Türk mûsikîsinin en büyük bestekârlarından.
Dede Efendi aynı zamanda şair, edip ve
hattattır. Yazdığı çeşitli şiirlerin içinde çok değerli ve
güzel olanları vardır. Şiirlerinde Türkçe’den başka
Farsça da kullanmıştır. Tabiatıyla kendi şiirlerini bestesiz
bırakmamıştır veya diğer bir deyişle şiirlerini bestelemek
için yazmıştır. 1804 yılında 27 yaşında bulunduğu
sıralarda çok saydığı şeyhi Ali Nutkî Dede’yi kaybettiği
zaman, pek çok üzüldü. Aynı yıllarda oğlunu da kaybetti.
Bu üzüntülü günlerindeki hislerini hem şiir, hem
de mûsikî ile dile getirdi. Bu üzüntüsünü terennüm edenşiiri:Türk musikîsinin meşhur bestekârlarından
olan Dede
Efendi aynı zamanda bir hattat
idi. Aşağıda kendi el yazısıyla
yazdığı bir kasidesi görülmektedirBir gonca-femin yâresi vardır ciğerimde
Ateş dökülürse yeridir Zîr-i serimde.
Her lahza hayâli duruyor dîdelerimde
Takdire nedir çâre bu varmış kaderimde
II.Mahmud’a sunduğu 3 Bûselik-parçasının güftesi de
Dede’nindir. Bunlardan Bûselik beste şöyle başlar:
Olduk yine bû şevk ile mesrûr-i meserret
Lebriz-i sürür etdi dilî sûr-i meserret
Dede’nin nesri de kuvvetlidir. Yenikapı Mevlevîhanesi’
nin Ayîn mecmuasında Bestenigâr Ayin’in kayıtlı
bulunduğu sahifede kendi el yazısı ile yazdığı yazıları
mevcuttur. Dede Efendi’nin hattatlığına gelince: III.
Sultan Selim Hân, baş imamı Derviş Efendi’nin
Çamlıca’nın Sarıkaya mevkiindeki büyük bağını satın
alıp burada annesi Mihrişah Vâlide-Sultan için bir saray
yaptırmıştı. Valide Sultan’ın ölümünden sonra padişah
bu sarayı, amcasının kızı Esma Sultan’a verdi. Bu sarayın
Esma S ultan’a verilmesi münasebetiyle Dede
Efendi, Sultan’a bir kaside yazmış, bu kasideyi el yazısıyla
hatta geçirterek tezhip etmiştir. Levhanın altında
“ Ketebehu ei-fakıyr derviş İsmâîilul-Mevlevi Musâhib-i
Hazret-i Sultân Mahmûd Han-ı gazî” imzası mevcuttur.
Bu parça, Hammamî Zâde İsmail Dede Efendi’nino rta çapta iyi bir hattat olduğunu ortaya koymaktadır
DEDE EFENDİ
14
Eyl