Sağlık Bilgisi

ZOLLİNGER-ELLİSON SENDROMU

ZOLLİNGER-ELLİSON SENDROMU: Zollinger- Ellison sendromu, pankreastaki beta hücrelerinden kaynaklanmayan gastrin hormonu salgılayan tümörlerle birlikte peptik ülserlerin bulunması durumudur. Pankreastaki tümöre “Gastrinoma” denilmektedir. % 10 vakada gastrinoma duodenuma yerleşmiştir. Yaklaşık % 15 vakada paratiroit, tiroit, hipofiz, ve böbreküstü bezinde de adenom denilen salgı epiteli tümörlerine rastlanmaktadır. Hastalığın ailesel eğilimi göze çarpmaktadır. Hastaların % 60’ı erkektir. Hastalık genellikle 20-50 yaşları arasında ortaya ...

Devamını Oku »

DUMPİNG SENDROMU

DUMPİNG SENDROMU: Dumping sendromu, Billroth I ya da Billroth II ya da gastrojejunostomi ameliyatı yapılan hastalarda gelişen bir bozukluktur. Hastalar yemekten 20-30 dakika sonra sıcak basması, çarpıntı, solukluk, halsizlik, ishal gibi rahatsızlıklar duyarlar. Bu rahatsızlıklar özellikle karbonhidrattan zengin bir yemekten sonra daha şiddetli olmaktadır. Sırtüstü uzanılıp istirahat edildiğinde, belirtiler hafiflemektedir. Aynı hastalarda yemekten 2-3 saat sonra Dumping sendromuna benzeyen, fakat ...

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSER AMELİYATLARINDAN SONRA GELİŞEN BOZUKLUKLAR:

PEPTİK ÜLSER AMELİYATLARINDAN SONRA GELİŞEN BOZUKLUKLAR: Yukarıda ayrıntılarını verdiğimiz cerrahi girişimlerden bir süre sonra hastalarda J^azı bozukluklar gelişmektedir. Bu bozuklukların tanınmasında yarar vardır. Bazı kimselerde ameliyattan sonra mide jejunuma fıtıklaşabilmektedir. Bunun yeniden düzeltilmesi gerekir. Bazı hastalarda da safra jejunumdan ya da duodenumdan mideye kaçarak gastrite yol açmaktadır (Alkalen reflux gastriti). Vagus siniri tümüyle kesilen hastalarda ise midenin duode- numa boşalmasında ...

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSERLERİN CERRÂHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ:

PEPTİK ÜLSERLERİN CERRÂHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ: Mide ve duodenumdaki peptik ülserlerin cerrahi tedaviyi gerektirdiği bazı durumlar vardır. Eğer- yoğun ilaç tedavisine karşın ülser 6 hafta boyunca iyileşmeden kalmışsa, kanama gelişmişse, ülserde delinme olmuşsa, cerrahi tedavi zorunluğu doğmaktadır. Cerrahi tedavinin çeşitli yöntemleri vardır. Bunlar başlıca üç grup içinde incelenebilir. A) Vagotomi B) Gastrojejunostomi ve C) Subtotal gastrektomidir. Vagotomi, vagus sinirinin kesilmesi işlemine ...

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSERLERİN YARATTIKLARI KOMPLİKASYONLAR

PEPTİK ÜLSERLERİN YARATTIKLARI KOMPLİKASYONLAR: Peptik ülserler, “Kanama”, “Delinme”, “Darlık ve Tıkanma” olmak üzere üç komplikasyon yaratmaktadırlar. Ülserlerin derinleşip, damar duvarını da harap- laması sonucu kanama gelişir. Sindirim kanalının üst bölümlerinden kaynaklanan kanamaların yaklaşık % 45’inden, duodenumdaki peptik ülserler sorumludur. Kanama sonucu hastada hematemez ve melena gelişir. Eğer kanama hızlı ve fazlaysa hasta şoka girebilir. Ülser kanamasında, hastanın midesine bir tüp ...

Devamını Oku »

MİDE ÜLSERİNİN TEDAVİ İLKELERİ:

.MİDE ÜLSERİNİN TEDAVİ İLKELERİ: Mide ülserinin ilaçla tedavisinde kullanılan ilaçlar duodenum ülseri ile aynıdır. Ancak antikolinerjik ilaçların mide ülseri tedavisinde kullanılmaması daha doğrudur. Çünkü bu ilaçlar midenin boşalmasını geciktirerek, mide asidinin daha uzun süre midede kalmasına neden olmaktadır.

Devamını Oku »

HİSTAMÎN H2 RESEPTÖRLERİNİ BLOKE EDEN İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSERİ

HİSTAMÎN H2 RESEPTÖRLERİNİ BLOKE EDEN İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSERİ: Bilindiği gibi midede histamin reseptörleri bulunmaktadır. Bu reseptörlerin histamin ile uyarılması sonucu, midenin asit salgısı artmaktadır. Antihis- tamin ilaçlar (simetidin) histamin, gastrin, kafein ve yemeklerin neden olduğu mideden asit salgılanması olayını baskı altına alıp midenin asit salgısını azaltırlar. Antihistaminik ilaçlar mide ülserlerinde, Zollinger-Ellison sendromun- da, peptik özofajitte ve stress (gerilim sonucu ...

Devamını Oku »

NTİKOLİNERJİK İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSER

NTİKOLİNERJİK İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSERİ: Antikolinerjik üaçlar, hem midenin asit salgılamasını azaltırlar hem de midenin hareketlerini azaltarak, midenin duode- numa boşalmasını geciktirirler. Bu iki etkinin toplamı olarak da duodenuma mideden gelenmaddelerin hem asitiiği azalmış olur, hem de azar azar gelirler. Bu da duodenum ülserlerinin iyileşmesine yardım eder. Ancak antikolinerjik ilaçların mide ülserinde kullanılmaması gerekmektedir. Midenin boşalmasını geciktirdiklerinden, asit maddelerin daha ...

Devamını Oku »

ANTİASİT İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSERİ

ANTİASİT İLAÇLAR VE DUODENUM ÜLSERİ: Antiasit ilaçlar midenin asidit esini düşürücü etkiye sahiptirler. Magnezyum oksit, aluminyum hidroksit ve kalsiyum karbonat bu tür ilaçlardandır. Antiasit ilaçlar saatte bir alınabilir. Bu sıklıkta alındıklarında bile, hiç bir yan etki yaratmazlar. Ancak bunların yaratabileceği kabızlığa karşı önlem alınmış olmalıdır. Aluminyum hidroksit ve kalsiyum karbonat tek başlarına alındıklarında kabızlık yaparlar bu nedenle bu ilaçlarla birlikte ...

Devamını Oku »

DİET VE DUODENUM ÜLSERİ

DİET VE DUODENUM ÜLSERİ: Yakın bir geçmişe kadar gerek mide gerekse de duodenum ülserli hastalar çok sıkı ve sıkı olduğu kadar da sıkıcı bir diete alınırlardı. Hastaya uzun bir yasak besin maddeler listesi, buna karşılık da kısacık bir serbest besin maddeleri listesi verilirdi. Fakat günümüz tıbbı bu tür sıkı ve sıkıcı dietlerin, ülser tedavisinde hiç bir 1 etkisi ve yararı ...

Devamını Oku »

DUODENUM ÜLSERLERİNİN İLAÇLA TEDAVİSİ

DUODENUM ÜLSERLERİNİN İLAÇLA TEDAVİSİ: Duodenum ülserinin tedavisinde “Anti asitler”, “Antikolinerjikler” ve “Histamin (H2) reseptörleri antagonistleri” ve “Yatıştırıcılar” olmak üzere başlıca dört grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaçlara,özelliklerine değinmeden önce, ülser tedavisinde dietin etkisini tartışacağız.

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSERLERDE TEŞHİS

PEPTİK ÜLSERLERDE TEŞHİS: Peptik ülserlerin teşhisinde belki de en değerli araç hastaların hastalıklarıyla ilgili öyküleri ve yakınmalarıdır. Bunun yanı sıra hastalara özel bir radio-opak madde içirilerek, hastaların mide ve duodenumlarınm röntgenlerinin çekilmesiyle ül serli bölge saptanabilir. Son yıllarda geliştirilen “Fiberoptik gastroskop” denilen bir optik aygıt yardımıyla hastanın mide ya da duodenumundaki ülserler doğrudan doğruya görülebilmektedir. Mideden alman mide suyunun asit ...

Devamını Oku »

MİDE ÜLSERİ

MİDE ÜLSERİ: Mide ülserleri genellikle midenin “Antrum” denilen (Pilora yakın) bölgesinde ortaya çıkmaktadır. Mide ülserlerinin yaklaşık % 20’si duodemım ülserleri ile birlikte bulunur. Uzun süre herhangi bir belirti vermeksizin sinsice gelişen mide ülserlerine oldukça sık rastlanmak- tadır. Hasta günün birinde ani bir kanama ve bundan kaynaklanan bir şok tablosu ile hastaneye kaldırılabilir. Hasta kesinlikle, o güne kadar midesiyle ilgili bir ...

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSERLERE GENEL BİR BAKIŞ

PEPTİK ÜLSERLERE GENEL BİR BAKIŞ: Midenin iç yüzünü örten mide mukozası, mide tarafından salgılanan asit pepsin maddesinin sindirici ve zedeleyici etkisinden başlıca iki mekanizma ile kurtulmaktadır. Bunlardan ilki mide tarafından salgılanan ve “Mukus“ denilen maddedir. Bu madde, midenin iç yüzünü bir sıva gibi örter ve midenin kendi kendisini sindirmesine engel olur. İkincisi ise mide mukozasının en iç tabakasını oluşturan midenin ...

Devamını Oku »

PEPTİK ÜLSER

PEPTİK ÜLSER: Sindirim kanalında gelişen ülserler (bunlar arasında mide ve duodenum ülserleri ön plandadır), halk arasında büyük bir ilgiyle izlenen hastalık gruplanndandır. Bu konunun ayrıntılarına geçmeden önce “Peptik ülser” kavramından ve ülserin nasıl bir dokusal bozukluğu yansıttığından söz edeceğiz. Bilindiği gibi mideden “Klorhidrik asit” ve “Pepsin” salgılanmaktadır. Bu maddelerin her ikisi de, proteinleri parçalama ve onları belli bir düzeye kadar ...

Devamını Oku »

MİDE KANSERİ

MİDE KANSERİ: Mide kanseri özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Batı Avrupa’ da gün geçtikçe daha az sayıda ölüme yol açan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde mide kanserinden ölüm sıklığı 100000’de 30’dan 8’e düşmüştür. Bu düşüşün nedeni bilinmemektedir. Mide kanseri genellikle 5055 yaşlarında ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla rastlanmaktadır. Midenin epitel hücrelerinin habis ...

Devamını Oku »

KRONİK (MÜZMİN) ATROFİK GASTRİT

KRONİK (MÜZMİN) ATROFİK GASTRİT: Kronik atrofik gastrit, hastanın geleceği açısından dikkate alınması gereken bir gastrit tipidir. Bu hastaların mide duvarının “Lamina propria” tabakasında atrofi görülmektedir. Aynı atrofi, mide bezlerinde de göze çarpmadadır. Midenin, özellikle “Esas” ve “Parietal” hücrelerinin sayıca azaldıkları da ortaya konmuştur. Bilindiği gibi parietal hücreler, “İntrensek faktör” denilen bir madde salgılamaktadırlar. Bu madde B 12 vitaminine bağlanarak, onun ...

Devamını Oku »

KOROZİV AKUT GASTRİT

KOROZİV AKUT GASTRİT : Yanlışlıkla ya da intihar amacıyla kuvvetli asit ya da alkali kimyasal maddelerin içilmesi sonucu gelişen gastritlere “Koroziv akut gastrit” denilmektedir. Bu maddeler mideye gelene kadar ağız, yutak ve özofagustan da geçtikleri için, buralarda da dokusal zedelenmeye yol açarlar. Özellikleözofagustaki zedelenmeler ülserleşmeye ve daha sonra da nedbeleşmeye kadar gidebilirler. Midenin içi zaten asit olduğundan, bazı durumlarda içilen ...

Devamını Oku »

AKUT GASTRİT

AKUT GASTRİT: Çeşitli etkenlerle aniden ortaya çıkan bu gastrit tipinin diğer adları şunlardır. “Akut eroziv gastrit”, “Akut kanamalı (hemorajik) gastrit”, “Akut stress gastriti”. Akut gastrit, mide rahatsızlıkları içinde en sık rastlanamdır. Bu bozukluk aynı zamanda sindirim kanalının üst bölümünden kaynaklanan kanamaların en sık rastlanan etkenlerinden biri durumudur. Akut gastrite her iki cinste, bütün yaş gruplarında rastlanabilir. Akut gastrite yol açan ...

Devamını Oku »