ÇAY (Thea sinensis); Alm. Tee (m), Fr.
The (m), İng. Tea; tea plant. Familyası: Çaygiller
(Theaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Doğu
Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.
Vatanı olan Çin’de yabânî olarak yetiştiği zaman
yüksekliği 10-12 metreyi bulan, yetiştirildikleri
zaman ise boyları 2-3 metreyi aşmayan ve
yaprak dökmeyen bir ağaç. Haziran-temmuz aylarında
beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekler açar.
Yaprakları basit ve saplı, sert, koyu yeşil renkli,
oval şekillidir. 5-9 taç yapraktan müteşekkil olan
çiçekler dallarda teker teker bulunur. Meyveleri 3
gözlü olup, her gözünde bir tohum bulunur.
Çayın târihçesi: Çay, Çince “Ça” kelimesinden
türetilmiştir ve bütün diller, bu içecek için
bundan aldıkları ve ürettikleri kelimeleri kullanırlar.
İlk olarak çaya Çin’de îsâ aleyhisselâmın doğumundan
2700 yıl önce yazılmış olan belgede
rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilâç olarak
kullanıldığını belirtmektedir.
Çayın Çinlilerin millî içkisi olması, ancak milâttan
400 yıl sonradır. Ortaçağlarda ticârî münâsebetlerin
başlamasıyla berâber yavaş yavaş çayın
kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyâya yayılmıştır.
Milâdî 350 yıllarında Çinliler gemilerle
Seylan’a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla mübâdele ediyorlardı.
Beşinci yüzyılın ortasında Çinliler Kızıldeniz’deki
Aden’e kadar geldiler. Sekizinci yüzyıldan îtibâren
Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. On
beşinci yüzyıldan îtibâren çay karayoluyla Orta Asya’ya
geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak
kullanmaya başladılar.
Avrupa çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı
seferleri sırasında alabildi. On altıncı yüzyılda çaydan,
meşhur seyyahlardan Giovanni Battista Ramusio
(1559), L. Almedia (1588) ve Tareira (1610)
tarafından bahsedilmiştir. Fakat çayın hazırlanması
hakkında kesin bir bilgiye sâhip değillerdi. 1610
yılında Hollanda-Doğu Hindistan şirketinin gemileri
ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden
sevilen bir içecek oldu. Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya
1650’de geldi. Rusya’ya karayolundan
1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında girdi.
Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun
bunu tavsiye etmesinden ileri gelmiştir.
Memleketimizde çay zirâatine âit ilk denemeler
1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla
nihâyet bulmuştur. 1924 senelerinde Kafkasya’dan
getirilen tohumlar ile Rize’de bâzı denemeler
yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı
için iyi neticeler alınmıştır. Fakat çay ekimi,
kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı
için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir
çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kânunun
çıkartılması ile çay zirâati büyük bir hızla
gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların
sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay
yetiştirme işi memleketimizde ilk önce Rize civarında
başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün
Sürmene’den Hopa’ya kadar olan mıntıkada, sâhilden
500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde,
geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Çayın yetiştirilmesi: Yabânî çay ağacı 7-10
m’lik bir yükseklikte olmasına karşılık, yapraklarını
daha kolay toplayabilmek için kültürlerinde
boylarını 3 m’yi geçirtmezler. Kuvvetli budama sâyesinde ağacın yeni filizler getirmesi sağlanır ki,
en değerli yaprakları taşıyanlar da bunlardır. Büyüyebilmesi
için çay ağacının nemli sıcak bir iklime
ve bol güneşe ihtiyâcı vardır, bu yüzden çay
bahçeleri genellikle tepelerin güney tarafındadır.
Çay fideleri birer metre aralıkla dikilir ki, büyüyünce,
aralarından rüzgâr esebilsin. Üç yıl sonra
ürünün alınmasına başlanabilir ve bu arka arkaya
yedi yıl sürer. Bu süreden sonra toplanan yaprakların
değerleri gittikçe azalır ve eskileri çıkarılıp
yerine yenileri dikilir.
Çayın toplanması: Çin’de yılda üç kez çay
yaprağı toplanır. Yağmur mevsiminden biraz önce,
mart, nisanda yeni, tâze yeşil yapraklar toplanır
ki, en iyi çay da bunlardan yapılanıdır. Mayısın
sonu ve haziranın başında ikinci ürün alınır. Fakat
bunun değeri birinci ürüne oranla biraz düşüktür.
Temmuz ve ağustosta yaprakların değeri
çok azalır. Bu yüzden toplama yapılmayabilir.
Rize bölgesinde çay yapraklan bilhassa Mayıshaziran
aylarında toplanmaktadır. Toplanan yapraklar
bu bölgedeki fabrikalarda hemen işlenmektedir.
Yağmur mevsiminde, nemliliğin çayın tadına
etkisi fenâ olduğundan, yapraklar toplanmaz. Sabah
erkenden gecenin çiğ taneleri buğulanıp uçtuktan
sonra toplanır.
