delil


Notice: Undefined index: tie_hide_meta in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/includes/post-meta.php on line 3

delil, bir davada tarafların iddia ve savunmalarını
dayandırdıkları olguların doğruluğunu
göstermek için başvurdukları kanıtlama
araçları.
Günümüzde uyuşmazlık konusu olan sorunların
çözümünde geçerli olan yöntemler,
genellikle yargıç ya da jüri gibi yargılama
makamlarını, öne sürülen hususun doğruluğu
ya da yanlışlığı konusunda ikna etmeye
dayanır. Ama tarih içinde her zaman bu
yöntemler izlenmemiştir. Örneğin Norman
istilası (1066) öncesinde İngiltere’de ve
belirli dönemlerde başka ülkelerde bu tür
sorunların çözümünde kararı doğaüstü güçlere
bırakmaya dayanan düzenlemeler temel
alınırdı. Bu çerçevede haklılığı kanıtlamak
için sınamadan geçme, çarpışma ya da
ant içme gibi yöntemlere başvurulurdu.
Zamanla delilleri elde etme ve sunma
konusunda iki temel sistem ortaya çıktı.
Soruşturma sistemi olarak bilinen birinci
sistemin temel özelliği, delillerin araştırılması
için emir veren, belgeleri inceleyen ve
tanıkları sorguya çeken yargıcın etkin bir
rol üstlenmesidir. Bu sistem genellikle kara
Avrupa’sı ceza yargılamaları ile SSCB ve
öteki sosyalist ülkelerin ceza ve hukuk
yargılamalarında uygulanır.
Suçlama ya da çatışma sistemi olarak
bilinen ikinci sistemde yargıç daha pasif bir
rol üstlenir; delilleri toplama ve mahkemeye
sunma işi savcıya ve davanın taraflarına
bırakılır. Gelenek hukukunun geçerli olduğu
ülkelerdeki ceza ve hukuk davalarında
bu sistem uygulanır. Kara Avrupa’sındaki
hukuk davalarında geçerli olan sistem karma
bir özellik gösterir.
13. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan jüri
sistemi, delillere ilişkin kuralların gelişmesini
önemli ölçüde etkilemiştir; delil hukuku
bir bakıma jüri sisteminin bir ürünü sayılabilir.
Davanın yasa ve kuralların öngördüğü
biçimde yürütülmesini sağlamak ve delilleri
değerlendiren jürinin yanlış bir biçimde
yönlendirilmesini önlemek için, delillerin
nasıl ele alınacağı konusunda geniş bir
kurallar dizisi ortaya çıkması, Angloamerikan
delil hukukunun son derece biçimci bir
yapı kazanmasında önemli bir rol oynamıştır.
Angloamerikan hukukunda deliller klasik
olarak üç türe ayrılır: Maddi nesneler
(gerçek ya da nesnel deliller), belgeler ve
tanık beyanları. Gerçek delillere örnek
olarak adam öldürmede kullanılan silah,
sanığın giyim eşyalarına ilişkin parçalar ve
olayı aydınlatacak ipuçları gösterilebilir.
Bunların delil sayılabilmesi için usulüne
uygun olarak teşhis edilmeleri, olayla ilgili
ve gerçek olduklarının açık biçimde gösterilmesi
gerekir. Mahkemeye olayla doğrudan
bağlantılı olmayan taslak, model ve
fotoğraf gibi nesneler de delil olarak sunulabilir.
Belge niteliğindeki deliller, maddi
nesne biçiminde ortaya konmaları açısından,
temelde gerçek delillere benzer. Tanıklar
yoluyla elde edilen delillere oranla daha
güvenilir kabul edilen bu tür deliller de bazı
özel kurallara bağlıdır.
Duruşmalarda ortaya konan delillerin büyük
bölümü genellikle tanıkların sözlü beyanlarından
oluşur. Bu nedenle delillere
ilişkin yasa hükümlerinin çoğu tanıkların
dinlenmesi işlemiyle ilgilidir.
Türk hukukunda hukuk yargılaması usulündeki
delil sistemiyle ceza yargılaması
usulündeki delil sistemi arasında farklar
vardır. Hukuk yargılaması usulünde deliller
yargıcı bağlayıcılıkları bakımından iki kategoride
ele alınır: Kesin deliller ve takdiri
deliller. Kesin deliller ikrar, senet, yemin ve
kesin hüküm olmak üzere dört tanedir.
Yargıç bu delillerden biriyle kanıtlanan bir
olguyu kanıtlanmış olarak kabul etmek
zorundadır. Bu konuda takdir yetkisi yoktur.
Değeri 500 TL’yi aşan hukuki işlemler
ve bir senete karşı ileri sürülen iddialar
ancak kesin delillerle kanıtlanabilir (Hukuk
Muhakemeleri Usulü Kanunu m. 288, 290).
Takdiri deliller tanık, bilirkişi, keşif ve özel
hüküm nedenleridir. Özellikle tanık ve
bilirkişinin beyan ve düşünceleri yargıcı
bağlamaz. Yargıç bunların hem içeriğini,
hem de hükme etki etme derecesini takdir
edecektir. Keşif ve özel hüküm nedenlerinde
ise, delil temelde yargıcın kendi algılama
yeteneği ile saptadığı olgulardan oluşur.
Hukuk kuralları delilin konusunu oluşturamaz.
Çünkü bunların kanıtlanmasına gerek
yoktur. Yargıç hukuk kurallarını kendiliğinden
gözönüne alır.
Ceza yargılaması usulünde maddi gerçek
arandığı için, şekli gerçeği aramakla yetinen
hukuk yargılaması usulünden farklı olarak
yalnızca vicdani delil sistemine yer verilir.
Bunun anlamı ceza yasalarının, belli olguların
belli delillerle kanıtlanması gibi bir
durumu içermemeleri ve yargıçların da
tarafların ileri sürdüğü delillerle bağlı kalmamasıdır.
Gerçi tarihte vicdani delil sisteminden
önce uzun yıllar yasal delil sistemi,
yani belli hususların belli delillerle kanıtlanması
yöntemi uygulanmıştır. Bu sistemle
yargıçların akıl dışı delillere başvurmaları
önlenmek istenmiştir. Ama bu sistem, daha
önceki “dinsel delil sistemi” gibi maddi
gerçeği tam olarak ortaya koyma olanağı
vermediğinden, bir yana bırakılmış ve yargıca
gerçeği gösterebilecek her şeyi delil
olarak kabul etme serbestliğini tanıyan
vicdani delil sistemi benimsenmiştir. Örneğin
çalıntı olduğu ileri sürülen hayvanların
yargıç önünde kendi kendilerine ahırlarını
bulmaları, hayvan hırsızlığının bir delili
olarak kullanılabilir. Ses bantlarının delil

Rate this post

Notice: Undefined index: tie_hide_share in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/single.php on line 65
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*