denizbilim
Hareket etmesi, insan ehyle müdahale olmaksızm ve dış kaynaklı enerji desteği kullanmadan bir iç mekanizmayla sağlanan her tür hareketli makine.
Otomat sözcüğü “kendi kendine hareket eden” anlamma gelen yunanca otomatos sözcüğünden türemiştir ve genellikle oyımcaklarda kullanılan, in-
sam ya da hayvan gibi canlı bir varh-ğm hareketlerim takht eden ve görünümleri taklit ettiği canhya benzer olarak tasarlanmış olan, iç mekanizmalarla donatılmış makineleri belirtmek için kullanılır.
Otomatlarm ortaya çıkması çok eskiye dayamr. Eskiçağ’dan başlayarak Yunan bilginleri yaptıkları otomatlar-
la ün kazandılar. Bun reketh heykelleriyle E eden tahta güvercini Arkhytas, sıkıştırılmıı har gibi çeşitli yöntem ortaya koyduğu deği İskenderiyeli Heron s sonraki dönemlerde) Vinci ya da Vaucans matlarmda görülen kf kilerini elde etmek iç kanik dalmm gehşmes rekti. Otomatlarm gel sanatının evrimine b çekleşti.
Ortaçağ’dan başlays yanıbaşlarma yerleş kiçle vurarak saati b( reket eden, tahtadan yontulmuş veya boya yutlu ve insan görünı rın ortaya çıkmasıyif ulaştı. Bazen çok sa araya getiren bu büt la bir çan kulesinin üı lir ve böylece halkm Batı dünyasmda bunlî dar ilgi çektiler ki, ke nastır kuruluşlarınm dıkları için hemen hc rildiler. 1499’da ger Venedik’te San Mar bulunan saat de bu in kanizmalarm en tanu
otomat
Banjo çalgıcısı.
Eski bir tmuskuşlu otomat minyatürü.
den biridir. Avrupa’daki Karaorman bölgesinin guguklu saatieri de bunlara yakm gösterişsiz örneklerdendir. Rönesans döneminde otomatlar çok gözde olan, prenslere yaraşır eğlen-
ce türleri araşma girdi, usta sanatçılar bazen bu konuyla ilgilendiler. Bunlar arasmda Leonardo da Vinci’nin-kilerin yam sıra Regiomontonus’un otomatları da vardı. XVII. yy’da otomatlar, halka yönelik gösterilere dönüştüler. Saatçilikteki gehşmeler, otomat yapımım kolaylaştırdı; otomatlarm boyutları küçültülerek gezginci gösteriler alanmdaki kuklalarm oluş-turulmasma kadar gidildi.
VAUCANSON VE RAKİPLERİ
Otomatlar, küçük gözbağcıhğı harika-larma dönüştükleri XVIIL yy’da altm çağlarım yaşadılar. Mekanizmalarm boyutları küçültüldü; süsleme teknikleri geMştirildi; çoğunlukla değerh maddelerden yapılmış ve Watteau döneminin kibarlara özgü bütün incelikleriyle giydirümiş heykelciklerden oluşan sanat eşyalarmm iç bölümlerine gerçek anlamda küçük ve karmaşık makineler kondu. XVIII. yy’m sonunda gerçekleştirilen çok sayıda otomata bir de müzik kutusu eklendi. Oto-
mat yapımmda Vaucanson’un çok önemü rolü oldu: Androyitler olarak adlandırılan otomatlanmn en ünlüsü, 1,50 m boyunda olan ve elleri arasına yerleştirilen yan flütten gerçek flüt sesleri çıkaran Flûtçû’ydü. Ayrıca yem yiyen ve sindirim yapan ördeği de çok başarı kazandı. Çok sayıda değişik hareketler yapabilen Vaucanson’ un otomatlarınm tümüyle ortadan yok olmalarına karşın başlıca rakibi jacques-Droz ve oğlunun yaptıklarm-dan büyükbir bölümügünümüzde Neu-châtel Müzesi’nde görülebilmektedir. Ayrıca Paris Sanat ve Meslekler Ulusal Konservatuvarı’nda yer alan ve yüzü kraliçe Marie-Antoinette’e benzetilen, Röntgen ve Kintzing’in gerçekleştirdiği otomat da önemli örneklerdendir. XVni. yy’da aym zamanda saat, sigara tablası, paskalya yumurtası, baston topuzu gibi aşırı lüks otomatlarla süslenmiş küçük mücevherler de yapıldı. Otomat geleneği bu modayı ayakta tutan zengin me-rakhlarm ortadan kaybolmasıyla XIX. yy’da sönüp gitti. ■
icmai
rec^oî/.
m de Compiegne su 19da bulunan •rvnsntı XVIII, yy.
IE3..
Bir uçağın behrli bir yörünge boyunca insan müdahalesi olmaksızm uçuş haUnde dengede kalmasmı sağlayan sistem (görevi uçağm hangi noktada bulunduğımu belirlemek olan uçuş merkezinden ayırt edilir).
Otomatik pilot, 1914’te A.B.D’li El-mer Sperry tarafmdan bulundu. Bununla birlikte, ancak A.B.D’li James Doolittle’m 1929’da bir uçağa kör uçuş yaptırmasmdan sonra 1930’da uçaklar, otomatik bir pilotla donatılmaya başlandı. Otomatik pilotla uçuş, uçağm pilotunun kumandayı bırakıp dinlemnesini sağlar ve yolu boyunca uçağm doğrultusunu dengelemek için yardımcı kanatlar üstüne etki yapar. Otomatik pilot
bazen kör iniş manevralarmda bir uçağm pilotunun yerini ahr.
İLKESİ
Otomatik pilot, uçuş yönergelerim belirten bir gösterge, uçuşun farkh parametrelerini ölçen ve bunları alman yönergelerle karşılaştıran bir arama-tarama düzeneği, uçuş verileriyle yönerge değerleri arasmdaki farklarla çahşan ve kanatlar üstüne etki yapan servomotorlar içeren sibernetik bir sistemdir. Arama-tarama düzeneğini bir cayroskop bütünü oluşturur. Bu araçlarm sağladığı belirlemeler, uçuşun temeli olan ve ölçülen farkları servomotora iletilecek emir-
lere bağlayan pilot yasalarım belleğe geçiren bir elektronik hesap makinesi yardımıyla yönerge değerleriyle karşılaştırılır. Uçak, sözgelimi rüzgâ-rm etkisi altmda ön tarafım kaldırma eğilimi gösterirse, uçağm ekseniyle cayroskoplardan birinin ekseni arasmda ölçülen açı, bu farkı yavaş yavaş normal bir değere indirmek için kanatlar üstüne etki yapar. Karşı-tepkime devreleri bu manevranm en yiiksek verimle gerçekleşmesini sağlarlar.
Pilotaj sistemi genellikle üç ayrı zincire ayrılır; Sırasıyla zikzak hareketi eksenine (yön kanatlarını yöneten), yalpa eksenine (kanatçıklan yöneten) ve öne arkaya sallanma eksenine (de-