Çay yaprakları bitkinin üzerinde bulundukları
yerlere göre değer taşır ve bunlardan elde edilen
çayların da aynı şekilde değerleri değişiktir.
Beyaz kirpik, üzerinde beyaz yumuşak tüyler
bulunan henüz açılmamış yaprak tomurcuklarıdır.
Bu yapraktan elde edilen çaya altınbaş veya akkuyruk
ismi verilmektedir.
Çay elde edilecek yapraklar, dalın ucunda yeni
açılmış ikibuçuk yapraktır. Daha aşağıdaki kartlaşmış yapraklar koparılıp çay yapılmaz. Bizde
en iyi kaliteli çay Sürmene-Hopa arasında yetişmektedir.
Çayın elde edilişi: Çay ağacından işleme göre
iki tip çay elde edilmektedir. Siyah ve yeşil
çay. Siyah çay elde etmek için toplanan yapraklar
raflara serilerek soldurulur. Sonra makinalarda
bükülür. Böylece hücre çeperlerinin kısmen parçalanması
sağlanır. Soldurulmuş ve bükülmüş çaylar
rutûbetli bir odada fermantasyona bırakılır.
Sonra fırınlarda kurutulur ve nihâyet elenerek kalitelerine
aynlır ve ambalajlanarak ticârete çıkanlır.
Türkiye’de siyah çay elde edilmekte ve içilmektedir.
Yeşil çay fermante edilmeden hazırlanan
çaydır. Toplanan yapraklar doğrudan doğruya kavrulur
veya 80-90 °C’de ısıtılmış su buharına tutulur,
sonra makinalarda kıvrılarak kalitelerine ayrılır
ve ambalajlanır. Yeşil çayın tadı siyah çaydan
daha kuvvetli ve serttir. Yeşil çayı daha fazla Asyalılar
sever.
Kullanıldığı yerler: Çay keyif verici olarak
içilmesinin yanı sıra, tıbbî önemi hâizdir. Çay
yapraklannda % 1,5-4 kadar kafein, az miktarda da
teofilin vardır. Çay yaprakları % 10 civarında tanen
de ihtivâ eder. İhtivâ ettiği alkaloitlerden dolayı
bâriz idrar söktürücü etkisi vardır. Büzücü
etkisinden dolayı göz banyolarında kullanılır. Çay
yapraklannın eczâcılıktaki asıl kullanılışı kafein elde
etmek bakımındandır. İlâç hammaddesi olarak
oldukça fazla kullanılan kafein, ya sentetik olarak
veyahut da çay yapraklarından elde edilmektedir.
Uzun müddet ve fazla miktarda çay kullananlarda
teizm adı verilen uykusuzluk, iştahsızlık, zayıflama
ve sinirlilik halleri ile kendini gösteren bir
hastalık belirir. Az miktarları dinlendirici ve iştah
açıcı etkisi yanında keyif vericidir.
Çayı limonla içmek âdeti Rusya’dan gelmiştir.
Bâzıları bu yüzden çayın asıl aromasının kaybolduğunu
iddia ederler. Gerçekten çay saf olarak
hazırlanırsa, kendi aroması tam olarak meydana çıkar.
Genellikle çay daha başka içeceklerle de karıştırılır.
Süt bunlardan biridir. Rusların semâverde
yaptıkları çay çok ince bir çaydır. 240 gr suya
1/2 gram çay yaprağı atarlar. En çok tanınmış semâver
çayı yeşil yapraklı çaydan yapılır ve bu ince
çayın en iyi aromaya sâhip olduğunu iddiâ
edenler çoktur.
Ticâreti: Rize bölgesinden elde edilen çay
memleketin ihtiyâcına kâfi gelmemektedir. Bu sebeple
Tekel İdâresi her sene hemen hemen memleketimizde
elde edilen miktarda çayı Hindistan,
Pakistan ve Seylan’dan ithal etmekte ve bunları
harman yaptıktan sonra piyasaya çıkarmaktadır.
Yapılan hesaplamalarda Türkiye’de her vatandaşın
millî gelirden aldığı payın % 20’sini keyif verici
maddeler için harcadığı ortaya çıkmaktadır.
Dünyâ Çay Üretimi (1989)
Ülke Üretimi (ton)
Hindi s t an……………….. ……… ……….. 682.000
Çin Halk Cumhuriyeti…… …… ………. 566.000
Sri Lanka……………………. …. … …. …….. 207.000
Kenya…………………. …………..,……… ………181.000
Endonezya…………. …………………………… 156.000
Bağımsız Devletler Topluluğu…………….150.000
Türkiye…. …………………………. …………….136.000
J apony a……………………… ………………………90.000
İran………….. ………………………. ……………….46.000
Bangladeş……………………………………………44.000
Malavi…….. ……………………….. ………………39.000