BURUN VE KOKU ALMA
Dokunma, işitme, tatma ve görme gibi koklama da beş duyumuzdan biridir. Tatma gibi kimyasal bir duyu olan koklama, havada asılı bulunan moleküllerce iletilen duyumsal bilginin algılanmasına dayanır. Koku alma ilkel bir işlev olarak kabul edilse de, kokuların nasıl kodlandığı henüz gizemini korumaktadır.
Köpek, sayısız koklama hücreleri (100-200 milyon) sayesinde çok iyi koku alır.
KOKLAMA ORGANI
Koklama organı sinir sistemi aracılığıyla beyinle ilişki içindedir. Sinirsel bağlantılar, hem kokunun yer ve niteliğinin belirlenmesini sağlar, hem de hayvanlardaki içgüdüsel davranışları düzenler.
Burun
Yüzün tam ortasında yer alan ve koklamada temel rol oynayan burun, hem akciğerlerden, hem de dış ortamdan gelen havanın geçtiği bir kanala benzer. Iç bölümde daha çok önem taşıyan hava akımı, yutma veya burun çekmeyle, koku mukozasının bulunduğu üst bölüme doğru yönlendirilir. Burun, yutak, gırtlak ve solukborusu üst solunum yollarını oluşturur. Burun delikleri ve boşlukları, kıkırdak ve kemik yapılardan meydana gelmiştir. Burun boşluklarının girişinden dışarıya doğru uzanan küçük tüycükler, yabancı maddelerin içeriye girişini engeller. Ağız boşluğundan damak kemiğiyle ayrılan burun boşlukları, ortadaki bir bölmeyle ikiye bölünmüştür. Bu boşlukların iç bölümünde yer alan, çok ince kemik yapraklarından oluşmuş üç boynuzcuk (alt, orta ve üst), havayla temas eden mukoza yüzeyini artırır. Burun boşlukları küçük delikler aracılığıyla sinüslerle (alın, temelkemiği, kalburkemiği sinüsleri) bağlantılıdır. Bu sinüslerin içinde birtakım fizyolojik sıvılar bulunur. Burun boşlukları ayrıca, gözyaşı kanalıyla gözler ve östa-
54
ki borusu kanalıyla da ortakulakla bağlantılıdır. Koklama nıysa burun boşluklarının üst bölümünde yer alır.
Koklama mukozası
Koklama mukozasının yüzeyi birkaç santimetrekare-lur. Mukoza epitelyumunda üç tip hücre bulunur: kol hücreleri, ara hücreler ve bazal hücreler. Uçlarının farklı lerinden dolayı iki kutuplu denilen koklama hücreleri, ta lamıyla duyumsal nöronlardır. Bu hücrelerin sayısı insa milyon kadar, köpeklerdeyse bunun 36 katından fazladır re uçlarından biri bazal zarı geçer ve akson özelliği kazaı bir sonraki nöronla bağlantı kurar. Dendrit adı verilen uç pitelyum tabakasından çıkan ve sümüksü bir madde içine zen kirpikler taşır. Her nöronda yaklaşık 1 000 kirpik bt ve bunlar, protein yapılı alıcıları sayesinde, havadaki kok leküllerini yakalarlar. Koklama hücresi, dış ortamla doğ temasta bulunan yegâne nörondur. Bu özellik, kuşkusu2 lama işlevinin evrim sürecinin çok eski bir döneminde c çıkmış olmasına bağlıdır. Destek ödevi gören ara hücreleı kozayı oluşturan hücreleri birbirine bağlar ve nöron göve ni yalnızca duyumsal ucun geçişine izin verecek şekilde Koklama mukozası rengini, bu hücrelerde bulunan sarım yarmadde taneciklerinden alır. Mukozanın en alt tabaka bazal hücreler, bunların altındaysa koryon adı verilen b, kusu yer alır. Koku alıcı hücre kirpiklerinin içinde yüzdüğ zey mukusu (sümük), bağdokusundaki Bowman bezler: salgılanır.
