resmî adı d e f t e r i h a k a n î ,
Osmanlı Devleti’nde toprak mülkiyetine
ilişkin kayıt ve defterlerin tutulup saklandığı
yer.
Defterhane’nin başlıca görevleri tımar,
zeamet ve hasların kayıtlarını tutmak,
mülk, ve vakıf toprakların yazım ve sayım
işlemlerini yapmak, apzi uyuşmazlıklarını
çözmek, öşür ve resimlerin toplanmasını
sağlamaktı. Çalışma ilke ve kuralları Fatih
Kanunnamesi ile belirlenmiş ve Tanzimat
sonrasına değin bozulmadan uygulamada
kalmıştır.
Kararnameye göre Defterhane’nin amiri
olan defter (defterhane) emini menasıb-ı
sitteden olup teşrifattaki yeri reisülküttab
ve şehremininden önce gelirdi. Nişancı ya
da defterdarın yerine bu göreve atanabilirdi.
Defterhane, İcmal, Mufassal ve Ruznamçe
olmak üzere üç ana kaleme (daire) ayrılırdı.
İcmal Kalemi’nde, sancak ya da eyalet
sınırlarına göre toprağın miri, has, zeamet
ve tımar olarak genel gelirlerini gösteren
defterler; Mufassal Kalemi’nde kişi tasarrufundaki
toprakların hüccet, tapu ve temlik
belgeleri; Ruznamçe Kalemi’nde ise, askeri
tımar sahiplerinin ferağ ve intikal işlemleri
tutulur ve bunlara ilişkin kütük defterleri
saklanırdı. Bu özelliği nedeniyle Defterhane,
halkın birinci derecede ilgili olduğu
kurumdu. Buradaki defterler titizlikle işlenir,
düzeltme ve eklemeler yetkililerce yapılır
ve şerh düşülürdü. Üç ana kalem dışında
yaya, müsellem, yörük, akıncı, evlad-ı fatihan,
tımar yoklaması, voynuk, taycı, cebelü
vb örgütlerin defterlerinin tutulduğu küçükkalemler de vardı.
Defterhane’nin önemli bir görevi de arazi
tahririydi. Ele geçirilen ülke ve bölgelerin
toprakları yazıcı denen Defterhane kâtiplerince
yazılır, ikişer örnek olarak hazırlanan
mufassal ve mücmel defterlerinin birer örneği
Defterhane Hazinesi’ne konur, İkincileri
ilgili eyaletlere gönderilirdi. Bu defterler
tapu geçerliliğindeydi. Tahrir sırasında,
yeni dirliklerin tımar, zeamet ve has ayırımları
da yapılır, bunlar için tevcih beratlarını
gene Defterhane hazırlardı. İstanbul’da Divan-
ı Hümayun çalışmalarının aksamasız
sürdüğü dönemlerde, Kubbealtı’nın yanındaki
özel dairesinde çalışan kurum, gerektiğinde
divandan istenen her çeşit defter ve
kaydı çıkartırdı. Defterhane mahzeni, defterdarın
gözetiminde her açılışından sonra,
sadrazamın mührüyle mühürlenerek kapatılırdı.
Divan-ı Hümayun’da kayıtlar üzerinde
yapılan düzeltmelerden nişancı ve defter
emini sorumluydu. Seferlerdeyse özel bir
Defterhane çadırı bulunur ve defter emini
küçük bir kadro ile seferlere katılırdı.
Toprak yazımlarının yenilenmesi gerektiğinde,
il yazıcılara (toprak yazımını yürüten
görevli) köhne (eski) defterler teslim edilir,
bunlar halkın elindeki vakıfname, mülkname,
berat gibi belgelerle birlikte değerlenkenarında büyükçe bir beni olan biri olarak
betimleniyordu. Önerilere uyarak suçunu
kabul edip mahkemenin insafına sığındıysa
da, gördüğü davranış hiç insaflı olmadı;
para cezasından başka üç kez de teşhir
cezasına çarptırıldı. Dava siyasal amaçlıydı
ve Defoe bazı Whig ileri gelenlerini ele
vermesi için zorlandı, ama istenen amaca
ulaşılamadı. Defoe cezasını çekmeyi beklerken
“Hymn to the Pillory”y’\ (1703; Teşhir
Cezasına Övgü) yazacak kadar yürekliydi.
Böylece cezanın bir tür zafere dönüşmesini
sağladı; boyun ve kollarının geçirildiği teşhir
aracı çiçeklerle süslendi; şiiri sokaklarda
satılırken seyre gelen halk da şerefine
kadeh kaldırdı.
Defoe, Newgate hapishanesine geri götürüldü;
Tilbury’deki işinin battığı bu dönemde
kalabalık ailesinin geçimi en büyük
kaygısıydı. Robert Harley’e başvurusu çeşitli
ertelemelerden sonra salıverilmesini
sağladı. Yardımlarına karşılık Harley de
Defoe’nun yazarlığından ve istihbarat ajanı
olarak hizmetinden yararlanacaktı.
Defoe dört bir yanı dolaşarak, raporlar
hazırlayarak, öğütlerini kaleme alıp yergiler
yazarak efendilerine canı gönülden hizmet
etti. Birkaç kez, özellikle de 1707 Birleşme
Yasası sırasında İskoçya’ya giderek Harley’e
kamuoyu ile ilgili bilgiler verdi. Sonradan
yayımladığı Tour Thro’ the whole
Island o f Great Britain (1724-26, 3 cilt;
Boydan Boya Büyük Britanya Gezisi) adlı
aydınlatıcı yapıtında çoğunlukla bu gözlemlerinden
yararlanmıştı.
Defoe’nun Kraliçe Anne dönemine rastlayan
en başarılı girişiminin ise Review adlı
süreli yayını olduğu söylenebilir. Bu ciddi,
etkili ve uzun ömürlü yayını 1704-13 arasında
hemen hemen tek başına doldurdu.
Başlangıçta haftalık olan yayın 1705’te haftada üç kez çıkmaya başladı. Defoe siyasal
düşmanlarının çeşitli bahaneleriyle kısa sürelerle
hapiste kaldığı 1713’te bile yayını
sürdürmeyi başardı. Review fiilen hükümetin
başlıca yayın organıydı. Zaman zaman
gösterdiği bağımsız tavra karşın Defoe ılımlı
Tory çizgisinden ayrılmadı; ama politikanın
yanı sıra güncel sorunları, din, ticaret,
ahlak, davranış kuralları gibi konulan da
gündeme getirdi. Review, Richard Steele ve
Joseph Addison’un The Tatler’ı ve The
Spectator’ı gibi sonraki deneme dergilerinin
ve gazeteciliğin gelişmesinde önemli rol
oynadı.
Yaşlılık dönemi ve yapıtları. I. George’un
tahta çıkmasıyla (1714) Tory’ler iktidardan
düştü, ama iktidara gelen Whig’ler de
Defoe’nun değerini kabul etti. Böylece
Defoe zamanın hükümeti adına yazmayı ve
haberalma hizmetini sürdürdü. Bu dönemde
çok sayıdaki didaktik yapıtı arasında en
çok tanınan ve sevileni olan The Family
Instructor’ı (1715; Aile Eğitmeni) yazdı.
Ama Defoe’ya ölümsüzlüğü sağlayan
1719’da yayımlanan Robinson Crusoe oldu.
Alexander Selkirk gibi gezginlerin ve kazazedelerin
anılarından da yararlandığı iki
bölümlü kitabın tam adı The Life and
Strange Surprizing Adventures o f Robinson
Crusoe, of York, Mariner. Written by Himself
ve The Farther Adventures o f Robinson
Crusoe; Being The Second and Last Part of
his Life (1719) idi. Bir Alman eleştirmenin
“dünya-kitabı” olarak tanımladığı yapıtın
sayışız baskısı, çevirisi ve uyarlaması yapıldı.
Örneğin, Türkçedeki ilk baskısı 1864’te
Robenson Hikâyesi adıyla yapıldı. 40’ı aşkın
Türkçe baskıda Hikâye-i Robenson (1870), Robenson (1886), Issız Adada 28 Yıl
(1938), Robinson Crusoe (1946), Robinson
Crusoe Issız Adada (1955) ve Robinson
Adası (1972) gibi adlar da kullanıldı. Ama
bir “dünya kitabı” sayılmasının asıl nedeni Defoe’nun her okurun şu ya da bu biçimde
özdeşleşebileceği bir kahraman ya da bir
durum yaratmada gösterdiği başarıydı.
Moll Flanders (1722; Yosma, Moll Flanders,
1966), A journal of the Plague Year
(1722; Veba Yılı Günlüğü) ve Colonel Jack
(1722; Albay Jack) gibi romanlarında da
görüldüğü üzere Defoe Robinson Crusoe’da
insan doğasını kavrama gücünü ortaya koyar.
Romanlarında ele aldığı erkek ve kadın
tipleri hep alışılmadık koşullar içindedir;
hepsi de yalnızdır ve sürekli yaşam kavgası
verirler. Gene de bu karakterler sıradan
kişilerdir ve Defoe birinci şahsın ağzından
yazarak onların beyinlerine nüfuz etmeye,
dürtülerini çözümlemeye çalışır. Ayrıntılarda
seçici değilmiş gibi görünse de bunların
yardımıyla bütünsel bir dünya kurmayı
başarır. Romanlarının başlıca kusurları biçimden
yoksunluk, aşırı ısrarlı bir ahlakçılık,
zaman zaman gösterdiği savrukluk ve
safdilliktir. Defoe’nun alanı dardır, ama bu
alan içinde oldukça güçlü bir romancıdır ve
yalın, dolaysız üslubuyla öbür yapıtlarında
olduğu gibi okuyucunun ilgisini çekmeyi
başarır.
1724’te yayımladığı Roxana Defoe’nun son
büyük yapıtı oldu, ama bozulan sağlığına
karşın son yıllarında bile üretken ve girişimci
bir yazar olmayı sürdürdü.
Değerlendirme. Çok çeşitli ve kapsamlı
yapıtlar veren Defoe İngiliz romanının ve
çağdaş gazeteciliğin babası sayılır. 1701’de
çıkan The True-Born Englishman’in o güne
değin İngiliz dilinde yayımlanan şiirler arasında
en yüksek satışa ulaştığı söylenir. Pek
çok yönden anlaşılmaz bir kişiliği olan
Defoe çok düşman kazanmış, ikiyüzlülük,
sahtekârlık, şüpheli davranışlarda bulunmak
ve rüşvet yemekle suçlanmıştır. Politikada hem Tory’lere hem de Whig’lere
hizmet ettiği bir gerçektir. Önce Tory’ler
adına gizli ajanlık yapmış, ardından aşırı
Tory yanlısı gazetelere sızıp onları yumuşatarak
Whig’lere hizmet etmiştir. Ama her
zaman amacın araçlardan önemli olduğunu
savunan Defoe orta yoldan ayrılmamalarını
öğütlediği ve desteklediği kişilere ustaca
yardım eden şaşmaz bir ılımlılık yanlısı
olarak da tanımlanabilir. Şiddetli bir partizanlık
döneminde yazıları ve eylemleriyle
parti ve din çekişmelerini yumuşatmaya
çabalamıştır. Elli dokuz yaşındayken dikkate
değer bir dizi romanın ilki olan Robinson
Crusoe ile ve önündeki beş yıl boyunca
tükenmez enerjisinin çoğunu verdiği öbür
romanlarıyla yepyeni bir mesleğe atılmıştır.
Böylelikle de üstün gazetecilik yetilerini
etkinliklerle dolu bir yaşamın birikmiş deneyimleriyle
bir araya getirerek güçlü yapıtlar
yaratmıştır.
Hem birey, hem de yazar olarak yaşamını
iki önemli olgu yönlendirmiştir. Bunlardan
birincisi resmî kiliseye karşı bir ortamda
yetişmesi, öbürü 30 yaşlarından başlayarak
bir türlü yakasını boçlardan kurtaramamış
olmasıdır. İngiltere Kilisesi’ne bağlı olmaması
Defoe’nun 18. yüzyıl edebiyatının
kibar dünyasından dışlanmasına yol açmıştır.
Jonathan Swift ondan küçümsemeyle
“teşhir edilen o herif”, diye söz eder ve
adını anmaz. Alexander Pope da içten içe
Defoe’nun yazarlık başarısını övdüğü halde
The Dunciad taşlamasında ona da bir yer
ayırmaktan geri kalmaz. Defoe’nun son
yılları alacaklılar ile arasındaki hukuksal
anlaşmazlıklarla geçmiştir.
ÖBÜR YAPITLARI. An Essay upon Projects (1697 Birkaç Tasarı Üzerine Deneme), “An Argument
Shewing, That a Standing Army, With Consent of
Parliament, Is not Inconsistent with a Free Government”
(1698; Parlamentonun Oluruyla Sürekli Ordu
Bulundurmanın Bağımsız Yönetime Aykırı Düşmeyeceğini
Kanıtlayan Görüşler), “The Two Great
Questions Consider’d” (1700; İki Büyük Sorun Üzerine Düşünceler), “Giving Alms no Charity, And
Employing the Poor A Grievance to the Nation”
(1704- Sadaka Vermekle Hayır İşlenmez ve Yoksulların
İstihdamı Ulus İçin Bir Dert Kaynağıdır), The
History of the Union o f Great Britain (1709; Büyük
Britanya Birliğinin Tarihi), The History O f The Life
and A dventures Of Mr. Duncan Campbell, A Gentleman,
who, tho’ Deaf and Dumb, writes down any
Strangers Name at first Sight; with their future
Contingencies o f Fortune(\120\ Bay Duncan Campell’in
Yaşamı ve Serüvenleri; Sağır ve Dilsiz Olduğu
Halde Her Yabancının Adını ve Geleceğini Bir
Bakışta Yazan Beyefendi), Memoirs of a Cavalier
(1720; Bir Süvarinin Anıları), The Life, Adventures,
and Pyracies, Of the Famous Captain Singleton (1720;
Ünlü Kaptan Singleton’un Yaşamı, Maceraları ve
Korsanlıkları), Serious Reflections During the Life
and Surprising Adventures of Robinson Crusoe: With
His Vision O f The Angelick World (1720; Robinson
Crusoe’nun Yaşamı ve Şaşırtıcı Maceraları Sırasında
Ciddi Düşünceleri ve Öbür Dünya Görüşü), A
Narrative of all the Robberies, Escapes, etc. of John
Sheppard (1724; John Sheppard’ın Soygunlarının,
Kaçışlarının vb Anlatısı), A New Voyage Round The
World, By A Course never sailed before (1725, 1724
yerine; Hiç Denenmemiş Bir Rotada Yeni Bir Dünya
Gezisi), The Complete English Tradesman (1725;
İngiliz Tacirinin Elkitabı), The Political History o f the
Devil, As Well Ancient as Modern (1726; Geçmişte ve
Günümüzde Şeytanın Siyasal Tarihi), Mere Nature
Delineated: Or A Body without a soul… also a brief
dissertation upon the usefulness and necessity of fools,
whether political or natural (1726; Katıksız Doğanın
Tanımı: ya da Ruhsuz Beden…aynı zamanda gerek
siyasette gerek doğada aptalların gerekliliği ve yararlılığı
üzerine özlü bir inceleme), “Some Considerations
upon Street-Walkers. With a Proposal for
Lessening the Present Number of them” (1726;
Sokak Kadınları Üzerine Bazı Düşünceler. Sayılarını
Azaltmak İçin Bir Öneri), A Plan of The English
Commerce (1728; İngiliz Ticaretinin Planı), The
Compleat English Gentleman (ös 1890; Her Yönüyle
İngiliz Centilmeni).
Defterhane
15
Haz