wiki

Demosthenes

(d. İÖ 384, Atina – ö. 12
Ekim 322, Kalauria, Argolis), Atinalı devlet
adamı. Eski Yunan hatiplerinin en
büyüğü olarak kabul edilir. Atmalıları MakedonyalI
II. Philippos’a ve ardından oğlu
Büyük İskender’e karşı harekete geçirmiş-tir. Konuşmaları Atina’nın İÖ 4. yüzyıldaki
siyasal, toplumsal ve ekonomik yaşantısına
ilişkin değerli bilgiler taşımaktadır.
Ailesi ve gençliği. Platon ve Aristoteles’in
çağdaşı olan Demosthenes, varlıklı bir kılıç
yapımcısının oğluydu. Yedi yaşındayken
babası öldü ve yüklü bir miras bıraktı. Ama
vasileri Demosthenes’in küçük oluşundan
yararlanarak mirasın büyük bölümünü kendilerine
aktardılar. Büyüdüğünde babasından
kalan mülkün pek azma sahip olabildi.
Vasisi Aphobos hakkında dava açma tutkusu
ve geleneksel beden eğitimi göremeyecek
kadar zayıf bünyeli oluşu Demosthenes’i,
kendisini hatip olarak yetiştirmeye
yöneltti. Ayrıca hukuksal retorik öğrenimi
gördü. Yunan tarihçisi ve biyografi yazarı
Plutarkhos, Bio paralleloi (Hayatlar,
1945, 2 cilt) adlı yapıtının Demosthenes’e
ayırdığı bölümünde (Demosten, 1936), Demosthenes’in
sesini geliştirme alıştırmaları
yapmak üzere evinin altında bir çalışma
odası yaptırdığını ve dışarı çıkmamak için
saçının yarısını kazıttığını anlatır. Demosthenes’in
sözcükleri “anlaşılmaz biçimde ve
kekeleyerek” söylediği, bunu altetmek içinse
ağzına doldurduğu çakıllarla konuştuğu,
ayrıca koşarken ya da soluk soluğa iken şiir
okuduğu, boy aynası karşısında konuşma
alıştırmaları yaptığı da gene Plutarkhos’un
yapıtında belirtilir.
Bütün bu çalışmalarına karşın Demosthenes’in
gençliğinde halka açık Meclis’te
(.Ekklesia) yaptığı ilk konuşma başarısız
oldu ve dinleyicileri güldürdü. Ama İÖ
363’te Aphobos ile öteki iki vasisine karşı
açtığı davalarda daha başarılıydı. Sonuçta
eline pek az para geçmekle birlikte, konuşma
stratejisi ve tartışma yöntemleri konusunda
epey bilgi edindi, Aphobos’a karşı
yaptığı üç ve heykelci Antenor’a karşı
yaptığı iki konuşma günümüze ulaşmıştır.Söylev yazarlığı. Yirmi yaşma geldiğinde
elindeki serveti tüketen genç Demosthenes,
güç bir durumda kaldı. Ticaretten anlamadığı
gibi bir mesleği de yoktu. Herhangi bir
alanda başarılı olabileceği kuşkuluydu.
Çevresinin ilgisini uyandıran tek özelliğiretorik alanındaki becerisiydi. İÖ 4. yüzyıl
Atina demokrasisinde, bir dava açmak ya
da bir suçlamaya karşı kendini savunmak
isteyen her yurttaş mahkeme önünde kendisi
konuşmak zorundaydı. Ama her yurttaş
yapacağı konuşmayı hazırlamak için yeterli
beceriye sahip olmadığından, bu gibi durumlarda
bir söylev yazarı (logographos)
görevlendirilmeye başladı. Demosthenes’in
Aphobos’a karşı konuşmalarındaki becerisi,
bir söylev yazarına gerek duyan varlıklı
insanların dikkatini çekmişti. Çok geçmeden,
hazırlayacağı konuşmalar karşılığında
dolgun bir ücret vermeye hazır, varlıklı ve
güçlü müvekkiller edindi. Böylece yaşamı
boyunca sürdürdüğü ve MakedonyalI II.
Philippos’a karşı yürüttüğü siyasal mücadelesinin
en yoğun anlarında bile geri kalmadığı
mesleğine atılmış oldu.
