Ingilizler 75 yıldan beri dünyanın en iyi motorunu ve fi otomobilini yaparlar. Fakat her şey sessizlik | içindedir, 75 yıllık jübile de, işleyen motorlar da. İ 1904 te kurulan fabrikaların 1906 da piyasaya I çıkardığı ilk Rolls-Royce otomobilinin hâli İşlemek- t te olduğunu bilen çok az kimse vardır. I
f ğjünyanın bütün büyüklerinin ve zenginlerinin tutkusu bir Rolls-Royce otomobiline sahip olmaktır. Ingiliz Kraliçesinden Arap Şeyhlerine, büyük iş adamlarından, petrol krallarına kadar. Çünkü 1906 yılında dünya ilk Rolls Royce otomobilini tanıdıktan bu yana, ona sahip olmak, rahat, arızasız ve latif bir otomobil gezisi anlamına gelir, herkes onun dünyamızda yapılabilen bir şeyin en mükemmeli olduğunu sessizce tasdik eder, bu yıllardan beri kanıtlanmış bir gelenektir.
Bu mükemmelliğe varış, yüzyılın başındaki otomobillerin 5-10 kilometrede bir durduğu, bir sürü can sıkıcı arıza yaptığı bir devirde elektrik
mühendisi Henry Royce’un sahip olduğu “De- cauviİle” adındaki Fransız arabasının onu deli etmesi ve nihayet onun mükemmel bir araba yapmaya karar vermesiyle başlar. Kafası kızan İngiliz nihayet kendi otomobilini kendisi yapmaya hazırlanır. Aynı yıl içinde ilk Royce 10 beygir gücündeki iki silindir motoru işlemeye başlar. Royce motorları, otomobilleri ve arızala- rım iyice incelemişti. Otomobil ve motorlarla ilgilenen meslek basını hayranlık içindeydi ve bu girişimi büyük manşetlerle övüyorlardı.
Aynı zamanda otomobil ticaretiyle uğraşmayı kafasına koyan Charles Stewart Rolls adında başka bir Ingiliz bunu okudu ve Royce’u bularak ona onunla beraber çalışmak istediğini söyledi. 1904 Noelinden bir gece önce iki adam buluştu ve beraber çalışma arzularını resmen bir kontratla saptadılar. Böylece onlar farkına varmadan birbirlerine hayatlarının en büyük Noel hediyesini vermiş oldular.
İki yıl sonra (1906) Rolls Royce markasını taşıyan “Silverghost-Gümüş hayalet” 53 beygir güçlük 6 silindir motoruyla ortaya çıktı ve basına takdim edildi. Royce’un ilk yaptığı otomobilde olduğu gibi bu da işçilik kalitesi ye güvenilirlik bakımından herkesi hayrette bırakıyordu. Kimse şimdiye kadar bu kadar mükemmel birşey görmemişti. O zamanın ünlü dergisi “Aut Car” 20 Nisan 1907 de arabayı övüyor ve “içindeki motor bir dikiş makinesi kadar sessiz çalışıyor” diye yazıyordu, “İnsan onun içinde giderken gittiğini bile hissetmiyordu, önde ve arkada oturan yolcu adeta yerin üzerinde, havada süzülerek gittiğini sanıyordu.”
Aradan geçen 70 küsur yılda bunda değişen hiçbirşey olmamıştı. 1907 de yapılan ilk Silverg- host’ı bugün görenler geçen zamanın onun üzerinde sanki hiçbir iz bırakmadığı kan ısındadırlar,
o şimdiye kadar yapmış olduğu 800.000 kilometre yolda bir kere bile kalmamış, motoru daima ilk ateşlemede çalışmış ve her koşulda araba işlerftiftir. Bununla iki ortağın firmaların bayrağına daha o zaman yazdıkları şey ispat edilmiş olmaktadır: “Kalite bir ömür değil, ondan sonra bile devam eden bir şeydir” Bay Royce hatta dâha da ileri giderek dinlemek isteyen herkese “gürültü, sonunda yanlış tasarlanmış ve yapılmış makinelerin çalışmasından gelir”, diyordu.
Bunun bir sonucu olarak RR’nin 75 yıllık jübilesinde büyük bir kıvançla “Rolls Royce Motors” firmasının müdürünün 1904 den berC^* yapmış olduğu 8&000 in üstünde otomobilin yansından fazlasının hâlâ işlemekte olduğunu” şöylemesine hayret edilmemelidir. Bu bakımdan kimse şimdiye kadar bir firma müzesi yapmayı düşünmemiştir, çünkü holün yarısından fazlası
boş kalacaktı.
