cinsel işlev bozukluğu, bedensel bozukluklar
ya da ruhsal sorunlar nedeniyle,
koşullar uygun olduğu halde kişinin cinsel
istek duymaması ya da cinsel doyuma
ulaşamaması. Cinsel işlev bozukluğunun en
sık karşılaşılan biçimleri cinsel iktidarsızlık
ve cinsel soğukluk olarak tanımlanagelmiştir.
İktidarsızlık ve soğukluk terimlen aşağılayıcı
ve yanıltıcı çağrışımlara açık olduğun-1
dan bir süredir bilimsel terminolojide yerini
daha özgül terimlere bırakmışsa da, günlük
dilde her iki terim de çeşitli anlam ‘ve
çağrışımlarla yüklü olarak yaygın biçimde
kullanılmaktadır.
Uzmanlarca tanımlanan başlıca cinsel işlev
bozuklukları şunlardır: Cinsel* isteğin geç ve
güç uyandığı cinsel yetersizlik;-normal cinsel
uyanlarla orgazma ulaşamama; cinsel
birleşmeyi güçleştiren ya da -engelleyen
dölyolu (vajina) kasılmaları; ağnlı cinsel
birleşme; kamışta (penis) sertleşme yetersizliği;’
erkeğin, kartıışı sertleştiği ve’ başka
yollardan orgazma ulaşabildiği halde, kadının
dölyolunda orgazma ulaşamadığı boşalma
yetersizliği; erkeğin efsuyunu (meni)
dölyoluna girmeden önce attığı erken boşalma.
Bu işlev bozukluklarından ilk ikisi,
cinsel istek duymama ve orgazma ulaşamama,
günlük kullanımda genellikle cinsel
soğukluk adı altında birleştirilerek kadınlar
için kullanılır; geniş anlamda cinsel istek
eksikliğini ve erkeğin dölyolunda orgazma
ulaşamamasını da’kapsayan cinsel iktidarsızlık
terimi ise, gene günlük kullanımda,
yalnızca’ kamışın sertleşmemesini tanımlayacak
biçimde daraltmıştır. J
Dölyolu kasılması ya da spazmı (vaginismus).
Kadında üreme yollarının başlangıcı
olan dölyolu ağzındaki kasların güçlü biçimde
kasılması, çoğu kez kamışın girmesini,
dolayısıyla cinsel birleşmeyi engelleyen bir
cinsel işlev bozukluğudur. Bazen kasılmalar
öylesine güçlüdür ki, dölyolunun “patolojik
nedenlerle tıkalı olduğu sanılabilir. Üfeme
yollarında hafif bir örselenme ya da yara
olduğunda, dölyolu kasılrfıası bir korunma
mekanizması olarak ortaya çıkabilir. Ama
çoğu kez bu olay, cinsel birleşmenin çağrıştırdığı
ruhsal bir bunaltının ya da korkunun
istemsiz olarak dışa vurmasıdır. Dölyolu
kasılmalarının, cinsel birleşmeyi-son derece
güçleştirecek ya da tümüyle olanaksız kılacak
kadar şiddetli olması, ağrılı cinsel
birleşıheye yol açafr.
Ağrıli cinsel birleşme (disparöni). Kadında
cinsel birleşmenin çok güç ve ağnlı olması
işlevsel ve yapısal nedenlere bağlanabilir.
İşlevsel hedenlerin sorumlusu, cinsel birleşmeyi
güçleştiren ya da engelleyen ruhsal
nedenler, hormon yetersizliği ya da* yaşlanmanın
doğal sonucu olarak dölyolunu kayganlaştıran
sıvının yeterince salgılanamaması
ve daha ender olarak e^ler arasındaki
anatomik uyumsuzluktur; yapısal nedenler
ise.’ijreme organlarındaki oluşum bozukluklarından,
yapısal küsurlardan ya da patolojik
koşullardan kaynaklanır. Çoğu kez hem
işlevsel*, hem yapısal nedenl&r bir aradâ
bulunur. İlk cinsel birleşme deneylerinde
duyulan ağrı, sonraki girişimlerde hiç ağrı
duyulmasa bile, kadının-cinsel birleşmeden
korkmasına ve tiksinmesine yol ‘açabilir.
Ağrılı‘cinsel birleşmenin temelinde genellikle
duyghsal ve ruhsal borunlar yatar; en
yaygın neden de ’ağrı duyma’ korkusudur.
Bu korkü daha Çocukluk çağında, henü?
cinsel birleşmenin ne olduğu bile kavranamadan
çok önbe yerleşebilir. Gebe kalma
korkusunun, cinsel birleşme sırasında^ağn
duyumu biçiminde ortaya çıkması tia çok
yaygındır. Çocukluk çağında yaşanan ve‘
insel kimlik 14
olumsuz izler bırakan cinsel deneyler de
Ieride bastırılamayan korkular ya da suçluuk
duygusuna dönüşebilir. Saldırgan yapıdaki
kadınlar, boyun eğmek zorunda kaldıkları
için cinsel birleşme sırasında ağrı
duyabilir ya da- birleşmekten tümüyle kaçınabilirler;
bu tür kadınların çoğu ancak
saldırgan ya da baskın kişi rolünü üstlendikleri
anda cinsel birleşmeden zevk duyabilir.
Benzer biçimde, geç yaşta evlenen kadınlara
da cinsel birleşmedeki içli-dışlı yakınlığı
benimsemek güç ya da olanaksız gelebilir.
Ağrılı cinsel birleşmenin üreme organlarındaki
anatomik ya da patolojik nedenlerden
kaynaklanması çok daha enderdir. Dölyolundaki
kistler, urlar, açık ya da kapanmış
yaralar doğal olarak ağrı duyumuna duyarlıdır.
Dölyoluna yerleştirilen spiral gibi
gebelik önleyici araçlar da dokuların örselenmesine
yol açarak cinsel birleşme sırasında
ağrı verebilir. Mikroorganizmaların
etkisiyle iltihaplanıp şişmiş olan dölyolu
duvarları sürtünmeyle ağrı duyumuna yol
açabilir. Bunların dışında, üreme yollarındaki
ya da anüsteki patolojik koşullar,
örneğin basur da ağrılı cinsel birleşme
nedeni olabilir.
Cinsel soğukluk (frijidite). Geleneksel tıp
literatüründe bu terim, kadında özel bir
cinsel işlev bozukluğu olarak kabul edilen
orgazm yokluğunu tanımlamak için kullanılırken,
tıp dışı çevrelerde ve günlük kullanımda
aynı terim, davranışlardaki genel
soğukluktan ya da bedensel yakınlaşmaya
ilgi duymamaktan başlayıp cinsel birleşmeden
tiksinmeye kadar uzanan bir dizi davranışı
tanımlamak için kullanılagelmiştir.
Aşağılayıcı ve küçültücü anlamıyla cinsel
soğukluk, özellikle erkeklerin gözünde bugün
bile, bir kadının cinsel yakınlaşmaya
uygun biçimde yanıt verme yeteneğinden
yoksun olmasıdır. Oysa cinsel ,<tedavi uzmanlarına
göre, benzer durumların çoğunda
olduğu gibi cinsel soğuklukta da gerçek bir
cinsel işlev bozukluğu söz konusu değildir.
Nitekim, cinsel soğukluk teriminin çağrıştırdığı
aşağılayıcı ve yanıltıcı kavramları belleklerden
silip atabilmek için, cinsel tedavi
uzmanlarının sözlüğünde bu terimin yerini
çoktan hipojineizm terimi almıştır; bu uzmanların
tanımıyla hipojineizm, koşullar
uygun olmadıkça kadının cinsel doyuma
‘ ulaşamamasıdır.
Günlük kullanımda cinsel soğukluk kapsamında
tanımlanan cinsel istek ya da yanıt
eksikliği ise, bu uzmanların şözünde hem
kadına, hem erkeğe özgü bir cinsel yetersizliktir.
Kadında bu eksiklik, ağrılı cinsel
birleşmede ve dölyolu kasılmasında olduğu
gibi bedensel ve ruhsal nedenlerden kaynaklanabilir.
Cinsel iktidarsızlık (empotans). Geleneksel
tıptaki geniş anlamıyla cinsel isteğin uyanmaması
ve cinsel uyarılara yanıt vermeme
olgularını da kapsayan, bu nedenle hem
erkek, hem kadın için söz konusu olabilen
cinsel iktidarsızlık (güçsüzlük) terimi, günlük
dilde yalnızca erkeğe özgü cinsel işlev
bozukluklarını tanımlamak için kullanılır.
Cinsel soğukluk terimi karşısındaki aynı
yaklaşım ve kaygıyla yola çıkan cinsel
tedavi uzmanları, bu tanımın yarattığı karışıklıktan
ve aşağılayıcı çağrışımlardan kaçınabilmek
için iktidarsızlık terimini de teknik
sözlüklerden silip atmışlardır.
Klasik tanımıyla cinsel iktidarsızlık, cinsel
birleşme sırasında erkeğin kamışının sertleşememesidir;
bedensel ya da ruhsal nedenlerden
kaynaklanan bu olguyu uzmanlar
sertleşme yetersizliği terimiyle karşılarlar.
En sık rastlanan fiziksel nedenleri alkolizm,
içsalgıbezi ve sinir sistemi hastalıklarıdır.
Ruhsal nedenlerin başında, erkeğin cinsel
eşi karşısında kaygı, bunaltı ya da düşmanlık
^duygusuna kapılması ve cinsel ilişki
dışındaki duygusal çatışmaları ya da iş
dünyasındaki stresleri gelir. Yaş ilerledikçe
sertleşme yetersizliği daha sık görülmeye
başlar; kişi bu yetersizliği doğrudan doğruya
yaşlanma süreçlerine yorumladığı halde,
çoğu kez prostat bezi hastalıklarından olduğu
gibi yaşlanmanın ikincil nedenlerine
bağlıdır.
Boşalma yetersizliğinde erkeğin kamışı
sertleşir, hatta sertliğini uzun süre korur,
ama kadın orgazma ulaştıktan çok sonra
bile erkek dölyolunda orgazm olamaz ve
ersuyunu dölyoluna boşaltamaz. Bu yetersizlik
hemen her zaman fiziksel değil duygusal
nedenlere dayanır.
Cinsel birleşmedeki geçici başarısızlıklardan
bazen cinsel ilişki dışındaki duygusal
çatışmalar da sorumlu olmakla birlikte,
çoğu zaman, yukarıda tanımlanan cinsel
işlev bozukluklarından her biri kişinin cinsel
eyleme ya da eşine karşı duyduğu bunaltı
duygusunun yansımasıdır. Kadının ya da
erkeğin cinsel rolüne ısınıp rahatlamasına
yardımcı olmayı amaçlayan cinsel tedavi
yöntemleri çoğu kez bunaltının üstesinden
gelip bozukluğu gidermekte etkili olur;
gene de böyle bir tedavinin başarı derecesi,
değişik gruptan cinsel işlev bozuklukları
arasında belirgin farklılıklar gösterir. Kronik
alkolizm, içsalgı sistemi bozuklukları,
üreme organlarının damar ve sinir hastalıkları,
erkekte prostat bezi hastalıkları gibi
özel fiziksel koşulların cinsel işlev bozukluğuna
ortam hazırladığı saptanmışsa, bu
koşulların tıbbi tedaviyle ortadan kaldırılması
gerekir. Daha ağır ruhsal rahatsızlıklardan
ya da kişilik bozukluklarından kaynaklanan
cinsel işlev bozuklukları ise genellikle
özel ruhsal tedavi yöntemlerini gerektirir.
Ayrıca bak. cinsel tedavi.
Cinsel işlev bozukluğu
19
Mar