Demosthenes İÖ 354’te Meclis önünde ilk
önemli konuşmasını yaptığında henüz 30
yaşındaydı. “Donanma Üzerine” diye bilinen
bu konuşma ona büyük bir ün kazandırdı.
Atinalı bütün erkek yurttaşların oluşturduğu
Meclis, Pers kralının Atina’ya saldıracağı
yolunda yaygınlaşan söylentiler
üzerine toplanmıştı. Demosthenes’in sağlam
bir mantığa dayanan söylevi, AtinalIları,
Perslere yönelik bir saldırıya girişmeyeceklerini,
ama çarpışmaya da hazır olduklarını
göstermek amacıyla, sessizce donanmalarını
güçlendirmeye ikna etti. Demosthenes,
Atina saldırıyı başlatırsa hiçbir müttefik
kazanamayacağını, oysa saldırıyı Persler
başlatırsa öteki Yunan kent-devletlerinin
(polis) Atina’nın yanında yer alacağını belirtti.
Böylece siyasal yaşamı boyunca işleyeceği
ana temayı ilk kez dile getirmiş oldu:
Atina, demokratik özgürlüğünü en iyi biçimde
korumak için öteki kent-devletlerinden
bağımsız kalmalı, ama bir tehlike
anında geçici ittifaklar kurmaya da hazır
olmalıydı. Demosthenes aynı söylevinde
mali planlamaya verdiği önemi açığa vurarak
gemiler için gerekli parayı toplamak
üzere varlıklıları vergilendirme yönteminin
kapsamlı bir biçimde gözden geçirilmesini
önerdi.
Demokratik grubun önderi. Demosthenes’in
bundan sonraki meslek yaşamı Atina
dış siyasetinin tarihinden ayrılmaz. Hitabet
alanındaki becerisiyle çok geçmeden “demokratik”
diye nitelendirilebilecek siyasal
grubun önderi haline geldi. Bu sırada başta
varlıklılar olmak üzere bazı çıkar çevreleri
demokrasi yerine oligarşiyi yeğ tutan bir
eğilim göstermekteydi; pek çok tüccar da ne
pahasına olursa olsun barışın sürmesinden
yanaydı, Atina yurttaşlarının büyük çoğunluğu,
MakedonyalIların barbar olduğu görüşüne
katılmakla birlikte, Thebai ve Sparta
gibi öteki Yunan kent-devletlerine de güvenemiyordu.
Yaklaşık 6 bin erkek yurttaştan
oluşan Meclis sık sık kargaşa çıkan, örgütlenmesi
gevşek bir yasama organıydı. Beğenilmeyen
bir konuşmacı bağırtılarla susturulabilir
ya da kahkahalarla kürsüden indirilebilirdi.
Her yurttaşın konuşma hakkı vardı,
ama değerlendirme ölçütleri yalnızca en iyi
hatiplerin kürsüde kalabilmesine olanak
veriyordu. Demosthenes üstün yeteneğiyle
bu arenada sivrildi. Sert ve belki de ürkütücü
bir kişiliği vardı; gerektiğinde son derece
iğneleyici bir tarzda konuşabilirdi. Peri
korone (Taç Üzerine) adlı söylevinde yaşamı
boyunca rakibi olan Aiskhines’in saldırılarına
karşı kendisini savunurken, onu aşağılayıcı
yakıştırmalarda bulunmaktan hiç
çekinmemişti. Rakibinin dinleyici karşısında
saygınlığını yitirmesinin sağladığı üstünlüğünfarkındaydı.Yunan tarihini incelemeye büyük önem
veren Demosthenes, halk önündeki söylevlerinin
hemen tümünde güncel konularla
tarihsel olaylar arasında ayrıntılı paralellikler
kurardı. Dile egemenliğini pekiştirmek
ve Yunan tarihini iyice özümlemek amacıyla
Thukydides’in Peloponnesos’lularla AtinalIların
Savaşı (1950-58, 2 cilt) adlı yapıtını
sekiz kez yazdığı söylenir. Konuşmalarında
sürekli olarak AtinalIlardan kendi tarihlerini
ve geçmişte demokrasiye duydukları
inancı anımsamalarını, tiranlardan ne kadar
nefret ettiklerini de unutmamalarım istiyordu.
