Genel

DOZ

DOZ

DOZ

DOZ

DOZ

DOZ i. (yun. dosis, vermek eylemi’nden fr. dose). Bir defada alınması gereken ilâç miktarı: Nihayet bana kuvvetli dozda lü- minal vermişler (B. Felek). || Teşm. yol. Bir bileşiğe giren unsurlardan her birinin miktarı. || Mec. Bir bütün meydana geti¬ren unsurların miktarı: Nutuktaki övgü dozu biraz fazla.
— DEY. (Bir şeyin) Dozunu kaçırmak, bir şeyde ileri gitmek, ölçüyü tutturamamak.
— Nükl. Bir canlı varlığın veya eşyanın aldığı radyasyon (ışınım) miktarı. (Rad-yasyonların etkisi, yayımlanan radyasyonla¬rın ve bu radyasyonları alan cisimlerin cin¬sine göre değişir. Bunun için de, iki ayrı rad¬yasyon birimi kullanılır: fizik ölçülerinde röntgen, insan üzerindeki biyolojik etkilerin Ölçülmesinde ise rem [«men»e eşit değerde «röntgen»]. Tabiî evren ışınımları hafta¬da 3 miliröntgen dozundadır; 4 000 m yük¬
seltide ise bu miktarın iki katıdır. Nükleer merkezlerde kabul edilen haftalık doz mik¬tarı, en fazla 150 miliröntgen olarak sı-nırlanmıştır.)
— Ted. Doz fazlalığı, organizmada bir ilâ cin fazla miktarda bulunması. (Gerek dı¬şarı atılma yetersizliği, gerekse organizma¬nın anormal duyarlılığından ileri gelir.)
(Bk. EK ClLT)-[LM] DOZER i. (ing. to dozer, yenmek’ten). lop- rak tesviyesinde kullanılan paletli traktör.¬
— ANSIKL. önündeki çelik kanadın biçimi¬ne göre değişik adlar alır: buldozer*, eğik kanatlı dozer (angldozer), yatık kanatlı dozer (t il t dozer). Angldozerin, kablolarla veya hid¬rolik olarak kaldırılan çelik kanadı, yanla¬masına hareket ederek toprağa eğik bir şe¬kilde girer. Tiltdozerde ise kanat, yatay bir eksen etrafında dönebilir, (M) DOZİMETRE i. (fr. dosimètre’den). X ışın- larıyle tedavide (röntgen tedavisi) kullanı¬lan araç. Hastaya uygulanacak ışın mik¬tarını tedaviden önce ve tedavi süresince ölçer. (Dozimetre ile kontrol edilmeden hiç bir röntgen tedavisi yapılmamalıdır.) || Gel- ger-Müller dozimetresi. Bk. GEİGEB-MÜLLER sayacı, (L)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir