wiki

ÇAĞRI BEY

ÇAĞRI BEY; Büyük Selçuklu Devletinin kurucularından.
Selçukluların ilk hükümdârı Tuğrul
Beyin kardeşidir. 990 yılında doğdu. Künyesi
Ebû Süleymân olan Dâvûd Çağrı Bey, Horasan
bölgesinin emîri idi. Târihçi Beyhekî ve Gerdizî
onu dâimâ Dâvûd ismiyle zikretmişlerdir. Diğer
kaynaklarda da öbür isimleri geçmektedir.
Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında yer alan
meşhur ilim ve irfân bölgesi Mâverâünnehr’de
Oğuz Türklerini etrâfmda toplayan Selçuk Beyin
vefâtından sonra, ülkenin idâresi oğulları arasında
taksim edilmişti. Büyük bir kısmı oğlu Mikail Beye
verilmişti. Yabgu ünvanım taşıyan Mikail Beyin
vefâtından sonra ülkenin idâresi oğulları Dâvûd
Çağrı Bey ile Mehmed Tuğrul Beye kaldı. İki kardeş,
Karahanlı Hakanı İsrâil Arslan Yabgu’yu reis
tanıyıp, Gaznelilerle olan mücâdelesine katıldılar.Çağrı Bey, 1016’da Mâverâünnehr’den Bizans
ülkeleri üzerine cihâda çıktı. Horasan bölgesine gelerek
oradaki Türkmenleri etrâfına topladı. Buradan
Irak-ı Acem bölgesine geçerek Bizans’a bağlı
Ermeni Vaspurakan ve Ani krallıkları ile Azerbaycan’da
muhârebeler yaptı. 1016’dan 1022 senesine
kadar altı yıl boyunca Bizans hududunda Ermeni
ve Hıristiyan Gürcü krallıklarıyle savaştı.
Birçok muvaffakiyetler ve ganimet kazanan Çağrı
Bey, tekrar Mâverâünnehr’e döndü. 1025’te Mâverâünnehr’e
geçen Sultan Mahmud Gaznevî,
Türkmenlerin ve Selçukluların reisi Arslan Yabgu’yu
esir edip Hindistan’a gönderince, ülke halkının
bir kısmı Gaznelilerin tâbiiyeti altına girdi.
Bir kısmı ise Tuğrul ve Çağrı beylere katılarak
ordularını güçlendirdiler. Böylece iki kardeş, amcaları
Mûsâ Yabgu ile birlikte Türkmenlerin reisi
oldular. Mâverâünnehr bölgesinde râhat ve huzur
içinde devleti idâre eden Selçuklu liderleri, muhâfızları
durumundaki Ali Tigin’in 1034’te vefâtı
üzerine zor durumda kaldılar. Buhârâ ve Harezm
emirleri tarafından baskı altına alındıklarından,
Horasan’a geçmek zorunda kalan Çağrı ve Tuğrul
beyler, Gazneli Sultanı Mes’ûd’un Horasan vâlisine
mürâcat ederek sürüleri için Sultan’dan yaylak ve
kışlak istediler. Fakat istekleri kabul edilmediği gibi
o bölgeden uzaklaştırmak için üzerlerine büyük
bir ordu gönderildi. Nisa yakınlarında yapılan harbi
Selçuklu liderleri Tuğrul ve Çağrı beyler kazandılar
(1035).
Bu muvaffakiyetleri üzerine Gazneli Sultan
Mes’ûd, Selçuklu reisleriyle müzâkerelere girişti
ve isteklerini fazlasıyla verdiği gibi, birçok imtiyazlar
da tanıdı. Sultan Mes’ûd, Dihkan ve Dihistan
bölgelerini vermesine karşılık, onların Oğuzlara
karşı durmalarını şart koştu. Ancak Selçuklular,
Oğuz boylarının akınlarına mâni olamadıklarından
bir kere daha Sultan Mes’ûd ile karşı karşıya
geldiler. Sultan’ın gönderdiği büyük bir orduyu
da mağlûb ettiler. Hattâ Çağrı Bey, kendisine saldıran
Cürcan vâlisini mağlûb ederek 1037’de Merv
şehrini ele geçirdi. Burada “Melikü’l-mülûk” ünvânıyla
hükümdârlığını ilân ederek adına hutbe
okuttu. Bunu duyan Gazneli kumandanı Subaşı, taarruz
için aldığı kesin emre uyarak Selçuklular
üzerine yürüdü. Serahs civârındaki Talhâb denilen
yerde iki gün süren şiddetli muhârebede Selçuklular
bir zafer daha kazandılar (1038) ve Herat
şehrini de ele geçirdiler. Aynı yıl Tuğrul Bey Nişabur’da
Büyük Selçuklu Devletinin ilk hükümdârı
olarak sultan ilân edildi. Durumun vehâmetini ve
Selçukluların gittikçe kuvvetlendiğini gören Sultan
Mes’ûd, büyük bir orduyla Selçuklular üzerine
yürüyerek Cürcan’ı geri aldı. Belh şehrinden geçerek
Karahanlılardan Böri Tigin’in tâbiliğini sağlamak
için Mâverâünnehr ülkesine girdi. AncakÇağrı Beyin üzerine geldiğini haber alınca, geri
döndü ve 1039 yılı Nisanında, Çağrı Beyin kuvvetleriyle
Aliâbâd Ovasında yaptığı muhârebede
nisbî bir başarı sağladı. Ancak kesin bir neticeye
varmak istediğinden yeniden Çağrı Beyin üzerine
kuvvet sevk etti. Buna karşılık Çağrı Bey, vurkaç
taktiğiyle Gazneli kuvvetlerine ağır kayıplar
verdirdi. Neticede Selçukluların geleceğini tâyin
edecek muhârebe 23 Mayıs 1040’ta Dandanakan
Ovasında Gaznelilere karşı yapıldı. Başkumandanlığını
Çağrı Beyin yaptığı harpte, Selçuklular,
parlak bir zafer kazanarak, Gazneli ordusunu perişân
ettiler (Bkz. Dandanakan Savaşı). Sultan
Mes’ûd güçlükle canını kurtardı ise de karargâhı ve
bütün hazînesi ele geçirildi. Bu başarı üzerine birçok
Türkmen boyları Selçuklulara iltihâk etti.
Dandanakan Savaşından sonra yapılan kurultayda,
eski Türk devlet an’anesi gereğince, ülkeyi
kendi aralarında bölüştüler. Buna göre, Tuğrul
Bey Irak-ı Acem bölgesi üzerine, Çağrı Bey ise
Horasan’ın kuzey bölgesi ile Gaznelilerin elinde
bulunan topraklar üzerinde fütûhât yapacaklardı.
Mûsâ Yabgu ise, Herat ve Sistan bölgesi fütûhâtına
memur edildi. Bu plâna göre hareket eden Çağrı
Bey, 1040’ta Belh’e yürüdü ve Sultan Mes’ûd’un
oğlu Mevdûd kumandasındaki yardımcı kuvvetleri
bozarak şehri ele geçirdi. Şehrin kumandanı Altun-
Tak da Çağrı Beyin emri altına girdi. Belh’ten
sonra Cürcan, Badgis, Hutlan ve Tuharistan şehirlerini
de hâkimiyeti altına alan Çağrı Bey, Merv
şehrini hükümet merkezi yaptı. 1044’te Çağrı Beyin
hastalanmasını fırsat bilen yeni Gazne Sultanı
Mes’ûd’un oğlu Mevdûd, Belh ve Tuharistan’ı
geri almak için ordular sevk etti ise de bu kuvvetler
Çağrı Beyin oğlu Alparslan tarafından mağlûb
edildiler. Bir müddet sonra sıhhati düzelen Çağrı
Bey, Tirmüz şehrini de ele geçirdi. Belh, Tuharistan
ve diğer bâzı şehirleri oğlu Alparslan’a vererek
Gaznelilerle mücâdeleye memur eden Çağrı Bey,
diğer oğullarını da ayrı yerlerde vazifelendirdi.
Büveyhoğulları hükümdarı Ebû Kalicar’ın
1048’de vefâtı üzerine Çağrı Bey, oğullarından
Kavurt Beyi büyük bir ordu ile Büveyhoğulları
üzerine sevk etti ve nihâyet 1055’te bütün Kirman
bölgesi Selçukluların eline geçti. 1056’da
Sistan bölgesi de Selçukluların hâkimiyetine girdi
ve o bölge Mûsâ Yabgu’nun idâresine verildi.
Çağrı Bey, her zaman kardeşi Tuğrul Beye
yardımcı oldu. Tuğrul Beye isyân edip saltanat
dâvâsına kalkışan İbrâhim Yınal’a karşı, oğulları
Alparslan ile Kavurt’u sevk edip isyânı bastırması
son yardımı oldu. Bu hâdiseden sonra rahatsızlanan
Çağrı Bey, 70 yaşında olduğu hâlde, nice İslâm
âlim ve velîlerinin yetiştiği Serahs şehrinde vefât
etti (1060). Orada defnedilen Çağrı Beyin, oğlu
ve veliahtı Horasan Hâkimi Sultan Alparslan ileKirman Hâkimi Ahmed Kavurt ve Azerbaycan
vâlisi Yakuti’den başka Osman, Behramşah ve Süleyman
adında oğulları vardı. Onlar ülkenin muhtelif
yerlerinde devlete ve İslâmiyete hizmet ettiler.
Çağrı Beyin dört de kızı vardı.
Dâvûd Çağrı Bey, kardeşi Tuğrul Bey ile birlikte
bütün İran ve yakındoğu ülkesini fethetmiş,
Türkleri fâtih bir millet olarak bir araya toplamak
ve Anadolu kapılarının tam anlamıyla İslâmiyete
açılmasını sağlamak sûretiyle Türklüğe ve İslâmiyete
pek büyük bir hizmet yapmıştır. Büyük
Selçuklu Devleti ve medeniyetinin, daha sonra da
Osmanlı Devletinin kurularak, İslâmiyetin ta Viyana
kapılarına kadar ulaşmasına pek sağlam bir
zemin hazırlamıştır.
Kaynaklar, Çağrı Beyin çok âdil, halîm, güzel
huylu, fazîletli, fevkalâde dindar ve merhâmetli bir
mücâhid olduğunu ittifakla kaydetmektedirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir