Eldeki bir müziği veya müzik partisini belirli bir çalgı tarafından çalınacak biçimde yazma. (Eşanl. ENSTRÜ-MANTASYON.)
— ANSİKL. Çalgılamayı, «orkestralama» ile karıştırmamak gerekir. Orkestralama, ٠٢-kestranın genel ses dolgunluğunu sağlamak için notaların ince bir işlemle çalgılar ara-sında bölüştürülmesidir. Bu metot geç ٠٢-taya çıktı ve yavaş yavaş gelişti; ayrı bir sanat olarak ancak XVIII.yy. sonunda beli-rir. Bundan önce, yalnız çalgılama bilinir-di: konçertant çalgılar bir kere seçildi mi, parçanın başından sonuna kadar aynı göre-vi sürdürürdü. Bach’ın zamanında hakim olan çalgılama kavramı buydu. Böyle bir metodun etkisine Mozart’ta bile rastlanır
(Requiem’in Tuba mirum bölümü). Bestecilerin, konçertant çalgıların seçimine özen göstermemesi de zamanla gerçekleşti. Hangi çalgıların kullanılacağını (bakır nefesliler) basit biçimde işaretleyen ilk besteci Gio-vanni Gabrieli’dir. Monteverdi’nin Orfeo (1607) operası partisyonunda, her sahneden önce çalgılamayı gösteren bir liste yer alır, ama bu bestecinin kararlaştırdığı kesin bir çalgılamayı değil, temsil sırasında nasıl çalınmış olduğunu (fu sonato) belirtir. Rönesans çoksesliliği insan seslerine başvururdu, bu tür eserlerin a cappella (eşliksiz) çalınması çok enderdir, bazı ad libitum (isteğe göre verilen) sesler, hattâ eserin tümü eldeki çalgılarla katlanır (duble edilir) veya bu sesleri doğrudan doğruya çalgılar verirdi. Ortaçağda gözle görülen tek ayırım, cum littera – sine littera (harfli-harfsiz) metinler arasındadır. Bu ayrımın önemi büyüktür, genellikle çalgılama konusunda değerli bilgiler verir. Ama belirttiği çalgı bileşimleri her zaman uyarlı değildir. (LM)
Çalgılama
07
Nis