BULUTLARIN GÖZLENMESİ

BULUTLARIN GÖZLENMESİ

BULUTLARIN GÖZLENMESİ

BULUTLARIN GÖZLENMESİ

yağışların ve o andaki meteoroloji koşul-;:zlem yöntemleriyle incelenmesi gerekir. Meteo-: radyosondalar, radarlar vb aracılığıyla sistemli . gözlemler gerek meteoroloji koşulları, gerek ya-

– iîğdımı konusunda düzenli bir bilgi akışı sağlar. -. i- ölçümler de oldukça kesin sonuçlar verir, ama bu : – ■ _reran bütün bölgelerini kapsayacak kadar geniş ve : ı.r 3u güçlükler ancak gözlem uydularının sağladığı ;:~2 aşılacak gibi gözüküyor. Nitekim, uydulara yer-: jrj. henüz yeterince hassas olmamasına rağmen, _ rzlutların tepe sıcaklığı ve ilerleme hızı, yağış sis-■. z- miktarı, sıcaklık ve nem oranının bulutlu bölge-

• _ z-şey profili konusunda uydulardan neredeyse ke-: ı_sabıliyor. Geleceğe yönelik projeler daha da umut : : ■ —snanyetik dalgalar yayan «aktif» alıcılar bu dal-
gaların dönüş süresine dayanarak ölçüm yapabilecek; rüzgârların düşey hareketlerini saptayan radarlar veya lidarlar (optik radarlar) ileride radyosondaların yerini alarak atmosferin düşey profilini her an otomatik olarak belirleyebilecek. TRMM (Tropical Ra-infall Measuring Mission/Tropikal Yağışları Ölçme İşleri) projesinde, yağışların bütün tropikal bölgelerdeki dağılımına ilişkin bilgileri aktaracak bir radarın bir uyduya yerleştirilmesi tasarlanıyor. Gene uyduyla uzaya gönderilecek Doppler lidarları ve ayırma gücü çok yüksek olan spektrometreler de rüzgâr alanlarının ve atmosferin çeşitli katmanlarındaki sıcaklık, nem oranı, ozon derişikliği gibi parametrelerin ölçülmesini sağlayacak. Doğrudan gözlemlerin ve insan eliyle yürütülen işlemlerin yetersiz kaldığı alanlarda araştırma yaparken özel olarak geliştirilmiş gözlem sistemlerinden yararlanılır. Otomatik meteoroloji istasyonları, rad-yosonda istasyonları gibi hareketli sistemler ölçüm çalışmaları sırasında bir yerden başka bir yere taşınabilir ve hemen hiçbir müdahale gerektirmeden kendi kendine ölçüm yapabilir. Değişken (hem düzlemsel, hem dairesel) polarmak radarlarla ve Doppler radarlarıyla, özellikle yağışların şiddeti ve yağışlarla bağlantılı rüzgâr alanları konusunda çok sağlam bilgiler derlenebilir. Ölçüm aletleriyle donatılmış uçaklarsa bulutlara iyice yaklaşarak, hatta bulutların arasına girerek doğrudan ve çok daha güvenilir ölçümler yapmak veya incelenecek örnekler toplamak için en uygun araçlardır. Bazı gözlem uçakları en şiddetli fırtınaların veya tropikal siklonların içine dalarak bilgi toplayabilmek amacıyla özel olarak donatılmıştır. Bazılarında da bulutlara en yakın mesafeden ölçüm yapabilen Doppler radarları bulunur. Gözlem uçaklarına yerleştirilen yeni bir Doppler radarı, uçağın yakınındaki yağış sistemlerinde bulunan üç boyutlu rüzgâr alanlarıyla ilgili en sağlam verileri derleyebilir.

