Bu Dünyada Yalnız Değiliz”
Nasıl bir sıkıntıdır içime oturan? Derinlerden kopup gelen “oflarım size tanıdık gelmeli. Anadolu-muzun bağrından kopan sesin bir benzeri, insansı bir hali bu. İçim acıyor, kanıyor. Bu hafta sonu evime konuk olan yeşil mektubun, kara haberlerini okuyorum. Onların yerine koydum kendimi; çizgili bir sırtlan oldıım bazen, bir kelaynak, bazen bir orkide bazense bir alaca yalıçapkını oldum. Oldun! da, sonra onların gözüyle bir de insanoğluna baktım. Çok ağır geldi, kaldı ramadım insan olmayı. “’Kırmızı boşluklar”ı bir de özenle yazılmış satırlardan okumak zor geldi bana. Çok çalışmak lazım, her zaman her yerde anlatmak lazım. En basitinden; hayatımda yalnızca bir defa salep içtim, ilkokul beşinci sınıfta arkadaşlarımla. Nasıl da dilim yanmıştı, bir daha da hiç içmedim. Şimdi anlıyorum aslında yanan dilim değil yüreğim, vicdanım olmalıymış ama çevremde salep içen çok. Allık onlara bir fincan saleple yaptıkları kıyımı anlatacağım; umarım artık içmezler. Bu dergiyi keşke herkes okusa ve baş ucuna koysa. Kendi hayatının dışında daha kimlerin canı yanıyor öğrense. Bizler tepkimizi belli edebiliyoruz. Onlar sessizce aramızdan ayrılıyorlar oysa ki. Bu dünyada yalnız değiliz. Yeşil mektubu herkes okumalı, yaşam yoldaşlarına sahip çıkmalı. Kırmızı boşlukların azalması ümidiyle