wiki

Cistercium üslubu

Cistercium üslubu, b e m a r d i n e ü s l u b u
olarak da bilinir, ciddiyet, alçakgönüllülük
ve katı bir disipline dayanan 12. yüzyıl
Cistercium tarikatı mimarlığı. Cistercium
tarikatı sanatı, birçok başka tarikatın tersine
çok katı kısıtlamalar içinde uygulamış,
kiliselerin heykellerle bezenmesini, el yazmalarının
resimlerini, taştan kilise kulesi
yapılmasını ve vitray kullanılmasını yasaklamıştı.
Bu yüzyılda bütün Avrupa’ya yayılan
ve çoğu ıssız yerlerde yapılmış olan 700’ü
aşkın Cistercium manastırının, etkiyi yalnızlıkta
arayan mimarlığı, bu katı anlayışı
yansıtır.
12. yüzyıl, beşik kemerli ve tonozlu,
kütlesel bir mimarlık anlayışıyla özellik
kazanan Romanesk sanatla yapısal gereklilikten
başka görsel etki arayışına da karşılık
veren, sivri kemer ve tonozların egemen
olduğu görkemli Gotik sanat arasında bir
geçiş dönemi oluşturuyordu. Aynı yüzyılın
öteki önemli tarikatı olan Burgonya Cluny
tarikatının daha özenli mimarlık yapıtlarının
çoğu gibi Cistercium mimarlığı da bu
üsluplardan her ikisinin özelliklerini içerir.
Daha sonraki Cistercium üslubundaki kiliselerin
çoğunda Romanesk beşik kemerin
yerini Gotik sivri kemer aldıysa da, ağır
yapı kütlesi Romanesk mimarlığa daha
yakın kaldılar. Cluny tarikat kiliseleri gibi
Cistercium üslubu kiliseler de, Erken Hıristiyan
bazilika planının tonoz örtü ve sayısı
artan çeşitli bölümlerle zenginleştirilmesinden
oluşan bir Romanesk plan düzeni
üzerine kuruluydu (Erken Hıristiyan bazilikalarının
yan neflerle yüksek bir orta nefi
ve bunun doğu ucunda bir apsisi ya da
yarım daire biçimli bir çıkıntısı olan, uzunlamasına
gelişmiş bir plan düzeni vardı). Ama
Cluny kiliselerinin tersine ne figüratif, ne
dekoratif heykellerle bezenen, aşın yalınlıktaki
12. yüzyıl Cistercium kiliselerinde
ağırbaşlı bir incelik izleniyordu. Bu kiliselerin
çok geniş bir alana yayılması, Gotik yapı
üslubunun ilk belirtisi olan sivri kemerin
yaygınlaşmasında önemli bir rol oynadı.
12. yüzyıla ait başlıca Cistercium üslubu
yapılar Cîteaux (1125-93) ve Clairvaux manastırlarıyla
(1133-74) yapımına 1139’da
başlanan Fontenay manastır kilisesidir.
Başlangıçta Cistercium tarikatının ve sanat
ürünlerinin belirleyici niteliği olan yalınlık
ve ağırbaşlılık çok kalıcı olmadı. 13. yüzyılda
mimarlık anlayışı, manastır tarikatı dışındaki
katedrallerin mimarlık- anlayışına çok
daha yakın hale geldi. Gotik üslubun tipik
özelliklerinden olan kaburgalı tonozlar,
uçan payandalar ve ışınsal düzenlenen şapeller
yaygınlaştı. Gene de Cistercium üslubu,
dönemin egemen Gotik üslubunun daha
ağırbaşlı ve gelişmemiş bir çeşitlemesi-olarak
kaldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir