Genel

BUDA VE BUDİZM

BUDA VE BUDİZM

Siddhartha Gautama tarafından MÖ VI. yy’da Kuzey Hindistan’da kurulan Budizm, dünyanın büyük dinlerinden biridir. Hiyerarşisi kasdarla düzenlenmiş bir toplumun ortaya çıkışıyla çağdaş olan ve büyük ölçüde Hindu inanışlarıyla beslenen Buda’mn öğretisi, acı ve acıyı yenmenin yollan konusunda gelişir. Budist sanatın çok belirgin bir simgecilikle yüklü olması, Siddhartha öğretisinin insanlara aktarılmasına ve inananların tefekkürüne bilinçli olarak

dayanak hizmeti görmesindendir.

Budizm Brahmanizmin uzantısı olarak ortaya çıktığında, Hindistan, toplumsal bir dönüşüm ve dinî bir bunalımla karşı karşıyadır. Bir yanda, eski kabile yapılarının yerini alan bölümlere ayrılmış bir Ari toplumunun gelişmesi; diğer yanda, Hinduizmden kopan dinî akımların doğuşu. Budizm Hindistan’da yüzyıllar boyunca yayıldıktan sonra, Uzakdoğu’nun gözlerini, özgün bir dinî felsefe ve ahlak anlayışına açmıştır.

GAUTAMA VE ACININ KEŞFİ

Yaklaşık olarak MÖ VI. yy’ın ortalarından 470’e kadar yaşayan Buda’nın çok az bilinen hayatı, efsanelerle çevrilidir. Genel olarak Sakyamuni (Sakya kabilesinin bilgesi) diye adlandırılırdı; asıl adı Siddhartha Gautama’ydı. Söylencelere göre, Hint-Nepal sınırındaki Kapilavastu Prensliği’nde soylu bir aileden dünyaya gelmiştir. Bebek, bir tanrıça tarafından bir lotus yaprağının üzerine konmuştur. Oğlunun doğumundan yedi gün sonra ölen anne Kraliçe Maya, bir rüyada altı dişli beyaz bir filin göğsünü deldiğini gördükten sonra, ona sağ yanından gebe kalmıştır. Yeryüzü zevklerini ve zarif bir lüksü tadan genç prens, Kapilavastu ileri gelenlerinden olan babasından, bir savaşçı eğitimi alır. 16 yaşında evlenir ve bir oğlu olur.

30 yaşındayken, bir yaşlı, bir ceset, bir sakat ve bir keşişle karşılaştıktan sonra, yedi yıl boyunca dolaşır ve çile çekmeye gider (bu dört hayal, onu insanın kaderi hakkında derin düşüncelere sokar). Anîden, insanlığın dört temel derdinin bilincine varır: yaşlılık, ölüm, hastalık ve yoksulluk. Gautama, bu aşağılayıcı dünyadan kopmaya çalışarak, münzevî hayatı sürdürme ve «karakışta bir böcek» gibi oruç tutmayı öğrenme kararı alır. Manevî ustasını Brahmanlar arasında bulmayı kurar; ama ne o küstah keşişler, ne de kast sisteminin adaletsizliğini sürdüren Hinduizm, onun özlemini çektiği manevî yatışmayı sağlayabilir.

Bir incir ağacı altında tefekküre daldığı sırada, çile çekilen bir hayatın zevklerle dolu bir hayattan pek de iyi olmadığını anlamasıyla anîden içine kurtarıcı bilgi doğar. Evrenin bütünlüğünü görerek, «yüce bilgiyle aydınlanma» demek olan bodhi’ye ulaşır.

O andan itibaren, Buda (aydınlanmış) adını alır.

Buda, bu uyanışla hayatın yararsız hazlarıyla burukluk içinde dünyadan el etek çekmek arasında bir «Orta Yol» bulunduğunun bilincine varır. Bu aydınlanma ona, hem dirilme zinciri ve bunun zalim nedenselliği, hem de bundan kurtulmanın yollarını getirir. Bu noktadan hareketle geliştirdiği felsefî öğreti, acının evrenselliği, kaynağı, bedensel ve ruhsal acının üstesinden gelinmesi ve bunun için izlenecek manevî yolu konu alan «Dört Soylu Gerçeğe» dayanır.

Tutkularının mahkûmu olan ve yaşama susuzluğunun izlerini taşıyan insanların, keşfine kayıtsız kalmalarından çekinen Buda, nirvana içindeki yüce yokoluşuyla gelen tam özgürlükten vazgeçip konuşmalar yapmak için yola çıkmadan önce, uzun süre kararsız kaldı. Varanasi’deki ilk vaazı, beş keşişin onun safına geçmesini sağladı.

O andan itibaren, uzun gezilerindeki tesadüflere, inananlarının yaşam tarzı ve huzuruna açık olan felsefesiyle birçok yandaş çekti.

Buda, halktan insanlar kadar hükümdarlara da inanç götürdükten sonra, 80 yaşında öldü. Yakılışından sonra, inananları, kutsal sandıkların altındaki küllerinin peşine düştüler.

Buda’nın öğretisi

Buda’nın öğretisi, herşeyden önce acının hayattan ayrılmaz olması fikrine dayanır. Budizm, temelde karamsar bir görüş ifade etmesine rağmen, bilgi ve ahlakın, yeniden doğuş zincirinden kurtulma ve mutlak bir saflık hali olan nirvanaya girme olanağı
Bangkok’ta Budist keşişler, Tayland. Budizm, Hindistan dışında, çoğı kendinden önce var olan kültür ve geleneklerle bir kaynaşma sağlayar yayılmıştır. Katı dogmalara dayanmayan deneysel öncülleri ve öğretin yeni coğrafî alanlarda yerleşmesini kolaylaştırmıştır.
verdiğini belirtir. «Dört Soylu Gerçek», daha Varaı (Benares) ilk vaazda özetlenmiştir.

İlk gerçek, acıyı hayatın yoldaşı haline getirir, zira hiı luluk kalıcı değildir. Benlik geçicidir, çünkü her varlık, k acı çekecek ve yeniden doğacak olan başka bir bedende doğmak için ölmektedir (Brahmancı samsara veya dirilm dir ve bu zincir, geçmişteki iyi ve kötü hareketlerin son karma tarafından yönlendirilir).

İkinci gerçek, acının, yaşama «susuzluğu», arzu ve tut doğmasıdır; bunlar, açgözlülüğü, kıskançlığı, nefreti v besleyen kaynaklardır.

Üçüncü gerçek öncekilerin sonucudur: neden yok ed: nucu da iptal olur. Böylelikle, arzular söndürülürse, acın tesinden gelinmiş olunur.

Dördüncü gerçek, Budizmin ahlakı olan «Sekiz Yol»dur. Saf tefekkürü, bilgiyi, doğruluğu ve iyiliği öğüt ların sönmesine, var olmama ve yemden dirilmemenin e Üne, varlığın kozmik enerji içinde erimesine, nirvanaya Hemen ulaşılamayan nirvana, oluşun yazgısallığının v yeniden başlayan yeni yaşamlar zincirinin elinden kuı haldir.
BUDİZM’İN BÜYÜK METİNLERİ

Tripitaka: Budist yasanın «üç sepeti» (veya «üç mücevheri»). Sanskritçe yazılmış olan bu eser üç bölüme ayrılmıştır: Vina-ya (manastır yaşamının kuralları); Sutra (Buda’nın vaaz derlemesi); Abhidharma (metafizik ve öğreti kitaplarının bütünü). Burada MÖ. 500 yılından başlayarak, 500 yıl süresince kaleme alman Hinayanacı metinler söz konusudur.

Saddharmapundarikasutra:

Mahayanacı «İyi Yasanın Lotus Çiçeği» metnidir. Tripitaka’nın bir parçasıdır ve kurtuluş yollarının birliği üzerine Buda’nın yaptığı konuşmanın Mahaya-nacı yorumunu oluşturur (MS. 300’e doğru).

Madhyamika: Nagarcuna’nın öğretisi (MS. III. yy). Milindapanha: Yunan hü-kümdan Milinda ile keşiş Na-gasena arasındaki felsefî diyalog (MS II. yy)

Tantra: İçrekçilik kitabı (MS 350’ye doğru).

Cataka: Buda’nın önceki yaşamlarını anlatan masal ve övgü derlemesi (MS IV. yy). Avadana: Ahlak övgüleri (MS 200’e doğru).

Sutra: Özdeyişler (MS 400’e doğru).
İÇİNDEKİLER

GAUTAMA VE ACININ KEŞFİ BUDİST DÜŞÜNCE OKULLARI GÜNÜMÜZDE BUDİZM BUDİST SANAT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir