzesi’nde bulunuyorlar.
Biyolog Alain Quintard tarafından Belçikalı doğabi-limcileri gösterisinde sergilenen ve kökeni Güney Amerika’daki yabani güvercin ormanından gelen “Marsupila-mi franquini” daha çok memeliler ve tek deliklilerin alt sınıfındandır. Yavrularını, ornitorenkler (gagalı memeliler) gibi besleyen ve yumurtlayarak üreyen hayvanlar ile bazı karıncayi-yenlere, Brüksel’deki Doğabilimleri Müzesi tam dört vitrin ayırmış. Bunlardan birinde de yuvasında oturan Marsupilami ailesi görülmektedir. Müzedeki pedagoglar, André Franquin tarafından ilk defa 1952’de re-
ne olup çıkıverdi. Tersi çok daha akıcı; bir sürü düşsel bilim adamı, çizgi romanların sayfaları boyunca bir çok icatta bulunup, birçok buluş yapıyor. 1826’da isviçreli Rodolphe Töppfer tarafından yaratılan Dr. Festus, dalgın bilim adamı tiplemesinin ilk örneklerindendir. Birçok uzmana göre, çizgi romanın doğuşu, tanınmış bir
Sonsuz sayıda buluş ve mucitleri Çizgi roman bilginleri, düşünce ileten robotlar, uzay telefonları, atom füzeleri gibi sayısız buluşa damgalarını vurmuşlardır. Az çok çılgınca olan buluşları olağanüstü bir bilginin göstergesidir. Bu ı
dıkları öykülerin yazarları, bilimle düş
ırkbilimcinin adının altında ilk baloncuğun görülmesi ile gerçekleşir. B_ durum, New York Journal’da yayınlanan küçük afacan Yellowkid’le birlikte 1896’ya kadar uzanır.
Çizgi roman bugün tam 101 ys şında. Binlerce karakter ve hepimi?: neşelendiren verimli bir edebiyatla dolu bir asır. Popüler kültürün doğa
nımlarken. sınıflarken ve isimlendirirken nasıl hareket ettiklerini anlatmak amacıyla seçmişler. Bilim adamları, bilimi anlatırken mizaha biraz daha fazla yer vermenin kolay anlaşılabilir olmayı sağlayacağını biliyorlardı ve bu da az rastlanır bir uygulamaya kapılarını açtı. İşte bir çizgi roman kahramanı bir anda bilimsel bir nes-
kınmez. Ayrıca halkın aniayaca-
varat-
ve bilim ötesinin eşit değerde Duiunaugunu s¡rnge¡cr.
Tournesol’un Gerçek Yüzü Herge, Tryhon Tournesol’un portresini çizerken, Brüksel’de yaşayan İsviçreli bilim adamı Auguste Piccard’dan esinlenmiş. Tournesol’un bazen kullandığı sarkaç, çizgi roman
_ ulan fotoğrafla ve sine-‘sıemdaş bu yeni anlatı, ¿man teknolojik toplu-:*erkezi sayılan bilim :ndan uzak kalmamış-~ adamlarının çi/ ilk girişleri ile ıkıl almaz dalgı n-e dikkatsizlikleı ı tükenmez
rak bu hikâyeler bilimsel «.-maktan çok, kurgusal görünüme sahiptirler. Bununla beraber, son dönem yazarlar, çizgi romanı pedagojik amaçlar için kullanmaktadırlar. Örneğin, fizikçi Jean-Pi-erre Petit’ye ait olan “Ansel-me Lanturlu” serisinde yazar, kuantum fiziğinden, bilgiişlemden va da akışkan mekaniğinden söz etmekten çe-
j:Stw”
I :il!H1’Líl
I üh:”
hiBK
ra
– .rıı işareti ; saça sa-
profesör
– bir anda ulusal kahramanlar :;şlerdir. Bu hoş karakterler,
. k dalgasına ilk adımların atıl-_ Incü olmuşlardır. Spirou ve
’nun maceralarındaki Toıır-e meslektaşı Champignac, yıkamadıkları ipe sapa gel-.. aşlarıyla, sürekli önceden :~.eyen aksiliklerin doğması-olurlar.
