ÇİFT HAYAT YAŞAMAK
Bu patlak gönlü yaratıklar karton filimlerden alınmış gibi değiller mi? Ama onların, Asya’nın tropik bölgelerindeki Mangrove (tropik bir bataklık bitkisi) bataklığının parıltılı çamurları üzerinde kayarak dolaştıklarını gördüğünüzde gerçek olduklarını anlarsınız Her ne kadar nefes aiıp, karada yürürlerse de, aslında bı’r balık türüdürler. Ne tam kara, ne de tam bir deniz yaratığıdırlar, kıyı şeridi dünyasında, iki çok farklı çevrenin (kara ve deniz) birleşme bölgesinde yaşamlarını sür- dürüler. Her iki ortama da tam bir uyum sağlayamazlar. Sular yükseldiğinde suda, çekildiğinde ise deri ve solungaçlarına doldurdukları hava ile çamurların üstündeki yaşam, onlar için en uygunudur.
Yaklaşık 15 cm. boyunda balıklar olmalarına karşın, suda sektirilen taşlar gibi, bir sıçrayışta karada 60 cm. su üzerinde 120 cm. yol alırlar. Su yüzeyinde ağır ağır dolaşan küçük periskoplar gibi dışarı fırlamış, herbiri bağımsız olarak yuvasında dönebilen gözleriyle, su altında yüzerken, yiyecek ya da olası bir tehlikeyi gözlerler.
Patlak gözlü garip yaratıklar, belki de evrimin en büyük gizi ile ilgili ip uçlarını varlıklarında saklıyorlar; hayvanların ataları, 350 milyon yıl önce sudan-karaya çok zor ve tehlikeli geçişi nasıl becerdiler? Onları sudan, öylesi düşman ve yabancı bir ortama sürünerek çıkmaya ne zorladı? Bu öncüler, havayı solumayı yürümeyi ve korunmayı nasıl öğrendiler? Su artık onları kaldırmadığında, karadaki daha güçlü yerçekimine nasıl uyum sağladırlar?
Bu komik yaratıklar, tropik bölgelerde suların çekilmesiyle ortaya çıkan çamurlar üzerinde sıçrama yeteneklerinden ötürü. “çamur sıçrayıcıları” olarak adlandırılırlar. Zamanlarının çoğunu karada geçirirler. O zaman neden balık sayılırlar?
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’ndtn balık bilimi uzmanı Dr. Gary Nelson, onların oldukça normal balık olduklarını, yalnızca olağanın biraz dışında bir şey yaptıklarını söylüyor. Balık bilimcisine göre, çamur sıçrayıcıların, balık sayılmaları için gerekli her şeyleri var; onlar, yüzgeçti, solungaç solumalı omurgalılardır. Karada yürüyebilirler, ancak vücutlarım bir balık gibi oynatarak, diyor Dr. Nelson.
Güneşte yatıp ısınmayı yeğlemelerim) karşın, karada solunum İçin, kafalarındaki süngerimsi keselerde depoladıkları suya da gereksinimleri vardır. Havayı yutarlar ve depolanmış suyla karıştırırlar, oradan derisi gibi, nemli kalmak zorunda olan solungaçlarına geçirirler.
360 milyon yıl önce balık çağında, mevsimlik bir, nem ve kuru iklim, balıkların, omurgalılara doğru gelişmesini özendirdi; Yal. nızca, atmosferden doğrudan hava alabilen, sığ, ılık durgun ve oksijence fakir sularda yaşayabilen balıklar hayatta kaldı. Bunun-
(Devamı Sayfa 43’de)