Durkheim’a göre din olgusunun temeli

Durkheim’a göre din olgusunun temeli

Emile Durkheim’m eserleri arasında, genel din kuramını açıkladığı en önemli ve en özgün eseri Din Hayatının İptidaî Şekillen (les Formes elementaires de la vie religieuse, 1912) adlı kitabı sayılır.

Dinin temelini açıklamak için Durkheim onu etnografik öykülerden, en temel öğelerden, yani en basit ve en temel noktalardan başlayarak ele alıp inceleme yolunu seçer. Bunlara Avustralya totemciliğinde rastlar. Durkheim’e göre dini, yüce bir Tanrı’yı veya doğaüstü bir varlığı temel olarak açıklamak mümkün değildir: çünkü bunlar daha sonra ortaya çıkmış özelliklerdir. Nitekim Budizm gibi bazı dinlerde yüce Tanrı diye bir kavram yoktur.

Durkheim, dinin temel ilkesini, dünyanın kutsal olanla kutsal olmayana ayrılmasında bulur. Böylece, Avustralya yerlilerinin totem anlayışında, kutsal olmayan şeylerin dışında yer alan ve bir bitkide veya bir hayvanda kendini gösteren ve tapınma konusu olan «kişilikten arınmış ve yaygın bir gücün» ilke olarak yer aldığını ileri sürer.

Yine Durkheim’a göre, kutsal olan günlük yaşama ilişkin olanla ondan doğası bakımından farklı olan bir güç arasındaki farklı-
lığın kabul edilmesinin sonucu olarak ortaya çıkmışt şöyle yazar: «İnsan düşüncesinin tarihinde, birbirini ayrı tutulmuş ne birbirine bu kadar karşıt iki varlık i bir başka örneği yoktur.» Dolayısıyla din, kutsala ılış lar ve ayinler sistemine dayanır. Durkheim, bireyde bu gücün, herkesin varlığından önce gelen toplumu yandığını da söyleyerek incelemesini derinleştirir, insanların totemleri veya Tanrıları aracılığıyla yüce’ şey, aslında kolektif topluluktur. Toplumun, şekil uğrayarak neden bir tapınma konusu olduğu sorus; heim, «toplum, kişiler üzerinde gösterdiği etkiyle z: rısallık duyumunun doğmasını sağlayacak her şeye kü toplumun üyeleriyle olan ilişkisi, tanrının kendisi la olan ilişkisiyle aynıdır» diye cevap verir.

İnsanları birbirine yaklaştırmak, dikkatlerini köle-rinde yoğunlaştırmak, grubun gücüne katılmalarım «bilinçlerin birlikteliğini» gerçekleştirmek görevi ge: lere ve tapınmalara düşer. Durkheim’a göre, kendir ettiren bu kişilikten arınmış ve yaygın güç, nitelik , tün olan ve saygı ile dinî bağlanış yaratan manevî : etki gösteren toplumdan başkası değildir. Çeşitli d. üzerinde durmayan Durkheim, bütün bu dinlerin ge ni insanların yüceltip tapındığı kolektif güç olarak : heim’ın gözünde din, kolektif normların ve değer.g masıdır ve Ludwıg Feuerbach’Ia izleyenlerinin iddia hayal ve yanılsama olarak görülemez.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*