Anlamlı Sözler

Devleti Batıracak üç Şey Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi dönüşünde Veziriazam Pirî Pa- şa’ya der ki: “Birçok memleketler aldık. Hâdimü’l Haremeyni’ş-şerîfeyn olduk. Allah’ın yardımı ile muhalif kimse kalmadı. Böyle olunca devlet için çökme tehlikesi var mıdır?” Paşa cevaben: “İnşallah bu devlet böyle giderse batmaz; valnız sizden sonraki zamanlarda sizde olmayan üç şey meydana çıkarsa devlet çöker.” der. Yavuz: “Bu üç ...

Yumurtanın Fiyatı Krallardan biri memleketi içinde bir seyahat esnasında bir köy otelinde kalmış. Ertesi gün, otelden ayrılırken hesap isteyince sabah yediği yumurtaların fiyatını fazla bularak sormuş: “Sizin köyde yumurtalar bu kadar nadir midir?” demiş. Köylü düşünmeden cevaplamış: “Hayır efendim, yumurta boldur fakat kral nadirdir…”

Çalıntı Şair Selçuklu devri şairlerinden Enverî, bir gün Bağdat’a gider ve orada bir adamın kendi şiirlerini okuduğunu ve kendisini Enveri diye tanıttığını görür. Kendi adını kullanan sahtekar şairin yanına sokulur ve sorar: “Sen Enverı’yi tanır mısın?” Sahte şair cevap verir: “Enverî dedikleri şair işte benim…” Enverî şaşırır ve söylenir: “Allah Allah, şiirin çalındığını bilirdim ama şairin çalındığını hiç duymamıştım…”

*Bütün hayvanlar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahiptirler. * Bütün hayvanların saygı görme hakkı vardır. İnsan, diğer hayvanları yok edemez. Hayvanlan kendi çıkan ipin karşılıksız kullanamaz. * Bütün çalışan hayvanlar (at, eşek…) iş süresinin sınırlandırılması, işin daha az yorucu olması, güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir. Bu maddeler, 15 Ekim 1978 tarihli Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinden alınmıştır. ...

Büyük Vezirin İnceliği Meşhur Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün güzel ahlak ve sıfatlarından biri de her ne zaman ki kendisine turfanda bir yiyecek getirseler, ondan yanında olanlara da ikram etmesi idi. Bir gün bir çiftçi, kendisine üç tane turfanda salatalık getirdi. Fakat Nizamülmülk bu sefer kimseye bir şey ikram etmedi, hepsini kendi yedi. Hâlbuki böyle davranması, âdetinden değildi. Sonra, salatalığı getiren adama ...

İngiltere’de de Bir Oğlun Olsun Yazar Süleyman Nazif, Malta’da sürgündeyken Enver Paşa’mn babası Hacı Ahmed Paşa’ya şöyle takılırmış: “Paşa, gel seni bir de burada evlendirelim. İstanbul’da bir oğlun dünyaya geldi, koskoca Osmanlı Devleti’ni batırdı. Belki burada da bir oğlun doğar da İngiltere Devleti’ni batırır…”

On Bin Okka Çay Bağdat valisi ve Üçüncü Ordu Kumandanı Hafız İsmail Hakkı Paşa’dan, Basra’da vali olan Süleyman Nazif şöyle bir telgraf almış: “On bin okka çayın yirmi dört saat içinde hazırlanarak orduya gönderilmesi.” Vali Nazif bu telgrafa şöyle cevap vermiş: “Çin İmparatorluğu’na gönderilmesi icap ederken yanlışlıkla vilayete çekilen telgrafınız iade edildi.”

Hâl müşkildir eğer uymazsa hâle kâlimiz Şeyhülislam Yahya Efendi (Sözümüz halimize uymuyorsa zor durumdayız demektir. Sözümüz özümüzle bir olmalıdır.)

Fertiği Çekmek Sultan İkinci Abdülhamid’in yaptırdığı Hicaz Demiryolu, Alınanlara ihale edilmiş ve tabiî olarak da şantiyelerin önemli sorumluları, memurları, teknisyen ve şefleri Alınanlardan oluşmuştur. Yapımı biten gar ve istasyonlardan işçi nakleden vagonların makinistleri, kondüktör ve makasçıları da Alman olduğundan, eğer vagon bir yerden hareket edecekse önce kampanalar çalar, bütün yolcular bindikten sonra da hareket memuru, Türkçede “hazır” manasına gelen “Fertig!” ...

Saatte On Kelime Söyleyen Türk Ordus Atalarımız “Söz gümüşse sükût altındır.” demiş. Osmanlı Devleti’ni Osmanlı yapan faziletlerden birisi de ordusunun disiplin ve nizamıdır. Şikârî’nin “Karaman Tarihi” isimli eserindeki şu satırlar bu durumu çok güzel anlatmaktadır: “Murad Hüdavendigâr ile Karamanoğlu Alaiiddin Bey arasındaki muharebeden sonra Osmanlı ordusu Akşehir’i zabtetti. Cümle şehir halkı nimetlerini ortaya döküp askerlerle baba oğul gibi yediler. Askerlerin ...

Yumurta Meşhur bir tenkitçi, ressamlardan birinin tablosunu hiç beğenmeyerek yerden yere vuruyormuş. Çevresindeki arkadaşlarından birisi: “Bu kadar eleştiriyorsun, sen böyle bir resim yapabilir misin?” demiş. Adam cevabı yapıştırmış: “Ben yumurtlayamam ama, yumurtanın iyisini kötüsünü anlarım…”

Mersiye Yazdığı şiirlere caize (para) almaya alışkın bir şair, yine caize almak maksadıyla devlet adamlarından birine bir kaside takdim eder. Umduğu caizeyi alamaz ve kızarak bir hicvive yazar; itibar görmez. Bir süre sonra devlet adamı hastalanır ve yatağa düşer. Şair, devlet adamının yanma gelerek başucuna oturur. Hasta: “Senin ne işin var burada, sen ne yüzsüz adammışsın!.. Methiye dedin iltifat etmedim, hicviye ...

Arif Köylü Fatih Sultan Mehmed Han, Midilli’nin fethi için Balıkesir’den geçerken yol kenarında bir köylü kadın kendisine buz gibi bir tas ayran ikram etti. Ancak, ayranın üstünde üç saman çöpü vardı. Sultan, saman çöplerini yutmamak için ayranı yavaşça ve dikkatle içti. Ayranı ikram eden kadına teşekkür etti ve neden saman çöpü koyduğunu sordu. Kadın dedi ki: “Hey oğul! Sen uzun ...

O Koca Tarlayı Nasıl Kaldıracaksın! Endülüs Emevi sultanlarından İkinci Hakem için bir köşk inşa edilmişti. Ancak köşke bitişik arazinin sahibi olan kadın, malını satmak istemeyince arazisine halifeden izinsiz el konulmuştu. Bunun üzerine, mal sahibi kadıncağız doğruca Kurtuba Kadısı Beşir’e giderek halifeyi şikâyet etti. Kadı, merkebi ile halifenin köşkünün bahçesine geldi ve bahçeden bir miktar toprak kazıp çuvala doldurdu. Sonra da ...

Ekmeyen biçmedi bu mezraada el-hâsıl Kime lâzım ise ekmek ona lâzım ekmek Necîb (Sultan Üçüncü Ahmed Han) (Bu dünyada ekmeyen biçmedi. Hasılı kime ekmek lazımsa onun ekmesi lazımdır)

Rüzgar Gibi Osmanlılarda “peyk” adı verilen özel bir postacı sınıfının olduğunu, bunların At Meydanı’nda ciddî bir sınava tabi tutulup, yüksek maaşla çalıştıklarını ve o günün şartlarında 160 km mesafeyi bile bir gün bir gecede kat edebildiklerini…

İLİM YOLUNDA DÖRT ÖĞRENCİ Adamın biri yanında  öğrencileriyle, bir iş için gece yolculuk yapıyormuş. Yolda önlerine bir şey çıkmış. Karanlıkta ne olduğunu anlayamamışlar. Adam öğrencilerine dönüp teker teker hepsine karşılarındakinin ne olduğunu sormuş. Birinci öğrenci. “Ne olduğunu bilmiyorum” demiş. İkincisi “Ne olduğunu bilmiyorum, öğrenme imkânına da sahip değilim” diye cevap vermiş. Uçüncüsü, “Zaten bunun ne olduğunu araştırmanın gereği de yok. ...

Bilirsin Kimsenin hakkı kalmaz kimsede Ne bir milim ileri, ne bir milim geri Tam beni kırdığın yerden KIRARLAR SENİ!!!

NEDEN Mİ YALNIZIM ? insanların Sahte Yüzünü Gördüm Canım diyenlerin Arkamdan Konuştuğunu Duydum Hep Yanındayım Diyenlerin Zor Zamanlarımda Bırakıp Gittiklerini Gördüm Seni Seviyorum Diyenlerin Aslında Sevgilerinin Laftan ibaret olduğunu Gördüm Kimse Bana Güven Farklıyım Demesin HERKES AYNI…

Bir deli rüzgar da benim içime esse, bunca acıyı, kederi, üzüntüyü, kalp kırıklığını alıp götürse..