Genel

doğal şeyler

SU ALTINDA KALAN DOĞAL GÜZELLİK

Mavi duyargalı kedi balığı |Anclstrus dollchopterus) adı, yumurtlama döneminde erke­ğin mavileşmesinden dolayı verilmiştir. Aslında renkleri kir­il gridir. Dişi yumurtlamadan önce ve aynen insanların yap­tığı gibi, erkeği İle dudak duda­ğa uzun uzun öpüşür. Yumur­taları erkek korur ve yüzgeçle­riyle suyu dalgalandırarakyu- murtalara oksijenli su sağlar.

 

Okçu balık (Taxotes jacula- tor), ağzını bir boru gibi kıvıra­rak su fışkırtacak duruma ge­tirir. Su kenarlarındaki bitkiler üzerine konan sinek ve böcek­leri büyük bir isabetle fışkırttı­ğı su ile düşürerek avlar. Avı İle arasındaki bu uzaklık bazen üç metreyi bulur.

 

Emici balıkların |Petromy- zon marinus) omurilikleri her- hengl bir biçimde zedelendiğin­de, bazen sırt üstü bazen bir burgu gibi dönerek yüzerler. Bunun nedeni, zedelenme do­layısıyla gövdelerinin ön ve ar­ka tarafları arasında uyum sağ- lamamasıdır. Fakat bu balıkla­rın 70 gün kadar sonra norma­le dönebildikleri deneylerle saptanmıştır. Sinir hücrelerin­deki bu yenilenmenin sırrını çö­zebilecek genç araştırmacılar, bu gibi zedelenmelerden dola­yı sakatlanan binlerce kişiyi normal ‘ durumlarına kavuşturabilirler.

  • Bugünkü tespitlere göre, Dünya da 3.000 tür sivrisinek yaşamaktadır. Bunlardan çoğu insanlara saldırmaz. İnsan ka­nı emerek yaşayanları, (culex pungens) yalnız dişileridir. Er­kek sivrisinekler çiçek özleriy­le beslenirler. Olşi sivrisinek avının yerini, duyargalan ve üç çift bacağı boyunca uzanan alı­cıları İle bulur; insanın nefes alıp verirken çıkardığı karbon dioksit bulutu içinde uçarken, avın yerini saptar. İleri geri uçuşlar yaparak bu gazın kay­nağına yaklaşır. Alıcıları ile nem ve terin özelliklerini, ısısı­nı saptar. Bu bilgileri değerlen­direrek, avın kendine yararlı olup olmadığını kararlaştırır. Bazı insanların “sivrisinek ba­na dokunmaz” demelerinin ne­deni, ter kokularının sivrisine­ği özendirmemesidir. Nitekim bazı Akdeniz ülkelerinde köy­lüler, geceleri rahat uyuyabil­mek İçin odalarına bir domuz alırlar. Domuz kokusu, insan kokusunu bastırır; sivrisinek­ler, domuzun kendileri için uy­gun olmadığını bildiklerinden, odadaki insanı, çıkardığı kar­bon dioksltten ötürü fark edemezler.

H insan vücudunda uygun ye­ri bulan sivrisenek, hafifçe de­ri üzerine konar. Kanı, sadece içi delik sivri uçlu bir boruyu deriye sokup emmez. Sivrisi­nek, bir cerrahın kullandığı bü­tün aletlere sahiptir: iki tüp, iki neşter ve testere ağızlı İki bı­çak. Bu aletler, ağzının hemen altındaki bir kesede toplu hal­de bulunur. Testere ağızlı bı­çaklar ve neşterleri ile deride yara açar. Tüplerden biri ile tü­kürüğünü açtığı yaranın İçine akıtır. Bu tükürük insan kanı­nın pıhtılaşmasını önler yani sivrisineğin kanı kolayca em­

 

mesini sağlar. Sonra ikinci tü­pünü yaraya batırarak kanı emmeye başlar. Bir dakika için­de tamamen doyar ve sarhoş olarak deriden ayrılır.

 

  • Diuris pedunculata adlı ka­hin orkidesini Halictus lanugi- nosus adlı erkek arı döller. Arı­nın orkideye gelmesi, çoğu or­kidelerde olduğu gibi, çiçeğinin dişi arıya benzemesi değil sal­gıladığı kokulu bir sıvının arı­yı keylflendirmesidir. Bu an­lamda orkide arı için meyhane gibidir.

 

  • Bir çavdar bitkisi (Secale ce- reale) 60 cm. boylandığında 14 milyon kök ve 14 milyar emeci kökçük oluşturur. Bu kök ve kökçükler 600 m2 alanı yani bir tenis kortunun dört katı bü­yüklüğünde bir alanı kaplayabilirler.

 

 

fi Sivilce nasıl oluşur?

Sivilceler özellikle gençler­de görülür. Hem sağlık hem ruhsal yönden üzüntü kayna­ğıdır. Rahatsız edici olanı, sis­tik sivilce denilenldir. Bunun nedeni, kıllara yandan yağ ve­ren bezlerin aşırı derecede yağ salgılamalarıdır. Bu yağ. İlti­haplanma yapan bakterilerin faaliyetlerini artırır. Bu nedenle yağ üretimini azaltan ilaçların bulunmasına büyük çaba sar- fedilmektedir. Bulunan ilaçlar­dan kimileri burun kanamala­rına, kimileri saçların dökülme­sine neden olduğundan, araş­tırmalar sürdürülmekte, özel­likle doğadaki bitkiler üzerin­de durulmaktadır.