İşte bu yüzden Rolls Royce üzerine birçok öyküler söylenegelmiştir. örneğin bir Rolls- Royce hiç bir zaman önemli bir arıza ile karşılaşmaz. Zira böyle birşey olsa, en yakın RR- temsilcisine bir telefon kâfidir, derhal bir motor ustası bütün lüzumlu araç ve gereçleriyle beraber imdada yetişir. Bir başkası da radyatörün üzerindeki firma arması ve “Flying Lady” figürünün saf gümüşten olduğudur. Bu gibi öyküler aslında bu soylu Ingiliz firmasının mitolojisine aittir ve işitilmesi hoşa gider, fakat hepsinin bir tek ortak tarafı vardır, o da gerçek olmadıkları ve zamanla halk tarafından uydurulduğudur.
Bunların arasına giren başka bir söylenti ise tamamiyle hakikattir: Rolls Royce’un özel bir şoför yetiştirme okulu vardır. Burada şoförlere, bu otomobil öğretim enstitüsünden çıkarken verilen “Şoförün El Kitabı” şu tavsiyeyi içermektedir : “Daima üç aşamada fren yapınız ! İlk önce hafif, böylece yolcunuza frene geçmek üzere olduğunuzu haber vermiş olursunuz. Sonra daha kuvvetlice bir fren yapınız ve üçüncü aşamada da tekrar yavaşça bir frenle durmaya çalışınız, böylece arabadakijer herhangi bir şoka kapılmaz.” Yada “Yolcuların eşyalarının ağırlığını onlardan olası bir tekerlek değiştirmek için arabadan inmelerini rica edeceğiniz zamanı tahmin edébilmelisfhiz.” ye$t iyi bir şoför o şekilde yerine oturmalıdır ki arabasını yönetirken mümkün olduğu kadar az haréket yapmalı ve özellikle arabasını kaldırırken devamlı ve düzgün hız artışları ile (eşit ivmelerle) onu sürebilmelidir.”
Arkada koltuğunda oturan yolcu “Kral” dır ve şoför ona bu konforlu ve rahat otomobil yolculuğunda elifiden gelen her türlü katkıyı esirgememelidir. RR-şoförü her türlü konfor emeklerinde her Rolls-Royce arabasının içinde bulunan tekniğin bütün yeniliklerinden yararlanır, örneğin bir düğmeye basılmakla yolcunun aynı zamanda ayaklarının sıcak ve başının serin olmasını sağlar. Super klima tesisi iki yüzey üzerinde çalışır.
Veya daha ilk günlerinden beri her Rol Is – Royce’de bulunan düzey-ayar tesisi yalnız arabada fazla ve havaleli yük bulunduğu zaman sürekli olarak arabanın dengesini korumakla kalmaz, aynı zamapda yavaş yavaş boşalan benzin deposunun gtfe arabanın tam dengesini bozmamasını sağlayacak kadar duyarlıdır. öte yandan bir Rolls-Royce’de bulunması doğal olan şeylerden geniş bir yer rahatlığı, son sistem bir stereo-radyo ve kaset tesisidir. Ayrıca sessizliği onun açık simgesidir.
Fakat asıl Rolls-Royce’u yapan şeyler o görkemli saç kılıfının içindedir. Parçaları en büyük bir özenle yapılan ve monte edilen her yüzüncü alüminyum V8 motoru bundan önceki 99 motorun bir vekilidir ve onların mükemmelliğinin damgasını taşıyan bir diplomaya sahip olmak zorundadır. Tekerlek düzeni ne kadar mükemmel çalıştığını kanıtlamak için 8 saattik sürekli bir sınavdan geçirilir. Bütön bunlardan
sonra sınavı atlatmış, tamafniyle monte edilmiş üzere seçildikten, tahta akşamı için elverişli
otomobil tekrar son civatasına kadar sökülür ve İtalyan ceviz ağacı bulunduktan ve teker
en ufak bir bozukluk ve düzensizlik olup olma- lastikleri ağır arabalar için özellikle pres edîldik-
dığı, tekniğin en ileri ölçü aygıtlarıyla ölçülür ve ten sonra, 5 aylık bir el çalışması dönendi başlar,
incelenir. Eğer herhangi birşey bulunmazsa Bundan dolayı bu muazzam fabrikanın günde
otomobil tekrar deneme istasyonuna alınır ve yalnız 10 otomobil çıkardığına hayret edilmeme-
motor yeniden işletilir. Bu sırada 2-3 saat bir tidir. Hatta bazan bunun bile altında kalınır,
motor-doktoru 8 silindirlik koca motoru bir özellikle son 230 kilometrelik yol deneyinde
hekimin bir hastanın göğsünü dinlediği gibi ste- bütün yol süresince bavulların konulacağı yerde
toskop ile dinler. Eğer bu tecrübeli uzman bulunan usta bu uzun yolculukta en ufak bir ses
motoru dinlerrıe aygıtı ile dinlediği sırada duyarsa!
