wiki

BİYOLOJİ

Bir karasineğin elektron mikroskobundaki görüntüsü.

BİYOLOJİpısı, davranışları, birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkileri, yeryüzündeki dağılışları, çeşitlilikleri ve vücutları içinde geçen “temel hayat olayları” hep biyolojinin konusunun içine girer. Biyolojinin târihçesi çok eskiye dayanmaktadır. Biyoloji ile ilgili en eski ve en önemli belge, M.Ö. 1550 veya daha eski zamanda yazılmış Papyrus Ebers’tir. Bu belgede bitki ve hayvanlardan elde edilen ilaçlar yer almaktadır. Yaklaşık 1000 yıl sonra Yunanlı Hippokrates (M.Ö. 460-377) ve Aristo (M.Ö. 384-322)nun tıp, anatomi ve tıbbi bitkiler hakkındaki sözleri, biyoloji ile ilgili bilimsel temel eserler olarak kabûl edilmektedir. Halbuki bunların görüşleri genellikte teoridir. Romalı Dioskorides’in Materia Medica, Plinus’un Naturalis Historia (Tabiat Târihi) eseri, tıp ve bitkiler konusunda yazılmış en önemli eserlerdir. Hıristiyanlığın Nesturi mezhebinden birçok bilginlerin Efes Patriği tarafından (M.S. 462) afaroz edilmesiyle, çoğu Fırat havzasına kaçmışlar ve buradan da İran Devleti tarafından kabûl edilmişlerdir. Daha sonra Bağdat halîfeleri bu Nestûrî bilginlerini özel hekimler olarak çağırmışlardır. Bunlar ve zamanın İslâm âlimleri, Aristo, Thephrastus, Dioscorides, Plinus ve diğerlerinin eserlerini Arap dillerine tercüme etmişlerdir. İslâm dîni, insanlığın hayrına her müsbet çalışmayı emretmektedir.

Allahü teâlânm Kur’ân-ı kerîmin çeşitli yerlerinde meâlen; “Sizden evvel gelip geçenlerin hayatlarını, gittikleri yolları ve başlarına gelenleri, gözden geçirip, onlardan ders alınız. Yerleri, gökleri, canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz! Gördüklerinizin içini, özünü araştırınız. Bütün bunlarda yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız.” buyurduğu emirlerine uyan İslâm âlimleri pekçok eser vermişlerdir. Bu eserler vâsıtasıyle biyoloji bilimi İslâm memleketlerinden Avrupa’ya yayılmıştır. İbn-i Baytar, Câhız, Ebû Bekr-er-Râzi, Erzurumlu İbrâhim Hakkı, İbn-i Sînâ gibi İslâm bilginleri biyoloji dallarında önemli eserler vermişlerdir. Onuncu yüzyılın ortasından îtibâren İslâm ilminin Hı- istiyan-Avrupa üzerine gittikçe artan etkisi so- ucunda, batı dünyâsının ilim arayan gençliği, İs
panya; Aim. Biologie (f), Fr. biologie (f), İng. biology. Eski Lâtince, bios (hayat) ve logos (bilim) kelimelerinin birleşiminden ibâret olup, canlılar bilimi anlamına gelmektedir. Canlıların yapısı, davranışları, birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkileri, yeryüzündeki dağılışları, çeşitlilikleri ve vücutları içinde geçen “temel hayat olayları” hep biyolojinin konusunun içine girer. Biyolojinin târihçesi çok eskiye dayanmaktadır. Biyoloji ile ilgili en eski ve en önemli belge, M.Ö. 1550 veya daha eski zamanda yazılmış Papyrus Ebers’tir. Bu belgede bitki ve hayvanlardan elde edilen ilaçlar yer almaktadır. Yaklaşık 1000 yıl sonra Yunanlı Hippokrates (M.Ö. 460-377) ve Aristo (M.Ö. 384-322)nun tıp, anatomi ve tıbbi bitkiler hakkındaki sözleri, biyoloji ile ilgili bilimsel temel eserler olarak kabûl edilmektedir. Halbuki bunların görüşleri genellikte teoridir. Romalı Di- oskorides’in Materia Medica, Plinus’un Natura- lis Historia (Tabiat Târihi) eseri, tıp ve bitkiler konusunda yazılmış en önemli eserlerdir. Hıristiyanlığın Nesturi mezhebinden birçok bilginlerin Efes Patriği tarafından (M.S. 462) afaroz edilmesiyle, çoğu Fırat havzasına kaçmışlar ve buradan da İran Devleti tarafından kabûl edilmişlerdir. Daha sonra Bağdat halîfeleri bu Nestûrî bilginlerini özel hekimler olarak çağırmışlardır. Bunlar ve zamanın İslâm âlimleri, Aristo, Thephrastus, Dios- corides, Plinus ve diğerlerinin eserlerini Arap dillerine tercüme etmişlerdir. İslâm dîni, insanlığın hayrına her müsbet çalışmayı emretmektedir. Allahü teâlânm Kur’ân-ı kerîmin çeşitli yerlerinde meâlen; “Sizden evvel gelip geçenlerin hayatlarını, gittikleri yolları ve başlarına gelenleri, gözden geçirip, onlardan ders alınız. Yerleri, gökleri, canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz! Gördüklerinizin içini, özünü araştırınız. Bütün bunlarda yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız.” buyurduğu emirlerine uyan İslâm âlimleri pekçok eser vermişlerdir. Bu eserler vâsıtasıyle biyoloji bilimi İslâm memleketlerinden Avrupa’ya yayılmıştır. İbn-i Baytar, Câhız, Ebû Bekr-er-Râzi, Erzurumlu İbrâhim Hakkı, İbn-i Sînâ gibi İslâm bilginleri biyoloji dallarında önemli eserler vermişlerdir. Onuncu yüzyılın ortasından îtibâren İslâm ilminin Hı- istiyan-Avrupa üzerine gittikçe artan etkisi soucunda, batı dünyâsının ilim arayan gençliği, İs
panya-Endülüs’teki İslâm üniversitelerine koşmuştur. Buradaki İslâm bilginlerinin eserleri çok kıymetli olup, daha sonra matbaanın keşfiyle Avrupa’da basılan ilk kitaplar arasında yer almıştır.

Bir karasineğin elektron mikroskobundaki görüntüsü.

Bir karasineğin elektron mikroskobundaki görüntüsü.

On sekizinci asırdan îtibâren biyoloji konularında hızlı bir ilerleme başlamış, özellikle İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda’da ilmî araştırmalarla ilerlemeler kaydedilmiştir. On sekizinci yüzyılın ortalarında büyüteç, mikroskop ve yeni tekniklerin kullanılmasıyla biyoloji alanında da daha büyük gelişmeler ve buluşlar olmuştur. Biyoloji, teknolojinin gelişmesinden âzamî derecede faydalanan bir bilimdir. Diğer bilimlerle de (özellikle fizik ve kimyâ ile) bilgi alış verişi yapmaktadır. Elektron mikroskobunun bulunuşuyla da hücrenin temel yapısına nüfûz etmeye çalışmaktadır. Canlıları ve temel hayat olaylarını inceleyerek insanlığa faydalı sonuçlar çıkarmak gayretindedir.

Biyoloji, canlıların moleküler yapısına kadar inerek büyük gelişmeler kaydetmiştir. Canlıların genetik yapısındaki bâzı bozuklukları bertaraf edecek seviyeye gelmiştir. Bu konuda, “Genetik Mühendisliği” çalışmaları ümit vericidir. (Bkz. Genetik Mühendisliği)

Biyolojinin bölümleri: Canlıların çeşitliliği ve bunlarda meydana gelen hayâtî faaliyetlerin düzen ve çeşitliliği, biyolojinin birçok dallara ayrılmasına sebeb olmuştur. Her biyolog kendi dalında uzmanlaşarak araştırmalarını sürdürmektedir. Biyoloji, öncelikle zooloji ve botanik olmak üzere iki ana dala ayrılır. Zooloji, hayvanlar âlemini, botanik ise bitkiler âlemini inceler.

Belli bâzı hayvan grupları, zoolojinin özel dalları içinde yer alır. Meselâ protozooloji tek hücreli hayvanlan, entomoloji böcekleri, ihtiyoloji balıkları, ornitoloji kuşlan, mammaloji memeli hayvanları araştırarak inceler.

Biyolojinin Bâzı Alt Bölümleri

Moleküler Biyoloji: Canlıların yapısını moleküler seviyede inceleyen bir bilim dalıdır. Gen, DNA ve RNA gibi kısımlar, moleküler biyolojinin konusuna girmektedir. Biyokimyâ: Canlıların kimyâsal yapısını, özellikle hücre ve dokuların içindeki kimyâsal bileşikleri inceler. Sağlık kuruluşlarındaki “biyokimyâ la- boratuvarları” bu bilimin uygulama sâhasıdır. Kan, idrar, hormon tahlili yaparak bâzı hastalıkların teşhisine yardımcı olur. (Bkz. Biyokimya) Sitoloji: Hücre bilimidir. Hücrenin yapısı, bölünmesi, enerji üretimi ve tüketimi, protein sentezi, kanser gibi konular sitolojinin sâhasına girer.

Histoloji: Doku bilimidir. Çok hücreli canlıların ancak mikroskopla incelenebilen dokularının yapısını, görevlerini ve hangi organların yapısına girdiklerini araştırır.

Anatomi: Canlıların iç yapısını inceler. Sitoloji ve Histolojiyle de desteklenir. (Bkz. Anatomi)

Morfoloji: Şekil bilimi olarak bilinir. Dar mânâda, canlıların dış yapısından bahseder. Geniş anlamda ise, canlıların yapı biçimiyle ilgilenir. Anatomi, Histoloji ve Sitolojiyi de içine alır.

Fizyoloji: Fonksiyon bilimidir. Hücre, doku ve organların görev ve çalışmalarını, fizik ve kimyâ kânunlarına dayanarak inceler.

Embriyoloji: Embriyonun (ceninin) meydana gelişini ve gelişmesini inceler. Döllenmiş bir yumurtadan (zigottan) îtibâren, hücre farklılaşmaları ve organların teşekkülü ve tam bir yavrunun doğmasına kadar geçen çok esrarlı devreler embriyolojinin konusuna girer.

Genetik: Canlılardaki kalıtsal özelliklerin nesilden nesile geçişini ve bunlarla ilgili prensip ve kânunları araştırır. Genin yapısı, gende meydana gelen değişmeler ve bunların canlıya geçişi üzerinde incelemeler yapar. Son yıllarda büyük gelişmeler kaydeden “Genetik Mühendisliği” genetiğin önemli bir tatbikat sâhasıdır.

Sistematik: Canlıların benzerlik ve akrabâ- lıklarına göre belli gruplar hâlinde tasnif edilmesine “sistematik” veya “taksonomi” denir. Sınıflandırmada en küçük ve temel birim “tür”, en büyüğü ise “âlem”dir.

Ortak bir cedden gelen, yapı ve görev bakımından benzer özelliklere sâhib olan, tabiatta yalnız kendi aralarında üreyerek verimli yavrular veren bireyler topluluğuna “tür” denir. Tür ismi iki kelime ile gösterilir. “Felis domesticus” kedi, “Fe- lis leo” aslan, “Pirus nigra” çam türlerini ifâde eder: “Homo sapiens” de insan türü demektir

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir