Sudan sonra en faydalı içecek çay

Sudan sonra en faydalı içecek çay

çay

BARDAKLARA, ORADAN DA SOĞUK TENEKE KUTULARA GEÇİVERDİ. BİZ CAYA DEĞİL CAY BİZE UYUM SAĞLADI. CAY HALEN İNSANOĞLUNA SİFA VE LEZZET DAĞITMAYA, MUHABBETİN KAYNAĞI OLMAYA DEVAM EDİYOR.

Çay bundan 80 sene önce gelmiş ülkemize. Bu mis kokulu yeşil yaprağın şifa ve muhabbete dönüşmesi biraz meşakkatli olmuş. Dünyada sudan sonra en fazla içilen ve içme alışkanlığı yıllar geçtikçe daha da artan bir içecek olan çay bitkisi 5 bin yıllık bir geçmişe sahip.

Çay günlük hayatın neresinde diye sorsak, cevabın ardı arkası kesilmez. Vapurda uçuşan martıları seyrederken, bir su kenarında, yanan bir ateşi^aşında, denize nazır bir masada… Kitap okurken, ayaküstü muhabbette, dostlarla sohbet ederken, kahvaltıda… Nerde olursa olsun çayı keyif alarak yudumlarız. Birkaç gün içmemişsek eksikliğini hissederiz. En çok da demli çayı tercih ederiz. Çıtır gevrek simidin yanında bir parça da peynir varsa o çayın keyfi bambaşkadır.

Kahvaltı demek, bir demlik çay demek

Çay olmadan kahvaltı olmaz, iş molası, yol molası hep bir ’çay molası’ olmuştur. Tiryakilere demli tarafından çocuklara ise paşa çayı… İkindi vaktimiz, akşam sohbetlerimiz, iftar sofralarımız onsuz olmaz؟ simit, börek çaysız yenmez؟ toplantılarda, misafirlikte, evde işte hep çay demler ve çay içeriz. Biz öyle Avrupalılar, ingilizler gibi saatine de bakmayız. Ne zaman önümüze taze demlenmiş mis gibi bir bardak çay gelse hayır demeyiz. Hava soğuktur içimizi ısıtmak, sıcaktır harareti kesmek için؟ sohbet uzayacak gibi görünür keyfe keyif katmak için؟ misafire ikram, peynir ekmeğe katık etmek için…

Çayı içen şifa bulsun

Hoca Ahmed Yesevî Hazretleri (k.s.), bir gün Hıtay (Kuzey Çin) sınırında, Türkistan köylerinden birine misafir olmuştu. O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştu. Evine misafir olduğu çiftçinin hanımı bu esnada çocuk doğurmak üzere idi. Çiftçi, Hoca’dan dua buyurmasını istemiş, çay kaynatıp Hocaya ikram etmişti. Hoca, çayı sıcak sıcak içince terledi, yorgunluğunu attı. Çok memnun oldu. “Bu şifalı bir şey imiş, hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah, kıyamete kadar buna revaç versin.” diye dua etti. İşte çay, rivayetlere göre, Türkler arasında o zamandan beri kullanılıp durmuş, herkese şifa verici olmuştur. (Abdu’l Kayyûm Nasırı, Fevâkihü 1-Cülesâ)

Parkinson hastalığının Şifası da ÇayYEŞİL ÇAY

Singapur’da 45^75 yaşları arasındaki insanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, siyah çayın Parkinson hastalığı riskini azalttığı görülmüştür. Çayın bu riski azaltmadaki başlıca etkisinin içerdiği kafein miktarı ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu koruyucu etkinin östrojen hormonu ile ilgili olduğunu düşünmekte; zira siyah çay içenlerde östrojen seviyesi daha yüksek bulunmuş. Bu durumu, östrojenin daha yüksek olduğu kadınlarda Parkinson hastalığının erkeklere göre daha az görülmesi desteklemekte. Ancak, bu bilgiye dayanarak aşırı çay içmek de doğru olmayacaktır. Her şeyin dengeli olanı faydalıdır

Hep bir bahanemiz var cay içmek içinçay ve kaşık

Adına bahçeler açmış, demlikler, bardaklar, kasıklar üretmişiz. Esnafın günlük çay il^iyacını karşılamak için çay ocakları açılmış, okul kantinlerinden iş hanlarına, vapurlardan otobüs terminallerine, minicik tost büfelerinden semt pazarlarına kadar, açık”kapalı, aklınıza gelen gelmeyen her yerde çay. Bir sanayi kurulmuş çay üstüne.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kahve ithalatının kesilmesiyle çayın tahta oturması daha kolay olmuş. Anadolu’da başka, İstanbul’da başka türlü hüküm sürmüş. İlk önceleri İstanbul’un sosyete semtlerinde başlamış beş çayı davetleri. Aile çay bahçeleri de gecikmemiş. Belediyelerin açtığı aile çay bahçeleri hızla çoğalmış. Uzun kış gecelerinin muhabbet meclislerinde birkaç bardak çayla keyiflenir olmuşuz. Ev hanımları kabul günlerinde çaylarını ikişer demlik yapmaya başlamışlar. Kahvehanelerde çay ocakları, demlikler giderek çoğalmış. Kısacası, ‘çay’ hayatın merkezinde…

Sıcak çaydan soğuğabardak

Bir yandan giderek çoğalan şekerli, gazlı, aromalı, soğuk içecekler؟ bin bir çeşit kahveler؟ şifalı bitkilerden kuru meyve çaylarına kadar yüzlerce sıcak-soğuk rakip karşısında dimdik ayakta duruyor demlikteki siyah çayımız.

Tiryakileri çayı zarif cam bardakta ve tek renk, yani dudak rengi isterler. Bardak ağzına kadar tam dolmamalı, kaşığı da şekeri de

uzman görüş Cayın sağlığı koruyucu yönü var

Patoloji Uzmanı Dr. Eren Al tun

Çayın kolesterol emilimini azalttığı tespit edildi ve birçok bilimsel makalede yer verildi. Bunun yanında çay hazmı kolaylaştırarak insan bedenini toksinlerden kurtarıcı bir özelliğe sahip. Çay bu iki yönü ile kandaki kolesterol seviyesini düşürerek kalp hastalıklarına karşı insanları koruyor. Diğer taraftan da tokluk hissi vermesi ile obeziteyi önceleyici etkisini ortaya çıkartıyor. Yemeklerle birlikte çay içimi demir gibi bazı minarelerin emilini azalttığı söyleniyor. Ancak yemek dışı çay içmek böyle bir etkiyi ortaya çıkartmıyor.

 

Türkiye’de Cay

Türkiye’nin çayına kavuştuğu bu son 84 yıllık dilime baktığımızda bazı önemli tarihler çıkıyor karşımıza:

1787: Bursa’da ilk çay denemesi

1924: Rize’de ilk deneme ve mahsûl

1937: Rize’de gerçekleşen elle ilk üretim

1939: İlk imalat atölyesi 1947: İlk imalat fabrikası 1963: İthalat yasağı kanunu 1985: Çayın özel sektöre açılması 2005: Çayda ikinci hayat projesi

yanında olmalı, ikinci çay, bardak soğumadan doldurulmalıdır. Doğu Anadolu’da Erzurum, Van ve Kars’ta çay “Kıtlama” içilir. Kesme şekerden bir parça kıtlanır sonra bir yudum sıcak çay içilir. Çay ile şeker damakta buluşur böylece. Tabi şeker ile çayın damakta buluşması da kolay olmamıştır..

Cayın uzun hikâyesi

Çayın Uzakdoğu kökenli olduğu, Çin’den dünyaya yayıldığı biliniyor. Ama bu ülkede ilk olarak nasıl fark edildiğine dair rivayet muhtelif. Bir efsaneye göre, büyük Çin İmparatoru Shen Nung’m (M.Ö. 2737) hizmetlilerinden biri bahçede su kaynatırken, bir yaprak, kaynayan suyun içine düşüyor. Suyun bu yeni bitkiyle birlikte yaydığı kokudan etkilenen imparator, tadına da bakınca çay o gün bugündür insanoğlunun vazgeçilmez içeceklerinden biri haline geliyor.

  1. yüzyılın sonlarında Çinli düşünür Lu Yu, “Çay Kitabı” adıyla yetiştirilmesinden içilmesine kadar çay hakkmdaki ilk geniş çaplı araştırmayı hazırlıyor. Çayın daha geniş bir şekilde tanınmasına destek olan bu çalışmanın üzerinden tam 9 yüzyıl geçiyor ve 17. yüzyılda dünya bu sırlı tat ile tanışıyor.

Çayın Türkiye’deki hikâyesi ise 1787 tarihinde Japonya’dan getirilen çay tohumlarının ekilmesiyle başlıyor. Bursa civarında gerçekleşen ilk çay ekim çalışmaları, iklim şartlarının olumsuzluğu sebebiyle başarısız oluyor. Daha sonra, Rize’nin Müftü Mahallesindeki bir bahçede 20 kilo mahsul elde edilmesiyle başlıyor. 16 Şubat 1924 tarihinde Rize’de çay yetiştirilmesi için meclisten onay almıyor ve günümüz çay üretiminin temelleri bu şekilde atılıyor♦

Dünyayla kıyasladığımızda, geç bir buluşma olmasına rağmen, Türk insanının, çayı geliştirerek günün her saatine, her mekânına hızla taşıdığını görüyoruz. Bugün, araştırmalara bakılırsa Türkiye’nin yaklaşık yüzde 99’unun her gün çay içtiği tahmin ediliyor. Türkiye üretimde de, ülke toplamı ve kişi başına düşen miktarda da ilk sıralarda yer alıyor. Türk kahvesi gibi Türk çayı da kendine has demleme şekli, ikramı, tadı ile muhabbet kaynağı olmaya devam ediyor.

uzman görüş

Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık Hisar Intercontinental Hospital

Sudan sonra en faydalı icecek

Vücudun % 60’ı su olduğuna göre, insanın da sıvıya ihtiyacı var. Maalesef bugün reklamlarla adeta dikte edilen asitli, glikozlu, aromalı, kimyasal ve koruyucu madde dolu içecekler var. Bunlara en iyi alternatif içecek, sudan sonra çaydır. Çay, usulüne uygun, taze demlendiği, açık içildiği zaman faydalıdır.

Üstelik çay kış ve yaz içilebilir. Çay ve kahvede idrarı hızlandıran maddeler vardır; bu, böbreklerin fonksiyonunu yerine getirmesine destek olur. Yemekten belli bir süre sonra içildiğinde sindirim sistemine faydası olur. Solunum sistemi hastaları için de bronş açıcı özelliği vardır.

çay toplamak

Ferah çaylarınız olsun.

Çay bitkisi, düzenli makaslama ile beraber üç dört yılda 30-50 santimetre kadar büyüme gücüne sahiptir. İki yolla üretilir: Bunlardan birincisi tohum yoluyla üretimdir. Bu kolay, pratik ve en ucuz çay üretme yöntemidir. Türkiye’de başlangıçtan itibaren bu yöntem kullanılmıştır, ikinci üretim şekli ise “Çelikle Üretme” şeklidir. Bu yöntemle çok iyi sonuç alınmakta, birim alandan elde edilen ürün miktar ve kalitesi denetlenebilmektedir. Ülkemizde az da olsa uygulanmaktadır.

Bol yağış ister

Çay bitkisi – 8 dereceye kadar dayanabilirse de genellikle – 6 ve + 40 santigrat derecenin dışındaki sıcaklıktan olumsuz etkilenir. Yetişme devresinde buzlanma ve dondan etkilenir. Buna rağmen çay

şiddetli kışlara dayanır ve Himalayalarda 2 bin metre yükseklikte bile yetişir. Fakat çayın en çok ihtiyaç duyduğu şey yağmurdur.

Toprağı daima temiz tutulmalı

Dikilecek arazinin önceden bütün yabani ağaç köklerinden ve bitkilerden temizlenmesi ve bilhassa toprağının derin çapa yapmak suretiyle havalandırılması gerekir. Çay fideleri 40 santimetre ile 1 metre aralıklarla dikilir. Toprağın daima temiz kalması lazımdır. Yabani otlar her zaman temizlenir ve çayın rahat büyümesi temin edilir. Çay bitkisinin kendini yenileyebilmesi için zaman zaman dibinden yani toprağa yakın kısmından kesilir. Çay yerden itibaren 15-20 santim yukarıdan kesilerek budanır ve tekrar eski haline gelinceye kadar makasla üzeri düzlenir.

Bir fide beş yılda yetişir

Çay dikildikten beş sene sonra toplama seviyesine gelir. Çayın topraktan aldığı beslenme dışında sene içinde veya Nisan-Mayıs ayları arasında hayvan gübresi ile beslenirdi. Daha sonra sunî gübreler kullanılmaya başlanmıştır. Bu gübrenin kullanılmasından sonra çayın verimliliği artmış olmakla birlikte, bölgenin diğer bitki ve sebzelerinin yetişmesinde bir anormallik meydana gelmiştir. Bir sene ara verilmesi halinde çay verimi alınamayışı bu gübrenin zararlarını göstermektedir.

Her şey iki dal yaprak için

Çay, senede üç iklimin durumuna göre dört sefer toplanır. Mayıs ayının başından itibaren en geç son on gününe kadar toplamaya hazır bir olgunluğa gelir. Çayın yetişmesi, yani toplamaya hazır olduğu, iki ve daha fazla yapraklı hale gelip, kırılmasında taze ve yumuşak olması ile anlaşılır. Koparılması zor ve sert olan çay, geçmiş yani ‘köre gitmiş’ diye tabir edilen bozuk çay sınıfına girer. Boy olarak iki yaprak ile dört yaprak arasında tazeliğine göre toplaması mümkün olan çayın esas kıymetli olan kısmı ilk yapraklarıdır.

Bu yaprakların en iyisi körpe yapraktır. Saplarının da beraber olmasında zarar olmamasına karşılık, çaya esas lezzet veren kısmı yapraklarıdır.

Toplama şekli elden makasa geçti

Türkiye’de çay, ilk zamanlar elle toplanırdı. Tahribat sebebiyle bez eldiven giymek adet idi. Toplanan çaylar ağaç çubuklarından yapılan ve bugün de kullanılan sepetlere doldurulur, çay alım yerlerine götürülürdü. Çay kırma tabiri de kullanılan çay kesme işi bıçak ve benzeri aletlerin kullanılmaya başlanması ile çay

toplama işi biraz daha kolaylaşmıştır. İkinci devrede küçük el orakları ile ve buna benzer keskin ağızlı ağaç dalları ile

işlenir. ^

Cayın Geleceği

Çayın ekonomik ömrü 50-60 yıldır, sonrasında verim düşer. Bugün Rize’de ilk dikilen fideler ömrünü tamamlamak üzere. 1994’ten itibaren çay fidelerinden gençleştirme uygulanıyor. Böylece 10/1 budama kararı alındı. Budama yapıldığı zaman 3 yıl oradan verim alınamıyor. Kökten söküp fide dikilir ise hasat 5 yıl sonra başlıyor. En verimli çözüm olarak yeni fide dikimi düşünülüyor.FİNCAN ÇAY

İlk çaylar, tohum ile ekildi. O yüzden genetik açılma oldu. Meyve olmadığı ve sadece yaprağı kullanıldığı için bu açılma başlarda göze çarpmadı. Sonra aynı bahçede bile bir kümesinde olgunlaşma zamanında farklılık olduğu görüldü. P nlar dezavantajdı. Son zamanlarda uzun vadede çayda yenilenme projesi başlatıldı. Türkiye’de en uygun ve verimli çay cinsi hangisi o araştırılıyor. Fide ve doku kültürü yöntemi ile bitki elde ediliyor. Basit bir hesap yapmak gerekirse, her yıl bahçenin 10’da l’i sökülüp yeni fideler dikilecek. Yılda 250 bin dekar bahçe yenilenmesi lazım ki fidenin de ona göre hazır olması lazım. Böylece her yıl bahçenin % 10’unu yenileyerek 10 yılda bütün bahçelerin yenilenmesi düşünülmekte,

BOL YAĞIŞLA BESLENEREK ÖZENLE YETİŞTİRİLEN 2.5 YAPRAK CAY FİLİZLERİ ÖZEL KESİMLE TOPLANIR. CAY ALIM YERLERİNE GOTURULUR. YAPRAKLAR GEVREKLESENE KADAR BEKLENİR. CAY ÜRETİCİSİNDEN SONRA, sanayicisinin ELİNDE…

 

Fabrikalara giden yaş çay yaprakları bekletilmeden uygun bir şekilde alınarak işleme tabi tutulur. Yaş yaprağın üretime girmesi ve kuru çay olarak çıkmasına kadar geçirmiş olduğu aşamalar şunlar: Soldurma, kıvırma, fermantasyon, kurutma, tasnif ve ambalajlama.

1.Soldurma

Taze çay yapraklarının içindeki yüzde 70-80 oranındaki su, yüzde 50-55’e düşürülür. Soldurma teknelerindeki çayların solma süresi yaş çayın tazeliği ve ıslaklık durumuna, hava ve çalışma şartlarına göre değişir. Soldurma sonucunda yaprakların hücre özsuları daha yoğun hale gelir ve kıvırma işlemi için uygun elastiki yapı temin edilir. Aksi halde yapraklarda kıvrılmadan ziyade kırılma meydana gelir. Solmuş yaprağın, canlı ve parlak olmaması, sap

kısımlarının kırılmadan eğilir ve bükülebilir durumda olması yaş çayın iyi solduğunun göstergesidir.

Teknelere verilen hava sıcaklığı düşük rakımlarda 38 °C, yüksek bölgelerde 32 °C’yi geçmeyecek şekilde ayarlanır.

2.Kıvırma

Solmuş çay yaprağı değişik çay imalat makinelerinde parçalanır, ezilir ve bükülür. Hücre öz suyunun kıvrılmış yaprak yüzeyine yayılması ve oksidasyonun başlaması kıvrılma işlemi sırasında olur.

3.Fermantasyon

Kıvrılan yaş çay yaprağının hücre öz suyunda bulunan kimyasal bileşiklerinin, oksidaz enziminin tesiri ile fermante olmasıdır. Biyolojik değişikliğe uğrayarak siyah çayda istenen renk, burukluk,parlaklık, koku ve aroma bu aşamada oluşur. Fermantasyon esnasında nispi rutubet yaklaşık yüzde 90-95 civarında tutulmalıdır. Sıcaklık hava şartlarına bağlı olarak 21-3 2°C arasında olabilir.

3.Kurutma

Kıvrılmış ve fermente olmuş çay yaprağını fırınlayarak nem oranını yüzde 2-4 seviyelerine indirme işlemidir. Kurutmanın amacı: enzim oksidasyonunu durdurarak, kazanılan özelliklerin ve oluşan maddelerin yitirilmesine engel olacak ortamı oluşturmaktır. Böylece çay depolanabilir, paketlenebilir ve taşınabilir duruma getirilir.Ambalajlama

Tasnif; fırından çıkan kuru çayların önceden belirlenen standart elek tellerinden geçirilmek suretiyle incelik, kalınlık ve kalitelerine göre ayrılma işlemidir.

Gerek fırın çıkışında gerekse tasnifin çeşitli aşamalarında kurutulmuş çaylar lif tutucularından geçirilerek lif ve çay çöplerinden ayrılırlar. Bekletilen ve iyi muhafaza edilemeyen çaylar rutubet miktarları artacağından küflenerek sağlığa zararlı hale gelir. ^

Muhabbetin Yeni Rengi “Yeşil Çay”

Yeşil bir bitki olan çay nasıl siyah hale geliyor? Klasik bir tasnife göre çayın üç rengi vardır: Yeşil; bitki hali. Siyah; işlenmiş hali. Kırmızı/tavşan kanı: Demlenmiş hali. Yeşil çay bu durumu aslına döndürdü diyebiliriz. Çayın rengi bahçede nasıl ise bardakta da öyle duruyor. Çayı şekersiz içiyorsanız yeşil çay tam da size göre; hafif, leziz ve de tam bir çay hissiyatı damağınıza yayılıyor.

Yeşil çay, Dünya‘da 1980’li yıllardan itibaren aranan bir içecek haline gelir.

Bitki açısından yine siyah çayın üretildiği Camellia sinensis’ten elde edilir. Ancak siyah çaydan bir farkı var. Bitkinin tepe tomurcuğu ve onu takip eden iki yaprak esasına göre hasat edilmiş taze sürgünler, oksidasyon/paslandırma sürecine sokulmadan işlemden geçirilir.

Yeşil çay ilk Çin’de üretilmiş, 8.yüzyılda Çin’den Japonya’ya getirilmiştir. Dünya’da en fazla Çin, Japonya, Endonezya, Vietnam ve Hindistan’da üretilir. Türkiye’de ise Yeşil çay çalışmaları yaklaşık 35 yıl önce başlamıştır.

 

SİYAH ÇAY

DÜNYA ÇAYI NASIL İÇİYOR

İngiltere

Çayı süt ve şekerle tatlandırmayı ve böylece tattaki burukluğu azaltmayı tercih ediyorlar. ‘5 çayı’ konsepti de İngilizlere ait

ABD

Sıcak kadar soğuk çay da bol miktarda içiliyor. Özellikle güney eyaletlerde çay ya soğuk suyla demleniyor, ya da sıcak suyla demlendikten sonra soğumaya bırakılıyor.

 

Avrupa
Genellikle siyah çayın tercih edildiği,çoğunlukla bardak poşet formatmda kısa sürede demleniyor.Bitki, meyve ve aromalı çaylar da bu bölgede oldukça fazla tercih ediliyor.

Cin
Yeşil çay ve diğer bölgesel çayların revaçta olduğu Çin’de çay, kapaklı kupalarda demleniyor ve yine bu kupalarla içiliyor. Tibet’te süt ya da suyla oldukça uzun süre demlenen çay, tahta yayıklarda tereyağı ile çalkalanarak
hazırlanıyor.

Japonya

Kültürün çayın önemli bir yer tuttuğu Japonya’da yeşil çay tercih ediliyor. Hazırlanmasından içimine kadar bir merasim olarak ele alman çay, hafif ve yumuşak kıvamda içiliyor.

 

Kuzey Afrika

Çoğunlukla yeşil çay tercih ediliyor. Süt ve bolca şeker l ile hazırlanan çay,cam bardaklarda sunuluyor.

Hindistan
Kuvvetli bir aromaya sahip yerel çaylar,bolca şeker, süt ve 2 tarçın gibi ilavelerlel hazırlanıyor.

DÜNYA

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*