Akdeniz kum engerek yıla­nı (Vlpera ammodytes merlodi- nalisj’nın sivri dişleri diplerin­deki kıkırdak sayesinde mente­şe« gibi yatar kalkarlar.

 

 

[ ] Doğa daki bitki ve hay­van türlerinin azalması ve za­manla yok olmasının temel se­bebi insanların doğa’yı tahrip­kâr bir biçimde kullanmalandır. Omuz yüksekliği 180 cm. ve boynuz uçları arasındaki açık­lık 360 cm. olan İrlanda geyiği­nin (Megaceros hibernlcus)

  • yıl önce yaşadığı bilin­mektedir. Eti, postu özellikle gösterişle boynuzu için avlanıp tüketilen bu geyiğin bugün tek bir örneği yoktur.

{ ) 25 knr’llk bir alanın bir günde Güneş’ten aldığı enerji, Hiroşima’ya atılan atom bom­basının açığa çıkardığı enerjiye eşittir. Atom bombası bu ener­jiyi küçük bir alana birkaç sa­niye içinde verir ve yarattığı şok dalgalarıyla öldürücü olur. Halbuki güneş enerjisi dünya ­ya çok dağılarak gelir. Bu ne­denle hiçbir zarara yol açma­dan yararlanılabilir. Bunun en güzel örneği, bitkilerin bu ener­jiyi fotosentez olayında kullanmalarıdır.

H Daima kar İle kaplı Antark­tika Dünya’nın en az yağış alan çöllerinden daha kuraktır. Fakat soğuk hava, uzun aralık­larla da olsa düşen her yağışı dondurup koruduğu için sürek­li kar ve buzlarla örtülü kalır.

□ Ay ın etkisiyle oluşan gel-git yalnız denizlerin değil karaların da hareketidir. Kara parçalarında en çok 50 cm. yükselme saptanmıştır. Kara­lardaki bir hareket Ay bir ye­rin tam boylamı üzerindeyken olmaktadır. Bu hareketin yer­kabuğunda çatlaklar (faylar) oluşturup deprem yapıp yap­madığı üzerinde durulmakta­dır. Özellikle dolunay zama­nında bazı hayvanlarda başla­yan huysuzlukların böyle bir çatlamanın habercisi olup ol­madıkları araştırılmalıdır.

  • Su aranan toprak yüze­yine birkaç el ateş edilerek olu­şan sarsıntıyı kaydeden sismik aletlerin yazdıklarından o top­raklarda su olup olmadığı an­laşılmaktadır. Sismik dalgalar, daha çok balyozlarla kayalara vurularak ya da dinamit patla­tılarak oluşturulmaktadır. Fa­kat bu dalgaların algılanıp yo­rumlanmasıyla ancak 30 met­reden daha derindeki jeolojik yapı saptanabilir. Halbuki top­rak yüzeyine birkaç kez ateş edilerek yaratılan sarsıntılar yani sismik aletlerce saptanan dalgalar, toprak yüzeyine ya­kın jeolojik yapı hakkında da­ha iyi fikir vermekte, özellikle suyun varlığı veya yokluğu anlaşılmaktadır.

V* eli i

Bütün tırtıllar gibi, gece ke lebeğl (polyphfmus) tırtılının tek amacı karnını doyurmaktır. Yaşamı süresince ağırlığının 86 bin katı yiyecek tüketir. Üreme yapmaz, güçlükle görür. Yatay ve düşeyi ancak ayırabilir. Ye dikçe vücudu büyüdüğünden deri değiştirmek zorundadır Bunu en az 4—5 kez yapar. At tığı deriyi de yer. Büyümeyle birlikte vücuttaki hücre sayısı artmaz, sadece hücrelerin bo yutları, ilk boyutlarının binler ce katına ulaşır. Yiyecek dolu vücutlarını korumak İçin İştah açmayan biçim ve görünüş ge­liştirir. Yılana benzeyen bu tır tılın pek düşmanı yoktur. Ko za içine girerek kelebek olur­ken, besinini İlkel hücreler oluş­turur. Bunları yiyerek ergin hücreler yapar.

 

 

böceklerinde (Lampyrl- dae noctiluca) parlama yapan kimyasal maddeler, onları düş­manlarından korur çünkü bu maddelerin varlığı onları yenli mez yapar. Acele ile ateşböce- ği yiyen aç gözlü düşmanları hemen kusmak zorunda kalır ve onun yenilmezliğini öğren mlş olurlar. Bu kimyasal mad deler, insanların kalp uyarıcısı olarak kullandıkları İlaçlar* benzer bulunmuştur.

Depremlerin hissedllmemrti nin nedeni İnsanların dikkat İr rlni başka şeylere vermelerin dendir. Çünkü hiçbir alet kul lanılmadan saptanabllen ılrp rem sayısı yeryüzünde yıld*

dolayındadır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir