DİYAPAZON i. (yun. dia pason, bütün [tel¬ler] arasından > lat. diapason’dan fr. k.). Eski yunan müzik teorisinden alman bu terimle Ortaçağ ve Rönesans müzik bil¬ginleri oktav’ı (do 1— do 2) belirtirlerdi. || Bir ses ıskalasında belirli bir sesin nispi yüksekliği. || U şeklinde iki madenî kolu olan âlet; titreşimleri belirli yükseklikte bir ses çıkarır. || Nefesli çalgıların yapı¬mında, delikle (çap) boruların boyu veya yüksekliği arasında bulunması gerekli || İngiliz orglarına mahsus, 32, 16 veya 8 a¬yaklık boru takımı. || Ağız diyapazonu, vurma dilli küçük âlet; çalgıcılar tabiî la sesini (hattâ sol, re, mi gibi başka notaları) almak için kullanırlar.
— ANSİKL. 1713’te akustikçi Sauveur, Pa¬ris kiliselerine ve operasına ait ses diyapa-zonlarını bulmağa çalışmıştı, öldüğü için bu iş gerçekleşemedi. Şu var ki, elde bulunan delillere dayanılarak, o zaman Paris’te ge¬çerli olan diyapazonun çağımızda kullanılan diyapazondan bir ses daha pes olduğu ileri sürülebilir. Bu olay, XVIII. yy. da ve XIX. yy. başlarında yaşamış klasik bestecilerin tek ses ve koro için yazdığı eserlerden ço¬ğunu anlatır. Hemen hemen hepsini yeni bir perdeye aktarmak gerekir. Paris’te XIX. yy.¬da diyapazon 423 periyot’tan 431,75’e, 1856’da 450’ye kadar çıkmıştır. Aynı dö¬nemde periyot sayısı İngiltere’de 455’i bul¬du. Paris’te toplanan milletlerarası komis¬
yonun 435 periyot olarak tespit ettiği la, 1939’da radyo ve gramofonun etkisi ile tek¬rar 440 periyoda çıkarıldı.
Eski diyapazonun tarihine ait kesin bilgile¬ri org borularından edinebiliriz; ancak bunla¬rın nasıl yapıldığını, nasıl ses çıkardığını (tasarlanan notanın perdesi, temel basınç, v.b.) ayrıntılarıyle bilmemiz gerekir. Oy¬sa çoğu zaman bu bilgilerden yoksunuz. Bu¬nunla beraber J. A. Ellis’in (1880), Mahil- lon’un, G. Le Cerf’in ve E. R. Labande’ın (1932) eski org diyapazonunun tespiti ala¬nındaki çalışmalarını belirtmek gerekir.
XIX. yy. öncesi çeşitli diyapazon sınıfları¬nı anlatan bir sürü terim vardı: «oda» per¬desi, «kilise» perdesi, «opera» perdesi, «bo¬ru» perdesi v.b. 1600 ile 1820 arasında «o¬da» perdeleri (flüt, obua ve fagotların per¬desi), «kilise» perdesinden (kilise orgu, bo¬razan ve trompetlerin perdesi) bir, birbuçuk ton daha peşti. Sesler ve çalgılar, kendile¬rinden yüksek veya alçak perdeli olsun, eş¬lik edecekleri «değişmez perdeli» çalgıların diyapazonuna göre ayarlanırdı. Sabit per¬deli olup ayrı perdelerden çalabilen çalgı¬ların birlikte çalmaları söz konusu olunca, bunlardan birinin aktarımlı çalması veya aktarılmış bir notadan çalması gerekirdi. Aynı yerde, aynı anda bir diyapazona uya¬rak çalmanın 1834 yılından önce başladığı sonucuna (Scheibler’in tonmesser’i), ancak bir sürü düşünce merhalelerinden sonra va- rılabildi. Günümüzde birçok müzikçi, diya-pazonun pesleştirilmesini ve periyot sayısı¬nın bir daha değişmeyecek şekilde tespit e¬dilmesini istemektedir.
— istat. Bir diyagram veya kartogramda, tarama tipi veya renk ile temsil edilen is¬tatistik değer dilimleri arasında kurulan da¬nışıklı uygunluk.
DİYAPAZON
17
Eyl