DİLBİLİM VE EDEBİYAT
Dil konusundaki ilk düşünceler felsefe ve edebiyat kaynaklıydı. Dilbilim ise bir etki yapmayı amaçlayan yazarların ürettikleri yazılı metinlere değil, herkesin gündelik konuşmalarda ürettiği sözcelere, bir başka deyişle, yazılı olmayan söz zinciri parçalarına dayanarak bir bilim dalı biçiminde kurulmaya çalıştı. Öte yandan, dilbilim, çözümleme birimlerini en küçük ayrıntısına kadar titizlikle belirledi: sesbirim, biçim-birim, anlambirim ile, özellikle Chomsky doğrultusundaki dilbilgileri-nin gözde birimi cümle.
Ama dilsel bildirişimdeki altı etken (konuşucu, dinleyici, bağlam, bildiri, bağlantı, kod) ile bunlara denk düşen altı işlevi (coşku işlevi, çağrı işlevi, gönderge işlevi, sanat işlevi, ilişki işlevi, üstdil işlevi) tanımlayan Roman Jakobson’a göre, bir edebiyat söyleminin, dilin sanat işlevine (yazın işlevi ve şiir işlevi de denir) ağırlık vermesi ölçüsünde, edebiyat da dilbilimsel incelemenin alanına girer.
«Güzel yazılar» üretme anlamındaki eski «edebiyat» anlayışıyla bağlarını kesinlikle koparan Roland Barthes gibi bazı eleştirmenler, 19201i yılarda ortaya çıkmış Rus biçimcilerinin görüşlerini izleyerek bir «edebiyat bilimi» oluşturmayı tasarladılar. Dilbilimin kesin betimleme teknikleri ile nicelik ve istatistiğe dayalı yöntemlerini örnek alan bu yaklaşımın amacı bir metnin edebî olma özelliği’ni (yazınsallık özelliği de denir) nesnel olarak belirleyebilmekti. Nitekim yapılan çözümlemelerle bir metnin anlam ve biçim boyutlarındaki «kapalılık», dildı-şı gerçekle (gönderge) kurulan bağıntı, üslup açısından «sapma», estetik amaç, vb. gibi edebî (yazınsal) niteliklerin varlığı saptandı ve bu özelliklerin, birinci ve temel amacı her zaman bildirişim kurmak olmayan özgül söylemlerin (edebî metinlerin) üretilmesini sağladığı görüşü benimsendi.
tinet oldu. 1946-1955 yılları arasında ABD’de ders vt daha çok Roman Jakobson ile birlikte çalışan ve U : yöneten Martinet, 1955’te ülkesine dönerek Sorbcnr. profesörü atandı ve 1965’ten itibaren la Lmguısnj.,t. -netmeye başladı. Önceleri Germen dilleri konusuna şan Martinet, sesbilim alanındaki çalışmalarıyla tar~r.
ra işlevseldik (fonksiyonalizm) adıyla bilinen ger.e. kuramı önerdi: bu, tarihsel boyutu hiç de dışlamayar. larını, temel işlev olarak görülen bildirişim işlevini”. :■ çözümleyen yapısal bir yaklaşımdı.
Nitekim «Ses Değişimlerinin Düzeni» (Economie de ments phonetiques, 1955) adlı kitabında, yapıların nasıl çirebileceğini gösteren artzamanlt sesbilimin bir açıklarr, tı «Genel Dilbilim İlkeleri» (elements de linguıstıque 1960) adlı çalışmasıysa Fransa’da uzun süre dilbilim m rinin temel el kitabı oldu. Martinet, bu incelemesinde üstsesbirim ve yansızlaşma kuramıyla katkıda bulunm, sesbilim alanındaki gelişmelerden hareket ederek kavramını geliştirdi: buna göre, dil bir yandan (monemler: bir biçimi ve bir anlamı bulunan dilsel b:nr. tinet bu birimleri kendi işlevlerini belirtme biçimlerine ; landınr), öte yandan da sesbirimleSe (fonemler: bir bıçırr: ama anlam taşımayan dilsel birimler) ayrılıyordu. Marnı kış açısıyla otuz dolaylarında sesbirımın binlerce ar. üretmeye yaradığım, anlambirimlerin de dilsel sözceler ya geldiğini gösterdi. Sözgelimi Türkçe’deki u; e. lambirime, 4 sesbirime, geldiler dizimi de uç anlamrır.: belirten gel-, belirligeçmiş zamanı belirten ve ıcıs.v: ler) ayrılır.
Martinet sonraki çalışmalarında •; c.c .r. icrr.s. .ş.t kurulu bir sözdizim çözümlemesi gelşrrj. kuramındaki araştırmaları kullanarak r_e~ zız-st. (Martinet özellikle Hint-Avrupa dû dem dünya dilleri konusundaki denr. ‘ îr?.:.;:
nı tür yaklaşımı anlambilim alanına uyâ-.Err^;, a Martinet, genel dilbilim’in Avrupa’daki sri*::’. ve re Fransa’daki dilbilimsel düşüncene “:r r„r_r_uk ıçır.c sim sağladı. 1970’li yıllardaysa. N’carr. Ihcmsic/rnn çanın etkisiyle, Fransa’daki dilbilim araşnrrr.alanr.da bir çg başladı.