BÖBREK TAŞLARI

BÖBREK TAŞLARI; çok çeşitli sebeplere bağlı olarak idrar yollarında meydana gelen, muhtevâları farklı taşlar. Böbrek ve idrar yollarındaki taşlar, idrar yollarının tıkanmasına bağlı olarak gelişen, böbrek hastalıklarının en sık görülen sebebidir. En sık 20-40 yaşlan arasında görülür.

İdrar yolu taşları, genellikle vücuttaki hassas bir dengenin bozulması sonunda meydana gelir. Böbrekler, vücuttaki suyu korurken, çözünürlüğü az olan bir takım maddeleri de atmak zorundadır. Bu iki zıt durum arasında diyet, iklim ve aktiviteye uyumun sağlandığı bir denge kurulmalıdır. İdrarda, kalsiyum kristallerinden zenecikler meydana gelmesini önleyen ve çözünen maddelerdeki kalsiyumu bağlayan maddeler mevcuttur. Atılma miktârmın artması veya aşırı su tutulması sebebiyle idrar, çözünmeyen maddelere doyunca, kristal zenecikler hâsıl olur, büyür ve taş meydana getirmek üzere çökmeye başlar. Kalsiyum oksalat ve fosfat kendi aralarında birçok taş kompleksleri meydana getirebilir.

Kalsiyum oksalat, fosfat, ürik asit ve sistinin idrarla fazla atılması veya fazla su kaybı, idrarın yoğunlaşıp, çözünmüş madde miktârmın artmasına sebeb olabilir. İdrar iyonlara doyunca kümeleşmeler olur. Bu kümeler sâbitleşince, çekirdek meydana gelir ve çekirdek bir taş meydana getirmek üzere büyür. Kalsiyum, ürik asit, sistin ve struvit (magnezyum, amonyum fosfat) taşlan hemen hemen böbrek taşlarının hepsini meydana getirirler. Kalsiyum oksalat ve fosfat taşları bütün taşların % 75 ilâ 85’ini yaparlar.

Kalsiyum taşları genellikle 30 yaş üstündeki erkeklerde görülür. Taş oluştuktan sonra yeni taşların oluşma süresi hızlanabilir. Her 2-3 senede bir tekrarlayabilir. Kalsiyum taşı hastalığı, büyük ölçüde irsîdir. Uzun süre yatalak olan hastalarda, bâzı kemik hastalıklarında, paratiroid bezi hastalıklarında, böbrek hastalıklarında, aşırı D vitami ni alanlarda görülebilir. Kalsiyum oksalat taşları iltihap sonucunda da olabilir. Ürik asit taşları direkt (düz) filmde görülmez (diğer taşlar görülür). Ancak ilaçlı filmde (İ.V.P) görülebilir. Umûmiyetle erkeklerde görülür.

Nerede ise böbreğin büyüklüğü kadar olan bir böbrek taşı.

Nerede ise böbreğin büyüklüğü kadar olan bir böbrek taşı.

Ürik asit taşı gelişen hastaların bir kısmında gut hastalığı da mevcut olup, irsîdir. Fazla et yiyenlerde, uzun süren yüksek ateşli hastalıklarda, kan kanserinde, kanser tedâvisi esnâsında görülebilir.

“Sistin” taşları çok nâdirdir, irsîdir.

“Struvit” taşlan sık görülür ve tehlikelidir. Genellikle kadınlarda rastlanan bu taşlar, bakterilerin sebep olduğu idrar yolu iltihapları sonucunda meydana gelir. Bu taşlar büyük ebatlara erişip, böbrekten çıkan idrar yolundaki böbrek havuzunu doldurabilir.

Taşların belirtileri: İdrar yolu yüzeyini kaplayan taşlar belirti vermeyebilirler. Herhangi bir sebeple çekilen karın filminde idrar yolu taşı tesbit edilebilir. Bâzen de idrarda gözle görülebilen veya mikroskobik kanamalar olabilir. Umûmiyetle taş parçalanıp yerinden oynar ve idrar yoluna girip tıkar, ağrıya sebep olur. Taş, üreterden (böbrek ve mesâne arasındaki idrar yolu) belirti vermeden geçebilir, fakat çoğu zaman bu geçiş ağrı ve kanama yapar. Böğürde giderek artan bir ağrı başlar. 20-60 dakikada ağrı şiddetlenir, bu durumda ağrı kesiciler gerekir. Ağrı böğürde kalabildiği gibi alt kısımlara da yayılabilir. Ağrının aşağıya kayması, taşın üreterin alt ucuna hareket ettiğini gösterir. Üreterin mesâneye girdiği bölgede olan taş; sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma gibi belirtilere sebep olur ve idrar yolu iltihapları ile karışabilir. Hareket hâlindeki taş kanama yapar. Taş bulunan hastada, idrar yolu iltihâbı sık görülür. Bu iki hastalık birbirinin ilerlemesini arttırır. İdrarla, üreterleri tıkayacak miktarda ürik asit veya sistin atılabilir. Kalsiyum oksalat kristalleri tıkanma yapmaz, kum şeklinde atılabilir. Kalsiyum fosfat kristalleri idrarı süt kıvamına sokabilir, tıkanma yapmaz.

Böbrek taşları üriner sistemin birçok yerinde bulunur. Küçük taş (1) böbrek pramidinde, böbrek kumları (2) ve taşları idrar kanalında yine böbrek taşları böbrek içinde (3) ve (4) meydana gelebilir. Böbrek taşı (5) idrar yolunu tıkarsa veya idrar kesesinde bulunursa ve taşın tıkanması sebebiyle böbrekte idrar birikirse (6) şiddetli sancılar meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda derhal doktora gidilmelidir.

Böbrek taşları üriner sistemin birçok yerinde bulunur. Küçük taş (1) böbrek pramidinde, böbrek kumları (2) ve taşları idrar kanalında yine böbrek taşları böbrek içinde (3) ve (4) meydana gelebilir. Böbrek taşı (5) idrar yolunu tıkarsa veya idrar kesesinde bulunursa ve taşın tıkanması sebebiyle böbrekte idrar birikirse (6) şiddetli sancılar meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda derhal doktora gidilmelidir.

Taş hastalığında aynca; bulantı, kusma, bel ağnsı, kannda şişkinlik ve ishal gibi belirtiler olabilir.

Böbrek taşı olan hastaların tedâvi ve değerlendirilmesi: Böbrek taşlarının oluşumlarının ve böyümelerinin önlenmesi için taşın cinsi ve sebebi araştırılmalıdır. Hastalığın mühim bir kısmında, taşa sebeb olan ve serum ve idrann kimyâsal analizi ile ortaya çıkarılabilen metabolik hastalıklar mevcuttur. Serum ve idrarda gerekli tahliller yapılır. Mümkünse böbrek taşının muhtevâsı incelenerek buna göre perhiz ve tedâvi plânlanır. Bozukluk ne olursa olsun her hasta susuz kalmaktan kaçınmalı ve günde 6-8 bardak su içmelidir. Böbrek ve idrar yollarında mevcut taşların tedâvisi için tıbbî ve cenâhî yönden yaklaşmak gereklidir. Tedâvi; taşın yerleştiği yere, yaptığı tıkanıklığın durumuna, böbreklerin çalışmasına, il- tihâbın olup olmamasına, ameliyat riskine, hastanın durumuna göre değişir. Genel olarak; şiddetli tıkanma, iltihap, dayanılmaz ağrı, çok şiddetli kanama varsa taşın cerrâhî metodlarla veya mesâneden sistoskopla girerek alınması (basket metodu) yoluna gidilebilir. Son yirmi beş senedir, böbrek taşlarının tıbbîtedâvisinde mühim gelişmeler olmuştur. Kalsiyum oksalat taşlarının tedâvisinde hasta bol sıvı almalıdır. Sıvı; oksalat muhtevâsı yüksek çay, kahve veya meyve suları yerine tercihen su şeklinde alınmalıdır. Hastanın diyetindeki kalsiyum ve oksalat kısıtlanmalıdır. İdrarla oksalat itrahını arttıracağından, aşırı C-vitamini alınmamalıdır. Oksalat kumu çok sebze yiyenlerde meydana gelir. Oksalat bulunan sebzeler yenmemelidir. Kuzu kulağı, ıspanak, beyaz fasulye, semizotu, elma, armut, kiraz, vişne, çilek ve incir yasaktır. Biber, çikolata, kakao yasaktır. Kepeksiz beyaz ekmek yemelidir. Böbrek taşına karşı en iyi ilaç terementidir. Terementiden ceviz kadarını şekerle veye menekşe şerbeti ile içmek çok faydalıdır. Terementinin taş düşürdüğü, Fransızca tıb kitaplarında yazılıdır. Nieron adındaki mâyi (sıvı) da, böbrek taşlarını parçalamakta, bunları ve kumları dökmektedir. Bu ilâç, günde üç defa yemeklerde otuzar damla alınmalıdır. Perhizler, başarısız kalırsa tiazit grubu idrar söktürücü ilaçlarla tedâvinin uygulanmasına başlanabilir. Kalsiyum oksalat taşlarının tıbbî tedâvi ile erimesi mümkün değildir. Tedâvînin gâyesi yeni taş teşekkülünü önlemektir. Ürik asit taşlarının mühim bir kısmı, et, balık ve kümes hayvanı etlerinin aşırı alınmasına bağlıdır. Diyeti değiştirmek ideal bir tedâvi olur. En çok ürik asit yapan genç hayvan etleri, jelatinli etler (baş, ayak, deri), beyin, karaciğer, böbrek ve işkembedir. Ekmek ve et de oldukça ürik asit yapar. Kahve, gazoz yasaktır. Hergün iki üç litre bol su iç- melidir. Limon suyu ve mîde sodası vererek idrarın asitliği azaltılmalıdır. Bu sayede ürik asit taşlarının husûlünü önlemek mümkündür. Ürik asidi atmak için gerekirse allopurinol tedâvîye eklenir. İdrar yolu taşlarının, bir cerrâhî müdâhaleye gerek kalmadan tedâvisi, asırlardır taş hastalarının ve doktorların en büyük hayâli olmuştur. Tamâmen vücut dışından tatbik edilen “şok dalgaları” ile böbrek taşlarını parçalayarak tedâvi konusunda 1976 yılından beri çalışmalar yapılmaktadır. Bu metod, 1980’den bu yana insanlar üzerinde de uygulanmaya başlanmıştır. Şok dalgalarıyla böbrek taşlarının tedâvisi, taşların bir milimetreden küçük parçalara ayrılması ve bunların üreter yoluyla âni- den atılması esâsına dayanır. Taşın üreterden geçişi esnâsında ağrılara mâni olmak için ağrı kesiciler uygulanır. Hastanın ağrıları kesilip, taş kırıntıları tamâmen atıldığında, hasta evine gönderilebilir. Henüz sınırlı olarak kullanılan bu me- todla % 90 başarı sağlanıyor. Hastahânede kalma süresinin kısa olması, hastanın kısa sürede işine dönebilmesi yanında, hastanın ameliyat korkusunu kaldırması gibi avantajları vardır. Cihaz oldukça pahalı olmakla berâber, metod gittikçe yaygınlaşan bir tedâvi şekli olarak görülmektedir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*