Demokrasi sevgisinin konuşmalarına
kattığı insancıl boyut bunların hâlâ ilgi
çekmesine yol açmıştır. Demosthenes ayrıca
olağanüstü çalışkandı. Plutarkhos’un anlattığına
göre geceleri geç saatlere değin
oturup ertesi günün konuşmalarını gözden
geçirir, verilebilecek değişik yanıtları ve
yapılabilecek konuşmaları denerdi. Önceden
özenle hazırlama olanağını bulduğu
bütün konuşmalarında üstünlüğünü kabul
ettiriyordu; Atina’daki politik yaşamın doğası
gereği kuşkusuz sık sık da rakiplerine
anında yanıt vermek zorunda kalıyordu.
Ama, günümüze kalan yapıtlarının tümü
titizlikle derlenmiş metinler olduğundan
doğaçlama konuşmalarının sıklığını kestirmek
olanaksızdır.
Demosthenes’in İÖ 354’teki ünlü “Donanma
Üzerine” söylevi Doğu’dan gelen tehdide
yöneltilmişti. Bu arada Atina’nın kuzeyindeki
Makedonya’da, Demosthenes ile
hemen hemen aynı yaşta olan genç Kral II.
Philippos, sınırlarının güneyindeki Yunan
kent-devletlerini adım adım topraklarına
katıyordu. İÖ 356’da kenti koruyacağı yolundaki
parlak sözlerle AtinalIların gözünü
boyayan II. Philippos Trakya’daki bir Atinakolonisini ele geçirmişti. IÖ ,354’te de bir
İkincisini topraklarına kattı. İÖ 353’te Arkadia
ve Sparta II. Philippos’a karşı Atina’
dan askeri yardım istedi. II. Philippos
askeri gücünün yanı sıra rüşvet ve tehdide
de başvurarak güneye doğru ilerleyişini
sürdürünce, Atmalılar Thermopylai Geçidini
tutmak üzere küçük bir kuvvet gönderdiler.
Bu kez Atina ile doğrudan çatışmaya
girmekten kaçınarak Trakya kıyılarına yöneldiyse
de II. Philippos’un niyeti açıktı.
Gene de pek çok Atinalı bu tehdidin geçici
olduğu kanısındaydı.
II. Philippos’a karşı söylevler (Philippikos’lar).
Demosthenes İÖ 351 başlarında
Kata Philippou (Philippos’a Karşı) adını
taşıyan ve her biri Philippikos olarak anılan
söylevlerinin ilkini verdi. Kendisini Makedonya’nın
yayılmacı emellerine karşı direnişin
önderi durumuna getiren bu söylevden
sonraki 29 yıl boyunca da hiç ödün vermedi.
Plutarkhos’un deyişiyle, Atina topraklarında
Yunanlıları Philippos’a karşı savunmak
gibi soylu ve haklı bir amaç edinmişti.
Söylevinde Atmalılara, geçmişte en az II.
Philippos kadar güçlü olan Sparta’yı yendiklerini
anımsatıyor ve II. Philippos AtinalIların
şimdi davrandığı kadar ürkek olsa,
onların topraklarını asla fethedemeyeceğini
belirtiyordu. Söylevinin sonunda da yurttaşlarını,
II. Philippos’a savaşmaksızm bir
zafer kazanma fırsatı vermek yerine kendi
sorunlarına sahip çıkmaya çağırdı.
Bütün dürtücülüğüne karşın söylev Atmalıları
harekete geçirmeye yetmedi. II. Philippos
Kalkidikya içlerine ilerledi; tehdit
ettiği Olynthos kent-devleti de Atina’dan
yardım istedi. Demosthenes İÖ 349’da
Olynthos’a yardım sağlamak için Olynthiakoi
(Olynthoslular Üzerine) olarak anılan
üç coşkulu söylev verdi. Ama Atina’danönemli bir destek göremeyen kent ertesi yıl
düştü. Sonunda II. Philippos ve Atmalılar
İÖ Nisan 346’da Philokrates Barışı’yla anlaşmaya
vardılar. Demosthenes, biraz da
ufukta gördüğü uzun süreli mücadeleye
hazırlanacak zamanı kazanmak için barışı
kabul etti ve II. Philippos’la maddeleri
görüşmek üzere oluşturulan kurulda yer
aldı. Görüşmeler sırasında Demosthenes’in
üstün konuşma yeteneğinin tasarıları için
bir tehlike oluşturduğunu kavrayan II. Philippos,
onunla ilgilenmeyerek öteki elçi
Aiskhines’i muhatap aldı. Böylece Demosthenes
ile Aiskhines Atina’ya amansız birer
düşman olarak döndüler. Demosthenes,
Aiskhines’i suçlarken, Aiskhines de herkesi
II. Philippos’un iyi niyetli olduğuna inandırmaya
çalıştı.
İO 346 sonlarında Demosthenes Peri eirenes
(Barış Üzerine) adlı söylevinde Philokrates
Barışı’nın hükümlerini kınamakla birlikte
bunlara uyulması gerektiğini savundu.
Bu arada II. Philippos, Thebai ve Sparta
gibi Yunan kent-devletlerini birbirine düşürme
taktiğini sürdürdü. Bunun üzerine II.
Philippos’a karşı askeri destek sağlamak
için Peloponnesos’a gönderilen kurulda Demosthenes
de görev aldı, ama bu girişimden
sonuç çıkmadı. II. Philippos ise bu elçilerin
yaptığı bazı konuşmalar nedeniyle Atina’yı
protesto etti. Demosthenes de İÖ 344’teki
ikinci Philippikos söylevinde sert bir karşılık
vererek, II. Philippos’un sözünü tutmayacağını
bilmiş olsaydı Philokrates Barışı’na
asla katılmayacağını açıkladı. Ayrıca Aiskhines
ile öteki görüşmecilerin, güvenlik
konusunda yanlış bilgi vererek Atmalıları
gaflete düşürdüklerini öne sürdü. İÖ 343
güzünde konu halka açık bir mahkemede
ele alındı. Demosthenes burada yaptığı
“Hatalı Elçilik Kurulu” adlı konuşmasında
Aiskhines’i sahte raporlar sunmak, yanlış
öğütler vermek, verilmiş talimatlara uymamakve rüşvetçiliğe yatkın olmakla suçladı.
Ama mahkeme Aiskhines’i akladı.
İÖ 341’de Atinalı bir komutanın, Khersonesos’taki
bir Makedonya kentinin çok
yakınında tatbikat yapması II. Philippos’u
öfkelendirdi. Komutanın hemen geri çekilmesini
isteyen II. Philippos’a Demosthenes
“Khersonesos Üzerine” adlı konuşmasında
yanıt verdi ve süregelen durumu “Philippos
bizimle savaş halindedir ve barışı bozmuştur”
biçiminde özetledi. Kısa bir süre sonra
da II. Philippos’a karşı yürüttüğü uzun
süreli kampanyanın belki de en başarılı
konuşması olan üçüncü Philippikos söylevini
verdi. Söylev Demosthenes’in donanma
denetçisi olmasına ve daha İÖ 354’te önerdiği
reformları gerçekleştirme olanağını bulmasına
yol açtı. Ayrıca Byzantion’u (İstanbul)
ve Thebai gibi Atina’nın eski düşmanı
olan kentleri de içine alan büyük bir ittifak
oluşturuldu. Bu kutuplaşmanın ardından
Atina’nın denizde güçlü, II. Philippos’un da
karada karşı konulmaz bir üstünlüğe sahip
olduğu ve bu nedenle kesin bir sonuca
ulaşmayan bir savaş başladı. Çok iyi örgütlenmiş
Makedonya ordusunun başında tek
bir komutan bulunuyor, süvarilerle piyadeler
eşgüdüm içinde kullanılıyordu. Oysa
Yunan ittifak ordusu temelde yurttaşlardan
oluşan bir milis gücüne dayanıyordu.
II. Philippos’un İÖ 338’de Yunanistan’ın
ortakuzey kesimindeki Khaironeia’da yapılan
savaşı kazanması müttefiklerin felaketi
oldu. Plutarkhos’a göre, Demosthenes savaşa
katılmış, ama silahını bırakıp kaçmıştı.
Böyle onursuz bir davranışta bulunmuş bile
olsa Atina halkı savaşta öldürülenler anısına
düzenlenen cenaze töreninde konuşmasıiçin gene onu seçti. Atinalı hatip ve devlet
adamı Demades’in çabalarıyla barış yapıldıktan
sonra II. Philippos daha ileri gitmegitmemeyi
yeğledi ve Atina’daki Makedonya
yanlısı grubun zaferin etkisiyle güçlenmesine
karşın da Atina’yı işgal etmekten kaçındı.
Bu arada Demosthenes, Aiskhines ve
yandaşlarının çeşitli saldırılarına hedef
oldu.
İÖ 336’da Yunanistan, II. Philippos’un bir
suikast sonucu öldürüldüğü haberiyle çalkalandı.
Makedonya tahtına II. Philippos’un
oğlu Büyük İskender geçince, pek çok
Yunanlı özgürlüğe yeniden kavuşmalarının
yakın olduğunu sandı. Ama bir yıl bile
geçmeden İskender’in, babasından çok daha
amansız bir düşman olduğu ortaya çıktı.
İskender İÖ 335’te kendisine başkaldıran
Thebai’yi yerle bir etti. Kazandığı bir dizi
zaferden cesaret alarak Atina’dan, babasına
ve kendisine karşı çıkan Demosthenes ile
yedi başka hatibi teslim etmesini istedi.
Ama İskender’e gönderilen özel bir elçilik
kurulu bu buyruğun geri alınmasını sağlayabildi;
İskender’in izleyen Asya seferi de
Atina’yı onun askeri tehdidinden kurtardı.
Bununla birlikte Atina’daki İskender yanlısı
grubun hâlâ güçlü olduğuna inanan
Aiskhines, İÖ 330’da devlete hizmetlerinden
ötürü Demosthenes’in altın bir taçla
ödüllendirilmesini öneren Ktesiphon’a karşı,
altı yıl önce de ortaya attığı yolsuzluk
suçlamasını yeniden gündeme getirdi. Kuşkusuz
asıl hedef Demosthenes’ti; Ktesiphon,
Demosthenes’in yurtseverliğini ve Atina’ya
yaptığı hizmetlerini överken halkı
yanıltmakla suçlanıyordu. Bu gelişmeler
sonucunda Demosthenes ile Aiskhines’in
hitabet alanında karşı karşıya gelmeleri,
bütün Yunanistan’da ilgi uyandırdı, çünkü
yargılanan yalnızca Demosthenes değil,
Atina’nın son 20 yıl içindeki siyasetiydi. Bu
gibi davalarda en az 500 yurttaştan oluşanbir jürinin toplanması gerekiyordu. Oysa
tartışmayı izlemek için gelen Atmalılar ve
hatta yabancılar çok daha büyük bir kalabalık
oluşturdu.
Peri korone söylevinin verilişi. Aiskhines’
in, siyasette dengesizlik, rüşvet alma ve
savaş alanında korkaklık biçimindeki suçlamalarına
Demosthenes’in verdiği yanıtları
kapsayan Peri korone söylevi retorik sanatının
bir başyapıtı olarak kabul edilir. Demosthenes,
bu söylevde, 20 yıl boyunca
Yunanistan ile II. Philippos ve Büyük
İskender arasında süregelen ilişkileri ele
alarak, bu dönemde kendisinin her somut
olayda izlediği siyasetlerle MakedonyalIların
bir ajanı olarak nitelediği Aiskhines’in
haince siyasetleri arasındaki karşıtlığı sergiler.
Her zaman olduğu gibi bu söylevde de
tarihsel ayrıntılara egemenliği hayranlık
uyandırıcıdır. Demosthenes, konuşması boyunca
dinleyicilerine belirli bir bunalım
anında yapılması gerekenin ne olduğunu ve
buna göre hareket etmiş olanın kim olduğunu
döne döne sorar. Doğrudan Aiskhines’e
seslenerek, “Senin izlediğin siyasetler düşmana
güç verdi, benimkiler ise ülkemize”
der. Ağır hakaretlerle Aiskhines’i aşağılık
bir dönek ve II. Philippos’a satılmış bir uşak
durumuna düşürür. Jürinin kararı ise çok
kesin ve açıktır. Oyların beşte birini bile
alamayan Aiskhines, sürgüne gitmek zorunda
kalırken, Demosthenes ve siyaseti ezici
bir oy çokluğuyla halkın onayını alır.
Hapis ve sürgün. Bu parlak başarıdan altı
yıl sonra Demosthenes ağır bir suçtan
hüküm giydi ve hapishaneden kaçarak bu
kez kendisi sürgüne gitmek zorunda kaldı.