_ ciddi, ama kendi sınıfının ~_;bolik bir karakteri de Edgar -“_m kaleminden çıkan Profe-“•aıer’dir. Yüksek düzeyde olan Mortimer ve kendisi i’idan ve iyilikten yana olan ^ adamları, tehlikeli ve kn -embolü Septimus, Milloclj ;:bi bilim adamlarına karşı : ~îr sa^
_
¿-.t. Her şeye hakim
olan muziplik örneği kötü bilgin genellikle, denizlerin dibini ya da yeraltının karanlık köşelerini kendisine üs olarak tercih eder. Yeraltı dünyasına aittir ve cehennem yasalarını uygular. O kadar kötü, kinci, öfkeli ve tehlikelidir ki, öykünün olumlu, naif ve yürekli kahramanı, bu canavar kişiliğin yaratacağı tehlikenin nereden geleceğini hemen kestiremez. Ama ne olursa olsun, mutlu son kaçınılmazdır.
Sürekli hikâyelerde, karakterler bazen değişir, ama bazı simgeler hep aynı kalır. Çizgi roman, öyküsel bilginlere sahip olduğu gibi özellikle Spirou Dergisi’nde yayınlanan “Paul Amca’nın Güzel Hikayeleri”ndeki *gibi, bilim dünyasının büyük isimlerinin hayatlarını da anlatır. Doğal ola-
t
eden çizgi romanlara da rastlanır. Ama, bilimadamları bu tür çizgi romanlardan her zaman memnun kalmazlar. Bu bilim adamlarından biri olan astrofizikçi Alfred \ i-dal-Madjaya göre bunlar çok sıkıcıdırlar ve sadece konusu ne olursa olsun her bulduklarını okuyan bir kitleye hitabedebilirler. Birçok bilima-damı şekil bozukluğuna uğramış, ka-rikatürize edilmiş ve alışılmış görüntülerden şikâyetçidirler. Fakat, unuttukları bir gerçek var, o da ,bu öykülerin amacının birtakım bilimsel gerçekleri ortaya koymak ya da sadece insanları eğitmek olmadığı, bir söylenceyi ve popüler sunuşu ortaya koymak olduğudur. Her şeyden önemlisi kurgudur. Ortaya koyulan bilimsel olayların şaşırtıcı, yazılan metinlerin olabildiğince açık ve kesin olması okuyucu için önemlidir.
Bilim ve büyü eşit oranda bulunma eğilimindedirler. Örneğin, Tournesol, füzesi için atomik motor icat etmiştir ve bunu yapmak için bir sarkaç kullanmıştır.
Her ne kadar çizgi roman bilime meraklıca el atmışsa da, yüzyılın ilk yarısı boyunca bilim yine erişilmez ve ei sürülmezdir. Ama tehlike, ilerlemeye sıkı sıkıya bağlı olan bilimsel bilgiden ve teknolojiden gelmemektedir. Bilimin iyi yüzü bir dönemin ruhunu yansıtan ayna göre-
vi görür. Bu tablo, bilim adamları tarafından da bizzat desteklenmiştir. CNRS hikâyelerinin yazarı Philippe Videlier “Sürekli gelişen bilimsel bilginin kullanımındaki ikilik 30’lu yıllardan beri, teknoloji dünyasında gezinen klasik amerikan çizgi romanlj-
M
Sevimli,
Dalgın Bilginler İflah olmaz kaçık Cosinus, denklemlerinin içinde kaybolur. 1893’de
Sorbonne Botanik Laboratuvarı yetkililerinden Chistcmjıe’un kaleminden çıkmıştır. Nimbusun dalgınlığı ise, 30’lu yıllarda tüm gülünçlüklere konu olur.
İlilin