Parfüm yaratıcısı, koku alma yeteneği sayesinde, burada olduğu gibi hayvansal kaynaklı kokulardan yeni parfümler hazırlar.
Koklamanın sinirsel merkezleri
Koklama soğanı, mukozadaki koklama alıcılarından milyonlarca duyumsal aksonun ulaştığı sinirsel bir yapı sağ ve sol olmak üzere iki bölümden oluşur. Katmanlı ya] dan dolayı beyin kabuğuna benzeyen bu merkez, duyt mesajın ilk durağıdır. Koklama soğanı içinde mitral hüc glomerüller (yumakçıklar) ve lif demetli (veya tüycüklü) reler gibi temel yapılar bulunur. Mukozadaki sinirsel alıç aksonlarıyla iletilen mesajlar, yumakçık içinde yer alan n hücre dendritine ulaşır. Yumakçıklar da çevre hücreleri ar ğıyla sinirsel mesajların iletilmesinde görev alırlar. Bu düz me, kokuyla ilgili bilgilerin ilk olarak yumakçıkta değeri rildiğini düşündürmektedir. Mitral ve lif demetli hücreleri sonları koku sinirini oluşturarak koklama soğanından çık beyne yönelir. Bu sinir uçlarının paleokortekse ulaşmada) ce geçtikleri ilk çekirdek, ön koklama çekirdeğidir. Adını s luşun ilk aşamalarında ortaya çıkmış olmasına borçlu ola: leokorteks, en ilkel omurgalılardan beri varlığını sürdürm dir. Koklama sistemi beyindeki diğer birçok bölgeyle de içindedir. Onun hipotalamusla olan bağlantıları sayesinde sin arama ve üreme gibi birçok içgüdüsel davranış düzeı mektedir. Koklamanın hayvan davranışlarındaki ilkel fak saslı rolü, bu sistemle bağlantı kuran çok sayıdaki sinir dı sinden de anlaşılmaktadır.
HAYVANLARDA KOKLAMA
Hayvanlarda koklama duyusunun önemi büyüktür. Türdeşlerin düşır lardan ayırt edilmesi, yön bulma, sosyal yaşamın düzenlenmesi ve il şim gibi pek çok işlev koku alma sayesinde gerçekleştirilir.
Omurgasızlar birçok maddeye karşı duyarlılık gösterirler. Böcekle en baskın duyu koku almadır. Bazı türlerde tek bir koku molekülü te| nin ortaya çıkması için yeterlidir. Böceklerde koku alıcıları, hortuır dokunaçlarda, ayaklarda veya arılarda olduğu gibi antenlerde yer alır, nun yanında baş ve karın bölgesinde bulunan bezlerden kokulu mad ler salgılanır. Bazı karınca türleri, elliden fazla madde yayabilmektedi Balıkların burun boşlukları yalnızca koku almak için kullanılmakta Göç eden balıkların koku duyusu daha çok gelişmiştir. Yılanbalıklar sombalıkları yaşadıklan ırmaklara geri dönerken bazı kimyasal uyaı lar yardımıyla yönlerini bulurlar. Buna karşılık, görme duyusunun bas olduğu amfibyumlarda koku alma az gelişmiş ve burun boşlukları u mıştır. Sürüngenler de kokulara karşı pek hassas değildir.
Burun deliklerinin gaganın dibinde yer aldığı kuşlarda koku alma ı zayıf, hatta yok gibidir. Bu grupta koklama, yalnızca bazı türler için ön taşır. Mesela Yeni Zelanda’da yaşayan ve geceleri avlanan kivi kuşl topraktaki yiyecekleri kokularından yararlanarak bulurlar.
Memelilerde koklamayla ilgili yapılar çeşidi gelişim dereceleri gösl mektedir. Kedigillerde koku alma çok gelişmiş olduğundan bunlar m rosmatiktir. Kokulara pek az duyarlılık gösteren balinagillerse mikrosr tik, hatta anosmatik (koku duymaz) sayılır.
V