Sayısal simülasyon

Bugün gelişmiş bilgisayarlarla bulutların ve yağışların simü-lasyonu yapılabiliyor; yani bu meteoroloji olaylarının belirli değişkenlere bağlı olarak nasıl gelişeceğini izleme imkânı veren deneysel modeller hazırlanabiliyor. Bunun için önce hava kütlelerinin hareketlerine ve çeşitli meteoroloji koşullarında suyun hangi durumda (buhar,sıvı veya katı) bulunacağına ilişkin verilerin bilgisayara yüklenmesi gerekir. Bu simülasyon modelleriyle yüzlerce metrelik bir bölgedeki yatay hareketler incelenebilir, bulutların oluşmasında rol oynayan çeşitli süreçler belirlenebilir ve bazı parametrelerin bulutlar üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla parametrelerin değerini her seferinde biraz değiştirerek tamamıyla kontrol altına alınmış deneyler yapılabilir.
BULUTLARI DEĞİŞTİRME GİRİŞİMLERİ
İnsanlar zaman zaman bulutları denetim altına almanın yollarını aramışlardır, çünkü çeşitli alanlardaki etkinlikleri (tarım, havacılık, denizcilik…) hava koşullarıyla yakından bağlantılıdır. Ama bu süreçte rol oynayan enerjinin büyüklüğü bulutların oluşumuna doğrudan müdahale etmeyi güçleştirdiği için, girişimler belirli bir bölgedeki bulut örtüsünün belirli bir andaki gelişmesini etkilemekle sınırlı kalır. Nitekim yağışların zamanını belirlemeye yönelik girişimlerin hedefi genellikle sistemin kararsız olduğu noktalardır; çünkü ancak bu noktalarda küçük bir tedirginlik sistemin dengesini bozarak onun doğal gelişmesini büyük çapta etkileyebilir. Bu amaçla en çok uygulanan yöntem, bulutlara yapay yoğunlaşma çekirdekleri serpiştirerek mikrofi-zik yapılarım değiştirmeye dayanan tohumlama tekniğidir. Sis örtüsünü ve stratus gibi bazı alçak bulutları dağıtma girişimleri de başarıyla sonuçlanmıştır, ama diğer alanlarda alınan sonuçlar pek umut verici değildir. Bulut tohumlamanın etkileri yağışların doğal değişkenliğiyle sınırlı olduğundan, bu etkilere tam anlamıyla hâkim olmak son derece güçtür. Nitekim dolu yağışlarının önlenmesinde de hâlâ aynı güçlük söz konusudur: bu yöntemle olumlu sonuç alındığı iddia edilen denemeler titizlikle incelendiğinde, doğal süreçlerin tam anlamıyla denetim altına alınamadığı görülmüştür. Yağışları artırmaya yönelik girişimler arasında tek başarılı örnek de İsrail’deki denemedir: kışın konveksiyon bulutlarının tohumlanmasıyla, belirli bir bölgedeki yağışlarda az da olsa (yaklaşık yüzde 13 oramnda) bir artış sağlanabileceği bu denemeyle kanıtlanmıştır. Kısacası, yağışların artırılmasında veya doluların engellenmesinde yüzde yüz başarı şimdilik uzak bir umut gibi gözüküyor. Ancak bulutların bütün özellikleri yeterince anlaşıldığında bu alanda çarpıcı gelişmeler beklenebilir. □
45
Kümülüs. Bu beyaz ve alçak bulutlar (yerden birkaç yüz metre yüksekte oluşur) gökyüzüne parça parça serpiştirilmiş gibidir. Bir kümülüsün kalınlığı gelişme evrelerine göre değişir: ilk oluştuğu anda küçük bir pamuk yumağına benzer: büyüdükçe, tepesinde beliren girinti ve çıkıntılarla daha çok bir karnabahan andırır.
METEOROLOJİK IŞIKLAR

Meteorolojik ışıklar, Güneş veya Ay ışığının etkisiyle meydana gelen girişim olaylarının yarattığı ışıklı görüntülerdir.

Hale veya ayla, ışıklı gökcisimlerinin çevresinde halka, yay veya sütun biçiminde beliren bir ışık olayıdır. Gökcisminden yayılan ışığın, atmosferde asıltı halinde bulunan buz kristallerinden geçerken kırılması veya kristallerin yüzeyine çarparak yansımasıyla oluşur. Kiiçük hak, merkezinde ışıklı gökcisminin bulunduğu, 22° yarıçapında bir ışık halkasıdır; halkanın içinde çoğu zaman belli belirsiz se-çüen kırmızı bir saçak, dışında da bazen mor bir saçak bulunur. Açısal yan-çapı 46° olan büyük hale hiçbir zaman küçük hale kadar parlak değildir ve ondan çok daha seyrek görülür. Atmosfer tacı ise Güneş’i veya Ay’ı merkez alan, daha küçük yarıçaplı ve iç içe geçmiş renkli halkalardan oluşur.

Sedeflerime denen yanardöner parıltılar buludarın üzerindeki hareli renklerden kaynaklanır. Bazen birbirine karışmış olarak bulunan, bazen bulutun kenarlanna paralel şeritler halinde uzanan bu renkler arasında çeşitli pastel tonlarıyla yeşil ve pembe ağır basar.

Renk halesi, bir gözlemcinin, milyonlarca su damlacığından oluşmuş bir yüzeye, mesela bir buluta, bir sis örtüsüne veya çiy tanelerine düşen gölgesinin etrafında gördüğü renk renk halkalardır.

Gökkuşağı, mordan kırmızıya kadar tayfın bütün renklerini taşıyan eşmer-kezli yaylardan oluşur; bu olayın nedeni, su damlalarından oluşmuş bir yüzeye çarpan Güneş veya Ay ışığının renklerine ayrılmasıdır. Birincil gökkuşağının iç kısmında yançapı 40° olan mor kuşak, dışında kırmızı kuşak bulunur. Daha soluk olan ikincil gök-kuşağındaysa 50° yarıçapındaki kırmızı kuşak içte, mor kuşak dıştadır.
AYRICA BAKINIZ

* IB.ANŞLI atmosfer

– [b.ansl[ denizler ve okyanuslar

* [B-Mİİ iklim

– 1B.ANSU meteoroloji

* IB.ANSU rüzgâr

* |b.ansli siklonlar ve

antisiklonlar
Meteosattan alınan görüntüler.

Görünür ışıkta (yansıyan Güneş ışığında) ve kızıl ötesi kanalda alınan bu görüntülerdeki beyaz bölümler en az ışık alan yerlere, özellikle yüksek bulutlann (sirrüs ve kümülonimbüs) tepelerine tekabül eder; kırmızı olarak görünen en aydınlık bölümler çok «sıcak» yerlerdir (bulutsuzSahra bölgeleri); san, yeşil ve mavi bölümler ise ara bölgeleri gösterir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*