herhangi ufak bir gürültü bile duymazsa, Rolls-Royce firmasının başka bir imalat
otomobil artık son sınavını vermiş demektir, alanında ise müthiş gürültü çıkarmak bir kalite
müşteriye teslim edilebilir. işaretidir. Burada uçak motorları yapılır. RR
Doğal olarak otomobilin bütün parçaları firması kuruluşundan beri uçak motorları da
çamurluğundan motor mahfazasından, bavul- yapmaktadır. Fakat bu kadar göze çarpan birşey
ların konulduğu yere kadar aynı özenle gözden değildir. İlk imalat büyük babalarımızın devrin-
geçirilir : Bunlarda yapıldıktan sonra büyük bir deki tek ve iki kanatlı uçakların piston motorla-
dikkat ve sabırla özel olarak yapılmış tahta rıyla başlamıştı. İkinci Dünya Savaşında o ünlü
şaplonlar üzerinde uzmanlar tarafından ham Spitfire’ler ile bugünün Tristar-jet bombardıman
saçlar çekiçlerle dövülerek son şekillerini alırlar uçaklarının, Phantomların ve ses hızının iki
ve ateşte kalaylanan saçlar ve alüminyum katına çıkan Concorde’ların motorları hep burada
karoseri parçaları yerlerine vidalanmadan önce yapılmıştır.
üzerlerinden gerçek bir lake-boya “cümbüşü” Böyle kimsenin pek farkında olmayan başka
geçirirler. Toplum olarak RR’ın her saç örtü birşey de RR-otomobiilerinin bir kardeşi olan
parçasının üstünde 12 lake tabakası vardır, Bentley’in burada yapıldığıdır. Bentley markası
bunlar elle birbirinin arkasından püskürtülür, 1931 denberi RR’a aittir ve Bentley modelleri için
taşlanır ve cilalanır. Bütün bu işlemler yapıldık- bu soylu Rolls-Royce’un bir parçası mı olduğu,
tan sonra kontrolörler özel floresans ışıkla lake ya da onun bir çeşit “fakır insanların RR’u” mu
hatalarını ararlar. olduğu pek bilinmez.
Bu titiz lakeleme tam üç hafta sürer, ondan Gerçek şudur. İkısıpın arasındaki âyrım
sonra da otomobil saçlarının boyasında herhangi yalnız adındadır. Yoksa her ikisi tekerlek somun-
bir “defo”, hata bulmak olanaksızdır. Rolls- larına kadar birbirine benzerler. Söz standart 6, 7
Royce satıcısı müşterisine bir sır söylüyormuş litrelik motorların beygir gücüne geldiği zaman,
gibi, “isterseniz sigaranızı bunun ürerinde sön- o ünlü mükemmellik sahnesi burada da ayniyle
dürebilirsiniz, en ufak bir leke bile kalmaz” der. ortaya çıkar. Rolls-Royce şefi David Plastow:
Kalite bakımından doruk noktası koltuklar ^Beygir gücü ne kadar az olursa, o kadar
için kullanılacak derilerin seçimindedir. Yalnız ilginçtir” demiştir.
elektro-çitler ile korunan çayırlarda otlayan Yalnız bu mükemmel arabaların fiatını hiç bir
mutlu inekler bu seçime girebilirler. Zira, normal satıcı gizleyemez. “Silver Shadow” grubunun en
dikenli tel ineklerin kıymetli derilerinin çizilme- ucuzu yuvarlak 4 milyon TL. dır, beş RR tipinin
sine sebep olabilir. RR-uzmanları bu debilerden en pahalısı olan Camarque’lerin ise fiatı 8 milyon
ayakkabı bile yapılmasına müsade etmezler. 500 Tİ. dir. Bentleyin fiatı da RRların fiatından aşağı
sığır arasından 8’i bir RR için derisini vermek değildir.