Demosthenes’e yüklenen suç Büyük İskender’den
kaçan Harpolos’un Atina’da bıraktığı
20 talente el koymaktı. Yargılama
sonunda suçlu bulunan Demosthenes, 50
talent para cezasına çarptırılarak hapse
kondu. Davanın ayrıntıları karanlıkta kalmışsa
da Demosthenes,bu parayı bayındırlık işleri için harcamayı tasarlamış olabilir.
Mahkemenin teamüle uyarak dava konusu
paranın 10 katı yerine, ikibuçuk katı para
cezasına hükmetmesi de anlamlıdır. Demosthenes
hapishaneden kaçmakla, cezayı
ödemek için gerekli parayı toplamak üzere
Atina’ya dönme olanağını da yitirdi. Böylece
bir zamanlar önderlik ettiği halkından
kaçmak ve bir yabancı ülkeye sığınmak
zorunda kaldı.
Ertesi yıl Büyük İskender’in ölmesi Demosthenes’in
talihinin yeniden dönmesine
yol açtı. Sonunda gücü kırılır gibi olan
MakedonyalIlara karşı Yunanistan’da yeni
bir ittifak oluşturuldu. Atmalılar Demosthenes’i
sürgünden geri çağırarak cezası için
gerekli parayı sağladılar. Ama Büyük İskender’in
yerine geçen Antipatros’un kevvetleri
Atina’ya yaklaştığında Demosthenes
öteki hatiplerle birlikte yeniden kentten
kaçtı. Bir zamanki dostu Demades’in çabalarıyla
Atinalılar tarafından ölüm cezasına
çarptırıldı ve Antipatros’un askerlerinden
kaçarken zehir içerek intihar etti. Uzun
yıllar devlete hizmet edem Demosthenes’in
yaşamının sık sık görüş değiştiren Atina
yurttaşlarınca terk edilmekle noktalanması,
Atina demokrasisinin de çöküşünü simgelediği
söylenebilir.
Etkisi ve ünü. Plutarkhos’un anlattığına
göre, Atinalılar ölümünden sonra Demosthenes’in
pirinçten dökülmüş bir heykelini
diktiler. Bir yüzyıl sonra İskenderiye Kütüphanesindeki
bilginler titiz bir çalışma
sonunda onun ünlü konuşmalarının yazmalarını
derlediler. Romalı hatip ve siyaset
adamı Cicero derinden etkilendiği Peri
korone’yı Latinceye çevirerek bir de önsöz
yazdı. Demosthenes’in II. Philippos’la mücadelesini
andıran koşullarda Cicero’nun
İÖ 44’te Marcus Antonius’a karşı yaptığı birdizi konuşmaya da Philippica (Philippos’a
Karşı) adı verildi. Roma’daki okullarda
hitabet eğitiminin bir parçası olarak Demosthenes’in
söylevleri okutuldu. Ortaçağda
ve Rönesans’ta Demosthenes adı güzel
söz söyleme sanatıyla eşanlamlı hale geldi.
Kraliçe I. Elizabeth, Demosthenes’ten öylesine
etkilendi ki bilgin Roger Ascham’la
birlikte söylevlerin Yunanca metinleri üzerinde
çalıştı. Bazı 19. yüzyıl bilginleri birbiriyle
çekişme halindeki Yunan kent-devletlerinin
Makedonyalilarca fethini doğal bir
siyasal evrim olarak değerlendirdiklerinden,
Demosthenes’i ilerlemenin karşısında
yer almakla suçladılar. I. Dünya Savaşı
sırasında Demosthenes’e karşı ilgi garip bir
biçimde yeniden canlandı. Devlet adamı
Georges Clemenceau gibi Fransız yazarlar
Yunanistan’a saldıran MakedonyalI istilacılara
karşı direnişinden dolayı ona hayranlık
beslerken, bazı Alman yazarlar da onu
siyasal gücü harekete geçirmedeki ustalığını
övdüler. Warner Jaeger gibi günümüz bilim
adamları ise Demosthenes’in hitabet yeteneğiyle
altetmeye çalıştığı son derece karmaşık
siyasal sorunlara işaret ederek daha
tarafsız bir bakış açısı ortaya koymuşlardır.
Kişiliğine ve yaptığı işlere ilişkin yorumlar
ne olursa olsun, Demosthenes her çağda,
dünyanın en büyük hatip ve devlet adamlarından
biri olarak görülmüştür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir